Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/710 E. 2023/466 K. 15.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/710 Esas
KARAR NO: 2023/466
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 12/11/2019
KARAR TARİHİ: 15/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, dosya incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/
DAVA/TALEP;Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;22.07.2018 tarihinde meydana gelen ——- plaka nolu aracın karışmış olduğu yaralanmalı trafik kazası neticesinde davacı müvekkili … —— kırığı, —— kırığı, —— kırık, ——-, —— kol ve sol —— kırığı meydana geldiğini, kaza nedeni ile görmüş olduğu tedavilere rağmen %19 oranında sakat kaldığını, Sağlık Bilimleri Üniversitesi, ——– Hastanesinde tedavi gören müvekkilinin evde bakıma ihtiyacı olduğu belirtilerek taburcu edildiğini, müvekkilinin kaza tarihinden itibaren 3 ay boyunca yatalak bir vaziyette kaldığını ve hiçbir şekilde iş göremediğini, davacının tedavisi kaza tarihinden itibaren 12 ay boyunca da devam ettiğini, ——- Hastanesinde fizik tedavi muayenesi gördüğünü, ancak davacının vücudunda %19 oranında sürekli sakatlık meydana geldiğini ve ilgili durum ——– Üniversitesi Tıp Fakültesi, ——- Başkanlığınca hazırlanan —— sayı 20.06.2019 tarihli rapor ile belgelendiğini, mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı ihtiyaç süresinin üç ay olduğu tespitine yer verildiğini, tıbbi iyileşme süresinin dokuz aya kadar uzayabileceği belirtildiğini, kazada sürücü —— kusurlu olduğunun kaza sonrası kolluk kuvvetleri tarafından alınan ifade tutanakları, Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından düzenlenen iddianame ve ilgili evrak içeriklerinden söz konusu durum açıkça anlaşıldığını, kazaya konu ——– plakalı araç, ——- poliçe numaralı Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi kapsamında davalı tarafından teminat altına alındığını, müvekkili davacının, ilgili kaza nedeni ile görmekte olduğu tedavi nedeni ile iki aylığına karyola kiralamak ve havalı yatak satın almak zorunda kaldığını, her ne kadar trafik kazalarına bağlı tedavi giderleri ——- tarafından karşılanmakta olsa da ilgili süre için kiralanan yatak masrafı —— güvencesi kapsamında olmadığını, bakıcılık masrafı, iyileşme sürecinde iş görememesi sebebi ile mahrum kalınan kar, sürekli sakatlık sebebi ile uğranılmış olan zarar mezkur genel şartların hükümlerine göre Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası kapsamında olduğunu, davacının Ekonomik Durumu ——- —–, —— doğumlu olan müvekkili davacının 11.03.2015 tarihinden beri —— olarak çalışma gerçekleştirdiğini ve gelir elde ettiğini, davacının —— hizmet dökümünden de anlaşılacağı üzere müvekkilinin kaza tarihine çok yakın bir tarihe kadar çeşitli işyerlerinde çalıştığı, ancak mezkur kazadan işbu başvuruyu yaptığı tarihe kadar davacının çalışma gerçekleştiremediğini ve sürekli sakatlığı sebebi ile de kazanma gücünde de ciddi bir eksilme meydana geldiğini, 01.07.2019 tarihli başvuru ile davalı … şirketine başvurulduğunu, 25.10.2019 tarihinde yapılan arabuluculuk görüşmesi sonunda davalı … şirketi ile anlaşılamadığını, işbu nedenle söz konusu davayı açma zorunluluğu doğduğunu, açıklandığı üzere ve fazlaya ve başkaca sorumlulara ilişkin her türlü hakları saklı kalmak kaydıyla; trafik kazasına konu ——- plakalı aracın kaza tarihi itibariyle —— numaralı Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile davalının sigorta teminatı kapsamında olması hasebi ile 22.07.2018 tarihli trafik kazasında davacı müvekkilinin görmüş olduğu zarara ilişkin olarak sigorta genel şartlarında belirtilen bakıcı giderleri teminatı kapsamında şimdilik 50,00 TL tazminatın tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacı müvekkiline ödenmesine, sigorta genel şartlarında belirtilen sağlık giderleri teminatı kapsamında şimdilik 50,00 TL tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacı müvekkiline ödenmesine, sigorta genel şartlarında belirtilen sürekli sakatlık teminatı kapsamında şimdilik 50,00 TL tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacı müvekkiline ödenmesine, yargılama masrafları ile vekalet ücretinin davalı üzerine yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP /TALEP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Huzurda görülen davanın öncelikle davaya konu tazminat bedelinin ödenmiş olması sebebiyle reddi gerektiğini, 118.913,66 -TL tazminat tutarının 30.07.2019 tarihinde davacıya ödendiğini, yapılan ödeme ile müvekkili sigorta şirketinin davaya konu edilen poliçeden doğan sorumluluğunun sona ermiş olması sebebi ile huzurda görülen davanın öncelikle açıklanan sebeple reddi gerektiğini, sigorta şirketinin sigortalısının kusuru oranında tazminat ödemesi yapmakla yükümlü olduğu gözönüne alınarak öncelikle davacı tarafından müvekkili şirket sigortalısı araç sürücüsünün kusuru bulunduğunun ispat edilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin sigortalısının kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunduğunun ispat edilmesi halinde, sigortalısı araç sürücüsünün kusuru oranında poliçe limitleri ile sınırlı olmak üzere sorumlu olacağını, bu hususun Yargıtay içtihatlarıyla da sabit olduğunu, kalıcı maluliyetin belirlenebilmesi için kaza tarihinden itibaren 18 aylık sürenin geçmiş olması gerektiğini, hastada iyileşmenin durduğu, son bir senedir herhangi bir düzelmenin olmadığı tespit edilmesi gerektiğini, ——sayılı ——- Yasası’nın 16/11-c maddesi gereğince, davacının dava konusu kaza nedeniyle var ise maluliyetlerinin tespitinde yetkili tek kurum —— Dairesi olduğunu, müvekkili şirketin yaptığı ödemeler, bilirkişi incelemesi yapıldığı tarih itibari ile enflasyon ve faiz karşısında değer kaybetmiş olacağını ve bu da davacı lehine haksız ve sebepsiz zenginleşme sonucuna ulaşabileceğini, Yargıtay içtihadı gereği bilirkişi tarafından inceleme yapılırken sigorta şirketinin ödemesi üzerinden geçen zaman inceleme tarihi itibari ile faiz eklenmek suretiyle güncelleme yapılması gerektiğini, davacının dava konusu kaza nedeniyle gerek müvekkili şirketten gerekse de başkaca sorumlulardan almış olduğu tazminat tutarlarının hesaplamalarda dikkate alınması gerektiğini, kaldı ki işbu tutarların güncellenerek hesaplanacak tazminattan indirilmesi gerektiğini, haksız fiil nedeniyle ödenen tazminatlar dışında kazadan sonra davacının çalışması nedeniyle elde ettiği gelirlerin de hesaplanacak tazminattan indirilmesi gerektiğini, geçici iş göremezlik zararları, bakıcı ve tedavi giderleri müvekkili şirketin sorumluluğu olmadığından davacı yanın bu yöndeki taleplerinin de reddi gerektiğini, bu hususta sorumluluk sosyal güvenlik kurumuna ait oldğunu, izah edilen ve resen takdir edilecek nedenlerle; öncelikle usule ilişkin itirazların kabulü ile davanın usulden reddine, aksi halde esasa ilişkin itirazlarımız kapsamında davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesi beyan ve talep edilmiştir.

DELİLLER : Hukuki Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Son Tutanağı, Nüfus Kayıtları, —— Araştırma Tutanağı, Trafik Kazası Tespit Tutanağı, ——- E.dosyası. —— Kayıtları , Hastane Kayıtları, Trafik Tescil Kayıtları , ZMMS Poliçesi Hasar Başvuru dosyası, —— Raporu, Sulh Protokolü, Vekaletnameler, Dosyadaki diğer tüm bilgi ve belgeler.

DEĞERLENDİRME VE SONUÇ :Dava, Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) istemine ilişkindir.6100 Sayılı HMK’nın 316 ilâ 322 maddelerinde düzenlenen basit yargılama usulüne tabi ve hukuk uyuşmazlıklarında dava şartı zorunlu arabuluculuk sürecinin yerine getirildiği işbu davada verilen yetkisizlik kararı sonucunda dosyanın mahkememize geldiği dilekçeler aşamasının tamamlandığı ancak ön inceleme duruşmasının yapılmadığı anlaşılmakla usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak ön inceleme duruşması icra edilmiş ve uyuşmazlık belirlenmiştir. Akabinde esasları, süreci ve hukuki sonuçları açıklanarak taraf vekillerinin sulh olmaya davet ve teşvik edilmelerine karşın, davacı vekilinin beyanına göre tarafların sulh yoluna gitmek istememeleri üzerine tahkikata geçilmiş ve bir kısım tahkikat işlemleri yerine getirilmiştir. Buna karşı celse arasında davacı vekili tarafından 20/04/2023 tarihinde tarafların sulh olduğu ve uzlaştığı beyan edilmiştir. Bu bağlamda yargılama bitirilerek davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına ilişkin aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır. Davalı vekili tarafından dosyaya sunulan 20/03/2023 tarihli dilekçe ile tarafların sulh oldukları beyan edilmiş ve ekinde 26/09/2022 tarihli makbuz, ibraname ve feragatname başlıklı belge örneği sunulmuştur. Davacı vekili tarafından da 20/04/2023 tarihinde sunulan beyan dilekçesi ile davalı vekili tarafından beyan edilen sulh sözleşmesi doğrulanmış ve davanın esasın hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmesi istenmiştir . 6100 Sayılı HMK’nin 74.maddesi kapsamında dosyaya mübrez vekaletnameler üzerinde yapılan incelemede taraf vekillerinin SULH yetkilerinin bulunduğu görülmüştür. 6100 sayılı HMK’nin 313.maddesinde:”(1) Sulh, görülmekte olan bir davada, tarafların aralarındaki uyuşmazlığı kısmen veya tamamen sona erdirmek amacıyla, mahkeme huzurunda yapmış oldukları bir sözleşmedir.(2) Sulh, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri uyuşmazlıkları konu alan davalarda yapılabilir.(3) Dava konusunun dışında kalan hususlar da sulhun kapsamına dâhil edilebilir.(4) Sulh, şarta bağlı olarak da yapılabilir.”6100 sayılı HMK’nin 314.maddesinde:”1) Sulh, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir.”6100 sayılı HMK’nin 315.maddesinde:”(1) Sulh, ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Mahkeme, taraflar sulhe göre karar verilmesini isterlerse, sulh sözleşmesine göre; sulhe göre karar verilmesini istemezlerse, karar verilmesine yer olmadığına karar verir.
(2) İrade bozukluğu ya da aşırı yararlanma hâllerinde sulhun iptali istenebilir.” düzenlemeleri bulunmaktadır. Yukarıda gösterilen yasal düzenlemeler, yargılama süreci ve sulh protokolü nazarında tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde öncelikle tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri anlaşılan dava konusu uyuşmazlığı sulh yoluyla sona erdirdikleri sabittir. 6100 sayılı HMK’nin 313 vd. maddeleri gereğince sulhun hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabileceği, mevcut sulhun işbu davayı sona erdirdiği ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurduğu açıktır. Ayrıca mahkemenin taraflar sulhe göre karar verilmesini isterlerse sulh sözleşmesine göre istemezlerse davanın esasın hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vereceği düzenlemesi gözetilmiştir. Somut olayda taraf vekillerinin beyan ve iradesinin sulh nedeniyle davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesine yönelik olduğu görülmekle işbu şekilde karar verilmesi gerekmiştir. Yargılama giderleri açısından yapılan değerlendirmede ise, öncelikle sulh protokolü içeriğindeki genel düzenlemeler ve özelde yargılama giderlerine ilişkin madde ve yargılama süreci de gözetilerek 6100 sayılı HMK’nin 331/1, 332/1 maddeleri gereğince aynı yasanın 323.maddesinde sayılan yargılama giderleri karşılıklı olarak tarafların üzerinde bırakılmıştır. Ancak Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliğinin 26/2. maddeleri gözetilerek dava öncesi ——- bütçesinden ödenen arabuluculuk ücretine ilişkin yargılama giderinin ise taraflar arasında düzenlenen protokolde bu yönde bir hüküm bulunmadığından uyuşmazlığın sulh gereğince davalı şirket sorumluluğunda sonuçlandırıldığı anlaşıldığından ve ayrıca toplantıya davalı şirketin katılmadığı da gözetilerek davalı … şirketinden alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilmek suretiyle 6100 Sayılı HMK’nin 297/2 maddesi gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)6100 Sayılı HMK’nin 315/1 maddesi gereğince sulh nedeniyle; DAVANIN ESASI HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-)Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3-)Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
4-)492 Sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı (I) sayılı tarifenin (III) kısmınin 2-a fıkrası gereğince alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcının, Harçlar Kanununun 22.maddesi gereğince davanın ilk duruşmadan sonra sulhle sonuçlanmış olması nedeniyle 2/3’ü alınacağından alınması gereken 119,93 TL karar ve ilam harcının başlangıçta alınan (44,40 TL) peşin harçtan mahsubuyla bakiye 75,53 TL peşin harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca —— bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
6-)6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider/delil avansının yatırana iadesine, ( Yazı İşleri Müdürü tarafından Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince resen işlem yapılmasına, )
Dair, taraf vekillerinin yokluğunda ; 6100 sayılı HMK’nin 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle ——- Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 15/06/2023