Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/722 E. 2021/484 K. 29.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/722 Esas
KARAR NO : 2021/484

DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/09/2020
KARAR TARİHİ : 29/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin—- markası ile ——her türlü ——-alanında faaliyet gösterdiğini, davalının müvekkili şirketten istifa ettiğini, ancak taraflar arasında akdedilen iş sözleşmesinde haklı neden olmaksızın sona erdirilmesi halinde bir süreyle müvekkilinin faaliyet konusunu oluşturan işlerde çalışmamayı, aksi halde cezai şart bedelini ödemeyi kabul ettiğini, davalının işten ayrıldıktan sonra “— çalışmaya başlayarak iş sözleşmesindeki rekabet yasağı hükümlerini ihlal ettiğini, dava şartı zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulmuşsa da taraflarca anlaşma sağlanamadığını, bu nedenle huzurdaki davanın kabulü ile davalı ile müvekkili arasında akdedilen sözleşme hükümlerine aykırı hareket edildiğinden iş sözleşmesinde belirlenen— ve kanunda ücret niteliğinde sayılan tüm hak ve menfaatler ) brüt tutarı olan 59.519,40 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, dava masrafı ve ücreti vekaletin davalının üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Mahkemenin görevine ilişkin itirazlarının olduğunu, görev yönünden iş mahkemelerinin davaya bakması gerektiğini, müvekkilinin davacı şirket ile akdedilen iş sözleşmesi ile davacı şirkette transfer sorumlusu olduğunu, müvekkilinin sözleşmesini —-dışında diğer şartların tamamlanması nedeniyle sonlandırdığını, davacının davaya konu olarak ileri sürdüğü sözleşmenin hükümsüz olduğunu, davacının cezai şart isteminde bulunabilmesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin satış gücüne ya da ürünlerini pazarlamasına katkı sunan ve bu hususta bilgi ya da takdiri olabilecek bir iş ifa etmediğini, iddia edildiği gibi işverene dair salt kanunda belirtilen hususlarda bilgi sahibi olmak yeterli olmayıp, bu bilgilerin kullanılması ile işvereni önemli bir zarara uğratabilecek mahiyette olmasının arandığını, davacının, bünyesinde hiçbir bilgi erişimine imkânı bulunmaksızın çalıştırdığı işçinin, işyerinden ayrılmasından sonra kendisini önemli ölçüde zarara uğratabilecek bilgiler kullanma ihtimali olduğu iddiasını yöneltmesinin– olduğunu, bu nedenle müvekkil aleyhine haksız ve hukuka aykırı olarak açılmış davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Deliller
Davacı ———— dosya arasına alınmıştır.
—— yazılan müzekkere cevabı dosya arasına alınmıştır.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe:
Dava taraflar arasında akdedilen iş akdi sona erdikten sonra davalı olan çalışanın sözleşmedeki rekabet yasağı hükmüne aykırı davranıp davranmadığı, bunun sonucunda davacının alacak hakkı doğup doğmadığında dair alacak davası davasıdır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde,bu kanundan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığı, aynı kanunun 5. maddesinin 2. fıkrasında, bir yerde ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu kanunun 4. maddesi hükmünce ticari sayılan davalara, Ticaret Mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesine göre tarafların sıfatına veya bir ticari işletme olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari dava olarak sayılan davalar mutlak ticari dava; tarafların tacir sıfatını haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalar ise nispi ticari davadır.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi—. Hukuk Dairesi —karar sayılı ilamında: “Dava işçinin iş sözleşmesinde düzenlenen rekabet etmeme yasağı nedeniyle iş akdinin sonlanması sonrasında rekabet etmeme yasağına aykırılık iddiasına dayanan cezai şartın tahsili davasıdır.
Uyuşmazlık konusu davaya bakma görevinin hangi mahkemeye ait olduğu noktasındadır.
Davalının 04/05/2018 tarihinde istifa suretiyle sonlandırdığı taraflar arasındaki 06/04/2015 başlangıç tarihli iş sözleşmesinde 4. maddesinde iş akdinin sonlandırılmasından — davacının iştigal mevzuunda faaliyette bulunan bir işyerinde rekabet yasağına ilişkin düzenleme yapıldığı anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı 6098 sayılı TBK’nın 444-447.maddeleri arasında yer almaktadır.
7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’ nun 5/1-a maddesine göre: ” 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına iş mahkemelerinde bakılır.
Davalı işçinin iş akdinin sona erdiği tarihte yürürlükte olan 7036 sayılı yasa 6102 sayılı TTK’ dan sonra yürürlüğe girmiş ve TTK’nın 4/1-c maddesindeki düzenlemeyi değiştirmiştir. Bundan önce iş akdinin son ermesinden sonra oluşacak rekabet yasağına ilişkin — mahkemelerinin görevli olduğu yönündeki Yargıtay kararları hükmünü yitirmiş olduğundan, mahkemenin verdiği karar yerindedir.” belirtilmektedir.
Yukarıda belirtilen kanun maddeleri ve anılan içtihat ışığında somut olaya gelindiğinde; taraflar arasındaki uyuşmazlığın, iş akdi sona erdikten sonra davalı olan çalışanın sözleşmedeki rekabet yasağı hükmüne aykırı davranıp davranmadığı, bunun sonucunda davacının alacak hakkı doğup doğmadığında dair alacak davası olduğu, işçinin iş sözleşmesi sona erdikten sonra sonraki dönem için rekabet etmeme yasağının TBK’ nun 6. Bölümünde yer alan 444. Ve devamı maddelerinde düzenlendiği, İş Mahkemeleri Kanunu gereğince Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuki uyuşmazlığın İş Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerektiği, davanın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olmaması, taraflardan yalnızca birinin ticari işletmesi ile ilgili olması halinde davanın ticari dava olarak kabul edilemeyeceği nedenleri ile TTK’da sayılan mutlak ve nispi ticari davanın şartlarının oluşmadığı, davanın İş Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılmasının gerektiği anlaşıldığından mahkememizin görevsizliğine, görevli mahkemenin İstanbul Anadolu Nöbetçi İş Mahkemeleri olduğuna karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın 6100 sayılı HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereği usulden REDDİNE,
2-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
3-Görevli ve yetkili mahkemenin — Nöbetçi İş Mahkemeleri olduğuna,
4-Hukuk Muhakemeleri Kanunu 20. Maddesi gereğince kararın kesinleşmesine müteakiben iki hafta içinde talep halinde dava dosyasının yetkili ve görevli mahkeme olan —-Nöbetçi İş Mahkemesi’ne gönderilmesine, aksi halde aynı madde gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına (kararın tebliği ile ihtarat yapılmış sayılmasına), bu usuli kararın verilmesi ve bu kararla birlikte harç hususunun re’sen karara bağlanması hususlarının re’sen gözetilmesine; re’sen gözetilmesi gereken hususlar dışında kalan yönlerden ise gerekirse talebe bağlı olarak değerlendirme yapılmasına,
5-Süresinde başvuruda bulunulması halinde yargılama harç ve giderlerinin 6100 Sayılı HMK 331/2. maddesi gereğince görevli ve yetkili mahkemede verilecek nihai kararla birlikte değerlendirilmesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.