Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/70 E. 2021/537 K. 09.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/70 Esas
KARAR NO : 2021/537
DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/01/2020
KARAR TARİHİ: 09/07/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı dava dilekçesinde özetle; Müvekkil banka ile müşteri ——-arasında imzalanan kredi sözleşmesi gereğince davaya konu davalının bu sözleşmede kefil olduğunu, İlgili borçlulara———-yevmiye numaralı ihtarnamesi ve ———- sayılı dosyası ile borcun ödenmesinin talep edildiği, ancak davalı borçluların haksız itirazları nedeniyle itirazın iptaline davalı borçlu aleyhine alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı ——- tarihli duruşmadaki beyanında özetle: Davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Dava dilekçesi ile ekleri,——– sayılı dosyası ve dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasıdır.
Mahkememizce davanın dayanağı ———dosyası getirtilerek incelenmiştir. Yapılan incelemede davaya esas teşkil ettiği ve davanın tarafları ve konusuyla uyumlu olduğu görülmüştür.
Mahkememizce dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak öncelikle icra takibindeki yetkiye ilişkin itiraz davalının icra dosyasına yapmış olduğu yetki itirazı incelenmiştir.
Davalı tarafından ——–sayılı dosyasında icra dairesinin yetkisine itiraz ettiği görülmüştür.
——– tarihli karar içeriğinde de işaret edildiği üzere; Hukukumuzda borçtan kurtulma davası (İİK. m. 69/II, ) menfi tespit ve istirdat davaları (İİK. m. 72/VIII ve İİK. m. 89/III) için özel yetki hükümleri kabul edilmiş, bu davaların icra takibinin yapıldığı icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği düzenlenmiş olmasına karşın, itirazın iptali davası için özel bir yetki kuralı düzenlenmemiştir. Bu nedenle itirazın iptali davalarında HMK’nın yetkiye ilişkin düzenlemelerinin uygulanması gerekmektedir. Usul yasasında da bu davalar bakımından kesin bir yetki kuralı düzenlenmemiştir.
İİK’nın 50. maddesi uyarınca, icra dairesinin yetkisi konusunda HMK’nın, mahkemelerin yetkisine ilişkin hükümleri uygulanır. İİK’nın 50. Maddesine göre;
“Para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur. Şu kadar ki, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesi de takibe salahiyetlidir.
Yetki itirazı esas hakkındaki itirazla birlikte yapılır. İcra mahkemesi tarafından önce yetki meselesi tetkik ve kati surette karara raptolunur. İki icra mahkemesi arasında yetki noktasından ihtilaf çıkarsa Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 25’inci maddesi hükmü tatbik olunur” düzenlemesini içermektedir.
HMK’nın 6, 7. Maddelerinde yer alan düzenlemeler uyarınca; davalı birden fazla ise, dava bunlardan birisinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir. Şu kadar ki kanunda dava sebebine göre, davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme kabul edilmiş ise, davaya o mahkemede bakılır. Ancak davanın sırf davalılardan birini kendi mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek amacıyla açıldığı belirtiler veya başka delillerle anlaşılırsa mahkeme onun hakkındaki davayı ayırarak yetkisizlik kararı verir.
İtirazın iptali davasının görülebilmesi için geçerli bir icra takibinin yapılmış olması dava şartları arasındadır. Geçerli icra takibinin ise borçlunun yetkiye itirazı halinde yetkili icra dairesinde yapılması gerekir. Geçerli bir takibin bulunmadığı durumlarda itirazın iptali davasının görülebilmesine usulen olanak yoktur. İcra dairesinin yetkisine itiraz edildiği hallerde bu itiraz incelenip sonuçlandırılmadığı sürece açıklanan şekilde geçerli bir takibin bulunmayacağı ortadadır.———-
——– kararlılık kazanmış uygulamasına göre, itirazın iptali davasını gören mahkeme, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyebilir. Mahkemenin yetkisine yönelik bir itirazın var olup olmaması, sonuca etkili değildir. Başka bir ifadeyle, itirazın iptali davasında, mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş olsun veya olmasın, mahkeme öncelikle tetkik merciinin (icra hukuk mahkemesinin) yerine geçerek, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyerek kesin olarak sonuçlandırmalıdır. Bu yetki itirazının incelenmesi sonucunda mahkeme, kendisinin yetkili olup olmadığını da belirlemiş olacaktır —–Nitekim ——–kararlarında da aynı ilkelere işaret edilmiştir.———– Bilindiği üzere Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında davacı vekili tarafından davalı aleyhine ———-dosyası üzerinden icra takibi yapıldığı, davalı borçlu tarafından süresi içerisinde yetki itirazında bulunulduğu ve davalının mernis adresinin——– olduğu bu nedenle davalı aleyhine başlatılacak olan icra takiplerinde —— Nöbetçi İcra Daireleri’nin yetkili olduğunun belirtildiği anlaşılmıştır. Gerçekten de davalı borçlunun ikmaetgah adresinin ———–olduğu, davalı borçluya çıkartılan tebligatın da bu adrese yapıldığı, yine dava dilekçesinde de davalının adresinin yukarıda bahsedilen ——– olarak belirtildiği, arabuluculuk son tutanağında da davalının adresinin aynı adres olduğu, dava konusu kredi sözleşmesinde belirtilen adresin bu adres olarak belirtildiği, HMK m.6 uyarınca, icra takibinin ——- İcra Dairesinde yapılması gerekteği, icra takibinin yetkisiz icra dairesinde yapıldığı anlaşılmakla davanın özel dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine dair karar vermek gerekmiştir. Böylece icra takibinin yukarıda açıklanan yetkili yer icra dairesine yapılmayarak itirazın iptali davasında yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmasına dair dava şartının yerine getirilmemiş olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır. Binaenaleyh davanın, 2004 sayılı İİK’nın 50 ve 58 vd maddeleri gereğince ‘yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadığından’; HMK’nın 114/2 ve 115/1-2 maddesi uyarınca dava şartı yokluğundan usulden reddine, karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-) Davanın, yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir icra takibi olmadan açıldığından DAVA ŞARTI YOKLUĞUNDAN USULDEN REDDİNE,
2-) Karar tarihi itibariyle alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubuyla bakiye 4,90 TL harcın davacıdan alınara hazineye irat kaydına,
3-) Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-) Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-) Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca ——– bütçesinden ödenen 1.320 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
6-) HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider/delil avansının yatırana iadesine ve bu konuda Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinın Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince Yazı İşleri Müdürü tarafından resen işlem yapılmasına,
Dair, davacı vekilinin ve davalının yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize verilecek dilekçe ile ———- Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/07/2021