Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/668 E. 2021/672 K. 27.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/668 Esas
KARAR NO: 2021/672
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ: 03/09/2020
KARAR TARİHİ: 27/09/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; —- manevi tazminatı da içeren —- aracın kendisine çarpması sonucu yaralandığını, şikayetten vazgeçme nedeniyle— düştüğünü, —- tarihli kusur raporuna göre davalının sigortalısı % 70 kusurlu, müvekkil ise % 30 kusurlu olduğunu, —- maluliyet raporuna göre müvekkilin maluliyet oranı—-olup geçici iş görmezlik süresi de — ay olduğunu, müvekkilin maddi tazminat alacakları için davalı — dava açılmış ve deliller toplandıktan sonra — karar verilmesine yakın bir zamanda haricen sulh olunmuş,——tahsil edildiğini, davacıların manevi tazminatları hiç bir şekilde maddi tazminat anlaşmasına dahil edilmediğini, bu husus hem davalının ilgili —– güvence altına alınmış ve hem de imzalanan sulh sözleşmesinde ihtirazı kayıt olarak belirtildiğini, sigorta şirketine manevi tazminat ile ilgili bir poliçeleri olup olmadığı konusunda mail yazışmalarında soru sorulmuş ancak bunu bildiremeyecekleri cevabı alınmış; daha sonra —–şirkete müracaat edilmiş ancak hiç bir cevap verilmediğini, görülmektedir ki sigorta şirketi, manevi tazminat içerir poliçeyi öğrenmemizi ve bulmamızı istememiş, cevap vermeyerek ve cevap veremeyeceğini de ifade ederek kötü niyetli davrandığını, daha sonra bu —- manevi tazminat teminatı olan bu poliçeyi kendi çabaları ile elde ettiklerini, henüz —-yaşında bir çocuğun ömür boyu sakat kalmasına sebep olunduğunu, bu çocuğun gerek bakımı nedeni ile gerek ise hayatı boyunca duyacağı her türlü güçlük ve üzüntü nedeni ile bir baba olarak duyulacak üzüntünün ve çabanın bir ebeveyn olarak nasıl bir duygu olabileceğini başımıza gelmemiş olsa da kısmen anlamamızın mümkün olduğunu, kimsenin evladının bu durumlara düşmesini istemediklerini, ancak görülmektedir ki sigorta şirketi bu üzüntüye hiç bir değer vermemekte, bir kuruş tazminat ödememek için var olan poliçesini saklama gayretine girmekte olduğunu, bu durum da ayrıca müvekkillerini üzdüğünü, bir sigorta şirketinin, sakat kalmış bir çocuğa manevi tazminat ödemek istememesi ve yasal olan bu hakkın tesliminden kaçınmak için poliçe bilgilerini gizlemesi ve aylarca müvekkilleri bu poliçenin peşinde koşturması müvekkillerde büyük hayal kırıklığı ve üzüntüye sebep olduğunu, sigorta şirketinin bu tutumu nedeni ile de manevi tazminatla poliçeden ayrı olarak sorumlu olması gerekmekte olduğunu, arabuluculuk aşamasında da bir sonuç elde edilemediği için iş bu davanın açılması zarureti hasıl olduğunu, —– manevi tazminatın karar tarihinden itibaren ticari avans ve faizi ile ödemelerini vekalet ücretinin de davalı —- hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: —aracın müvekkilleri şirket tarafından —- sigortalandığını, dava konusu kazanın meydana gelmesinde sigortalı araç sürücüsüne atfi kabil kusur olmadığını, davaya konu talep zamanaşımına uğradığını, kabul anlamına gelmemekle —- gereği manevi tazminatın zenginleşme aracı olarak kullanılmamasının esas olduğunu, —-kararında bu hususu açıkça ortaya koyduğunu, dolayısıyla bu hususa yönelik olarak da itirazlarının sunduklarını,—— göre; “manevi tazminat, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, —— ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. —- gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminata hükmedilirken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi, eylemin niteliği, zarar görenin ve zarar verenin kişilikleri gibi özellikler göz önünde tutulmalıdır.” şeklinde olduğunu, müvekkil şirket işbu poliçe ile işletenin sorumluluğunu teminat altına almış olup davalının işveren sıfatıyla doğacak olan sorumluluğunun müvekkil şirkete yüklenemeyeceğini, davacı yanın ceza dosyasında şikayetçi olmadığını, —- ilamında ceza davasında şikayetçi olmayan kişinin beyanının yorumlanması gerektiğini, zira işbu beyan maddi tazminatten zımnen feragat olarak yorumlandığı müddetçe, beyanda bulunanın ayrı bir dava ile maddi tazminat talep edemeyeceği hükme bağlandığını, bu gerekçe ile, davacının şikayetçi olmadığına dair beyanının incelenmesini ve işbu beyan maddi tazminat isteme hakkından feragati içeriyorsa, davanın reddini talep ettiklerini, davaya konu olay haksız fiil niteliğinde olup ticari iş söz konusu olmadığını, bu nedenle davacı yanın ticari faiz taleplerinin reddi gerekmekte olduğunu, davacı tarafından işbu dava açılmadan önce müvekkilime herhangi bir başvuru yapılmadığını, temerrüt süresi delillerin —tümünün müvekkil şirkete tebliği tarihinden itibaren— günü geçmesi ile başlar. —-gereği, zararın sigorta tazminatı kapsamında yer alıp almadığının, kusur durumunun yani ödemeye esas alınabilecek tüm belgelerin toplanmasından önce Sigorta şirketinin temerrüdünün gerçekleşmediğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
— sayılı dosyası, —-
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, Trafik Kazası sonucunda çocuklarını kaybeden anne ve baba tarafınadan —– istemine ilişkindir.
Basit yargılama usulüne tabi işbu davada mahkememizce dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak ön inceleme duruşması icra edilmiş, uyuşmazlık belirlenmiş ve tarafların sulh olmaması nedeniyle tahkikata geçilmiştir. Tahkikat aşamasında ise gösterilen deliller toplanmış ve mevcut ve toplanan tüm deliller incelenip değerlendirilerek tahkikat tamamlanmış ve karar duruşmasına katılan davacı vekilinin son beyanları alınarak aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır.
Bilindiği üzere Haksız fiil öğretide hukuka aykırı zarar verici fiil olarak tanımlanmaktadır. Haksız fiilin unsurları ise eylem, hukuka aykırılık, zarar, kusur ve illiyet bağı olarak gösterilmektedir. Buna göre haksız fiilden bahsedebilmek için hukuka aykırı bir eylem bulunmalı, bu eylemden bir zararın doğmalı, zararlandırıcı eylemde bulunan kişinin kusurlu bulunması ile zarar ile kusur arasında illiyet bağının olması gerekmektedir. Bu beş unsurun varlığı halinde zarar veren kişi eylemden dolayı zarara uğrayan kişi ya da kişileri maddi ve manevi zararlarını karşılamak durumundadır. —- maddelerinie göre haksız fiilin unsurlarını ispat etme yükü davacıdadır. Davacı zararı, haksız eylemi ve zarar ile haksız eylem arasındaki illiyet bağını ispat etmek durumundadır.—- zarar gören, zararını ve zarar verenini kusurunu ispat yükü altındadır.
—- gereğince, bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar. —— gereği de, bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur.—– müteselsil sorumluluk esaslarına göre; birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır. Müteselsil sorumlulukta, kural olarak borçlulardan her biri,—-uyarınca, sorumluların iç ilişkide kusur oranına göre, birbirlerine rücu hakları da mevcuttur. —- diğerlerine rücu hakkına sahip olan borçlulardan her biri, tediye ettiği miktar kadar alacaklının haklarına halef olmaktadır.
Davacılar vekili tarafından davalı aleyhine —- sayılı aracın yaya olarak bulunan davacı—- çarpması nedeniyle davacı — üzerine fazlaya hakları saklı kalmak kaydı ile —geçici ve kesin iş göremezlik tazminatının davalıdan tahsiline yönelik —- üzerinden maddi tazminat davası açtığı, Mahkemenin —- sayılı kararında feragat nedeniyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Mahkeme dosyası incelendiğinde dava konusu kaza nedeniyle —- kusur raporuna göre davalının sigortalısı % 70 kusurlu, davacı —ise % 30 kusurlu olduğunun tespit edildiği, —-maluliyet raporuna göre ise, davacı —- maluliyet oranı % 53 olup geçici iş görmezlik süresi de — ay olduğu tespit edildiği, tarafların haricen sulh olması nedeniyle davalının davacılara —- maddi tazminat olmak üzere toplam —- ödendiği anlaşılmıştır.
Dosyada bulunan belge ve kayıtlara göre kaza tarihi olan — tarihinde kazaya sebebiyet veren — numaralı— sigortalı olduğu ve işbu sigorta poliçesine göre — limitle manevi tazminat klozu ve teminatı bulunduğu tespit edilmiştir. Bu cümleden olmak üzere —- işletenine terettüp eden hukuki sorumluluğu ve bu poliçe teminat kapsamında olmak şartıyla —– hadlerinin üzerinde kalan kısmını, poliçede yazılı hadlere kadar temin eder.” düzenlemesi bulunduğu da ifade edilmelidir.
Yukarıdaki yapılan genel açıklamalar ve yapılan yargılama ışığında somut olaya baktığımızda;—-Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” hükmüne yer verilmiştir.—-hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, —- ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.——de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira,—-, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olayda, davacı —- kaza tarihindeki yaşı, Mahkememizce hükme esas alınan — sayılı dosyasında alınan —- raporundaki kusur durumu ve oranı ile yine bahse konu Mahkemede alınan —- maluliyet raporundaki maluliyet oranları ve iyileşme süreci, davacı —- davacının babası —– dava konusu kaza nedeniyle yaşadıkları ve ömürleri boyunca yaşayacakları elem ve keder, taraflarının ekonomik ve sosyal durumları, olay ve dava tarihindeki ekonomik ve sosyal şartlar ve paranın satın alım gücü, manevi tazminatın bir sebepsiz zenginleşme aracı olmaması ile birlikte zarar verenler açısından da her halükarda caydırıcılık etkisine sahip olmasının gerekmesi, belirlenen tazminatın davacılarda yaratacağı huzur ve tatmin duygusu ve özellikle güncel içtihat ve yargısal uygulamalar da gözetilerek hak ve adelete uygun olduğu sonuç ve kanaatiyle davacıların davasının ayrı ayrı kısmen kabulü ile, davacı — davacı—- için takdir edilen — manevi tazminatın — tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte; davalıdan alınarak davacılara, fazlaya ilişkin davanın/talebin ise reddine karar verilmiştir. —-
—- Maddesinde sayılan yargılama giderlerinden sorumluluk ise —– esas alınarak aşağıdaki şekilde belirlenmiştir. Bu kapsamda —— bütçesinden ödenen arabuluculuk ücretinin de kabul -ret oranına göre taraflardan alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilmek suretiyle—-gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-) Davanın KISMEN KABULÜNE,
Davacı — takdir edilen — davacı —- tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-) Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken —- karar ve ilam harcın davanın kabul ve red oranına göre —–davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak — gelir kaydına,
3-) Davacılar tarafından yapılan —- yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre —- davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan masrafın davacılar üzerinde bırakılmasına,
4-)—– arabuluculuk ücretinin davanın kabul ve red oranına göre —- davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak —– gelir kaydına,
5-)Davalılar tarafından vekille temsil dışında—- yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-)Davacılar kendilerini davada vekille temsil ettirdiklerinden kabule konu toplam değer üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan —– maddesi uyarınca davacılar vekili için tarife gereğince hesap ve takdir edilen —–nispi avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacılara müştereken ödenmesine,
7-)Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden redde konu toplam değer üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan —maddesi uyarınca davalı vekili için tarife gereğince hesap ve takdir edilen —- nispi avukatlık ücretinin davacılardan müştereken alınarak davalıya ödenmesine,
8-)6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine, ——
Dair, davacılar vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize verilecek dilekçe ile ———- Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.27/09/2021