Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/613 E. 2023/571 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/613 Esas
KARAR NO: 2023/571
DAVA: İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 11/08/2020
KARAR TARİHİ: 14/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, dosya incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/
DAVA/TALEP;Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ——– şirketinin ——– adresindeki iş yerinde 01.10.2017 başlangıç tarihli kira sözleşmesi ile faaliyetine başladığını, faaliyete başlamadan önce 20.09.2017 tarihinde davalı kurum nezdinde abonelik sözleşmesi tanzimi için başvuruda bulunduğunu, davalı kurum ile “Elektrik enerjisi satış sözleşmesine ilişkin ön sözleşme”, “perakende satış sözleşmesi”, “abonelik sözleşmesi” imzaladığını, 1.541,18 TL güvence bedelinin ilk taksidini yatırdığını, iş yeri abonelik (tesisat) numarasının ——— olarak belirlendiğini, müvekkili şirketin henüz tam olarak faaliyetine başlamadan 26.09.2018 tarihinde 8.347,79 TL’lık bir kaçak kullanım bedeli faturası geldiğini, müvekkili yetkilileri tarafından kurum nezdindeki itiraz sonucu eski abonenin borcu olduğu tespit edilmiş ve düzeltme yapıldığı bilgisi verildiğini, bir müddet sorunsuz bir süreç geçirildiği zannedildiğini, bilahare davalı tarafından———-E. sayılı dosyası ile müvekkil şirket aleyhine icra takibi başlatıldığını, ———- ödeme emrinde kaçak elektrik bedeli olarak 32.981,15 TL alacak olduğu belirtilmesine rağmen dosyaya dayanak belge konmadığını, borca ve takibe itiraz edildiğini, sonradan öğrenildiğine göre eski abonenin borcu nedeniyle tebligat yapıldığı anlaşıldığını ve davalı/alacaklı tarafından itirazın iptali davasının açılmadığını, davacı müvekkili şirketin ——— hesabına haciz konduğu bilgisi banka personeli tarafından verilmesi üzerine haciz konan dosyaya erişildiğini, ——– E. nolu dosya ile davalı kurum tarafından icrai takibe geçildiği, her nasılsa tebligat yapılamadığından bahisle T.K. 35. madde gereği yapılan tebligat neticesinde takibin kesinleştiği ve banka hesaplarına haciz ve bloke konduğunun tespit edildiğini, alacağa esas belgenin dosyada bulunmadığını, açıklama olarak ——— nolu müşteri ——– nolu sözleşme hesabına ait kaçak bedelidir” ibaresinin mevcut olduğunu, belgelerde takibe konu müşteri bilgilerinin, müvekkiline ait bilgilerden farklı olduğunun müvekkilin kaçak elektrik kullanımı bulunmadığını, fiilen yapılan bir tespitin olmadığını, tutanağın da mevcut olmadığını, abonelik numaralarının da örtüşmediğini, müvekkilin banka hesaplarına haciz ve bloke konması nedeniyle söz konusu icra dosyasına icra tehdidi altında 272.062,25 TL tutarı ödemek zorunda kaldığını, Müvekkiline fahiş tarife uygulanıp, haksız ceza kaçak kullanım bedeli talep edilmesi nedeniyle, Abonelik başlangıcı 20.09.2017 tarihinden, 05.12.2018 takip tarihine kadar ki döneme ilişkin “——— Mah. ——– Cad. ——- Sok. No:——- ——–” adresindeki iş yeri için düzenlenen bütün faturalar, kaçak kullanım tutanakları ile kaçak bedel ve cezaların celbi veya mahalde incelenmesi suretiyle bilirkişi incelemesi yapılarak fazla tahsilatların tespitini, ——— nolu dosyasından müvekkili şirketin davalı kuruma borçlu olmadığının tespitine, cebri icra tehdidi altında ödenen 272.062,25 TL nın ödemetarihinden itibaren hesaplanacak reeskont faiziyle birlikte istirdadına, davacı yararına, haksız ve kötü niyetle icrai takip yapan davalı aleyhine %20’den az olmamak kaydı ile kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, masraf ve ücreti vekaletin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP /TALEP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin ———Yakasında milyonlarca müşteriye sürdürülebilir ve kaliteli elektrik dağıtım hizmeti vermekle beraber bu hizmeti Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği kapsamında yürüttüğünü, Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğinin 9. Maddesi ve devamı maddelerinde müvekkilinin kaliteli elektrik dağıtım hizmetini yürütme şekli açıklanmış olup müvekkilinin yönetmelikçe kendisine verilmiş olan hakları kullanarak ticari hayatına devam ettirdiğini, müvekkilinin ——— şirketi, ——— Bölgesi’nde yer alan ilçeler kapsamındaki elektrik dağıtım şebekesi inşa, bakım ve işletme faaliyetlerini sürdüren dağıtım lisansı sahibi bir şirkettir.Müvekkil şirket, sorumluluk alanı çerçevesinde ana hedefi olan sürdürülebilir. ve kaliteli enerji sağlama amacıyla tüketicilerin kaliteli ve kesintisiz enerji kullanabilmesine yönelik faaliyetleri tabi olduğu mevzuat hükümleri doğrultusunda yürüttüğünü, ek olarak perakende satış sözleşmesi ikili anlaşma ile dağıtım bağlantı sözleşmesi olmaksızın ve işbu sözleşmeler olsa dahi; “kuruma kayıtlı olmayan bir sayaç kullanılarak, elektrik direğinden veya bir başkasının adına kayıtlı bulunan sayaçtan direk hat çekmek suretiyle, ölçü sistemine müdahale edilip tüketim miktarının doğru hesaplanmasını engelleyerek, kesilen elektriği mücbir sebepler dışında açarak” kaçak elektrik kullanımı yapanların tespit edilmesi ve tutanak altına alınmasının müvekkilinin görevlerinden olduğunu, ilgili yasal mevzuat uyarınca yapılan rutin araştırmalar esnasında kaçak elektrik kullandığı müvekkil kurum çalışanlarınca -tespit edilen davacı şirketin açmış olduğu huzurdaki davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu, müvekkili şirketle abonelik sözleşmesi imzaladığını iddia etmiş olsa da işbu beyanın gerçeği tam olarak yansıtmadığını, davacı ———- şirketi ilgili adreste ticari faaliyetine 14.09.2017 tarihinde başladığını, 20.09.2017 tarihinde söz konusu abonelik sözleşmesini imzaladığını, ancak davacı yan 14.09.2017 ve 20.09. 2017 tarihleri arasında sözleşme olmadan elektrik kullanmış olup, Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğinin 42.maddesi birinci fıkrası a) bendi kapsamında kaçak elektrik enerjisi tüketmiştir. Görevli ——– Şirketi’nden gelen açma siparişine istinaden ilgili adrese müvekkil şirket yetkilileri tarafından gidildiğinde bu durumun tespit edildiğini ve davacı adına 26.09.2017 tarih ———– seri numaralı kaçak tutanağı düzenlendiğini, davacı ——– şirketinin 20.09.2017 tarihinde abone olduğunu, ancak kaçak tüketim tespit edildiğinden tesisatın enerjisi mevzuata uygun şekilde açılmadığını, dolayısıyla davacı şirketin imzaladığı abonelik sözleşmesinin yine davacı şirketin kusurlu ve haksız eylemleri sebebiyle yürürlüğe giremediğini, her ne kadar davacı şirket 20.09.2017 tarihinde müvekkili şirket ile abonelik sözleşmesi imzalamış olsa da, ilgili adreste 14.09.2017 tarihinde ticari faaliyetine başlamış olduğundan, abonelik sözleşmesi imzaladığı tarihe kadar geçen sürede kaçak elektrik kullandığını, dolayısıyla 26.09.2017 tarihinde müvekkilin yetkili personeli ile yapılan inceleme sırasında davacının mühürlenmiş olan elektrik enerjisini yükümlülüğünü yerine getirmeden kendi eli ile bozduğu ve kullanmaya devam ettiği tespit edilmiş olup, davacının imzalamış olduğu abonelik sözleşmesi aktif hale getirilmediğini, davacı yan dava dilekçesinin 2. maddesinde 26.09.2018 tarihinde kendilerine 8.347,79 TL lik bir kaçak kullanım bedeli faturası geldiğini, sonrasında müvekkili şirketin işbu borcun eski abonenin borcu olduğunu tespit ederek, düzeltme yapıldığını beyan ettiğini, söz konusu beyanın gerçeği yansıtmadığını, davacı tarafından ifade edilen 8.347,79 TL tutarlı faturanın şirketlerine ibraz edilen ve işe başlama tarihinin 14.09.2017 olduğunu gösteren Yoklama Fişine istinaden iptal edildiğini, ancak iptal edilen bu faturanın yerine işe başlama tarihine göre düzeltilmiş 5.896,97 TL tutarında yeni bir fatura kesilmiş olup, ekran görüntüsünü paylaştıkları şirket bildirim içeriğinde verildiğini, bu bedel 14.06.2019 tarihinde ödendiğini, ancak bu arada kesik kalması gereken elektrik açılarak kullanıldığı için başkaca kaçak işlemleri yapıldığını ve 03.01.2018 tarih ——— seri numaralı, 08.10.2018 tarih ——– seri numaralı, 18.12.2018 tarih ——–seri numaralı faturalar kesildiğini, bilgi yetersizliği nedeniyle taraflarınca hatalı olduğu için iptal edilen, ancak düzeltilerek yeni fatura kesilen bir işlemin arkasına sığınarak borçtan kurtulma çabası olarak değerlendirildiği söz konusu davacı beyanının dikkate alınmamasını talep ettiklerini, davacı yanın taraflarınca başlatılan icra dosyalarına dayanak konmadığı iddiasının da diğer iddiaları gibi asılsız olduğunu, taraflarınca davacı/borçlu aleyhine başlatılan icra dosyalarına kaçak faturalar eklendiğini, davacının kaçak elektrik kullanımı mevcut olduğunu, iddialarının aksine fillen tespit olduğunu, abonelik numaralarının örtüştüğünü, herhangi bir karışıklık, yanlışlık, tespitlerinde hata olmadığını, tüm bu sebeplerle davacı/borçlu farklı zaman ve tarihlerde aleyhine açılan 4 ayrı icra takibini ödediğini, davacı yan dava dilekçesinin 1. maddesinde 01.10.2017 tarihinde kaçak faturalarının da düzenlendiği adres olan ——– adreste müvekkilinin işyeri faaliyetine başladığını beyan etmiş olmuş olup, 20.09.2017 tarihinde işbu adres için müvekkili şirkete elektrik aboneliği başvurusunda bulunduğunu beyan ettiğini, davacının işyerinin bulunduğu adres ve kaçak tutanakları ——— olmasına rağmen, davacı yanın neden ——– adresle ilgili kurumdan kaçak faturalarının celbini istediğinin anlaşılamadığını, davalının abonelik sözleşmesinin olup olmadığı ya da var ise hangi tarihte yapıldığı ve sözleşmenin devam edip etmediğine dair bilgilerin Mahkemece incelenmek isterse dava dışı kurum olan ——— şirketinin ——— adresinden celbini talep ettiklerini, arz ve izah edilen nedenlerle, huzurdaki davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.

DELİLLER: Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Son Tutanağı, ——– Ticaret Odası Ticaret Sicil Kayıtları, ———- Esas sayılı dosyası, Kaçak/Usulsüz Elektrik Tespit Tutanakları, Abonelik Sözleşmesi, Kaçak Elektrik Tahakkuku Hesap Detayı, Faturalar, Bilirkişi Raporları, dosyadaki sair bilgi ve belgeler.

İDDİA VE SAVUNMA KAPSAMINDA UYUŞMAZLIĞIN NİTELİĞİ, VAKIA VE DELİLLERİN TARTIŞILIP DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEP VE SONUÇLAR: Dava; 2004 Sayılı İİK’nin 72/7,8 maddeleri gereğince Açılmış İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) İstemine İlişkindir. 6102 sayılı TTK’nin 4/2 maddesi yollamasıyla dava değerine göre 6100 Sayılı HMK’nin 316 ilâ 322 maddelerinde düzenlenen basit yargılama usulüne tabi işbu davalarda mahkememice dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak öncelikle resen başta arabuluculuk dava şartı olmak üzere HMK’nin 114 ve 115. maddeleri gereğince dava şartları ile hak düşürücü süre bulunup bulunmadığı incelenmek suretiyle ön inceleme duruşması icra edilmiş ve uyuşmazlık belirlenmiştir. Akabinde taraflar sulh olmaya davet ve teşvik edilmelerine karşın, duruşmaya katılan taraf vekillerinin sulh olmak istemediklerine yönelik beyanları üzerine üzerine tahkikata geçilerek tahkikat işlem ve incelemeleri yerine getirilmiş, deliller toplanıp incelenmiş ve tahkikat tamamlanmıştır. Karar duruşmasına katılan taraf vekillerinin sözlü açıklamaları da dinlenip zapta geçilerek aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır.Mahkememizce davaya esas ——– Esas sayılı dosyası fiziki olarak getirtilerek inclenemiştir. Yapılan incelemede icra dosyasının davanın tarafları ve konusu ile uyumlu olduğu, icra dosyalasınnı infaz edildiği ve bir senelik yasal hak düşürücü süre içinde işbu davanın açıldığı tespit edilmiştir. Davacı işbu davada cebri icra altında ödemek zorunda kaldığı paranın gerçekte verilmesinin gerekmediği iddiası ile iadesini /istirdatını istemektedir. Öncelikle davanın yasal dayanığının hatırlatılmasında yarar vardır; 2004 Sayılı İİK’nin 72/7-8 madde ve fıkralarında ” Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde ,umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını isteyebilir. Menfi tespit ve istirdat davaları ,takibi yapan icra dairelerinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi ,davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir. Davacı istirdat davasında yalnız paranın verilmesi lazım gelmediğini ispata mecburdur” düzenlemesi bulunmaktadır. İstirdat davasının biri takip hukukuna, diğeri maddi hukuka ilişkin olmak üzere iki şartı vardır. İlk şart, geri verilmesi istenen paranın icra takibi sırasında ödenmiş olmasıdır. İkinci şart ise, maddi hukuk bakımından aslında borçlu olmadığı bir parayı cebri icra tehditi altında ödemek zorunda kalmış olmasıdır (İİK.m.72/7). İstirdat davasında önemle vurgulanması gerekli bir husus daha vardır ki, o da; borç olmayan paranın tamamen ödendiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içinde istirdat davasının açılması gerekir (İİK.m.72/7.) Dolayısıyla, borçlunun parayı doğrudan alacaklıya veya icra dairesine ödediği veya borçlunun haczedilen mallarının satılıp, bedelin icra dairesine ödendiği tarihte bir yıllık istirdat davası açma süresi başlar. 6098 Sayılı TBK’nin 77.maddesinde ‘Haklı bir sebep olmaksızın ,bir başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşen bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlüdür. Bu yükümlülük, özellikle zenginleşmenin geçerli olmayan veya gerçekleşmemiş ya da sona ermiş bir sebebe dayanması durumunda doğmuş olur.’ hükmü bulunmaktadır. Yapılan açıklamalar, anılan yasal düzenlemeler, toplanan deliller ve yapılan yargılama sonucunda somut olaya bakıldığında; ——— Esas sayılı dosyasından davacı şirket hakkında davalı şirket tarafından kaçak elektrik tüketimi tespit tutanağı kapsamında elektrik enerjisi tüketimine ilişkin tahakkuka ve faturalara dayalı olarak icra takibi başlatıldığı ve davacı şirket tarafından borcun ödenerek dosyanın infaz edilmesine müteakip yasal hak düşürücü bir yıllık süre içinde işbu istirdat davasının açıldığı sabittir. Mahkememizce açılan dava üzerine taraf teşkili sağlanarak işin esasının incelenmesine geçilmiş ve taraflarca gösterilen tüm deliller toplanmış, abonelik sözleşmesi, kaçak elektrik tespit tutanakları, tüketim ekstresi ve tahakkuk hesap detayı ile ilgili belge ve belgeler getirtilmiş ve dosya davacının yapmış olduğu ödemenin haksız bir tahsilat olup olmadığının tespiti yönünden bilirkişi raporu düzenlenmesi için resen seçilen bir Elektrik Mühendisi bilirkişiye verilmiştir. Dosyada bu kapsamda üç ayrı bilirkişiden rapor alınmış olup netice itibariyle Elektrik Mühendisi ——— tarafından düzenlenen raporlarda sonuçta özetle 88.300,82 TL fazla tahsilat yapıldığı, Elektrik Mühendisi Bilirkişi Y.Elektrik Mühendisi ———- tarafından düzenlenen raporda ise davacının alacağının yalnızca 1.021,89 TL olduğu yönünde tespit ve hesap yapılmıştır. Görüldüğü üzere iki rapor arasında derin bir çelişki ve miktar farkı oluşmuştur. Bunun üzerine taraf vekillerinin vaki itirazlarından ve bilirkişiye sorulacak sorularından mülhem; tüm çelişkileri kuşkusuz giderecek ve uyuşmazlığı kesin olarak aydınlatacak şekilde farklı bir bilirkişiden üçüncü bir rapor alınması mübrem olmuştur. Buna bağlı olarak dosyanın verildiği bilirkişi ——– tarafından düzenlenen 31/01/2023 tarihli raporda özetle; Davaya konu edilen kaçak elektrik tüketimden kaynaklı davacı borcunun, kaçak tüketim bedeli 184.015,37 TL, gecikme faizi 5.275,11 TL ve 949,52 TL faizin KDV’si olmak üzere, Toplam 190.240,00 TL olacağı, hesaplanan bu tutarın ———- Esas sayılı dosyasında kesinleşen miktarla birebir örtüştüğü yönünde tespit, hesap ve kanaat bildirilmiştir. Bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiş ve itirazlar değerlendirilmiştir. Ne var ki anılan bilirkişi raporunda olayların gerçekleşme biçimi ve tarihsel süreç baştan sona değerlendirilmiş, önceki raporların eleştirisi gerekçeli olarak yapılmış, hataları gösterilmiş ve yasal dayanakları açıklanmıştır. Ayrıca davacının abone sözleşmesi bulunmasına rağmen tutanağı konu adreste kaçak elektrik kullandığı tespitine yer verilerek her bir kaçak tutanak yönünden ödemesi gereken miktar da yönetmeliğe uygun olarak hesaplanmış ve tek tek gösterilmiştir. Mamafih; bilirkişi raporunda, önceki Y.Elektrik Mühendisi ———- tarafından düzenlenen raporun da yakın hesaplamalar içerdiği sadece faiz yönünden hatalı bir hesaplama yapıldığı değerlendirilmiş ve gerekçesi gösterilmiş durumdadır. Davalı vekilinin kaçak elektrik tutanağı düzenlendiği tarihte abonelik sözleşmesi bulunduğu yönündeki savunmasının fiilen kaçak elektik kullamaya engel teşkil etmediğinden hattı zatında adreste basiretli tacir sayılan davacı şirketin faaliyet gösterdiğinin kesin olarak anlaşılması ve şirketin ticari sicil kaydına göre faaliyet alanı karşısında şirketin kaçak olarak tüketilen elektrik enerjisi bedelinden sorumluluğunun icra dosyasındaki gibi sabit olduğunun anlaşılması nedeniyle yerinde görülmemiştir. Zira davacı ——— şirketi tarafından ——— Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği’ nin 42.Maddesinin (a) ve (ç) fıkralarında tanımlanan şekilde Perakende Satış sözleşmesi olmadan ve elektrik enerjisini dağıtım şirketi ———- bilgisi dışında açarak kaçak elektrik kullanıldığın belirlenmiş ve icra takibine konu edilen alacağın hesaplanmasının da yasal mevzuata uygun bulunduğunun kabulü gerekmiştir. Binaenaleyh; dosyaya mübrez sözü geçen ———- tarafından düzenlenen ikinci bilirkişi raporunun genelde üçüncü ile uyumlu ve yerinde olması; ——– tarafından düzenlenen üçüncü bilirkişi raporunun ise gerekçeli, denetime açık, hüküm kurmaya elverişli ve tamamen isabetli olduğu kabul ve takdir edildiğinden, birbirini genelde ve esastan doğrulayan son iki bilirkişi raporu ve tüm çelişkileri gideren son bilirkişi raporu nazarında uyuşmazlığın aydınlandığı, maddi gerçeğin belirlendiği ve böylece davacı şirketin davasını, 4721 Sayılı TMK’nin 6 ve 6100 sayılı HMK’nin 190. maddeleri gereğince ispat edemediği sonuç ve kanaatiyle davanın reddine karar verilmiştir. 6100 Sayılı HMK’nın 332/1 maddesine göre, 323. maddesinde sayılan yargılama giderlerinden, 326/1. maddesi gereğince tamamen davacı şirket sorumlu tutulmuştur. Ayrıca Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliğinin 26/2. Maddeleri gözetilerek dava öncesi ——— bütçesinden ödenen arabuluculuk ücretinin de yargılama gideri kapsamında davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilmek suretiyle 6100 Sayılı HMK’nin 26, 297/2 maddeleri gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davanın REDDİNE,
2-)Yapılan yargılama giderlerinin davacı şirket üzerinde bırakılmasına,
3-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 4.646,15 TL harçtan mahsubuyla bakiye 4.376,30 TL harcın karar kesinleştiğinde istek halinde davacıya iadesine,
4-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca ——– bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
5-)Davalı——- Şirketi kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden; Avukatlık Kanunu’nun 164/5 maddesine göre davalı vekili için, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/1, maddesi uyarınca hesap ve takdir edilen 41.088,71 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-)Davalı tarafından yapılan 800,00 TL bilirkişi ücreti yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-)6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan avansın yatırana iadesine, ( Yazı İşleri Müdürü tarafından Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince resen işlem yapılmasına, )
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı ; 6100 sayılı HMK’nin 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle; ——– Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/09/2023