Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/696 E. 2023/259 K. 05.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2020/696
KARAR NO:2023/259
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ: 15/09/2020
BİRLEŞEN:———- ve BUNUNLA BİRLEŞİK AYNI MAHKEMENİN ——ESAS SAYILIDAVALARI:
ESAS NO: 2020/408
KARAR NO:2021/744
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ:15/09/2020
BİRLEŞTİRME KARAR TARİHİ: 21/10/2021
ESAS NO:2020/414
KARAR NO:2020/404
DAVA:Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ:17/09/2020
BİRLEŞTİRME KARAR TARİHİ:25/09/2020 (2020/408 Esas ile Birleşme Tarihi)
KARAR TARİHİ:05/04/2023

Tarafları yukarıda belirtilen davanın Mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;

GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili tarafından ibraz edilen dava dilekçesinde ileri sürülen sebeplere bağlı olarak ——-tarihli —————- kararların yasa, ana sözleşme ve dürüstlük kuralına uygun olmadığı ileri sürülerek butlan ile malul olduğunun tespiti ile iptaline; ihtiyati tedbir niteliğinde olmak üzere TTK. 449 Maddesi gereğince icranın geri bırakılmasına karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
Davalı vekili duruşmada da cevap dilekçesini tekrar ederek tedbir talebinin ve davanın reddine karar verilmesiyle birlikte davacılardan her biri aleyhine 1.000.000’er TL’den az olmamak üzere HMK. Madde 329. TTK. Madde 451 ile TTK. Madde 448/3 uyarınca teminat alınmasına karar verilmesini istemiştir. Ön inceleme duruşması yapılarak tahkikata geçildikten sonra tensip tutanağında yer alan ilgili ara karar gerekleri ile yönetim kurulu üyelerinin yazılı görüşlerinin alınmasının teminine yönelik 23/12/2020 tarihli ön inceleme duruşmasında alınan ara karar gerekleri yerine geldikten sonra 23/06/2021 tarihli duruşmada alınan ve sonrasında gerekçesi yazılan 23/06/2021 tarihli ara karar ile TTK. Madde 449 düzenlemesi, yönetim kurulu üyeleri tarafından ibraz edilen tedbir talebinin reddine karar verilmesi yönünden görüş içerir yazılı beyanlar, şirketlerin kendi kendine yönetiminin asıl olması, müdahalenin çok istisnai kriterlere bağlı olarak düşünülmesi gereği ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmek suretiyle ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için gerekli yasal ve maddi şartlar somut olayda gerçekleşmediği için ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş ve aynı tarihli başka bir gerekçeli ara karar ile dava ile ilgili herhangi bir tedbir kararının olmaması da dikkate alınarak davalı tarafın teminat alınmasına ilişkin talebin de reddine karar verilmiştir.Davalı vekili tarafından ibraz edilen 20/04/2021 tarihli dilekçe ile davanın konusuz kaldığı ve buna bağlı olarak davacı tarafın hukuki yararının kalmadığı ileri sürülmüş ise de bu konuda davacılar vekili aynı yönde beyanda bulunmadığından ve dosya kapsamı bu hususu aydınlatmaya yeterli olmadığından konusuz kalma savunmasının aydınlatılması bilirkişi incelemesi ve tahkikat sonucuna bırakılmıştır.Davalı vekili tarafından ibraz edilen 17/09/2021 tarihli dilekçe ile teminat alınması talebi tekrar edildiğinden bu talep yeniden değerlendirilmiş olup, 06/10/2021 tarihli duruşmada yapılan değerlendirmeye bağlı olarak bu talebin de reddine karar verilmiştir.
Tahkikat aşamasında ve henüz bilirkişi incelemesi yapılmadan önce yukarıda karar başlığında belirtilen birleşen davalar olduğu için —– tarihinde düzenlenen ek tensip tutanağı ile birleşen söz konusu davaların yargılamasının da eldeki bu —— sayılı dava dosyası üzerinden birlikte yürütülmesine karar verilerek birleşen davaların da tahkikat aşamasında olduğu belirlendikten sonra bilirkişi incelemesine ilişkin ara karar buna uygun olarak güncellenerek sonuçta her bir dava yönünden davanın konusuz kalıp kalmadığı hususunda da meseleyi aydınlatıcı şekilde ve her bir dava yönünden ön inceleme duruşmasında yer alan görev tanımını karşılar şekilde rapor düzenlenmesi için bilirkişi heyetine görev verilmiştir.
Birleşen davaların konusu da aynı olup, söz konusu —- tarihli genel kurulda alınan ——- nolu kararın butlanı iddiasına dayalı olup, yukarıda karar başlığından anlaşıldığı üzere —— sayılı davanın davacıları arasında yer almaktadırlar ve birleşen ——-sayılı davanın davacıları ise başka paydaşlar olup, tabii olarak bütün davaların davalısı aynı şirket olduğu gibi burada hemen belirtmek gerekir ki her üç davanın davacıları da davalı şirketin paydaşlarıdır.
Her üç dava da butlan iddiasına dayalı olduğu için hak düşürücü süre söz konusu değildir.
Yargılama sırasında davacılardan ——- tarihinde vefat etmesi üzerine veraset belgesi ve vekaletnameler ibraz edilmiş olup, buna göre mirasçılarının yukarıda karar başlığında belirtilen —— olup, başka mirasçısı bulunmadığı gibi davacılar vekilleri bu mirasçıların da vekilidirler.
Delil olarak dayanılan ——- sayılı dosyalarının —- içerikleri temin edilerek ——- kayıtlarının örneği celbedilip deliller toplandıktan sonra temin edilen —işlem tarihli bilirkişi heyeti kök raporunda birleşen davalar yönünden irdeleme yapılmamış olması nedeni ile bu eksikliğin giderilmesi ve itirazların da aydınlatılması için ek rapor alınması yoluna gidilmiş ise de ———- tarihli ek raporda itirazlar aydınlatılarak kök rapor teyit edilmiş ise de birleşen davalar yönünden irdelemenin eksik bırakılması karşısında tekrar ek rapora ihtiyaç olmuş ve temin edilen 02/01/2023 tarihli ek raporla birleşen davalar da dahil olmak üzere bütün davalar yönünden irdelemeler yapılarak itirazlar aydınlatılmak suretiyle bilirkişi heyetinden görev tanımını karşılar şekilde değerlendirmeler, tercih ve kanaat elde edilmiş olup, söz konusu 02/01/2023 tarihli ikinci ek rapor:
”…
I. KÖK RAPORDAKİ GÖRÜŞLERIMIZ
Kök raporumuzda aşağıdaki sonuca ulaşılmıştır;
27.01.2013 tarih ve 28541 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Ticaret Sicili Yönetmeliği uyarınca;
——-olan sermayesinin tamamının ödenmiş olduğu ve söz konusu sermayenin ———- tescil edilmiş olduğu,13.04.2021 tarihi itibariyle 139.405.757,80 TL öz varlık tutarının mevcudiyetini koruduğu ve ortağın sermaye taahhüdü dolayısıyla herhangi bir borcunun bulunmadığı,
13.04.2021 tarihli özvarlık hesapları incelendiğinde 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 376.maddesinin, Birinci fıkrası gereği sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının yarısının zarar sebebiyle karşılıksız kalmadığı,İkinci fıkrası gereği sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kalmadığı,Üçüncü fıkrası gereği şirketin borca batık durumda bulunduğu şüphesini uyandıran işaretlerin bulunmadığı, bu doğrultuda söz konusu fıkra kapsamında ön görülen tedbirlerin alınmasına gerek bulunmadığı,Ortakların sermaye taahhüdü dolayısıyla herhangi bir borcunun bulunmadığı,——– iptali konusuyla dava açıldığı ancak netice-i talep kısmında kararların butlanının talep edildiği———–kararlarının butlanının istenemeyeceği, kararların iptali şartlarının ise oluşmadığı,Davacı tarafın TTK 462.maddesinin emredici hükümlerine aykırı olarak karar alındığı iddiasının ise madde metnin yorumlanma biçimine göre ulaşılacak sonucu etkilediği, detayları yukarıda açıklandığı üzere, sayın mahkemenin lafzi yorumlama metodunu uygulaması halinde —- numaralı —— hükümsüzlüğü yönünde karar verilebileceği, ANCAK maddenin kanaatimizce amaçsal (gai) yorumlama metodu ile değerlendirilmesi gerektiği ve buna göre alınan ———kararlarında TTK 462.maddeye bir aykırılık bulunmadığı,Davanın konusuz kalması hususunda yapılacak değerlendirmenin usuli bir mesele olması sebebiyle görev tanımımız dışında kaldığı, bununla birlikte sayın mahkemenin talimatları doğrultusunda hareket etmek zorunda olmamız sebebiyle yapılan incelemede davanın konusuz kaldığı yönünde bir değerlendirmenin yapılamayacağı,kanaatlerine ulaşılmıştır.

II. TARAFLARIN İTİRAZLARI A. DAVACI TARAFIN İTİRAZLARI
Davacı taraf vekilinin 17/05/2022 tarihli dilekçesinde;”Butlan talebimizin asli dayanağı olan ve emredici hüküm niteliğindeki TTK madde 462/3; “Bilançoda sermayeye eklenmesine mevzuatın izin verdiği fonların bulunması hâlinde, bu fonlar sermayeye dönüştürülmeden, sermaye taahhüt edilmesi yoluyla sermaye artırılamaz. Hem bu fonların sermayeye dönüştürülmesi hem de aynı zamanda ve AYNI ORANDA sermayenin taahhüt edilmesi yoluyla sermaye artırılabilir. Artırım ———- kararının ve esas sözleşmenin ilgili maddelerinin değişik şeklinin tescili ile kesinleşir. Tescil ile o anda mevcut pay sahipleri mevcut paylarının sermayeye oranına göre bedelsiz payları kendiliğinden iktisap ederler. Bedelsiz paylar üzerindeki hak kaldırılamaz ve sınırlandırılamaz; bu haktan vazgeçilemez.” demektedir.Bu durumda; hem iç kaynaklar hem de taahhüt yoluyla sermaye artırımının yapılacağı durumlarda, iç kaynaklardan artırılacak sermaye miktarı ve taahhüt yoluyla artırılacak sermaye miktarı AYNI ORANDA olmalıdır.Nitekim raporun sonuç kısmının 3. maddesinde “Davacı tarafın TTK 462.maddesinin emredici hükümlerine aykırı olarak karar alındığı iddiasının ise madde metnin yorumlanma biçimine göre ulaşılacak sonucu etkilediği, detayları yukarıda açıklandığı üzere, sayın mahkemenin lafzi yorumlama metodunu uygulaması halinde —- numaralı ———– yönünde karar verilebileceği,” yönünde bir tespitte bulunulmuştur.
Atıfta bulunulan açıklama ise “Söz konusu maddeye göre şirket bilançosunda sermayeye eklenmesine mevzuatın izin verdiği fonların (enflasyon düzeltme farkları, KVK mad 5/1-e kapsamında ayrılmış fonlar vs.) bulunması hâlinde bu fonlar sermayeye ilave edilmeden nâkdi sermaye artışı yapılamayacaktır. Madde metinin yorumlanma biçimi, ulaşılacak sonucu da etkilemektedir. Lafzi yorum yapılması halinde, iç kaynaklardan ve taahhüt yoluyla yapılan artırımın aynı bedelde/rakamda olması gerektiği sonucuna ulaşılacaktır.” şeklindedir.Belirtmek gerekir ki; işbu kanun hükmü emredici hüküm niteliğinde olup, lafzi yorumlama metodunun uygulanmasının zaruri olduğu açıktır. Emredici hüküm niteliğindeki bir kanun maddesine amaçsal yorumlama metodu uygulanması suretiyle bir değerlendirme yapılması, hukuk ve usul gereğince mümkün değildir. Bu durumda, yukarıda belirttiğimiz tespitler ve gerekçesi doğrultusunda, taahhüt yoluyla artırılacak sermaye miktarının iç kaynaklardan artırılacak sermaye miktarı ile aynı oranda olmaması, emredici kanun hükmü gereğince, ——– butlanına karar verilmesini gerektirmektedir.Öyle ki;—– göndermiş olduğu ———-izin verdiği fonları bulunan ve halka açık olmayan ve halka açılmak üzere ——— anonim şirketlerde sermaye tutarı kadar fonların da eş zamanlı olarak sermayeye dönüştürülmesi gerekmektedir.” denmiştir. —— yayınlamış olduğu işbu genelge; tereddütleri gidermek amaçlı olarak lafzi yorumlama metodu suretiyle tek tip uygulama getirmiştir. Uygulanması gereken ve Genelge’de belirtilen yorumlama da iddialarımız ve beyanlarımız ile örtüşmektedir.Raporda tespit altına alınmış olan ve dava dilekçemiz muhteviyatında arz etmiş olduğumuz butlan nedenlerinin oluşmuş olduğunu kanıtlayan yukarıda açıkladığımız işbu hususlar; başta 10. madde olmak üzere, g.k. kararlarının kanunun emredici hükümlerine aykırılık arz ettiğini açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Rapordaki tespitler, yukarıda izah etmiş olduğumuz üzere zaruri olarak lafzi yorumlama metodunun uygulanması suretiyle, g.k. kararlarının butlanına karar verilmesini gerektirmektedir.Bilirkişi Heyeti’nin yukarıda da belirtmiş olduğumuz “maddenin kanaatimizce amaçsal (gai) yorumlama metodu ile değerlendirilmesi gerektiği ve buna göre alınan ——— kararlarında TTK 462.maddeye bir aykırılık bulunmadığı” görüşünde yer alan “kanaatimizce” ve “değerlendirilmesi gerektiği” şeklindeki ifadeleri, yukarıda detaylı olarak izah ettiğimiz üzere işbu hatalı değerlendirmelerin kabulü mümkün olmamakla birlikte, yönlendirme yapmak suretiyle bir hukuki görüş bildirme anlamına gelmektedir.Bilirkişi heyeti, bütünüyle hatalı bir değerlendirme yaparak hukuki görüş bildirmiş, yönlendirme yapmış ve bu suretle görev ve yetki sınırlarını aşmıştır. Bilirkişi heyetinin bu yöndeki ve “kanaat” adı altında arz ettiği hukuki görüş niteliğindeki ifadelerinin yok sayılması gerekmektedir.Ayrıca, dava dilekçemizde ayrıntılı olarak izah ettiğimiz üzere, ——— ile şirket sermayesinin —-yükseltilmesine karar verilmiş ise de, işbu——– edilmemiştir.Toplantıya çağrı ilanı ile bildirilmemiş bir gündem maddesinin —–görüşülmesinin ve onaylanmasının kanuna ve usule aykırılık arz ettiği izahtan varestedir.
Tekrar etmek gerekirse, —- tarihinde yayınlanmış ve ———— yükseltilmesine karar verildiği ilan edilmiştir. İlan edilen miktar ile —— karar altına alınan miktar farklıdır. Bu husus aşağıda açıklayacağımız üzere kanuna ve emredici hükümlere aykırılık arz etmesinin yanında; Medeni Kanun madde 2 gereğince dürüstlük kuralına da aykırılık arz etmektedir. Salt bu durum dahi —–kurul kararının butlanını gerektirmektedir.Çağrılı ——kurullarda,——— gündem maddeleri doğrultusunda ilgili gündem maddelerinin ——Kurul tarihinin en az 15 gün öncesinden —– ilan edilmesi gerekmektedir. Sermaye artırımına esas alınan ——– gün geçmeden ve ilan edilmeden, 14 gün sonra gerçekleştirilen —— sermayeye ilişkin sözleşme maddesi tadili gerçekleştirilmiştir. —– sermaye miktarının ve dolayısıyla ilgili gündem maddesinin değişikliğine ilişkin bir öneri ve buna bağlı oylama da gerçekleşmemiştir. Kanunun emredici hükmüne bir kez daha aykırı davranılmıştır. Emredici hükme aykırılık, kararlarının butlanını gerektirmektedir.Sermaye artırımına ilişkin karar, gerek emredici hüküm gereğince, gerekse m.k. 2. maddesi gereğince bu bakımdan da açık bir şekilde hükümsüzdür.Açıkladığımız üzere, dava dilekçemizde arz ettiğimiz ve ————kurul kararlarının butlanını gerektiren nedenler raporda tespit altına alınmıştır. Bu halde davamızın kabulüne ve ——-kurul kararlarının butlanına karar verilmesi gerektiği izahtan varestedir.”
Yönündeki beyanlarla rapora itiraz etmiştir.
B. DAVALI TARAFIN İTİRAZLARI
Davalı taraf vekilinin 13/05/2022 tarihli dilekçesinde;”Dosyaya sunulan Bilirkişi Raporu ile ——— Numaralı kararlar yönünden butlan şartları oluşmadığı çok detaylı bir inceleme sonucu tespit edilmiştir.
3- Sayın Bilirkişiler her ne kadar, TTK mad. 462 yönünden de bir aykırılık olmadığını nihai görüşlerinde belirtmişlerse de; Mahkeme nezdinde herhangi bir karışıklığa sebebiyet vermemek için daha önce cevaplarımızı sunarken yaptığımız açıklamayı hatırlatmak isteriz.
Davacı Taraflar dilekçelerindeki TTK 462. Maddesinin emredici hükümlerine aykırı davranıldığı gerekçesiyle alınan kararın butlanla malül olduğunu iddia etmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu “İç kaynaklardan sermaye artırımı” Başlıklı 462. Maddesi; “(1) Esas sözleşme veya ——–kurul kararıyla ayrılmış ve belirli bir amaca özgülenmemiş yedek akçeler ile kanuni yedek akçelerin serbestçe kullanılabilen kısımları ve mevzuatın bilançoya konulmasına ve sermayeye eklenmesine izin verdiği fonlar sermayeye dönüştürülerek sermaye iç kaynaklardan artırılabilir. Sermayenin artırılan kısmını, iç kaynaklardan karşılayan tutarın şirket bünyesinde gerçekten varolduğu, onaylanmış yıllık bilanço ve yönetim kurulunun vereceği açık ve yazılı bir beyanla doğrulanır. Bilanço tarihinin üzerinden altı aydan fazla zaman geçmiş olduğu takdirde, yeni bir bilanço çıkarılması ve bunun yönetim kurulu tarafından onaylanmış olması şarttır. ———– Bilançoda sermayeye eklenmesine mevzuatın izin verdiği fonların bulunması hâlinde, bu fonlar sermayeye dönüştürülmeden, sermaye taahhüt edilmesi yoluyla sermaye artırılamaz. Hem bu fonların sermayeye dönüştürülmesi hem de aynı zamanda ve aynı oranda sermayenin taahhüt edilmesi yoluyla sermaye artırılabilir. Artırım ——–kurul veya yönetim kurulu kararının ve esas sözleşmenin ilgili maddelerinin değişik şeklinin tescili ile kesinleşir. Tescil ile o anda mevcut pay sahipleri mevcut paylarının sermayeye oranına göre bedelsiz payları kendiliğinden iktisap ederler. Bedelsiz paylar üzerindeki hak kaldırılamaz ve sınırlandırılamaz; bu haktan vazgeçilemez.” Hükmüne havidir——–sayfada da——— Maddesinde; bilançoda sermayeye eklenmesine mevzuatın izin verdiği fonların bulunması halinde, bu fonlar sermayeye dönüştürülmeden, yani dağıtılmamış karlar, mevcut pay sahiplerine mevcut paylarının sermayeye oranına göre bedelsiz olarak verilmeden, sermaye taahhüt edilmesi yoluyla nakit sermaye artışı yapılamaz hükmü yer almaktadır. Bu işlemin yapılmasıyla birlikte sigortacılık mevzuatının aradığı asgari sermaye şartı da yerine getirilmiş olacaktır. Bu zorunluluklar doğrultusunda, ———- Kaynaklardan bedelsiz olarak, ——— bedelli ve nakit olarak sağlanacaktır.” açıklaması yer almaktadır.
Sonuç olarak,——- alınan sermaye artırımı kararı önce tescil olmuş sonra da ———— yayınlanmıştır. Davacıların iddia ettiği gibi Kanuna aykırı alınmış karar içerikleri olsaydı, sermaye artırım kararı tescil ve ilan edilemezdi.
4- Bilirkişiler, huzurdaki dava ile birleştirilen ve Birleşen Dava Davacılarının—— ilişkin netice kısmında görüş bildirmeyi atlamışlarsa da, Rapor içeriğinden bu ——— ilişkin de inceleme yaptıkları anlaşılmaktadır. Nitekim Raporun ——— bakımından, bu kararın iyi niyetten uzak olduğu iddia edilmişse de bu iddialara ilişkin somut bir delil sunulmadığı belirtilmiştir nitekim bu yönde bir tespitleri olmadığını da belirtmişlerdir.”
Yönündeki beyanları ile rapora itiraz etmiştir.
III. İNCELENMESİ TALEP EDİLEN HUSUSLAR
Sayın mahkemenin ———– celse nolu duruşmasında; —— Temin edilen ek raporda da birleşen davalar yönünden irdeleme yapılmamış olması, raporun görev tanımını bütünüyle karşılar nitelikte olmaması nedeniyle birleşen davaların dava dilekçeleri, cevap dilekçeleri, ön inceleme duruşmaları ve dosya kapsamları ayrı ayrı gözetilip irdelenerek nihayetinde görev tanımını karşılar yeterlilikte ek rapor düzenlenmesi için dosyanın yeniden aynı bilirkişi heyetine verilmesine…” karar verilmiştir.
IV. DEĞERLENDİRMELERİMİZ
Birleşen———— Yönünden İncelemelerimiz
Davacı taraf, birleşen davayla benzer şekilde, davalı şirketin ———-maddesinin batıl olduğunu, terditli olarak da iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı taraf ise ———kurulun usul ve yasaya uygun olduğunu ileri sürmüştür.
Yapılan incelemede, —– tarihli ——–kurulun — numaralı gündem maddesinin; “Esas sözleşmenin “Sermaye başlıklı 6.maddesinin” tadil edilmesi hususunun görüşülmesi ve karara bağlanması,” olduğu görülmüştür.Birleşen dosyadaki kök raporumuzda da izah ettiğimiz üzere, sermaye artırımı, ticaret sicilde ilan edilen rakamdan farklı gerçekleşmiştir. Birleşen dosyada yaptığımız değerlendirmelerde de açıkça vurguladığımız üzere, sermaye artırım teklifinde ilan edilenden daha fazla artırım yapmak pay sahiplerinin haklarına halel getirebilecekken, daha düşük bedelle sermaye artırımına gidilmesi pay sahiplerinin lehinedir. Kaldı ki, davacı taraf sermaye artırım bedellerini ödeyemediği için payları ıskat edilmiştir. Bu nedenle sermaye artırımının daha düşük bedelle gerçekleştirilmesi pay sahibinin aleyhine değil, aksine lehine bir durum olmuştur. Ayrıca “azın içinde çok da vardır” ilkesinden hareketle ———-kurulun sermaye artırımını ilan edilen şekilde yükseltebileceğinin kabul edilmesi halinde, “azın içinde çok da vardır” ilkesi gereği, yapılacak müzakere ve oylama ile bundan daha düşük (az) bir bedele de karar verebileceğinin kabul edilmesi gerekmektedir.
Davacı tarafın bir diğer iddiası ise TTK 462.maddesinin emredici hükümlerine aykırı davranıldığı yönündedir. Söz konusu maddenin 3.fıkrasına göre: “(3) Bilançoda sermayeye eklenmesine mevzuatın izin verdiği fonların bulunması hâlinde, bu fonlar sermayeye dönüştürülmeden, sermaye taahhüt edilmesi yoluyla sermaye artırılamaz. Hem bu fonların sermayeye dönüştürülmesi hem de aynı zamanda ve aynı oranda sermayenin taahhüt edilmesi yoluyla sermaye artırılabilir. Artırım ———-kurul veya yönetim kurulu kararının ve esas sözleşmenin ilgili maddelerinin değişik şeklinin tescili ile kesinleşir. Tescil ile o anda mevcut pay sahipleri mevcut paylarının sermayeye oranına göre bedelsiz payları kendiliğinden iktisap ederler. Bedelsiz paylar üzerindeki hak kaldırılamaz ve sınırlandırılamaz; bu haktan vazgeçilemez.”
Söz konusu maddeye göre şirket bilançosunda sermayeye eklenmesine mevzuatın izin verdiği fonların (enflasyon düzeltme farkları, KVK mad 5/1-e kapsamında ayrılmış fonlar vs.) bulunması hâlinde bu fonlar sermayeye ilave edilmeden nâkdi sermaye artışı yapılamayacaktır. Madde metinin yorumlanma biçimi, ulaşılacak sonucu da etkilemektedir. Lafzi yorum yapılması halinde, iç kaynaklardan ve taahhüt yoluyla yapılan artırımın aynı bedelde/rakamda olması gerektiği sonucuna ulaşılacaktır. Amaçsal (gai) yorumlama metoduyla, kanun koyucunun muradı (amacı) göz önünde bulundurulsa, pay sahiplerinin korunmasının amaçlandığı sonucuna ulaşılacaktır. Zira getirilen düzenleme ile şirketlerin, bilânçoda sermayeye eklenebilecek bir fon mevcutken veya böyle bir fonun hesaplanıp bilânçoya konulması yolu açıkken, önce nakdî sermaye artırımı yaparak ve çoğu kez bunun miktarını yüksek tutarak, artırıma bazı pay sahiplerinin katılamamalarından diğer bir grup pay sahibine yarar sağlamasının önüne geçilmesi amaçlanmıştır. Buradan hareketle amaçsal (gai) yorumlama metodunun daha doğru bir tespit olacağı; ancak nihai takdir ve hukuki değerlendirmenin sayın mahkemeye ait olduğunu belirtmek gerekmektedir.
V. SONUÇ
Yukarıda açıklanan sebeplerle,
1-Kök ve ek raporumuzda izah edilen hususların, birleşen dosyalar bakımından da benzer nitelikte olduğu,
2-Hukuki meseleler ile doktrin ve ——-kararlarındaki ihtilaflı hususlarda takdir sayın mahkemeye bırakılmıştır. Zira hukuki değerlendirme ve nihai karar münhasıran sayın mahkemeye ait olduğu,
3-Sermaye artırımına ilişkin birleşen dosyalarda da ————kurul kararının butlanının istenemeyeceği,
4-Davacı tarafın TTK 462.maddesinin emredici hükümlerine aykırı olarak karar alındığı iddiasının ise -tıpkı kök ve ek raporda izah ettiğimiz üzere- birleşen dosyalar bakımından da uygulama alanı bulacağı ve madde metnin yorumlanma biçimine göre ulaşılacak sonucu etkilediği, detayları kök ve ek raporumuzda açıklandığı üzere, sayın mahkemenin lafzi yorumlama metodunu uygulaması halinde ———-kurul kararının hükümsüzlüğü yönünde karar verilebileceği, ANCAK maddenin kanaatimizce amaçsal (gai) yorumlama metodu ile değerlendirilmesi gerektiği ve buna göre birleşen dosyalar bakımından da alınan ———kurul kararlarında TTK 462.maddeye bir aykırılık bulunmadığı,——-şeklinde olup yukarıya aynen aktarılmıştır.Davacılar vekili ikinci ek rapora karşı da itirazlarını tekrar ederek ve özellikle bilirkişi heyetinin gai yorum kanaatine itiraz ederek talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.Davalı vekili bilirkişi raporunu da dayanak yaparak davaların reddine karar verilmesini istemiştir.Temin edilen ikinci ek rapor davanın aydınlatılması yönünden yeterli görüldüğünde itirazlar yönünden yapılması gereken bir tahkikat işlemi olmadığına karar verilerek tahkikat bitirilmiştir.Sonuç olarak ticaret sicil kayıtlarına, davalara konu toplantıya ilişkin tutanağa, hazirun listesine, temin edilen dosya kapsamına uygun ve Mahkememizce de yeterli görülen rapor ve kök raporu da teyit eden ve yukarıya aynen alınan ikinci ek rapor ve her üç dosya kapsamı ile bilirkişi heyetinin isabetli görülüp iştirak edilen kanaati birlikte değerlendirildiğinde davaların konusuz kalmasının söz konusu olmadığı, sermaye arttırımının gerçekleşmiş olmasına rağmen davacı tarafın ———–kurul kararının butlanına ilişkin iddiasını sürdürmekte hukuki yararının devam ettiği, davacı tarafın bu konuda davanın konusuz kalmadığına ilişkin davayı sürdüren iradesi ve tutumu karşısında davaların konusuz kalmadığı ve bütün davalar ve davalara konu maddeler yönünden ileri sürülen butlan sebeplerinin söz konusu olmadığı; TTK. Madde 462/3 düzenlemesi ile pay sahiplerinin korunmasının amaçlandığı ve buna bağlı olarak gai yorumun pay sahiplerinin haklarının ve ortaklık hukukunun korunup gözetilmesi yönünden daha tercihe şayan olduğu, bilirkişi heyetinin bu yöndeki tercihinin isabetli olduğu ve bu yorum esas alınmak suretiyle sonuçta bütün davalar ve davalara konu maddeler yönünden yasa, ana sözleşme ve dürüstlük kuralına aykırılık bulunmadığı kanaatine varıldığından sübut bulmayan davanın reddine ilişkin olmak üzere aşağıdaki karar verilmiştir.Son olarak belirtmek gerekir ki davalı tarafın bütün davalar yönünden HMK. Madde 329 düzenlemesi kapsamında ileri sürdüğü talep yönünden yapılan irdelemede ise yoruma bağlı hususlar da gözetildiğinde davacı tarafın kötü niyeti varid görülmediğinden bu talebin de reddine karar verilmiştir.

HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
A)MAHKEMEMİZİN ———-DAVA YÖNÜNDEN:
1-Davanın reddine,
2-Davalı tarafın HMK Madde 329 düzenlemesi kapsamında ileri sürdüğü talebin reddine,
3-Maktu karar harcından peşin harcın mahsubu ile eksik 125,50 TL harcın davacılardan müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça yapılan harç ve yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafça yapılmış bir gider olmadığından bu konuda başkaca bir karar oluşturulmasına yer olmadığına,
6-Davalı vekili için tarife gereğince belirlenen 9.200,00 TL maktu avukatlık ücretinin davacılardan müştereken alınarak davalıya verilmesine,
7-Artan avansın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
B)BİRLEŞEN ———-ESAS SAYILI DAVA YÖNÜNDEN:
1-Davanın reddine,
2-Davalı tarafın HMK Madde 329 düzenlemesi kapsamında ileri sürdüğü talebin reddine,
3-Maktu karar harcından peşin harcın mahsubu ile eksik 125,50 TL harcın davacılardan müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça yapılan harç ve yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafça yapılmış bir gider olmadığından bu konuda başkaca bir karar oluşturulmasına yer olmadığına,
6-Davalı vekili için tarife gereğince belirlenen 9.200,00 TL maktu avukatlık ücretinin davacılardan müştereken alınarak davalıya verilmesine,
7-Artan avansın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
C)BİRLEŞEN ———–ESAS SAYILI DAVA YÖNÜNDEN:
1-Davanın reddine,
2-Davalı tarafın HMK Madde 329 düzenlemesi kapsamında ileri sürdüğü talebin reddine,
3-Maktu karar harcından peşin harcın mahsubu ile eksik 125,50 TL harcın davacılardan müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça yapılan harç ve yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafça yapılmış bir gider olmadığından bu konuda başkaca bir karar oluşturulmasına yer olmadığına,
6-Davalı vekili için tarife gereğince belirlenen 9.200,00 TL maktu avukatlık ücretinin davacılardan müştereken alınarak davalıya verilmesine,
7-Artan avansın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
İlişkin olmak üzere birleşen davalar dahil olmak üzere bütün davalar yönünden davacılar vekili ———— yönünden e-Duruşma sistemi üzerinden yapılan duruşmada davacılar vekilinin yüzüne karşı aleni olarak yapılan yargılama sonunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde ———– Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.05/04/2023