Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/719 E. 2023/823 K. 22.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/719
KARAR NO : 2023/823

DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)

DAVA TARİHİ : 24/09/2020

KARAR TARİHİ : 22/11/2023

Tarafları yukarıda belirtilen davanın Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:

GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Davacı vekili tarafından ibraz edilen ve gerekli-yeterli kısımları:
”…
KONU : Borçluların icra dosyasına vaki itirazlarının iptali ile takibin devamına ve alacağın % 20’ından az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemelerine karar verilmesi talebine ilişkin davadır.

AÇIKLAMALAR :
1-Müvekkil Bankanın —– Şubesi ile borçlu —–. arasında imzalanan kredi sözleşmesine istinaden borçluya kredi verilmiştir.
2-Kredi borcunun ödenmemesi üzerine sözleşmenin Bankaya vermiş olduğu yetkiye istinaden kredi hesabı kesilerek—- Noterliği’nin 27.04.2017 tarih ve —–yevmiye nolu ihtarnamesi ile 3.765.667,30.-TL tutarındaki borcun ferileriyle birlikte ödenmesi borçlulara ihbar ve ihtar edilmiştir.
3-İhtamame neticesinde borçlular tarafından ödemeler yapılmamıştır. Alacağın tahsili hususunda—-.İcra Müdürlüğü’nün —-. sayılı dosyası ile 1.842.685,13.-TL üzerinden ilamsız icra takibine geçilmiştir. Borçlu söz konusu dosyaya itiraz etmiştir.
4-İzah edilen sebeplerden ötürü davalının takibe, borca ve haksız itirazlarının iptal edilerek takibin devamına ve davalının takip konusu alacağın % 20’sinden az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesini talep etmekteyiz.
İş bu davamızın—– 25.12.2017 tarihinde yayınlanan 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 11. Maddesi ile 6219 sayılı —– Ortaklığı Kanununa eklenen aşağıda metni bulunan 5. Madde gereği harçsız açılmasını Sayın mahkemeden arz ve talep etmekteyiz.
(Geçici Madde 5 – “Sermayesindeki Kamu Payı %50’nin altına düşünceye kadar, kredi alacaklarının tahsili amacıyla Banka tarafından açılmış veya açılacak dava veya takiplerde 2/7/1964 tarihti 492 sayılı Harçlar Kanununun 2 nci, 23 üncü ve 29 uncu maddeleri ile 30/6/1934 tarihli— sayılı Ceza Evleriyle Mahkeme Binaları İnşaası Karşılığı Olarak Alınacak Harçlar ve Mahkumlara Ödettirilecek Yiyecek Bedelleri Hakkında Kanunun 1 inci maddesi Banka hakkında uygulanmaz. Bankanın her türlü ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinde teminat şartı aranmaz.” )
…………….

SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda arz ve izah edilen sebeplere binaen;
1-Davalılar tarafından—-.İcra Müdürlüğü’nün —– sayılı dosyasına yapılan itirazın fazlaya dair talep haklarımız saklı kalmak kaydı ile İPTALİNE VE TAKİBİN DEVAMINA,
2-Takibe haksız itirazda bulunan davalıların İtiraz konusu borcun % 20’ından aşağı olmamak üzere İCRA İNKAR TAZMİNATI ÖDEMESİNE ,
3-Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara tahmiline karar verilmesini saygılarımla bilvekale arz ve talep ederim.
…”
şeklinde olup
Yukarıya aynen aktarılan dava dilekçesinde açıklanan şekilde davalıların söz konusu takibe itirazlarının haksız olduğu ileri sürülerek itirazların iptaline,
takibin devamına ve %20’den aşağı olmamak üzere icra tazminatına karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
Teselsül talebinde bulunulmamıştır.
Davacı vekili duruşmada da dilekçesini tekrar etmiştir.
Başlangıçta her iki davalının da vekili olan Av. … tarafından ibraz edilen ve gerekli-yeterli kısımları:
”…
AÇIKLAMALAR :
Davacı taraf dava dilekçesinde özet olarak;
Davacı banka ile borçlu—— Arasında kredi sözleşmesinin imzalandığı, bu sözleşmeye istinaden borçluya kredi verildiği, kredi borcunun ödenmemesi üzerine —– İcra Müdürlüğü —- Sayılı dosyasıyla takip başlatıldığı, söz konusu takip dosyasınına itiraz edildiği ve bu itirazın iptali talep edilmiştir. Davacı yan işbu iddialarında haksızdır. Şöyle ki;
1. Hukukumuzda kefalet sözleşmesi, kefilin alacaklıya karşı, borçlunun borcunu ifa etmemesinin sonuçlarından kişisel olarak sorumlu olmayı üstlendiği sözleşmedir. Kefalet sözleşmesi ile kefil, bir başka şahsın alacaklısına karşı asıl borcun ifasından sorumlu olmayı taahhüt etmektedir. Kefalet sözleşmesi, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 581 ve devamı maddelerinde düzenleme alanı bulmuştur. İlgili Kanun gereğince, bir kefalet sözleşmesinin geçerli olabilmesi için bir takım şartların gerçekleşmesi gerekmektedir.
2. Türk Borçlar Kanunu madde 583 gereğince; kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır. Bu şartın eksikliği halinde kefalet sözleşmesinin hukuka aykırı olduğu hususu tartışmasızdır.
3. Somut olayda dava dilekçesinin ekinde sunulan kredi genel sözleşmesinin kefalet hükmü bölümü incelendiğinde, MÜVEKKİLLERİN KENDİ EL YAZISIYLA “KEFİL OLUYORUM” VEYA “KEFİL OLMAYI KABUL EDİYORUM” ŞEKLİNDE VEYA BU ANLAMA GELECEK HERHANGİ BİR YAZILI BEYANLARI BULUNMAMAKTADIR. Söz konusu el yazısı şartı kefalet sözleşmesinin geçerlilik şartı olup bu şartın noksanlığında kefalet sözleşmesinin geçerliliği bulunmamaktadır.
…………….
4. Ayrıca önemle belirtmek gerekir ki, şekil şartına uymadığından geçerli olmayan kefalet sözleşmesinde müvekkillerin sorumlu olacağı miktar 3.000.000-TL (üç milyon) olarak gösterilmiştir. Ancak davaya konu icra takibinin çıktısı, SÖZLEŞMEDE BELİRTİLEN KEFİLİN SORUMLU OLACAĞI AZAMİ MİKTARI AŞMIŞTIR. Dava dilekçesinde de belirtilen —-. Noterliği’nin 27.04.2017 tarih ve —-yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davacı taraf müvekkillerden 3.765.667,30-TL tutarındaki borcun ödenmesini ihtar etmiştir. Tekrar belirtmek gerekir ki bu tutar müvekkillerin sözleşmede belirtilen kefalet miktarını aşmış olduğundan müvekkiller açısından işbu takibe itiraz etme mecburiyeti hasıl olmuştur.
5. Yukarıda açıklanan nedenlerden ötürü, dava dilekçesinin ekinde sunulan genel kredi sözleşmesine bağlı kefalet sözleşmesinin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununda belirtilen şekil şartlarını taşımadığından geçersiz olduğu aşikardır. Ayrıca davacı tarafın talep ettiği ve icraya koyduğu ücret, söz konusu kefalet sözleşmesinde müvekkiller açısından belirlenen kefalet miktarının üstünde olduğundan işbu talep hukuka ve kanuna aykırıdır. Bu nedenle huzurdaki davanın reddini talep ederiz.
…………….
SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda açıklanan ve değerlendireceğiniz sair nedenlerle;
1.
Davacı tarafın dava dilekçesine karşı olan cevaplarımızın kabulü ile haksız davanın REDDİNE,
…”
şeklinde olup yukarıya aynen aktarılan cevap dilekçesinde ileri sürülen savunmalara bağlı olarak davanın reddine karar verilmesi istenmiştir.
Davalılardan … vekili olarak 19/04/2023 tarihli duruşmaya katılan Av. … duruşmadaki beyanında davalılar vekili olarak görülen Av. …’den bu davayı davalı … yönünden devraldıklarını, bu davalı yönünden söz konusu diğer vekilin istifa edeceğini, söz konusu vekil tarafından sunulan cevap dilekçesini tekrar ettiklerini ifade ederek müvekkili …’in takip borçlusu şirketle bir ilişiği olmadığı için TBK. Madde 584/3 düzenlemesine göre kefaletin geçerli olması için eş rızasının olmasının gerekli olmasına rağmen kefalet sözleşmesinde bu konuda bir açıklık olmadığı için kefaletin geçerli olmadığını da belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Söz konusu beyana karşı aynı duruşmada davacı vekilinin süre talebi karşılanarak ve sonrasında bu konuda davacı Bankanın Genel Müdürlüğüne müzekkere yazılmış olup, cevabi yazıda ticari kredi mevzuatına göre firmaya kullandırılan kredilerden eş muvafakati alınma zorunluluğu olmadığından eş muvafakatine ilişkin evrakın mevcut olmadığı açıklanmış ise de davalı …’in borçlu şirketle ilgisi yönünden bir açıklamaya yer verilmediği gibi bu konuda herhangi bir dayanak da gösterilmemiştir.
—-. Sulh Hukuk Mahkemesinin —- Esas ve —–Karar sayılı kararı ile hükümlülük nedeni ile TMK. 407/1 maddesi gereğince davalı … tahliye tarihine kadar kısıtlanmasına ve …’nın vasi olarak atanmasına karar verildiği ve bu davalı yönünden vekaletnamenin buna göre düzenlenmiş olduğu anlaşılmış olup, başlangıçta her iki davalı adına cevap dilekçesi sunan Av. … 22/11/2023 tarihli duruşmadaki beyanında diğer vekilin görev üstlenmesinden itibaren sadece davalı … vekili olarak görevinin devam ettiğini, diğer davalı yönünden vekalet görevinin kalmadığını belirtmiş olup, sonuçta davalıların vekilleri yukarıda karar başlığında belirtilen şekildedir.
İbraz edilen Hukuk Uyuşmazlıklarında Dava Şartı Arabuluculuk Son Tutanağına göre —–Arabuluculuk Bürosu, Büro dosya numarası —– ve arabuluculuk numarası —– numaralı, 15/11/2019 tarihinde yapılan başvurunun taraflarla ilgili olduğu, davalıların davete uymayıp toplantıya iştirak etmemesi nedeni ile görüşme olmadan anlaşamama sebebine dayalı olarak 19/12/2019 tarihli son tutanak düzenlendiği belirlenmiştir.
Celp edilip incelenen icra dosyasına göre;
1.629.488,77 TL asıl alacak, 146.732,02 TL işlemiş akdi faiz, 59.651,41 TL işlemiş temerrüt faizi ve 6.812,93 TL BSMV olmak üzere toplam 1.842.685,13 TL üzerinden 21/05/2018 tarihinde takibe konulduğu, takibin genel kredi sözleşmesi, müteselsil kefalet, ihtarname ve hesap özetine dayalı olduğu, her iki davalının da takip borçluları arasında yer aldığı, her iki davalı yönünden de süresinde yapılan itirazla takibin durmuş olduğu, belirlenmiştir.
Ön inceleme duruşmasında yapılan irdelemede engel bir dava şartı bulunmadığı belirlendikten sonra ihtilaf noktaları tespit edilerek tahkikata geçilmiştir.
Dava dilekçesine, celp edilip incelenen icra dosyasına, ön inceleme duruşmasında belirlenen ihtilaf noktalarına ve dosya kapsamına göre dava ticari kredi ilişkisine dayalı olarak yapılan takibe itirazın iptaline ve buna bağlı olarak talep edilen icra tazminatına yöneliktir.
Deliller toplanarak taraflar arasındaki genel kredi sözleşmesi içeriği ve davanın niteliği gözetilerek banka kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilerek bir bankacılık konusunda uzman bilirkişiden rapor temini yoluna gidilmiştir.
Temin edilen dosya kapsamına uygun ve Mahkememizce de yeterli görülen raporun buraya aynen alınması uygun ve yeterli görülen kısımları:
”…
2) İNCELEME VE DEĞERLENDİRME
Sayın Mahkemenizin görevlendirme kararı doğrultusunda Bilirkişiliğimize tevdi edilen Sayın Mahkemenizin —–Esas sayılı dosyası, davanın dayanağını oluşturan—- İcra Müdürlüğü’nün —–Esas sayılı dosyası ile bu dosyada yer alan tarafların iddia ve savunmaları, verdikleri dilekçeler ve dosyada mevcut bilgi ve belgeler incelemeye tabii tutulmuştur.
Huzurdaki dava dosyası içindeki bilgi ve belgeler incelendiğinde; Davacı Banka ile —-(eski adı —-arasında Kredi Genel Sözleşmesi imzalandığını, kredilerin bu sözleşmeye dayanılarak kullandırıldığını ve bu sözleşmeyi Davalıların Müteselsil – Kefil sıfatıyla imzalamış oldukları görülmektedir.
A) Kredi Genel Sözleşmesi
Davacı Bankanın —– Şubesi ile dava dışı asıl borçlu ve kefiller ile 10.04.2017 tarihinde imzalanmış bulunan 3 milyon TL kredi limitli Kredi Genel Sözleşmesi’ nin borçlu, kefil ve kredi / kefil limit bilgisi aşağıdaki tabloda belirtilmiştir.
…………..
Genel Kredi Sözleşmesinin Davalılar Müteselsil – Kefiller …, …, —- imzalı 29. ve 30. sayfalarında ” Kefalet Hükmü ” düzenlenmiş olup, bazı önemli maddeleri aşağıda Sn. Mahkemenin bilgisine arz edilmiştir.
1. madde) Sözleşme’nin sonunda imzası bulunan kefil ” müteselsil kefil ” sıfatı ile kefalet vermeyi kabul eder. Kefil, kefalet limiti ile sınırlı olmak üzere müteselsil kefaletin, anapara ve akdi faizini, bilcümle işlemiş işleyecek temerrüt faizlerini, fonları, komisyonları, her türlü masrafları, vergi ve resimleri, dış işlemlerde kur artışı nedeniyle ortaya çıkacak ilave miktarları, kanuni takip giderlerini ve avukatlık ücretlerini ve bunlar ile sınırlı olmaksızın Borçlar Kanunu’ nun 589′ uncu maddesinde belirtilen diğer borçlardan ve 1 yıl süreli ile sınırlı olmaksızın Banka alacağı için işlemiş ve işleyecek faizlerin tamamından sorumlu olduğunu kabul ve taahhüt eder.
2. madde) Banka ile Müteselsil Kefil;
Türk Borçlar Kanunu (TBK) 582’nci maddesi gereği müteselsil kefaletin Sözleşme sebebiyle doğmuş borçları kapsadığı gibi ileride doğması muhtemel borçları da kapsayacağı,
TBK 598’nci maddesi gereği işbu kefaletin süresiz olarak verildiği, bir gerçek kişi tarafından verilmiş olan kefaletin, işbu kefalet sözleşmesinin kurulmasından başlayarak on yılın geçmesiyle kendiliğinden ortadan kalkacağı, kefalet süresi, en erken kefaletin sona ermesinden bir yıl önce yapılmak kaydıyla, kefilin kefalet sözleşmesinin şekline uygun yazılı açıklamasıyla azami on yıllık yeni bir dönem için uzatılabileceği ,
hususlarında mutabık kalmışlardır.
4.madde) Banka ve Kefil; borcun Müşteri için muaccel olması halinde kefalet borcunun da muaccel olacağını ve kendisine yapılacak bildirim üzerine kefalet borcunun ödeneceği hususunda mutabık kalmışlardır.
TBK madde 581’e göre; ” Kefalet Sözleşmesi, kefilin alacaklıya karşı, borçlunun borcunu ifa etmemesinin sonuçlarından kişisel olarak sorumlu olmayı üstlendiği sözleşmedir. Kefalet sözleşmesi yazılı olarak yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısı ile belirtmesi şarttır “. (md. 583/f. 1)
Asıl borçlu kişinin Bankaya olan kredi borcunu geri ödemesinde ortaya çıkan gecikmeler ve asıl borçlu kişinin Genel Kredi Sözleşmesi’nin hükümlerini ihlal etmesi sebebiyle Davacı Bankanın yasal takibe geçme hakkının doğduğu görülmüştür.
….—- Şubesi’nin Sn. Mahkemenize sunmuş olduğu 13.07.2023 tarihli yazısında;
” Davalı …’in kefilliğine ilişkin eş muvafakatnamesi şubeden talep edilmiş olup, Bankanın ticari kredi mevzuatına göre firmaya kullandırılan kredilerden eş muvafakati alma zorunluluğu olmadığından ilgili evrakın şubede bulunmadığı “belirtilmiştir. B) İHTARNAME
…. Genel Müdürlüğü’nce muhataplar;
1) —–. (eski adı —-)
2) …
3) —
4) …’
—- Noter aracılığıyla 27.04.2018 tarihinde —– sayılı ihtarname gönderilmiştir. İhtarnamede özetle; 26.04.2018 tarihi itibariyle hesap kat’ ı borcun ödenmesi talebiyle, aşağıdaki hususlar muhataplara ihtar edilmiştir.
26.04.2018 hesap özeti tarihi itibariyle;
1) Ticari İşletme İhtiyaç Kredisi hesabından 1.659.472,47 TL
2) Banka çek garanti bedeli tutarı olarak 1.602,89 TL
3) Banka çek garanti bedeli tutarı olarak 1.610,13 TL
4) Kredili Ticari Hesap’ dan 310.807,96 TL
5) —- kredisinden 1.792.173,85 TL olmak üzere toplam 3.765.667,30 TL
nakit alacağının bulunduğunu,
Gayri nakit alacak olarak ise;
A) İade edilmemiş 113 adet çek yaprağı için 180.800,00 TL’nin Bankada vadesiz bir hesapta depo edilmesi gerektiği
B) Kat tarihi itibariyle 200.000,00 TL tutarındaki teminat mektubun iade edilmesi veya karşılığının Bankada faiz getirmeyen bir hesapta depo edilmesi gerektiği
İşbu ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren 1 gün içinde taleplerin yerine getirilmesi Davacı Banka tarafından ihtar edilmiştir.
27.04.2018 tarihli —- sayılı ihtarname;
4 muhatabın toplam 13 adresine gönderilmiş olup, 3 adeti tebliğ edilebilmiş, diğer 10 adeti çeşitli sebepler ile tebliğ edilememiştir.
• —– için; 2 tebligat çıkış merciine iade, 1 tebligat muhtara ve komşusuna bilgi olarak,
• … için; 2 tebligat çıkış merciine iade, 1 tebligat muhtara ve komşusuna bilgi olarak,
• —— için; 1 tebligat sekreterine tebliğ, 02.05.2018 tarihinde, 1 tebligat çıkış merciine iade olarak,
• … için; 1 tebligat ablasına tebliğ, 03.05.2018 tarihinde, 1 tebligat sekreterine tebliğ, 02.05.2018 tarihinde, 3 tebligat çıkış merciine iade olarak
İşlem gördüğü noterin 09.05.2018 tarihli evrakından anlaşılmıştır.
3) İCRA TAKİBİ
A) Takip
Davacı …. Vekili tarafından,—- …, … ve —– aleyhine—– İcra Müdürlüğü’nün—– Esas sayılı dosyası ile başlatılan ilamsız icra takibinde 21.05.2018 tarihi itibariyle;
—– no.lu kredi için;
1.629.488,77 TL Asıl alacak
146.732,02 TL İşlemiş % 26 akdi faiz
59.651,41 TL İşlemiş % 39 temerrüt faizi
6.812,93 TL % 5 BSMV toplamı
1.842.685,13 TL Toplam alacak
Alacağının tamamının, asıl alacak tutarına takip tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi, faizin gider vergisi, avukatlık ücreti, icra harç ve masraflarıyla birlikte, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak, tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla, TBK 100. Madde uyarınca tahsili talep edilmiştir.
B) İtiraz
Borçlular Vekili tarafından —–. İcra Müdürlüğü’ne —— Esas sayılı dosya kapsamında sunulan 30.05.2018 tarihli dilekçede özetle;
” Yasal takibe süresi içinde itirazın sunulduğunu, alacaklı görünen tarafa Müvekkillerinin herhangi bir borcunun bulunmadığını, bu borcu kabul etmediklerini, ayrıca uygulanan faiz oranı ve hesaplanan faiz miktarının fahiş olduğunu, faiz oranına ve miktarına itiraz ettiklerini ve takibin durdurulmasına karar verilmesini “
talep etmiştir.
4) ALACAĞIN TESPİTİ
Davacı Bankanın —– Şubesi 11.10.2023 tarihinde Bilirkişiliğimizce ziyaret edilmiş, Şube Operasyon Yönetmeni —- bey ile görüşülmüş, yerinde inceleme yapılmıştır.
Görüşmemiz ve değerlendirmemiz sonucunda, —– Noterliği’ nin 27.04.2018 tarihli,—–sayılı ihtarnamesine konu olan 5 adet kredi ürününden sadece —- kodlu —–Hazine Destekli —-) kredi ürünün açık olduğu, diğer 4 tanesinin ise kapanmış olduğu tespitine ulaşılmıştır.
Bu sebeple; Davacı Banka tarafından dava dışı asıl borçlu—– ye kullandırılan kredi ürünü ve hesap özeti tarihi olan 26.04.2018 tarihi itibariyle kredi tutarı aşağıdaki tabloda belirtilmiştir.
…………..
20.04.2018 tarihi itibariyle Bankaca kredinin kat edilmesi sonrasında dava dışı asıl borçlu ile müteselsil kefillere gönderilen ihtarnamede yer alan toplam tutar 1.792.173,85 TL nakittir.
——no.lu işletme kredisi 19.04.2017 tarihinde 2.000.000,00 TL olarak 36 ay vade ile kullandırılmıştır.
Kredinin aylık akdi faiz oranı % 1,13, yıllık akdi faiz oranı ise % 13,6 ‘ dır. Noter ihtarnamesi ile talep edilen yıllık temerrüt faiz oranı ise % 39’ dur. Ödeme planındaki yıllık temerrüt faiz oranı ise % 70,20 ‘dir.
Kredi her ay eşit tutarlı, 68.601,47 TL taksit ödemelidir. Kredinin en son 8. taksiti ödenmiş olup, ödenen taksitin vadesi 19.12.2017 tarihi olup, 19.12.2017 tarihi itibariyle kalan anapara borcu 1.625.982,53 TL’dir.
Davacı Bankanın ilgili Şubesi’nden temin edilen bilgiye göre —– no.lu kredi hesabına 25.09.2018 tarihinde icra vasıtasıyla 829.458,28 TL ödeme yapıldığı Banka evrakında görülmektedir.
Davalı Müteselsil Kefiller … ve …’in icra takip tarihi olan 21.05.2018 tarihi itibariye olan borç durumu;
Hesaplamada temerrüt tarihine kadar akdi faiz oranı, temerrüt tarihinden icra takip tarihine kadar olan süre için de temerrüt faiz oranı uygulanmıştır.
Banka tarafından — İşletme Kredisi’ne uygulanan akdi faiz oranı yıllık % 13,6′ dır.. Noter ihtarnamesinde Banka tarafından belirtilen temerrüt faiz oranı ise yıllık % 39′ dur. Bilirkişiliğimizce hesaplamalarda bu faiz oranları dikkate alınmıştır.
Hesap Kat Tarihi 20.04.2018
İhtarname Tarihi 27.04.2018
Tebliğ Tarihi 02.05.2018
Temerrüt Tarihi 04.05.2018
İcra Tarihi 21.05.2018
…………..
İcra takip tarihi olan 21.05.2018 tarihi itibariyle — Kredisi’nden —– no.lu) kaynaklanan toplam Banka alacağı Bilirkişiliğimizce 1.828.854,98 TL. olarak hesaplanmıştır.
5) SONUÇ
Yukarıdaki açıklamalarımızın ışığında, konunun hukuki nitelemesi, sözleşme ve yasa maddelerinin yorumu, delillerin değerlendirilmesi ve nihai kararı Yüksek Mahkemenize ait olmak üzere ayrıntıları aşağıda verilen inceleme ve hesaplamalarımız sonucunda;
1) Davacı Banka …. tarafından dava dışı asıl borçlu —– kullandırılan ticari nakit krediye —— no.lu) ilişkin sözleşme, hesap hareketi, hesap ekstresi ve Banka sistem kayıtları göz önüne alındığında, dava dışı asıl borçlu—– nin bu borçtan sorumlu olduğu anlaşılmaktadır.
2) Dava dışı asıl borçlu —— kredi geri ödemelerinde ödeme güçlüğü çekmesi nedeniyle, Banka ile asıl borçlu arasında imzalanmış olan Genel Kredi Sözleşmesi gereği Müteselsil Kefil sıfatıyla imzası bulunan 3 muhatabın da bu borçtan kefalet limiti kadar sorumlu oldukları anlaşılmaktadır. Ancak huzurdaki dava sadece … ve … için açılmıştır.
…’in yazılı eş muvafakatine huzurdaki dava dosyası içinde rastlanılmadığından ve Davacı Bankanın bu konuda Sn. Mahkemenize sunmuş olduğu 13.07.2023 tarihli yazı dikkate alındığında Davalı …’in kefil sorumluluğunun oluşup oluşmadığı hususundaki takdir Sn. Mahkemenize aittir.
3) TBK’ nun müteselsil kefalet hükümleri gereği işbu kefaletin süresiz olarak verildiği, işbu kefalet sözleşmesinin kurulmasından başlayarak on yılın geçmesiyle kendiliğinden ortadan kalkacağı belirtilmektedir.
Bu bağlamda Davalılar … ve … için Müteselsil Kefil sorumluluklarının Genel Kredi Sözleşmesi’ ne göre henüz süre aşımına uğramadığı ve üçer milyon TL limit dahilinde sorumluluklarının devam ettiği görülmektedir.
4) Davacı Bankanın icra takip tarihi olan 21.05.2018 tarihi itibariyle Müteselsil Kefillerden talep etmiş olduğu alacak tutarı ile Bilirkişiliğimizce hesaplanan Banka alacak tutarına ve kabul edilebilir tutarlara aşağıdaki tabloda yer verilmiştir. Bu konudaki takdir Sn. Mahkemenize aittir.
Bilirkişiliğimizin Tespiti (TL) Davacı Talebi (TL) Kabul Edilebilir (TL)
Asıl alacak 1.629.488,77 1.629.488,77 1.629.488,77
Akdi faiz 151.656,69 146.732,02 146.732,02
Temerrüt faizi 41.555,18 59.651,41 41.555,18
BSMV % 5 6.154,34 6.812,93 6.154,34
Toplam alacak 1.828.854,98 1.842.685,13 1.817.775,97
Ayrıca; Davacı Bankanın ilgili Şubesi’nden temin edilen bilgiye göre—— no.lu kredi hesabına 25.09.2018 tarihinde icra vasıtasıyla 829.458,28 TL ödeme yapıldığı Bankanın sunmuş olduğu evrakından görülmektedir. Banka alacağı belirlenirken bu tutarın da dikkate alınması gerektiğini Sn. Mahkemenizin takdirine sunarım.
…”
şeklinde olup yukarıya aynen aktarılmıştır.

Söz konusu raporun tebliğine rağmen davacı vekili tarafından rapora karşı herhangi bir beyanda bulunmamış olup duruşmadaki beyanında söz konusu rapora bir diyeceğinin olmadığını belirterek önceki beyanlarını tekrar etmiştir.
Davalı vekili tarafından rapora karşı itiraz dilekçesi ibraz edilmiş olup ileri sürülen itirazların kefalete yönelik mahiyeti, temin edilen raporun dosya kapsamına uygun ve Mahkememizce de yeterli görülmesi karşısında ileri sürülen itirazlar yönünden ek rapora gerek görülmemiştir.
Takip borçlusu “—– ünvanlı şirketin celbedilen ticaret sicil kayıtlarına göre davalı …’nın şirketi münferiden temsile yetkili olduğu anlaşılmış ise de diğer davalı …’nin söz konusu şirketle bir ilgisi bulunamamıştır.
Ticaret sicil kayıtlarına, bu konuda davacı Bankanın yukarıda ifade edilen cevabi yazısına, bilirkişi raporuna ve dosya kapsamına göre borçlu şirketle ilgisi kurulamayan davalı … yönünden “eş muvafakati” ile ilgili evrak olmadığı ve bu davalının nüfus kaydına göre de 20/02/2009 tarihinden itibaren evli olduğu, kefaletin evlilik tarihinden sonra düzenlendiği, bu davalı yönünden itirazların yerinde olduğu sonucuna varılmıştır.
İlgili yasal düzenlemeler:
”6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu:
…TİCARİ DEFTERLERİN İBRAZI VE DELİL OLMASI
Madde 222 – (1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi*1* yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. (Ek cümle: 22.07.2020 – 7251 S.K./23. md) Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
(4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.
2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu:
A İTİRAZIN İPTALİ :
Madde 67 – (Değişik madde: 18/02/1965 – 538/37 md.)
(Değişik fıkra: 17/07/2003 – 4949 S.K./15. md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
(Değişik fıkra: 09/11/1988 – 3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
(Mülga fıkra: 17/07/2003 – 4949 S.K./103. md.)
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.
(Ek fıkra:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunun madde 18/A düzenlemesinde yargılama gideri yönünden yer alan ilgili fıkralar:
Dava şartı olarak arabuluculuk
Madde 18/A- (Ek:6/12/2018-7155/23 md.)
(1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.

(11) Taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan taraf, son tutanakta belirtilir ve bu taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulur. Ayrıca bu taraf lehine vekâlet ücretine hükmedilmez. Her iki tarafın da ilk toplantıya katılmaması sebebiyle sona eren arabuluculuk faaliyeti üzerine açılacak davalarda tarafların yaptıkları yargılama giderleri kendi üzerlerinde bırakılır.
(12) Tarafların arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaları hâlinde, arabuluculuk ücreti, Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesinin eki Arabuluculuk Ücret Tarifesinin İkinci Kısmına göre aksi kararlaştırılmadıkça taraflarca eşit şekilde karşılanır. Bu durumda ücret, Tarifenin Birinci Kısmında belirlenen iki saatlik ücret tutarından az olamaz.
(13) Arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması veya iki saatten az süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâllerinde, iki saatlik ücret tutarı Tarifenin Birinci Kısmına göre Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenir. İki saatten fazla süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâlinde ise iki saati aşan kısma ilişkin ücret aksi kararlaştırılmadıkça taraflarca eşit şekilde uyuşmazlığın konusu dikkate alınarak Tarifenin Birinci Kısmına göre karşılanır. Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen ve taraflarca karşılanan arabuluculuk ücreti, yargılama giderlerinden sayılır.
(14) Bu madde uyarınca arabuluculuk bürosu tarafından yapılması gereken zaruri giderler; arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde anlaşma uyarınca taraflarca ödenmek, anlaşmaya varılamaması hâlinde ise ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanır.
…”
şeklinde olup yukarıya aynen aktarılmıştır.
Sonuç olarak celp edilip incelenen icra dosyası, kredi ve kefalete ilişkin sözleşmeler ve limitleri, kat ihtarı, buna ilişkin ihtarnamenin içeriği ve tebliğ tarihi; dosya kapsamına uygun, denetime ve hükme esas alınmasına elverişli olup Mahkememizce de dosya kapsamına uygun ve yeterli görülen rapor, rapora itirazların yerinde görülmemesi, yukarıya aktarılan ilgili yasal düzenlemeler, davacı tarafın rapora itirazının olmaması ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde davanın davalı … yönünden söz konusu rapor doğrultusunda kısmen sübuta erdiği ve fakat kefalet usulüne uygun olmadığından yukarıda ilgili paragrafta açıklanan gerekçelerle davanın davalı … yönünden sübuta ermediği kanaatine varılmıştır.
Söz konusu rapordaki veriler ve takip talebi gözetildiğinde:
1.629.488,77 TL asıl alacak, 146.732,02 TL işlemiş akdi faiz, 41.555,18 TL işlemiş temerrüt faizi ve 6.154,34 TL BSMV olmak üzere toplam 1.817.775,97 TL değere ulaşılmıştır.
Davacı tarafın icra inkar tazminatı adı altında talep ettiği icra tazminatı yönünden yukarıya aynen alınan İcra ve İflas Kanunu’nun 67.maddesinin 2. Fıkrası hükmü, bu konuda yerleşen yargısal uygulama, davanın niteliği, davalının takibe itirazının haksız çıkması, kabule konu asıl alacak yönünden alacağın davalı tarafça hesaplanabilir-bilinebilir olması nedeni ile likit ve belirli olması ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde davalı aleyhine icra tazminat şartlarının somut olayda gerçekleştiği anlaşıldığından kabule konu asıl alacak miktarı üzerinden %20 oranında icra tazminatına da karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmış olup, söz konusu asıl alacak miktarının %20 oranına tekabül eden 325.897,75 TL icra tazminatına da hükmolunmuştur.
Harç yönünden kabule konu toplam dava değeri olan 1.817.775,97 TL matrah üzerinden işlem yapılmış ve avukatlık ücreti hesabı yönünden de harca esas alınan bu bedel gözetilmiştir.
Dava bir davalı yönünden reddedilmiş ve diğer davalı yönünden kısmen kabul edilmiş olmasına rağmen; yargılama giderinden sorumluluk yönünden yukarıya aynen alınan ilgili yasal düzenleme ve arabuluculuk son tutanağına göre davalı tarafın mazeretsiz olarak arabuluculuk ilk toplantısına katılmamış olmaları nedeni ile arabuluculuk faaliyetinin sona ermiş olması karşısında yargılama giderlerinin tamamından davalılar sorumlu tutulduğu gibi reddedilen dava ve reddedilen kısım yönünden davalılar yararına avukatlık ücretine de hükmedilmemiştir.

HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
A) Davalı … yönünden:
1-Davanın reddine,
2-Talep olmadığından icra tazminatı yönünden karar verilmesine yer olmadığına,
3-Harç muafiyeti nedeniyle başlangıçta harç alınmamış olması ve gerekçede açıklanan yargılama giderlerinin tamamından davalının sorumluluğuna ilişkin arabuluculuğa dair yasal düzenleme de gözetilerek sonuçta: maktu karar harcı 269,85 TL ile dava tarihinde geçerli başvurma harcı 54,40 TL’nin TOPLAMI olan 324,25 TL harcın bu davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
B) Davalı … yönünden:
1-Davanın kısmen kabulü ile —- İcra Müdürlüğü’nün —– Esas sayılı icra takibinin 1.629.488,77 TL asıl alacak, 146.732,02 TL işlemiş aktif faiz, 41.555,18 TL işlemiş temerrüd faizi ile 6.154,34 TL BSMV olmak üzere toplam 1.817.775,97 TL üzerinden ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren faiz yürütülmek suretiyle devamına; itirazın belirtilen çerçevede iptaline ve takibin belirtilen şekilde devamına,
2-Asıl alacak üzerinden hesaplanan %20 icra tazminatı 325.897,75 TL’nin bu davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Fazlaya ilişkin talebin reddine,
4-Harç muafiyeti nedeni ile başlangıçta harç alınmamış olması da gözetilerek ve gerekçede açıklanan matrah üzerinden hesaplanan 124.172,27 TL nispi karar harcı ile dava tarihine göre başvurma harcı 54,40 TL’nin TOPLAMI OLAN 124.226,67 TL’nin bu davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
5-Gerekçede açıklanan ve harca esas alınan matrah üzerinden davacı vekili yararına tarife gereğince hesap ve takdir edilen 217.423 TL nispi avukatlık ücretinin bu davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

C) Her İki Davalı Yönünden:
1-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunun madde 18/A-(13) ve (14) düzenlemelerine ve Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesine bağlı olarak Arabulucuk Bürosu tarafından yapılan ve Adalet Bakanlığı Bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL zaruri giderin davalılardan müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına,
2-Gerekçede açıklanan sebeple yargılama giderlerinin tamamından davalıların sorumlu tutulmasına ve buna göre sonuçta; davacı tarafından yapılan toplam 1.913,90 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken alınarak davacıya verilmesine,
3-Davalılarca yapılmış bir gider olmadığından bu konuda başkaca bir hüküm oluşturulmasına yer olmadığına,
4-Gerekçede açıklanan arabuluculuğa ilişkin yasal düzenlemeye bağlı sebeplere nazaran davalılar vekilleri yararına avukatlık ücreti takdir edilmesine yer olmadığına,
D) Artan avansın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
İlişkin olmak üzere taraf vekillerinin e-Duruşma sistemi üzerinden yüzlerine karşı aleni olarak yapılan yargılama sonunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde —-Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.