Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/666 E. 2021/748 K. 13.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/666
KARAR NO: 2021/748
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 03/09/2020
KARAR TARİHİ : 13/10/2021
Tarafları yukarıda belirtilen davanın Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından verilen tedbir talepli dilekçe ile; —- sayılı icra dosyası üzerinden takibe konu edilen —- bedelli iki adet bono nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığı ve bu iki adet bononun dava dilekçesinde açıklanan sebeplere bağlı olarak bonolar üzerine tanzim tarihi yazılmadan alınmış olmaları nedeniyle kambiyo senedi vasfında olmadıkları, şikayetleri üzerine —- soruşturma kapsamında alınan ifadelerden bonoların — davacıdan alındığı halde bonolara tanzim tarihi olarak —- sonradan yazılmış olduğunun öğrenilmiş olduğu ileri sürülerek davacının söz konusu bonolar nedeniyle borcunun olmadığının tespitine, söz konusu bonoların iptaline ve davacıya iadesine; HMK. 290/1 maddesi uyarınca takibin teminatsız olarak durdurulmasına, İİK. 72. Maddesi uyarınca %20’den az olmamak üzere tazminata ve HMK. 329 maddesi uyarınca da dava değerinin %10′ u oranında vekalet ücretine karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
İhtiyati tedbir talebi yönünden —- tarihinde yapılan irdelemeye bağlı olarak oluşturulan — tarihli ara karar ile:
”…
Dava dilekçesinde tedbir talebine dayanak olarak HMK. 209/1 düzenlemesi gösterilmiş ise de dava dilekçesinin içeriğine ve bütünlüğüne göre bonoların düzenlenmiş olması ve imzalar yönünden bir ihtilaf söz konusu olmayıp kambiyo vasfına yönelik itiraz ileri sürülerek ve dava dilekçesinde açıklanan anlatıma bağlı olarak davacının borçlu olmadığı iddia edilmiş olduğundan HMK. 209/1 düzenlemesinin olaya uygulanmasının söz konusu olmadığı ve fakat takibe konu olan bonolar yönünden açılmış olan menfi tespite yönelik davanın bu karakterine bağlı tedbir talebi İİK. Madde 72/3 düzenlemesi yönünden karara bağlanması gerekmiş olup bu düzenleme yönünden yapılan irdeleme de HMK m.389 ve devamı maddelerinde belirtilen mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeni ile hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkansız hale geleceği veya gecikme sebebi ile bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerine ilişkin yasal düzenleme ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde taraflarla sınırlı olmak üzere ihtiyati tedbir talebinin karşılanması için gerekli yasal ve maddi şartların olayda gerçekleştiği değerlendirildiğinden tedbir isteyen tarafın öncelikli hukuki yararı, dosya kapsamı ve ilgili yasal düzenlemeler gözetilerek takdiren —–çerçevesinde tedbir talebinin kabulüne ilişkin olmak üzere aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-İhtiyati tedbir isteminin İİK. madde 72/3 düzenlemesi çerçevesinde KABULÜ ile —– sayılı dosyasında dava ve takip konusu edilen alacak ve ferilerinin % 20′ i tutarında davacı tarafça yatırılacak nakit ya da kesin süresiz nitelikte teminat mektubu teminatı karşılığında dava sonuna kadar İİK’nun 72(3) MADDESİ UYARINCA İCRA VEZNESİNE GİREN PARANIN ALACAKLIYA ÖDENMESİNİN İHTİYATİ TEDBİR YOLUYLA ÖNLENMESİNE,
2-Kararın teminat yatırılmasından sonra davacı tarafça ilgili icra müdürlüğüne ibrazına,
… ”
şeklinde ihtiyati tedbir kararı verilmiş ise de söz konusu tedbir kararının şartı olan teminat yatırılmamış ve karar infaz edilmemiştir.
Davacı vekili duruşmada da dava dilekçesini aynen tekrar etmiştir.
Davalı vekili duruşmada da tekrar ettiği cevap dilekçesinde davaya konu senedin —— sayılı dosyasına konu olduğu ve şikayetin soyut beyanlara dayandığı, tanıkların ticari ilişkiyi doğruladığı ve somut başkaca bir delil elde edilemediği gerekçesi ile kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, tehdidin söz konusu olmadığı, senedin tesliminden dört ay sonra suç duyurusunda bulunulduğu ve senedin metninde veya arka yüzünde teminat niteliğine ilişkin hiçbir bilgi bulunmadığı,——- sayılı kararlarında belirtildiği gibi teminat senedi olduğuna ilişkin iddianın senet üzerine yazılmak suretiyle ya da yazılı bir belgeyle ispatlanması gerektiği; bir senedin hem tehdide konu olması ve hem de teminat amacına yönelik olmasının hayatın olağan akışıyla açıklanamayacağı, davacının inşaat sektöründe faaliyet yürüten bir şirketin hissedarı olması nedeni ile ticari hayata yabancı biri olmadığı, kambiyo senedinin sebepten mücerret olduğu, davacının babası ile davalı arasında ticari ilişki olduğunun açık olduğu ve davalının söz konusu soruşturma dosyasına vermiş olduğu ifadeden de anlaşılacağı üzere davacının, babasının borcuna karşılık olarak dava konusu bonoların düzenleyerek davalıya verdiği ancak bonoları teslim ettikten sonra ödememek için çeşitli yollara başvurduğu, davacının davalının alacağını sürüncemede bırakmaya yönelik hareket ettiği ileri sürülerek davanın reddine ve %20’den az olmamak üzere inkar tazminatına karar verilmesi istenmiştir.
Celp edilen icra dosyası örneğine göre—— sayılı dosyası üzerinden yapılan takibin dayanağının dava konusu bonolar olduğu, takip alacaklısının davalı, takip borçlusunun ise davacı olduğu, takip tarihinin — ve takip miktarının söz konusu— komisyon olmak üzere toplam — olduğu anlaşılmıştır.
Dava değeri, dava konusu —olup, dava tarihi itibari ile harca esas —-
Gerekli kısımlarının örneği celbedilen —– göre eldeki davaya konu olan bonoların soruşturma konusu olduğu; şikayete konu edilen eylemin tefecilik olduğu, şikayet tarihinin —- tarihli olduğu şikayet eden-davacı ile şüpheli-davalının ifadelerinin alındığı, tanıkların dinlendiği ve —– tarihinde hukuki uyuşmazlık olduğundan bahisle kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiği ve bu kararın kesinleşmiş olduğu belirlenmiştir.
Taraf vekilleri ön incelemesi duruşmasındaki müşterek beyanlarında söz konusu takipsizlik kararının itiraz üzerine ve itirazın reddine bağlı olarak kesinleştiğini ve bu konuda başka bir soruşturma ve herhangi bir kamu davası olmadığını ifade etmişlerdir.
Müzekkere cevabına ve dosyanın gönderilen gerekli kısımlarının örneğine göre ——numaralarının aynı dava safahatine ilişkin olduğu ve sonuçta davanın şirket fesih ve şirketten çıkarma; birleşen davanın ise şirket yöneticiliğinin sorumluluğundan kaynaklı tazminata ilişkin dava oldukları eldeki davaya konu bonolar yönünden doğrudan ilgili ve etkili bir içeriklerinin olmadığı anlaşılmıştır.
Örneği dosyaya sunulan ve esasen taraflar arasında ihtilaflı olamayan ”TARAFLAR ARASINDAKİ ADİ ORTAKLIK İLİŞKİSİNE DAİR PROTOKOLDÜR” başlıklı ve — tarihli protokolde, taraflarının—- olduğunun belirtildiği ve protokolde belirtilen işlem tamamlandığında —devredileceğinin ifade edildiği ve altında —–isimlerinin imzalarının bulunduğu ve davacı ile bir ilgisinin olmadığı anlaşılmıştır.
Tarafların bildirdiği bütün tanıklar dinlenmiş olup:
—- verdiği ifadesini doğrulayarak dava konusu bonoların kimler arasında, hangi tarihte ve hangi şartlar altında düzenlendiği konularında hiçbir bilgisinin olmadığını; davacı ile davalı arasında ilişki olup olmadığı ve varsa ne şekilde ilişki olduğu hususlarında da bilgisinin bulunmadığını ifade etmiştir.
Söz konusu protokolde de imzası bulunan davalı tanığı——verdiği ifadesini doğrulayıp tekrar ederek dava konusu bonoların hangi şartlarda ve nasıl düzenlendiğini görmediğini ancak düzenlendikten ve davalıya teslim edildikten birkaç gün sonra senetleri gördüğünü, ——- olduğunu; söz konusu senet bedelleri ödenmediği için icraya konulduğunu, senetlere konu olan borç yönünden borçlunun —– olmakla birlikte hastalanması nedeni ile borcu oğlu olan davacının ödeyeceğini söylediğini, o nedenle dava konusu senetlerin —– oğlu olan davacının düzenleyip davalıya verdiğini, senetlerin herhangi bir baskı altında düzenlenmiş olmasının söz konusu olmadığını ifade etmiştir.
Bu tanığın dinlendiği duruşmada davalı asil imzalı beyanında bu tanığın ifadesini doğrulayarak dava konusu senetlere konu olan paraları bu tanıktan alarak —-verdiğini ve dolayısıyla nihai alacaklının söz konusu tanık —- olduğunu ifade etmiştir.
Davacının babası olup davacı tarafça bildirilen tanık —- tarihli duruşmada;
”huzurdaki davacı benim oğlum olur, huzurdaki davalı ise yaklaşık —- beri arkadaşlığım olduğu için tanıyorum, bana dosyadan örneğini gösterip inceleme imkanı verdiğiniz —- tarihli protokol doğrudur, altındaki —- bana aittir, bana dosyadaki örneklerini gösterip inceleme imkanı verdiğiniz bonolar hakkında bilgim yoktur, her ne kadar protokolde —- geçmekte ise de ben ayrıca elden —- borç aldığım için sonuçta protokole göre huzurda izleyiciler arasında bulunan ve protokolde imzası bulunan —- borçlandım ve hala ödeyemedim,— protokolde belirtilen yargı süreci sonunda —– belirtilen şirkete ortak olduğunda borcumu ödemiş olacaktım ancak söz konusu yargı süreci aleyhimize sonuçlandı ve ortaklığa alınma yoluyla da borcumu ödeyemedim, oğlum ile davalı arasında sadece arkadaşlık vardır, ben sadece tarihini hatırlamadığım bir zamanda davacı oğlumdan benim protokolde olan borçlarımı kastederek —- huzurdaki davalı tarafından davacı oğluma manevi baskı uygulanarak, benim hastalığım ve yaşım hatırlatılıp öldüğümde borcumun nasıl ödeneceğine dair endişeler dile getirilerek davacı oğlumdan zorla ve hatırladığım kadarıyla toplam—– senet almış, bu şekilde duyduğum senetlerin eldeki bu davaya konu bonolar olup olmadığını bilemiyorum zira ben senetler alınırken yanlarında değildim ve bonoları hiç görmedim, davacı oğlum ile davalı arasında sadece arkadaşlık olduğu halde bana açıkladığınız dava konusu bonolara göre neden dolayı oğlumun borçlu huzurdaki davalının alacaklı görüldüğünü bilemiyorum. İzleyiciler arasında bulunan —– davalıdan sonra ve davalının arkadaşı olması nedeni ile tanıdım. Protokolde belirtilen şirketle davacı oğlumun hiçbir ilgisi yoktur. Şirketin cirosu hakkında her hangi bir beyanda bulunmam mümkün değil zira biraz mermer çıkardık ama satamadık ve fiilen işi yürütemedik, tanıklık için ücret talebim yoktur, dedi.
Davacı vekilinin isteği üzerine soruldu: Davacı oğlumdan senet alındığını öğrendiğim tarihten sonra ve hatırlamadığım bir tarihte —- davalı, davacı oğlum ve dışarıda tanık olarak bekleyen — olduğu halde benim söz konusu —– olan borcumun yerine davacı oğlum tarafından verilen söz konusu senetlerin bedeli olan ——istediler, ben de ortasını bulalım anlaşalım dedim ancak benim teklifim kabul edilmedi, eğer teklifim kabul edilseydi ve anlaşsaydık anlaşacağımız bedeli ben — ödeyecektim zira ben borcu ondan almıştım, dedi.
Davalı asilin isteği üzerine soruldu: ben iki oğlumu da kastederek söz konusu borcumu bildiklerini ve öldüğümde de borcumu oğullarımın ödeyeceğini söylemiştim, hayatımda da öldükten sonra da borcumun borç olduğunu ve —— uygun olacak zammıyla birlikte borcumun her halde ödeneceğini söylemiştim, dedi.
Davacı vekilinin isteği üzerine soruldu: ifademde geçen görüşme sırasında — günkü kur üzerinden —- ödemeyi de teklif etmiştim ancak bu teklifimde kabul edilmemiştir, dedi.
Davalı vekilinin isteği üzerine soruldu: sorulan maden ocaklarını elden çıkarmam ile ifademde geçen görüşme tarihlerinin hangisinin önce yada sonra olduğunu hatırlayamıyorum, dedi. Beyanı okundu, imzası alındı. ”
şeklinde beyanda bulunmuş olup, davacının babası olan ve davacı tarafça bildirilen bu tanığın protokolde de taraf olması ve beyanının içeriği gözetilerek buraya aynen aktarılmıştır.
Davalı tanığı —— konuda daha önce bir ifade vermediğini belirterek dava konusu bonolar hakkında görgü ve bilgisinin olmadığını; dava konusu bonoların kimler arasında, hangi tarihte ve hangi şartlar altında düzenlendiği konularında hiçbir bilgisinin olmadığını; ——-önceden tanımadığı için davalı aracılığıyla borçlandığını bildiğini ancak borç miktarını bilmediğini ifade etmiştir.
Davacı tanığı ——verdiği ifadesini doğrulayarak ve aynısını tekrar ederek söz konusu protokol hakkında genel olarak bilgi sahibi olduğunu ve karakoldaki ifadesinde belirttiği borcun da söz konusu protokolde yer alan borç olduğunu ancak kendisine dosyadaki örnekleri gösterilip inceleme imkanı verilen dava konusu bonolar hakkında hiçbir bilgisinin olmadığını, bu bonoları herhangi bir şekilde daha önce hiç görmediğini; ofisinde tanık olduğu görüşmeler nedeni ile genel olarak ——- malvarlığını sözlü olarak çocukları arasında paylaştığını ve bildiği kadarıyla borcunun oğulları tarafından birlikte ödenmesinin öngörülmüş olduğunu ifade etmiştir.
Davacı asil —— tarihli duruşmadaki imzalı beyanında;
”Davacı asil beyanında : Bana gösterip inceleme imkanı verdiğiniz ——- tarihli protokolde belirtilen borç nedeni ile dava konusu olan iki bono düzenlenmiştir. Protokolde belirtilen dava istediğimiz gibi sonuçlanmadı. O nedenle babam protokolde belirtilen şirketi değerlendirme imkanını elde edememiştir. Protokolde belirtilen dava —– yılı başı itibari ile aleyhe sonuçlanınca babam çok üzüldü ve sonrasında da ağır hastalandı. Bunun üzerine huzurdaki davalı ile izleyiciler bölümündeki tanık —– paranın derdine düştüler, aslında bizimle huzurdaki davalı muhatap oluyordu ancak onunda —- borç aldığı için —— başından beri işin içinde olduğunu biz biliyorduk. Beni sürekli sıkıştırmaya başladılar ve babamın borcunu talep ettiler, hatta huzurdaki davalı sık sık telefon ederek borcu ödememi istedi. Bir ara beni—– görüşmeye çağırdılar ve hatta huzurdaki davalı ile birlikte söz konusu ofise gittik. Biz ofise gittiğimizde—- değildi ve onu beklerken huzurdaki davalı bana sürekli —– adam alacak bırakmaz, alacağını alır, burada birsürü adamı var, bu parayı sizin biran önce ödemeniz lazım” diye konuşmalar yaptı. Sonra —–abi ben borcumuzu biliyorum, babama birşey olursa bu parayı ben ödeyeceğim ama şuanda ekonomik sıkıntılardan dolayı ve hem de vaktimizin uygun olmaması nedeni ile biraz beklemenizi istiyorum, babamın gayrimenkullerini satışa çıkardık, bunları paraya çevirdiğimiz anda babam hayatta olsun olmasın borcun ödeneceğini” söyledim. Bu ortamda başka birşey olmadı. Biz davalıyla birlikte oradan ayrıldık. Arabada giderken davalı bana —- istediğini ama kendisinin bunu —- düşürdüğünü söyledi. Bu paranın her şekilde alınacağından bahsetti. Ben davalıyı evine bıraktım ve ayrıldım. Bundan sonra ——- davalı beni sürekli telefonla arayarak parayı ne zaman ödeyeceğimi, artık ödemem gerektiğini söyleyerek bana baskı yapmaya başladı. Bu arada bu olayla hiç ilgisi olmayan diğer kardeşimin telefonunu da araştırarak ona ulaşmaya çalıştığını öğrendim. Ben bu uğraşısını kardeşimi de tehdit edeceği şeklinde anladım. En sonunda bana dava konusu senetleri imzalayıp vermemi aksi halde babama gideceklerini söyledi. Babam da o sırada çok ağır hasta olduğu için senetlerdeki miktarı duyduğunda moralmen iyice çöküp öleceğini düşündüm ve bu düşüncelerle imzalamak durumunda kaldım. Davalı bana bu senetleri biraz bekleteceğini, babamın iyileşmesi halinde oturup tekrar konuşacaklarını, aksi halde senetleri ozaman—— vereceğini söylemiştir. Bende o andaki baskıdan kurtulmak için ve babamın görüşme yapacak kadar iyileşmesi durumunda tekrar oturulup konuşularak anlaşmaya varılır umuduyla dava konusu senetleri imzalamış oldum. Ben inşaat mühendisiyim. Babamın şirketiyle bir ilgim ve şirketle ilgili bir yetkim yoktur. Ben bağımsız çalışıyorum ancak protokolde belirtilen şirket hakkında genel olarak bilgi sahibiyim. Şirketin üzerinde iki mermer ocağı vardı ve ruhsat süresinin dolduğu ——– ayının sonuna kadar bu ocakları satmaya çalıştık, paraya çevirip borcumuzu ödemek için ama satamadık. —- ödenmesi gereken harçları da ödeyemediğimiz için — yılının —ayı sonu itibari ile ruhsatlar düştüğü için şirket fiilen boşa çıkmış olacaktı ve şirketin —- üzerimizde kalacaktı. Üzerimizde derken babamın üzerinde kalacağını kastediyorum.—- ayı sonu gelmeden önce yani ruhsat süresi henüz dolmadan, sürenin dolmasına —– kala bir müşteri çıktı ve şirketin borçlarını kabul ederek şirketi ve üzerindeki iki ocağı devraldı. Bu şekilde şirketin borçlarından kurtulmuş olduk. Bu devir nedeni ile her hangi bir para almadık. Ayrıca belirtmek istiyorum ki bu müşteri çıkmadan önce babamın borcuna karşılık olarak söz konusu şirketin babamın payını davalıya devretmeyi teklif ettiğimiz halde bu kabul edilmemiştir. Davalı bana öyle bir devir işlemini —– kabul etmediğini söylemiştir. Daha sonra da biraz önce ifade ettiğim gibi babamın payını çıkan müşteriye devrettik. Zaten bu işlem protokolde belirtilen dava nedeni ile Mahkemenin atadığı kayyım denetiminde gerçekleşmiştir. Müşteriyi bulan da kayyımdı. Dava konusu senetleri ifademde belirttiğim şekilde imzalarken yanımızda başka kimse yoktu, fiziki bir baskı da söz konusu olmamıştır. İfademde belirttiğim şekilde manevi baskı olmuştur ,dedi. Beyanı okundu, imzası alındı.- Davacı asil —– ”
şeklinde beyanda bulunmuş olup, yukarıya aynen aktarılmıştır.
Davalı asilin soruşturma kapsamında — tarihinde Savcılıkta verdiği ifadesinde senetlerin —– ayında düzenlenip verilmiş olduğunu belirtmiştir.
Davacı asilin söz konusu duruşmadaki imzalı beyanına göre de dava konusu bonoların —- aylarında düzenlenmiş olabileceği ifade edilmiştir.
Taraf asillerin bu beyanları ve dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde dava konusu bonoların—- başlamadan önceki bir zamanda ve davacı beyanı dikkate alındığında —- tarihinden önce düzenlenmiş olduğu söz konusudur.
Sözlü yargılama hüküm duruşmasının da yapıldığı — tarihli duruşmada alınan beyanların mahiyeti, dava dışı —— defterlerinin incelenmesinde hukuki yarar olmadığına ilişkin oluşturulan ara karar ve sözlü yargılamaya geçilmesine ilişkin beyanlar gözetilerek söz konusu ——- tarihli duruşma tutanağının gerekli kısımlarının buraya aynen alınması uygun görüldüğünden söz konusu duruşma tutanağının gerekli kısımları;
”Ara karar doğrultusunda taraf vekillerince tanık beyanlarına karşı yazılı beyanları içerir dilekçeler ibraz edildiği anlaşıldı.
Davacı vekilinden soruldu: zapta geçen dilekçemizi ve önceki beyanlarımızı tekrar ederiz, ayrıca zapta geçen dilekçemizde de belirttiğimiz ve önceki duruşmada da dile getirdiğimiz gibi davalının mali durumunun araştırılmasını ve dava dışı ——– dilekçemizde belirttiğimiz protokol yönünden defterlerinin incelenmesini istiyoruz, aksi takdirde karşı taraf alacağını ispatlayamadığından haklı davamızın kabulüne karar verilmesini istiyoruz dedi.
Davalı vekilinden soruldu: zapta geçen dilekçemizi ve önceki beyanlarımızı tekrar ederiz, davacı vekilinin tahkikata yönelik taleplerinin reddine karar verilmesini istiyoruz, isticvap edilen davacı asil ile tanık beyanlarına göre taraflar arasındaki hukuki ilişki ispat edilmiştir, davacı asil kendisinin babasının borcuna karşı bonoları tanzim ettiğini, bu konuda davalı tarafından herhangi bir baskı yapılmadığı aydınlanmıştır, şikayet sonucu takipsizlik kararı verilmiştir, ayrıca protokolde bahsedilen ——- şahıslara satıldığı davacı asil tarafından beyan edilmiştir, bu şirket hakkında inceleme yaptırılması davamızın seyri açısından herhangi bir anlam ifade etmeyecektir, davacının davasının reddine karar verilmesini istiyoruz dedi.
Davacı vekili söz aldı: söz konusu şirkete —- tarihli protokolden sonra —– Esas sayılı dosyasından yönetici kayyım atanmıştır, şayet karşı taraf bu şirkete —– borç para vermiş ise bunun şirket defterlerinde kayıt altına alınmış olması gerekir, biz bu nedenle —- defterlerinin bilirkişi marifetiyle incelenerek davalının ve dava dışı —– söz konusu şirkete bu şekilde borç para verip vermediğinin incelenmesini istiyoruz dedi.
Davalı vekili söz aldı: protokolden anlaşılacağı gibi protokol içeriği —-arasındaki bir ilişkiyi tarif etmektedir, yoksa söz konusu şirkete para koyup oradan bir hisse almak söz konusu değildir, o nedenle şirketin kayıtlarının incelenmesine gerek yoktur dedi.
Dosya incelendi:
GGD:
Davanın niteliğine ve dosya kapsamına nazaran davalının mali durumunun araştırılmasında ve dava dışı ——– defterlerinin incelenmesinde hukuki yarar görülmediğinden bu hususlara yönelik davacı vekilinin talebinin reddine,
oy birliği ile karar verildi. tefhimle açık yargılamaya devam olundu.
Tahkikatın tümü hakkında soruldu:
Davacı vekili: önceki beyanlarımızı tekrar ediyoruz, davamızın kabulüne karar verilmesini istiyoruz, dedi.
Davalı vekili: önceki beyanlarımızı tekrar ediyoruz, taraflar arasındaki bono tanzim edilmesi hukuki bir sebebe dayanmaktadır, davacı senede karşılık senetle ispat kuralını yerine getirememiştir, davanın reddine karar verilmesini istiyoruz dedi.
Dosya incelendi:
GGD:
1-Yapılması gereken bir tahkikat işlemi bulunmadığına; tahkikatın tamamlanmış olduğuna,
2-Sözlü yargılama duruşması yönünden işlem yapılmasına,
oy birliği ile karar verildi. tefhimle açık yargılamaya devam olundu.
Davacı vekilinden soruldu: sözlü yargılama için gün talebimiz yoktur, bu duruşmada sözlü yargılamanın da yapılmasını istiyoruz, dedi.
Davalı vekilinden soruldu: sözlü yargılama için gün talebimiz yoktur, bu duruşmada sözlü yargılamanın da yapılmasını istiyoruz, dedi.
Zapta geçen beyanlara bağlı olarak sözlü Yargılamaya geçildi.
Taraf vekillerinin sözlü açıklamaları dinlendi,
Davacı vekili : talebimiz gibi karar verilmesini istiyoruz dedi.
Davalı vekili : davanın reddine karar verilmesini istiyoruz dedi.
Dosya incelendi. Yargılamanın bittiği bildirildi.”
şeklinde olup yukarıya aynen aktarılmıştır.
İspat külfetinin aidiyeti yönünden yapılan irdeleme sonunda Heyet çoğunluğu olarak ispat külfetinin davacı üzerinde olduğu sonucuna varılmış ise de, ——— görüşe iştirak etmemiştir.
Davacı taraf yemin deliline dayanmamıştır.
Sonuç olarak dava konusu bonoların imzalarına bir itiraz olmaması, davanın tehdit ve teminat senedine ilişkin sebeplere dayalı olması, davacı asilin duruşmadaki imzalı beyanında da açıkça dava konusu senetler imzalanırken yanında kimsenin olmadığını belirtmiş ve fiziki bir baskı olmadığını da açıklayarak ifadesinde açıkladığı şekilde manevi baskı olduğunu ileri sürmüş olması, dinlenen bütün tanıkların da dava konusu bonoların nasıl ve hangi şartlarda imzalandığına tanık olmadıklarına ve bu anlamda görgüye dayalı bilgilerinin olmadığına ilişkin beyanda bulunmuş olmaları; protokole göre de asıl borçlu ve nihai alacaklı konumunda olan tanıkların beyanları, bu tanıklardan davacının bildirdiği ve davacının babası olan tanığın yukarıya aynen alınan beyanı, kesinleşen takipsizlik kararı, soruşturma kapsamında alınan ve duruşmada da teyit edilen ifadeler, yukarıda yapılan irdelemede açıklandığı üzere dava konusu bonoların —- düzenlendiğinin kabul edilmesi ihtimalinde bile şikayetin çok sonra —– tarihinde yapılmış olması, söz konusu protokolün davacı ile ve davayla doğrudan bir ilgisinin bulunmaması, dava konusu bonoların kambiyo senedi vasfı, teminata ilişkin hiçbir kaydın bonolarda yer almaması ve bu konuda herhangi bir yazılı delil sunulmamış olması, yemin deliline dayanılmamış olması nedeni ile bu yönde bir işlem gereğinin söz konusu olmaması ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde dava konusu bonoların irade fesadına uğramadığı, herhangi bir tehdit ve zor kullanımının söz konusu olmadığı, dava dışı şirketin kayıtlarının incelenmesinde ispat kurallarına nazaran bir hukuki yarar bulunmadığı; dosya kapsamına göre ticari yönden de basirete sahip olduğu anlaşılan ve inşaat mühendisi olan davacının esasen hayırlı bir evlat olarak babasının borcunu üstlenmiş olduğu, bunun bonolara teminat niteliği kazandırmayacağı kanaatine varıldığından sübut bulmayan davanın oy çokluğu ile reddine ilişkin olarak aşağıdaki karar verilmiş olup, tedbir kararının uygulanmamış olması nedeni ile şartlar gerçekleşmediğinden davacı aleyhine icra tazminatına hükmolunmamıştır.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın reddine,
2-Tedbir kararı uygulanmadığından icra tazminatına karar verilmesine yer olmadığına,
3-Peşin harçtan maktu karar harcının mahsubu ile artan —- harcın kararın kesinleşmesine bağlı olarak ve istek halinde davacı tarafa iadesine,
4-Davacı tarafça yapılan harç ve yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5-Dava değerinin — karşılığı üzerinden davalı vekili için tarife gereğince hesap ve takdir edilen—-nispi avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Artan avansın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
İlişkin olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı yapılan yargılama sonunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde — Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere —— karşı oyu ve oy çokluğu ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.13/10/2021
T.C.İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/666
KARAR NO: 2021/748
MUHALEFET ŞERHİ VE GEREKÇESİ
Dava; 2004 Sayılı İİK’nın 72/3 maddesi gereğince açılmış Kambiyo senetlerinden (Bono) kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkindir.
Bilindiği üzere ispat hakkı, adil yargılanma ve hukuki dinlenilme hakkının bir gereği olup, yasalarımızda düzenlenmiştir. İspatın konusu, uyuşmazlığın çözümünde etkili olan, tarafların anlaşamadığı ve çekişmeli olan vakıalardır. Herkesçe bilinen vakıalar ile ikrar edilmiş olan vakıalar ise, çekişmeli olmadığından ispat konusu değildir. Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesine göre “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190.maddesi gereğince de, “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.”
Menfi tespit davalarında da, 6100 Sayılı HMK’nın ispata ilişkin genel kuralları geçerlidir. Bu davalarda davacı taraf, borçlu olmadığını iddia ettiğine göre, olumsuz bir durumun ispatı mümkün olmadığından, kural olarak ispat yükü alacaklıya aittir. Başka bir ifade ile, menfi tespit davasında hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü alacaklıdadır. Bununla beraber, davacının iddiasına göre ispat yükünün yer değiştirmesi de mümkündür. Kambiyo senedinden doğan talep hakkına kambiyo hukuku, temel ilişkiden doğan talep hakkına ise bu talebin ait olduğu hukuk kuralları uygulanır.—— Bu nedenle kambiyo senetleri hakkında açılan menfi tespit davalarında, senedin dayanağı olduğu ileri sürülen hukuki ilişki ile senet metnindeki borç sebebi karşılaştırılarak, ispat yükünün kime düşeceği belirlenir.
Kural olarak menfi tespit davasında davacı, dava konusu borcun hiç doğmadığını davalı ile arasında hiçbir hukuki ilişki bulunmadığını ileri sürerse ispat yükü davalıya aittir. Zira hukuki ilişkinin varlığını ileri süren davalıdır. Ancak davacı hukuki ilişkinin varlığını kabul edip başka bir nedenle geçersiz olduğunu —— ileri sürerse, bu durumda ise ispat yükü davacıdadır. Davacı bu durumda, varlığını kabul ettiği hukuki ilişkinin sona erdiğini ileri sürmekle ispat yükünü de üzerine almış olur. ——
Ne var ki, menfi tespit davalarında ispat yükü alacaklı olduğunu iddia eden davalı tarafta olmakla beraber, alacak bir senede bağlanmış ise, bu durumda ispat yükü yer değiştirir. Başka bir ifade ile bu durumda senet nedeniyle borçlu olmadığını idida eden davacı, iddiasını ispat etmek zorunluluğundadır. Kambiyo senetlerinden olan bonoda seçimlik unsurlardan biri de bedel kaydıdır. Bedel kaydı, keşideci ile lehtar arasındaki iç ilişki yönünden ve ispat açısından oldukça önemli ve tarafları bağlayıcıdır. Bedel kaydı içeren bononun lehtarı, artık senedin ——- olduğu yolundaki soyutluk kuralına dayanamaz. Senetteki borcun nedeni —— olarak belirtilmiş ise tarafların yazılı borç sebebine dayanma hakkı olduğundan, ispat yükü, bunun aksini ileri süren tarafa aittir. Bu kayıtların aksinin savunulması, senedin ta’lili —– anlamına gelir ki böyle bir durumda da ispat yükü yer değiştirir. Senedi ta’lil eden iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür. ——- Örneğin, nakden kaydı taşıyan bononun davalı tarafından mal bedeli karşılığında düzenlendiğinin ileri sürülmesi halinde ispat yükü davalıya aittir. ——
Yukarıda yapılan açıklamalar ve yargı kararları ışığında somut olaya baktığımızda ; davacı ——- tarafından düzenlenen alacaklısı davalı ——- bedelli iki adet bono incelendiğinde bonolar üzerinde herhangi bir kayıt ——- olmayıp sebepten mücerret durumdadırlar. Davacı vekili özetle dava konusu bonoları davacının babası olan ——- tarihli adi ortaklık sözleşmesi gereğince oluşan borçları nedeniyle teminat amacıyla verildiğini dolayısıyla davacının borçlu olmadığını ileri sürmüştür. Davalı taraf ise özellikle ve öncelikle —- celsede imzalı beyanında ‘dava konusu senetlere olan paraları ben —– verdim, dolayısıyla nihai alacaklı —— şeklinde açıklamada bulunmuştur. Tanık olarak dinlenen —- tarihli protokole bağlı olarak — olduğunu beyan etmiştir. —- dava konusu senetlerin — tarihli protokol kapsamında değişik zamanlarda verilen — para karşılığı alındığını beyan etmiş ; dava dışı —- beyanları aynen doğrulamıştır. Buradan hareketle temel ilişki olan — tarihli adi ortaklık ilişkisine dair protokole gidildiğinde de protokolün taraflarının— –olduğu ve protokol kapsamında — paranın —– tarafından alındığı anlaşılmaktadır. Görüldüğü üzere dava konusu senetler görünürde sebepten soyut olmakla birlikte; dava ikame edilerek davacı tarafından sebebe bağlanmış ve bu sebep, davalı tarafından kısmen de genişletilmek suretiyle sonuç itibariyle —- tarihli protokole bağlanmak suretiyle temel borç ilişki ikrar edilmiştir. Böylece davacı dava konusu bonoların —- tarihli sözleşme nedeniyle verildiğini kanıtlamıştır. —– davalının artık kambiyo senetlerinin sebepten soyutluğu kuralına dayanması mümkün değildir. Davalı taraf yukarıda açıklandığı üzere ispat yükünü açıkca üzerine almıştır. Buna göre davalı taraf cevap dilekçesinde dayandığı ve gösterdiği delillere göre dava konusu bonolara konu parayı —— verdiğini ispat etmelidir. Dosyaya bakıldığında yalnızca protokol gereğince verilen — ve davacı yanca kabul edilen —— yönünden alacağı ispat edildiği, mahkememiz çoğunluğunun da kabulünde olduğu üzere, davacının işbu senetler ile esasen babasının borcunu üstlendiğine göre, anılan miktarın bonoların toplam bedelinden hesap ve tenkis edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatiyle; davanın külliyen reddine yönelik sayın çoğunluğunun görüş ve kararına iştirak edilmemiştir. 04.11.2021