Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/601 E. 2021/463 K. 24.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/601 Esas
KARAR NO : 2021/463
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/08/2020
KARAR TARİHİ : 24/06/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ /
DAVA/TALEP ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin —- ile davalıdan—- plakalı —– satın ve devraldığını, davalıdan satın alınan —–dosyası ile el koyma kararı verdiğini ve işbu el koyma kararı aracın siciline şerh olunduğunu, müvekkiline de ihtaratlı çağrı kağıdı gönderilerek -davalıdan satın aldığı, el koyma kararına konu işbu —- gününe kadar —- başvuru yapabileceğinin ihtar edildiğini, müvekkilinin el koyma kararından da durumdan da haberi olmadığını,—— ihtaratlı çağrı kağıdına anlam veremediği; çağrı kağıdının ihtar kısmında davalıdan satın aldığını, aracın plakası yazılı olduğu için durumu davalıya ilettiğini, davalının yönlendirmesiyle, davalının bildirdiği kişilere —-yevmiyeli vekaletnamesini vererek de — ihtarında bildirdiği şekilde — başvuruda bulunduğunu, —- olduğunu ve — ödenmesi gerektiğini bildirdiğini, durumun davalıya iletilmesine rağmen davalının tutarı ödemediğini belirterek davalı taraf için —- sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını ve itiraz üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin — üzerinden devamına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP /TALEP :Davalı vekili tarafından vekaletname sunulmuş ve cevap dilekçesi verilmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Her ne kadar davacıya satışı yapılan aracın, —- ödenmiş olması nedeniyle—– dayanağıyla müvekkili aleyhine işbu dava ikame edilmişse de, eksik ödendiği iddia edilen vergi hususunda müvekkiline atfedilebilecek bir kusur ve yükümlülük bulunmadığını, aracın —– bedellerinden ithalatçı firma ve elinden bulunduranın sorumlu olduğunu, davada müvekkilinin husumeti olmadığından husumetin ithalatçı firmaya yöneltilmesi gerektiğini, Davanın müvekkili bakımından husumet yokluğu nedeniyle reddinin gerektiğini, davacı tarafın tacir olduğunu, müvekkilinin aracı davacının talebi üzerine —adlı şahıstan devralarak aynı gün davacıya devrettiğinden süreçte sadece —- yer almış olduğunu, müvekkilinin bir yükümlülüğünün somut olayda yer almadığını, ancak davacının aracı satın alan ve elinde bulunduran şirket olarak basiretli bir tacir gibi davranmadığını yasal süreler içinde gerekli kontrolleri yaptırmadığını basiretli bir tacir olarak tüm bu hususları gözetmesi gerekirken hiç bir eylemde bulunnmadığını ve kendi kusuru ile yasada düzenlenen hak düşürücü süreleri geçirdiğini, bu şekilde olağan veya olağan dışı her türlü ayıba karşı her türlü ihbar süresinin geçtiğini, müvekkili Şirketin bugüne kadar sattığı araçlar ile ilgili tek bir hususta dahi hiç kimseyi mağdur olmadığını, uzun yıllardır tüm işlemlerin ödemeler resmi şekillere uygun olarak şeffaf bir şekilde yapıldığını, dava konusu — plakalı—- şahıs tarafından satılmak üzere müvekkili olan şirkete bırakıldığını, aracı görüp beğenen davacı şirket, aracı ve tüm evraklarını——- ayrıca ekspertiz raporu aldığını ve aracı satın almaya karar verdiğini, satış aşamasına gelindiğinde davacı firmanın, aracın satışı için şahıstan alınca fatura kesilmeyeceği için müvekkili olan şirketten fatura kesilmesini istemesi ve araç ikinci el olduğundan şahıstan alınıp satılması halinde—- şansından faydalanmak istediğini belirtmesi üzerine davacının bu talebine müvekkili olan şirketin olumlu ve iyiniyetli yaklaştığını, ————-davacıya devredildiğini, faturası kesilmiştir. Bütün işlemler noterde yapılmış ve bütün ödemeler banka kanalıyla gerçekleştirildiğini, müvekkilinin aracın alımında sadece aracılık etmiş olduğunu aracın ——– dahi müvekkili olan firma üzerinde kalmadığını, müvekkilinin aracın ithalatından da sorumlu olmadığından bu hususta bir yükümlülüğü olmadığını belirterek davacının icra takibinde haksız ve kötü niyetli olduğunu belirterek davanın reddine, taziminta karar verilmesini ve yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLER: ——– sayılı dosyası ,— araç satış sözleşmesi,—– yevmiyeli ihtarnamesi, ———— diğer bilgi ve belgeler.
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ:
Dava ,6098 sayılı TBK’nun 217-231 maddelerinde düzenlenen davacının davalıdan satın aldığı aracın hukuken ayıplı çıkması nedeniyle bu kapsamda ödenen miktarın ———–için başlatılan icra takibine vaki itirazın İptali ve tazminat istemine ilişkindir.
Basit yargılama usulüne tabi işbu davada dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak gönderilen ve yapılan davetiyeler sonucunda duruşma açılarak ön inceleme duruşması icra edilmiş ve tarafların sulh olmaması nedeniyle uyuşmazlık belirlenmiş ve tahkikata geçilmiştir. Bu aşamada mevcut ve toplanan deliler incelenip değerlendirilerek tahkikat tamamlanmış, duruşmaya katılan taraf vekillerinin son sözleri dinlenerek yargılama bitirilmiş ve aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır.
Davaya esas ——— dosyası getirtilerek, incelenmiştir. Yapılan incelemede icra dosyasının davanın tarafları ve konusuyla uyumlu olduğu, davanın vaki itiraz üzerine bir yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı görülmüştür. Dosyaya mübrez Arabuluculuk tutanağına göre de zorunlu arabuluculuk şartının yerine getirildiği ve anlaşmazlık üzerine işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Öncelikle davanın yasal dayanığının hatırlatılmasında yarar vardır; 2004 Sayılı İİK.’nın 67.maddesi; ——– Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. ——– Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın—— yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır. —-Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır. —— Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” hükmüne amirdir.
Yapılan açıklamalar, anılan yasal düzenlemeler, toplanan deliller ve yapılan yargılama sonucunda somut olaya bakıldığında evvelin, — dosyasından davalı-borçlu hakkında satış sözleşmesi gereğince —Plakalı araç için el koyma kararına istinaden ödenmek zorunda kalınan—- için davalı-satıcı aleyhinde icra takibi başlatıldığı ,icra takibe yapılan itiraz üzerine icra takibinin durdurulduğu ve bir senelik yasal süre içinde işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır. Mahkememizce açılan dava üzerine taraf teşkili sağlanarak işin esasının incelenmesine geçilmiş ve taraflarca gösterilen deliller toplanmış, bilgi ve belgeler getirtilerek dosyaya kazandırılmıştır. Somut olayda taraflar arasındaki uyuşmazlık —-yevmiye numaralı araç satış sözleşmesi ile satın alınan —- sayılı dosyası üzerinden verilen el koyma kararına istinaden — bildirdiği ve davacı tarafından ödendiği sabit olan takip konusu —– miktardan davalı satıcının sorumlu tutulup tutulamayacağı noktasındadır. Sorumluluk açısından davalı tarafın isteği üzerine davanın karar başlığında yazılı şirketlere ihbarına karar verildiği de ifade edilmelidir. Zira savunmanın temeli sorumluluğun bu şirketlere ait olduğu kendilerinin sorumlu tutulamayacağı hususuna dayandırılmıştır. Bu durumda olayın çözümü için 6098 sayılı TBK’nın ayıba karşı tekeffül hukuki kurumunu düzenleyen 219 vd. maddelerine bakmak gerekir. TBK’nın 219.maddesinde “Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan MADDİ, HUKUKİ YA DA EKONOMİK ayıpların bulunmasından da sorumlu olur. Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur.” düzenlemesine yer verilmiştir. Somut olayda satıma konu araç hakkındaki el koyma kararına göre davacının ilgili gümrük müdürlüğüne—– ödemesi yaptığı tartışmasız olup bu halde satışa konu araç satış tarihinde açıkça hukuken ayıplıdır. Bu ayıp ortaya çıkınca da usule uygun olarak davalıya bildirilmiştir. Yasal düzenlemeye göre satıcı ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumlu olduğuna göre davacının 6098 sayılı TBK’nın 219 vd. maddelerinde düzenlenen ayıba karşı tekeffül hükümlerine göre davalıdan ödediği miktarı tazmin etmesini istemesi haklı ve hukuka uygun bulunmuştur. Binaenaleyh davacı şirketin davasını, TMK’nın 6 ve HMK’nın 190. TBK’nın 219 vd. maddeleri nazarında ispat ettiği, tarafların malum tacir sıfatına ve davadaki talebe bağlı harçlandırılan dava değeri esas alınarak takip tarihinden itibaren, o tarihte geçerli ve değişen oranlarda avans faizi işletilmesi gerektiği sonuç ve kanaatiyle davanın kabulü ile, davalı-borçlunun —- sayılı takip dosyasına — asıl alacak yönünden yapmış olduğu itirazın iptali ile icra takibinin asıl alacağa—- takip tarihinden itibaren avans işlemlerinde uygulanan —- ve değişen oranlarda ticari temerrüt faizi uygulanmak suretiyle devamına, karar verilmiştir.
Davacı tarafın İcra İnkar Tazminatı İsteğine ilişkin yapılan değerlendirmede ise ———- kazanmış uygulamasına göre itirazın iptali davalarında İİK’nın 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak inkar tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada borçlunun itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmamaktadır. Bu yasal koşullar yanında takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması, başka bir ifadeyle borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç gerekse borçlu bakımından bu koşullar mevcut ise ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Somut olayda alacağın gerçek miktarı belli olmasının yanında, davalı taraf da borcunun varlığı ve miktarını resmi belgeler ve kendisine bildirilen ayıp ihbarı ve ödeme dekontuna göre açık ve net olarak bizzat belirleyip tespit edebilir durumdadır. Bu nedenlerle davalının itirazının haksızlığına karar verildiğinden ve davalı-borçlu yönünden alacak/borç likit/muayyen olduğundan İcra İflas Kanunu’nun 67/2.maddesi gereğince koşulları oluşmakla asıl alacağın %20’si olan —— icra inkar tazminatının da davalıdan alınarak davacıya verilmesine hükmedilmiştir.
6100 Sayılı HMK’nın 332/1 maddesine göre, 323. Maddesinde sayılan yargılama giderlerinden, 326/1. Maddesi gereğince tamamen davalı taraf sorumlu tutulmuştur. Ayrıca Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliğinin 26/2. Maddeleri gözetilerek dava öncesi —–bütçesinden ödenen arabuluculuk ücretinin de yargılama gideri kapsamında davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilmek suretiyle 6100 Sayılı HMK’nın 26, 297/2 maddeleri gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davanın KABULÜNE,
2-) 2004 sayılı İİK’nın 67/I maddesi gereğince davalı-borçlunun—- sayılı takip dosyasına — asıl alacak yönünden yapmış olduğu itirazın İPTALİ ile icra takibinin asıl alacağa — takip tarihinden itibaren avans işlemlerinde uygulanan —- oranlarda ticari temerrüt faizi uygulanmak suretiyle DEVAMINA,
3-)Davacının, 2004 sayılı İİK’nın 67/II maddesi gereğince icra inkar tazminatı talebinin kabulüyle; asıl alacağın —- icra-inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 4.616,52 TL karar ve ilam harcınına 802,73 TL peşin harç ile icra dosyasında alınan 351,41 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 3.462,38 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
5-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca ——bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
6-)Davacı tarafından yapılan 54,40 TL başvurma harcı 802,73 TL peşin harç , 7.80 TL vekalet harcı ve 75,60 TL posta masrafı olmak üzere toplam 940,53 TL yargılama giderinın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-)Davacı kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/1 maddesi uyarınca hesaplanan 9.585,66 TL nispi vekalet ücretinın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-)6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan avansının yatırana iadesine ve bu konuda ——-Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinın Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince Yazı İşleri Müdürü tarafından resen işlem yapılmasına,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek dilekçeyle———– Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 24/06/2021