Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/759 E. 2023/385 K. 29.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/759 Esas
KARAR NO: 2023/385
DAVA: İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 08/10/2020
KARAR TARİHİ: 29/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı dava dilekçesinde özetle; Müvekkili … ile davalı—— Şirketi arasında, davalıya ait —— İli —– İlçesi —–Mahallesinde bulunan 22 adet bağımsız daire ile 4 adet bağımsız dükkânın mobilya işlerinin yapılması için 20.04.2017 tarihinde Eser Sözleşmesinin düzenlenerek, imza altına alındığını, söz konusu sözleşme gereğince, yapılacak işlerin bedelinin bartır sistemi 215.000 TI bedelli daire olarak ödeneceğini, verilecek olan dairenin —– İli —–İlçesi, —— Mah. —– Ada —– Parselde henüz inşaat aşamasında olup 2017 yılının Ağustos ayında hazır hale gelerek müvekkili —– devredileceğini ve yapılacak olan işlerin sözleşmenin yapıldığı tarih itibari ile rayiç değer olarak 118.500 TL olarak kararlaştırıldığını, sözleşmede şahitler dava dışı —– ve dava dışı —– da imzasının bulunduğunu, söz konusu sözleşme gereğince, müvekkilinin adet fiyatı 425,00 TL’den 141 Adet daire içi kapı, m2’si 325,00 TL’den toplam 180 m2 mutfak dolabı, bedelsiz olarak bina içi su saatlerinin dolapları, m2’si 4,00 TL olan daire içi komple süpürgelikler ve fiyatlandırılacak olan banyo dolapları ve portmanto işlerini üstlenerek süresi içerinde 09.11.2017 tarihinde ifa ettiğini ve işlerin tamamlandığına dair taraflar arasında 09.11.2017 tarihinde tutanak imzalandığını, davalının bu tutanakla borcunu yazılı olarak ikrar ettiğini, müvekkili tarafından, dava konusu sözleşmede ki işler eksiksiz yerine getirilmesine rağmen, davalı tarafça müvekkilinin kötü niyetli bir şekilde bekletildiğini ve sözleşmede yer alan taşınmazın devrinin gerçekleşmediğini ve herhangi bir nakdi ödemenin de yapılmadığını, müvekkili tarafından davalı tarafa 12.02.2020 tarihinde, sözleşme gereği taşınmazın devrinin sağlanması veya alacağın nakdi olarak ödenmesi, aksi takdirde yasal yollara başvurulacağının —— Noterliği’nin 12.02.2020 tarihli ve —— Yevmiye numaralı ihtarnamesi ile bildirildiğini, davalının ise işbu ihtarnameye verilen cevapta, sözleşmenin ifa edilmediğini, müvekkilinin sözleşmede yer alan yapım işlerini gerçekleştirmediğini, yapım işlerinin başka firmalara yaptırıldığını, yapılan işle ilgili belge sunulması yönünde cevap verildiğini, davalının müvekkilinin hak etmiş olduğu alacağı kötü niyetli bir şekilde reddettiğini, müvekkili tarafından davalı aleyhine —— dosyası ile 118.500,00 TL alacağın yasal faiziyle tahsiline ilişkin icra takibinin başlatıldığını, ödeme emrinin davalıya 13.03.2020 tarafında tebliğ edildiğini, davalının borca itiraz etmesi neticesinde takibin durduğunu, alacağın tahsiline ilişkin olarak taraflarınca arabuluculuk — başvurusu yapıldığını, —— Arabuluculuk Bürosu nezdinde 28.07.2020 tarihinde,—— Başvuru No ve —— Dosya No’lu Anlaşamama Son Tutanağı’nın tanzim edildiğini, bu nedenlerle; davalının —— Sayılı dosyasında yapmış olduğu itirazın iptaline, borcu kötü niyetli ve haksız olarak reddeden davalı aleyhine en az %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin dava ile husumeti bulunmadığını, davanın konusunu oluşturan alacakların sözleşmenin ifasından doğan alacaklara yönelik olduğunu, davaya konu sözleşme ve teslim tutanağını imzalayan şahısların, —– Şirket olan müvekkili şirketin temsil yetkisine haiz şahıslar olmadığını, müvekkili şirketle sözleşme öncesinde ve halihazırda ilişkileri bulunmadığını, davacının 12.02.2020 tarihli ihtarnamesinde kendi borçlarını yerine getirdiğinden bahisle alacağının muaccel olduğunu belirtse de, irsaliye, yapıların işlerin faturası, iş teslim tutanağı sayılabilecek herhangi bir vesikayı müvekkiline gösteremediğini, bunun sonucunda müvekkilinin 17.02.2020 tarihinde düzenlenen ve davacıya gönderilen ihtarnamede, durumun izah edildiğini, kendilerine fatura sunmaları için süre tanındığını ama davacının irsaliye, fatura veyahut teslim belgesi sunmadığını, davacının, dosyaya sunulan sözleşmenin, eser sözleşmesi olduğunu iddia ettiğini, bu sözleşmenin eser sözleşmesi olmayıp bir nevi gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi olması sebebiyle resmi şekil şartına tabi olduğunu, müvekkili şirketin —— Olduğunu, dava konusu 20.04.2017 tarihli sözleşmede müvekkili şirketin temsil yetkisine sahip iki müdürünün imzasının bulunmadığını, sözleşme üzerinde müvekkili şirketle ilişiği bulunmayan ve temsil yetkisine haiz olmayan kişilerin imzasının bulunduğunu, söz konusu sözleşmede tanık olduğu belirtilen dava dışı —– ve dava dışı —— adlı şahısların 09.11.2017 tarihinde düzenlenen teslim tutanağında bu sefer işi teslim alan isimler olarak göründüğünü, bu nedenlerle davanın usul ve diğer sebeplerle esas nedenlerle reddine karar verilmesi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLER:——- Sayılı dosyası,SMMM, İnşaat mühendisi ve Nitelikli Hesap Uzmanı bilirkişi tarafından düzenlenen 08/03/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle; taraf ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun olarak tutulduğu, davacı tarafın sözleşme gereği yapılan işle ilgili fatura sunmadığı, sözleşme konusu ifa edilen işle ilgili alış faturaları sunduğu, davalı ya da davacının defterlerinde birbirleri ile alakalı cari hesap hareketine rastlanmadığı, davalı yanın dosya konusu ifa edilen işi başka bir firmaya yaptırdığına dair fatura sunmadığı, dosya konusu sözleşmede imzası bulunan dava dışı —— ilgili dönemde ve halen şirketi münferiden yetkili müdürü olduğu, şahitler olarak imzaları bulunan dava dışı —— ve dava dışı —— sözleşme konusu ifa edilen işin yapıldığı tarihlerde davalı yanın ücretli çalışanları olduğu, dava konusu 20/04/2017 tarihli sözleşmenin tahvil şartlarını taşıdığı ve “Eser Sözleşmesi” niteliğinde olduğu, davacı … ve Davalı şirketi münferit imza ile temsile münferiden yetkili —— tarafından imzalanmış olarak geçerli bir şekilde kurulduğunun kabulünün gerektiği, davacının sözleşmeden doğan edim borcunu ifa ettiğinin değerlendirildiği, ancak davacının yapılan edimlerin bedeli olan 118.500 TL ödemeyi yapmadığı için sözleşmeden doğan edim borcunu ifa etmediği tespit edilmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli alacağının tahsili için yapılan icra takibine yapılan itirazın iptâli ve takibin devamı istemine ilişkindir. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle limited şirketlerde “yönetim” ve “temsil” kavramlarının açıklanmasında fayda bulunmaktadır.
Yönetim, bir iç ilişki kavramı olup, şirketin faaliyet göstermesi için yapılması gereken iş ve işlemlerin tümünü ifade eder. Temsil ise dış ilişkide şirket adına bağlayıcı irade açıklama yetkisidir. Limited şirketlerde yönetim gibi temsil yetkisi de müdürlere aittir (TTK, m. 623/1). 6102 sayılı TTK’nin 623/1. maddesine göre, “Şirketin yönetimi ve temsili şirket sözleşmesi ile düzenlenir. Şirketin sözleşmesi ile yönetimi ve temsili, müdür sıfatını taşıyan bir veya birden fazla ortağa veya tüm ortaklara ya da üçüncü kişilere verilebilir. En azından bir ortağın, şirketi yönetim hakkı ve temsil yetkisinin bulunması gerekir.” Görüldüğü üzere, şirket yönetiminin ortaklardan birine bırakılması mümkün olduğu gibi, üçüncü bir kişiye de bırakılabilir. Kanun sadece, ortaklardan en azından birine yönetim yetkisinin verilmesini zorunlu tutmaktadır. Limited şirketlerde zorunlu organ olarak kabul edilen müdürler, limited şirketi yönetme ve temsil etme yetkisine sahip olan kişilerdir. Başka bir deyişle müdürler limited şirketin yönetim ve temsil organıdır. 6102 sayılı TTK’nin 623/3. maddesine göre, “müdürler, kanunla veya esas sözleşme ile genel kurula bırakılmamış bulunan yönetime ilişkin tüm konularda karar almaya ve bu kararları yürütmeye yetkilidirler”. Dolayısıyla müdür veya birden fazla kişiden oluşması hâlinde müdürler kurulu, kanun ve şirket sözleşmesi gereğince genel kurulun yetkisinde bırakılmış bulunanlar dışında, şirketin işletme konusunun gerçekleştirilmesi için gerekli olan her çeşit iş ve işlemler hakkında karar almaya yetkilidir. 6102 sayılı TTK’nin 629/1. maddesine göre; “müdürlerin temsil yetkilerinin kapsamına, yetkinin sınırlandırılmasına, imzaya yetkili olanların belirlenmesine, imza şekli ile bunların tescil ve ilanına bu Kanunun anonim şirketlere ilişkin ilgili hükümleri kıyas yolu ile uygulanır.” Yapılan bu atıftan dolayı, anonim şirketlerde yönetim kurulunun temsil yetkisinin kapsamı ve sınırları, imza şekli, tescil ve ilana ilişkin öngörülen düzenlemelerin limited şirketlerde müdürlere de uygulanacaktır.
6102 sayılı TTK’nin 629/1. maddesinin atfı ile limited şirketler de uygulanma alanı bulan 6102 sayılı TTK’nin 370. maddesi gereğince “esas sözleşmede aksi öngörülmemişse, temsil yetkisi çift imza ile kullanılmak üzere yönetim kuruluna aittir.” Buna göre şirket sözleşmesinde aksi öngörülmemiş veya limited şirkette tek bir müdür bulunmuyorsa, temsil yetkisi çift imza ile kullanılmak üzere müdürler kuruluna aittir. Müdürler kurulu, temsil yetkisini bir veya daha fazla müdüre veya üçüncü kişilere devredebilir (TTK, m. 370/2). Ancak müdürler kurulunda yer alan üyelerden en az birinin temsil yetkisini haiz olması şarttır. Dolayısıyla limited şirketlerde de aksi şirket sözleşmesiyle açıkça belirtilmediği takdirde, başka bir deyişle tek imza sistemi öngörülmemişse, çifte imza ilkesi geçerlidir. Yine 6102 sayılı TTK’nin 629/1. maddesinin atfıyla uygulanması gereken 6102 sayılı TTK’nin 371. maddesinde temsil yetkisinin kapsam ve sınırları belirlenmiştir. Buna göre, temsile yetkili olanlar şirketin amacına ve işletme konusuna giren her tür işleri ve hukuki işlemleri, şirket adına yapabilir ve bunun için şirket unvanını kullanabilirler.Somut olayda; ——28.10.2016 tarihli sayısında yayınlanan ilanda dava dışı—— ve —— şirket ünvanı adı altında atacağı münferit imza ile şirketi temsil ve ilzama yetkili kılındığı, bu haliyle tayin edilen her iki müdürün de limited şirketi yönetme ve temsil etme yetkisine sahip olduğu, dolayısıyla her iki müdürün de, ayrı ayrı münferiden tek imza ile şirketi temsil ile yetkilendirildikleri, şirketin amacına ve işletme konusuna giren her tür işleri ve hukuki işlemleri, şirket adına yapma ve bunun için şirket unvanını kullanama hak ve yetkisine sahip oldukları, davalı tarafça davaya dayanak 20.04.2017 tarihli sözleşmede imzası yer alan —— imzasına değil imzası bulunan kişinin yetkisine itiraz ettiği ve açıklanan nedenlerle itirazlarının yerinde olmadığı görülmüştür. Karşılıklı edimleri içeren eser sözleşmelerinde yüklenicinin görevi eseri sözleşmesine, amacına ve tekniğine uygun tamamlayarak teslim etmek; iş sahibinin görevi ise, sözleşmede kararlaştırılan yükümlülükler varsa bunların yerine getirilmesiyle eserin bedelini ödemekten ibarettir. Kural olarak eser sözleşmesi ilişkisinin kurulması herhangi bir şekil şartına tabi olmayıp, tarafların “icap” ve “kabul” iradelerinin birleşmesiyle sözleşme ilişkisi kurulur. Şekil şartı, sözleşmenin geçerlilik şartı olmayıp, ispat şartıdır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190. maddesi ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi gereğince iddia eden, iddiasını ispat yükümlülüğü altındadır. Kural olarak yapılan işin miktar ve değerini ispat yükü yüklenicide, iş bedelinin ödendiğini ispat yükü ise iş sahibindedir. Bir başka deyişle yüklenici yaptığı işin tutarını, iş sahibi de iş bedelini ödediğini kanıtlamak zorundadır. Esasen eser sözleşmesi imzalandıktan sonra yapılan işlerin yüklenici tarafından yapıldığı karine olarak kabul edilir. Ancak bu karinenin aksi savunulup ispat edilebilir.Taraflar arasında sözleşme ilişkisi ispatlanmışsa yapılan işi sözleşmesi bulunan yüklenicinin yaptığı kabul edilir. Bu durumda işi başkasına yaptırdığını iş sahibi ispatlamak zorundadır. Teslimin eksik yapıldığının yaptırılan delil tespiti ile ispatlanması halinde eksik işlerin kendisi tarafından giderildiğini yüklenici ispatlamalıdır .”…Davacı yüklenicinin eksik bıraktığı iddia edilen işin davalı iş sahibi tarafından 3.şahıslara yaptırıldığı yasal delillerle ispat edilemediğinden yapılan işin yüklenici tarafından gerçekleştirildiği; bu durumda iş sahiplerinin sözleşme gereği belirlenen iş bedelinden sorumlu olduğu kabul edilmiştir. Sözleşme gereği iş bedeli ödemesinin iş yapımı karşılığında bedel olarak taşınmaz verileceğine dair barter şeklinde yapılması kararlaştırılan bir eser sözleşmesi niteliğinde olduğu; taraflar arasındaki 11/02/2016 tarihli sözleşme gereğince davacının yapacağı işin bedeli 255.000,00 TL, ödeme şekli 390.000,00 TL barter, —–köşe daire olarak kararlaştırıldığı, tapuda pay devri gerektiren sözleşmelerin resmi şekilde yapılması gerekirken, taraflarca şekil şartına uyulmadığından taraflar arasında yapılan eser sözleşmeleri geçerli ise de barter ödemenin konusunu teşkil eden gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi resmi şekilde yapılmaması nedeniyle geçersiz olup davacı yüklenici iş bedelini talepte haklıdır….” Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; taraflar arasında 20.04.2017 tarihli Mobilya Yapımına ilişkin eser sözleşmesi akdedildiği, işbu hususun davalı tarafça davacı tarafa gönderilen ——Noterliği 17.02.2020 tarihli İhtarname içeriği ile davalı tarafça da kabul edildiği, her ne kadar sözleşme gereği iş bedeli ödemesinin iş yapımı karşılığında bedel olarak taşınmaz verileceğine dair barter şeklinde yapılması kararlaştırılmış ise de taraflarca şekil şartına uyulmadığından taraflar arasında yapılan eser sözleşmesi geçerli ise de barter ödemenin konusunu teşkil eden gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi resmi şekilde yapılmaması nedeniyle geçersiz olup davacı yüklenici iş bedelini talep edebileceği, taraflar arasındaki asıl uyuşmazlık konusunun sözleşme konusu işin yapılarak davalı tarafa teslim edilip edilmediği ve buna bağlı olarak iş teslimine ilişkin düzenlenen 09.11.2017 tarihli tutanağın geçerli sayılıp sayılamayacağı noktalarında toplandığı, yukarıda yer verilen ihtarname içeriğinde ve cevap dilekçesinde sözleşme konusu işin davacı tarafça yapılmadığı ve bu nedenle başka firmalara yaptırıldığı iddia edilmiş ise de davalı tarafça bu yöndeki iddialarını ispata yarar delil tespiti işlemi, irsaliye fatura ya da başkaca herhangi bir delilin dosyaya ibraz edilemediği, 09.11.2017 tarihli yazılı metin içeriğinde dava konusu sözleşmeye konu işlerin ve sözleşme dışı işlerin yapıldığı ve iş bedellerinin ayrı ayrı yazıldığı, bu metne imza atan dava dışı —– ve —– dava konusu 20.04.2017 tarihli sözleşmede “Şahit” olarak imzalarının bulunduğu, —— 25/04/2017-05/09/2017 tarihleri arasında şirket çalışanı olduğu, davalı —– şirketinin davacı … gönderdiği ihtarnameye göre—— şirket ortağı —— babası olduğu ve işleri oğlu adına takip ettiği, davalı şirket yetkililerinin, resmi olarak şirket yetkilisi ve çalışanı olmamasına rağmen dava dışı —– üçüncü kişilere belge verdiğini bilmemesinin hayatın olağan akışına ve iyi niyet kurallarına aykırılık teşkil edeceği, tutanak içeriğinin davacı tarafın dinlenen tanık beyanları ile de doğrulandığı, bu haliyle sözleşme konusu işin davacı tarafça tamamlanarak davalı tarafa teslim edildiği ve davacının sözleşme konusu bedele hak kazandığı anlaşılmakla davanın kabulü ile alacağın likit olmaması nedeniyle icra inkar tazminatının reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davanın KABULÜ ile davalı borçlunun —— sayılı icra takip dosyasına yaptığı İTİRAZIN İPTALİ ile takibin 118.500,00 TL asıl alacak üzerinden takibin devamına,
-İcra İnkar tazminatı talebinin REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 8.094,73 TL karar ve ilam harcından baştan alınan 1.365,21 TL peşin harçtan mahsubuyla bakiye 6.729,52 TL karar ve ilam harcının davalı taraftan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL başvurma harcı, 1.365,21 TL peşin harç ile yargılama gideri olarak yapılan 2.818,40 TL’nin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/1 maddesi uyarınca hesaplanan 18.775,00 TL nispi vekalet ücretinın davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca —– bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalı taraftan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
6-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine, ( Yazı İşleri Müdürü tarafından Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince resen işlem yapılmasına,)
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 sayılı HMK’nın 341/1,342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince iki hafta içinde mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle; istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle ——Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.29/05/2023