Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/600 E. 2022/778 K. 22.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/600 Esas
KARAR NO : 2022/778

DAVA : Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/08/2020
KARAR TARİHİ : 22/11/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili davacının gıda sektöründe faaliyet gösterdiğini, —- ve birçok yabancı ülkede—– ve yabancı gerçek ve tüzel kişilere——- verdiğini ve vermekte olduğunu, davalının, 30.12.2018 tarihinde müvekkili şirkete başvurarak öncelikle müvekkili şirketin markasını, mağaza dizaynı ve ——ile ilgili olmak üzere görüşme talebini ilettiğini, müvekkili davacıya ait mağazayı gezdiğini ve müvekkile ait ürünleri denediğini ve mağaza açma talebini müvekkiline ilettiğini, bunun üzerine müvekkili şirket ile davalı taraf arasında 13.01.2019 tarihinde—- adresinde davalı tarafından 5 yıl boyunca kullanılmasını ve benzeri hak ve yükümlülükleri içeren—– Sözleşmesinin davalı ve davacı yan arasında akdedildiğini, müvekkili şirketin sözleşme gereği markasının, logosunun ve sloganlarının belirlenen adreste davalı tarafından kullanılmasına izin verildiğini ve tüm sözleşmesel yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirdiğini, ancak davalı tarafın sözleşmeyi, hukuken kabul edilebilecek sözleşmesel yahut yasal olarak hiçbir dayanak öne sürmeden —–yevmiye numaralı ihtarnamesi ile işlerinin iyi gitmediğini öne sürerek tek taraflı olarak feshettiğini bildirdiğini, iş bu ihtarname ile sözleşmese yükümlülüklerini ihlale yönelen davalının mevcut mağazasını kapatarak faaliyetlerine son vermiş olduğunu ve müvekkili davacıyı açıkça zarara uğrattığını, ihtarnamenin tebellüğü üzerine müvekkili davacı tarafından 12.02.2020 tarihinde—- Arabuluculuk Bürosuna başvuruda bulunularak bir uzlaşma sağlanmak istendiği, ancak görüşmelerden bir sonuç alınamadığını beyan ederek taraflar arasında bulunan—— Sözleşmesinin davalı tarafından haksız olarak feshi sebebiyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davanın kabulü ile, şimdilik 5.000 TL(Kısmi) Cezai Şart, 5.000 TL(Kısmi) Mahrum Kalınan Kar(Olumlu Zarar), 1.000 TL(Kısmi) Fatura/Cari Hesap, 500 TL(Kısmi) Sözleşmesel Alacak talepleri, 5.000 TL(Tam) manevi zarar tazmin istemlerinin ticari temerrüt faizi ile birlikte müvekkil davacıya ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı yana tahmiline karar verilmesini fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Mahkemenin yetkili olmadığını, ——- Mahkemelerinin yetkili olduğunu, davacı tarafın dava dilekçesinde belirtmiş olduğu vakıalar ve alacak kalemlerinin hukuken kabul edilebilir hiçbir yönü bulunmadığını, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, sözleşme hükümlerinin genel işlem koşullarına aykırı olup kelepçeleme sözleşme niteliğinde olduğunu, bu nedenle de belirtilen sözleşmedeki aleyhe hükümlerin yazılmamış/yok sayılması gerektiğini, dava konusu sözleşme içeriği incelendiğinde de görüleceği üzere matbu olarak hazırlanmış sözleşmeye dayalı müvekkilinin herhangi bir şekilde müdahalesinin olmadığı veya olamayacağını, tek taraflı ve yanlı düzenlemeler içerdiğini, davacı tarafından tek taraflı hazırlanan ve davalı müvekkiline ve başkaca kişilere sunulan sözleşmeye sadece boşluk doldurarak ve imza atarak dahil olabildiğinin açıkça görüldüğünü, davalı müvekkilinin sözleşme gereği üzerine düşen tüm edimleri yerine getirdiğini, bu kapsamda gerek yazılı gerek sözlü olarak kendisine verilen talimat ve ilkelere, ürün üretim ve satış şekil ve tekniklerinin tamamına ve sözleşme ile yükümlendiği tüm edimlere eksiksiz uyduğunu, davacı tarafın edimlerini yerine getirmemiş olduğundan sözleşmenin haklı nedenlerle feshedildiğini, sözleşmenin 4.1 maddesinde belirtildiği üzere davacı tarafın belirlediği ürünlerin servis yöntemlerinin öğretilmesi, uygulama becerisinin kazandırılması için gerekli bilgilendirme——aktarımı, satış ve pazarlama konusundaki deneyimlerini belirli periyotlarla aktarmayı taahhüt etmiş olmasına rağmen davacı tarafın bu yükümlülüğünü eksiksiz yerine getirmediğini, bu hususta ispat yükünün davacı tarafta olduğunu, davacı tarafın yeterince reklam ve tanıtım faaliyetlerinde bulunmadığını, yine davacı tarafın, hizmetin yürütülmesi, kalite standartlarının korunması ve diğer franchiseler arası işbirliğinin sağlanması ve artırılması amacıyla yeterince toplantı düzenlemediğini ve şubeler arası farklı uygulamaların baş gösterdiğini, davacı tarafça sözleşme ve yasa gereği şubeler arası bütünlüğün sağlanması adına herhangi bir işlem yapılmamış olması nedeniyle de davalı müvekkilinin diğer şubelerle iletişime geçerek belli periyotlarla şubeler arası toplantı organize etmeye çalıştığını ve bu kapsamda 16 şubenin katılımıyla 02.07.2019 tarihinde yapılan toplantı akabinde de şubelerce dile getirilen ortak şikayetler, düşünceler ve önerileri bir metin haline getirerek —— temsilcileri ile davalı müvekkilinin davacı şirket yöneticilerine bu şikayetleri ilettiğini, belirtilen metnin davacı tarafa iletilmiş olmasına rağmen davacı tarafın yine de herhangi bir adım atmadığını ve şube cirolarının gittikçe düşmeye başladığını, bu dönem öncesinde —— sayısının fazla olmasının da ciddi etkisi bulunduğunu, davalı müvekkilinin dükkanın yakınlarında dahi birden fazla aynı sektörde benzer isimlerle dükkanlar işletmeye alındığını, bu durumu bilen ve bilmesi gereken davacı tarafın ise davalı müvekkilini koruma adına herhangi bir işlem başlatmadığı gibi haksız rekabeti önleyici hiçbir tedbir de alınmadığını, sonrasında da davalı müvekkilinin, bunun sebebinin davacı tarafın ——- Markasının tescilinin bulunmadığı bu nedenle de herhangi bir dava açmadığı gibi tedbir de almadığının duyumlandığını,——kayıtlarından da anlaşılacağı üzere, sözleşmenin imza tarihi olan 13.01.2019 tarihinde davacı tarafın davalı müvekkiline kullanım hakkı devredebileceği tescilli bir markasının bulunmadığı hususunun açıkça anlaşılacağı, açıklanan nedenlerle de davalı müvekkilinin aylık sabit ortalama malzeme hariç 45.000,00 TL gideri bulunan iş yerini çevirmeye kirasını dahi ödeyememeye başladığını, netice itibariyle davalı müvekkilinin 1 yıl içerisinde ortalama aylık 40.000,00 TL, yıllık yaklaşık 500.000,00 TL zarar ettiğini, yine davalı müvekkilinin bir müddet daha ekonomik gücünün sözleşmeyi devam ettirmeye elverişli olsaydı dahi sonucun değişmeyeceğini, zira hukuken mücbir sebep olarak kabul edilen—— salgını nedeniyle de binlerce benzer iş yerinin zorunlu olarak kapattırıldığını ve/veya işsizlikten kapanma durumunda kaldığını, mücbir sebebin yasa ve sözleşme gereği de haklı fesih nedeni olduğunu, tek taraflı düzenlenmiş cezai şart talebinin hukuken kabul edilebilir bir yanı bulunmadığını, davalı müvekkilinin tacir sıfatına haiz olduğu değerlendirilse dahi karşılaştırlan ceza tutarının borçlunun iktisaden sarsılmasını, çöküntüye uğramasını, mucip olacak ise indirim isteyebileceğinin uygulamada kabul edildiğini, buna göre de cezanın indirilmesi gerektiğini, davacı tarafın herhangi bir hak ve alacağı bulunmadığından tüm taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili 04.07.2022 tarihli ıslah dilekçesinde özetle; Fazlaya dair tüm hakları ve ileride tekrar artırım veyahut yeni bir dava konusu edebilme hakkı saklı kalmak kaydıyla şimdilik 85.000 TL cezai şart, 5.345,52 TL fatura/cari hesap alacağı, 4.842,45 TL sözleşmesel ciro alacağı, olarak arttırdıklarını, dava tarihi itibariyle ticari temerrüt faizi ile birlikte müvekkili davacıya ödenmesine karar verilmesini fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla talep ve ıslah etmiştir.Davalı vekili 13.07.2022 tarihli ıslaha karşı beyan dilekçesinde özetle; Islah edilen davanın zaman aşımına uğradığını, bu nedenlerle davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Deliller
Tarafların ticaret sicil sorguları dosya arasına alınmıştır.
Davacı şirkete yazılan müzekkere cevabı dosya arasına alınmıştır.
——-Noterliğine yazılan müzekkere cevabı dosya arasına alınmıştır.
——Vergi Dairesine yazılan müzekkere cevabı dosya arasına alınmıştır.
——- Vergi Dairesine yazılan müzekkere cevabı dosya arasına alınmıştır.
—— yazılan müzekkere cevabı dosya arasına alınmıştır.
——- esas sayılı dosyasının Uyap kayıtları dosyamız arasına alınmıştır.
——-bilirkişi——bilirkişi ile ——-bilirkişi heyeti kök ve ek raporları dosyaya sunulmuştur.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe:
Dava, taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre tarafların edimlerini eksiksiz yerine getirip getirmediği, sözleşmenin feshinin haklı sebebe dayanıp dayanmadığı, bunun sonucu olarak davacının davalıdan herhangi bir cezai şart, mahrum kalınan kar, cari hesap ve manevi zarar alacağı bulunup bulunmadığı varsa miktarının ne olduğuna dair HMK 107.maddesi uyarınca açılmış tazminat davası ile 5.000,00 TL manevi tazminat davasıdır. Her ne kadar davacı tarafça dava dilekçesinde ve ıslah dilekçesinde, manevi tazminat dışında kalan tüm talepler “kısmi” ibaresi ile belirtilmiş ise de, hukuki tavsifin Mahkemenin görevi olduğu, bu bağlamda maddi tazminat kalemlerinden, niteliğine göre, cezai şart talebi hariç diğerlerinin belirsiz alacak vasfında olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce dava dilekçesi, cevap dilekçesi, taraflarca dosyaya sunulan deliller ve tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirilmiştir.Dosyada, davalı vekilinin mahkememin yetkisine itirazı ön inceleme duruşmasında değerlendirilmiş, taraflar arasında akdedilen yetki sözleşmesi hükümleri uyarınca davanın yetkili mahkemede açıldığı anlaşıldığından, itirazın reddine karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.Dosyada, davanın mahiyeti, miktarı, HMK 202 ve devamı maddelerinin kapsamı, davacı tarafın açıkça muvafakatinin bulunmaması bir bütün olarak gözetilerek tanık dinlenmesine yer olmadığına karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Dosya, —— bilirkişi,—— bilirkişi ile ——-bilirkişi heyetine tevdi edilmiş; 08.10.2021 tarihli rapora göre, dosyadaki bilgi, belge, taraflar arasında akdedilen sözleşme ışığında, markanın davacı adına tescil edildiği, marka tescil tarihinin, ——- sözleşmesi fesih tarihinden önce olduğu, tarafların ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulduğu ve lehlerine delil teşkil ettiği, tarafların ——-formlarının birbiri ile uyumlu olduğu, davalının ticari defter ve kayıtlarına göre davacı tarafa 5.345,52 TL cari hesap borcu olduğu, davalı tarafından, taraflar arasındaki sözleşmenin işlem temelinin çökmesi, sürdürülemez hale gelmiş olduğu, davacının sözleşmeden kaynaklanan edimlerini yerine getirmediği ileri sürülmüş ise de, bu iddiaları destekler delillerin dosyada mevcut olmadığı, davalının işletmenin zarar ettiği argümanı,doğruluğu ya da yanlışlığı bir yana, yalnız başına işlem temelinin çökmesi anlamına gelmeyeceği, davalının sözleşmeyi feshinin, haklı nedenle fesih olarak değerlendirilmediği, TBK 112. maddesine göre talep edebileceği sözleşmesel ciro alacağının 4.842,45 TL olduğu, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 12.6 maddesi uyarınca haksız fesih halinde 85.000,00 TL cezai şart ödemesinin kararlaştırıldığı ve bu bedelin talep edilebileceği, kar kaybı talebi yönünden, dosyadaki mevcut delillere göre Yargıtay’ın kar kaybı hesabı prensipleri uyarınca hesap yapmanın mümkün olmadığı rapor edilmiş olup, rapora itirazların değerlendirilmesi amacıyla aynı bilirkişi heyetinden ek rapor alınmış, itirazlar irdelenerek sunulan ek rapora göre, bilirkişi heyetinin ek rapordaki görüş ve kanaatinin kök rapordaki ile aynı olduğu görülmüştür.Davacı vekili, bilirkişi raporu doğrultusunda 04.07.2022 tarihli talep artırım dilekçesi ile 85.000 TL cezai şart, 5.345,52 TL fatura/cari hesap alacağı, 4.842,45 TL sözleşmesel ciro alacağı yönünden taleplerini ıslah etmiştir.Mahkememizce aldırılan bilirkişi kök ve ek raporlarının bu yönleriyle hükme esas alınmaya uygun, gerekçeli ve denetlenebilir bulunduğu, davalının sözleşmeyi haksız feshine bağlı olarak, davacının tazminat alacağının gündeme geldiği ve bundan sorumlu tutulması gerektiği kanaatinin mahkememizde hasıl olduğu, davacının usulüne uygun ıslah yaptığı, her ne kadar talep artırımından sonra davalı vekili tarafından zaman aşımı def’inde bulunulmuş ise de, Mahkememizce yapılan hukuki tavsife bağlı olarak, maddi tazminat kalemlerinden, cezai şart talebi hariç diğerlerinin belirsiz alacak vasfında olduğu, belirsiz alacak davası olarak açılması sebebiyle zaman aşımının gerçekleşmediği, yine cezai şart talebi yönünden de zaman aşımının gerçekleşmediği, taraflar arasındaki işin ticari iş olması sebebiyle 3095 sayılı kanun uyarınca ticari temerrüt faizinin talep edilebileceği, yine davacı dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi talep edildiği, buna bağlı olarak taleple bağlı kalındığı, belirsiz alacak olarak değerlendirilmeyen cezai şart talebi yönünden ise, ıslah edilen toplam 85.000,00 TL’nin; 5.000,00 TL’sinin dava tarihinden işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte, 80.000,00 TL’sinin 04.07.2022 ıslah tarihinden işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, 5.000,00 TL mahrum kalınan kar alacağına yönelik talebin sübut bulmadığından reddine ve sonuç olarak davacının maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile, toplamda 95.187,97 TL maddi tazminata hükmedilmesine karar vermek gerekmiştir.(Her ne kadar hüküm fıkrasında maddi tazminat kalemleri tek tek yazılırken cari hesap alacağı “5.345,52 TL” yazılması gerekirken sehven “5.245,52 TL” olarak yazılmış ise de, neticeten tüm kalemlerin tek tek toplamı 95.187,97 TL ettiğinden ve bu miktar da—– nolu hüküm fıkrasında açıkça yer aldığından, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratmamak amacıyla bu hususa değinilmekle yetinilmiştir).
Davacının ayrıca manevi tazminat talebi de mevcuttur.
Manevi tazminat konusunda belirtmek gerekir ki; Anayasanın güvence altına aldığı hak arama özgürlüğünün yanında, yine Anayasanın “Temel Haklar ve Hürriyetlerin niteliği” başlığını taşıyan 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu belirtildikten başka, 17. maddesinde de, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25.maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmıştır.Manevi tazminat sade bir ifade ile, zarar görenin kişilik değerlerinde iradesi dışında meydana gelen eksilmenin (manevi zararın) giderilmesi, tazmin ve telafi edilmesidir(——-
Manevi tazminata hükmedilirken uygulamaya 22/06/1966 gün 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararındaki (Belirtilmelidir ki; Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararları konularıyla sınırlı, sonuçlarıyla bağlayıcıdırlar, bkz: 2797 saıyılı Yargıtay kanunu m. 45;”İçtihadı birleştirme kararları benzer hukuki konularda Yargıtay Genel Kurullarını, dairelerini ve adliye mahkemelerini bağlar.)ilkeler ışık tutmaktadır. Manevi tazminat uygulamadaki yerleşen ilkeler ve tarafların sosyal ve ekonomik durumları da gözetilerek, hakimin takdirinde bir husustur. Mahkemeler kanunen kendilerine tanınan takdir haklarını dikkatlı kullanmalıdırlar. Takdir yetkisi, kanun koyucunun bilerek ve isteyerek, yani bilinçli olarak bıraktığı ——- boşlukların; hukuk kurallarını uygulamakla yükümlü olanlarca, olaylardaki özelliklerle toplumdaki ahlâkî düşünceler, hukukun birliği, takdir yetkisini tanıyan kuralın amacı, sosyal adalet gibi hususlar göz önünde tutularak ferdîleştirilip doldurulması yetkisidir. Hukukî niteliği bakımından, MK. m. 4’de tanınmış olan bu yetki, kural-içi boşluğu doldurup doldurmamak bakımından yargıca bir « s e r b e s t i » (ihtiyar) vermemiş; tersine, bir ödev yüklemiştir. Gerçekten, MK. m. 4’e göre, «hâkim —–hükmeder». Bu ibareden ödev niteliği kolaylıkla anlaşılmaktadır. Şu halde, hakim, takdirle ilgili şartların gerçekleşmesi halinde, takdir yetkisini kullanmakla yükümlüdür. Aksi takdirde, hakkın dağıtımından kaçınmış olur(——-Mahkememiz anılan hususların da farkında olarak, dosyaya dönüldüğünde, Manevi tazminatın amaçlarından biri caydırıcılık olmakla beraber diğeri manevi tatmin duygusudur. Manevi tazminat miktarı amacından çıkacak şekilde, tarafın maddi olarak çöküşüne neden olacak miktarda da olmamalıdır. Davacı tarafın sebepsiz olarak zenginleşmesine neden olmayacak, zarara uğrayanda manevi huzur doğuracak ve hükmedilecek tazminat miktarının cezalandırmaya veya malvarlığına ilişkin bir zararı gidermeye yönelik olmayacak şekilde olmasının Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında kabul edilmiş olduğu, tüm hususlar, yukarıdaki açıklamalar, 22/06/1966 gün 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararındaki (Belirtilmelidir ki; Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararları konularıyla sınırlı, sonuçlarıyla bağlayıcıdırlar, bkz: 2797 saıyılı Yargıtay kanunu m. 45;”İçtihadı birleştirme kararları benzer hukuki konularda Yargıtay Genel Kurullarını, dairelerini ve adliye mahkemelerini bağlar.)ilkeler göz önünde tutarak, davalının haksız nedenle sözleşmeyi feshetmiş olması,——- en işlek lokasyonlarından birinde davacının mevcut iş yerinin birden kapanması, tüm bunların ticari itibarı zedelemiş olması bir bütün olarak değerlendirilip hükümde gösterildiği şekilde davacının makul manevi tazminat talebinin kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Maddi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile toplam 95.187,97 TL tazminattan;
-85.000,00 TL cezai şart bedelinin; 5.000,00 TL’sinin dava tarihinden işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte, 80.000,00 TL’sinin 04.07.2022 ıslah tarihinden işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
-5.245,52 TL fatura alacağının dava tarihinden işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
-4.842,45 TL sözleşmesel ciro alacağının dava tarihinden işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
-5.000,00 TL mahrum kalınan kar alacağına yönelik talebin sübut bulmadığından REDDİNE,
2-Manevi tazminat davasının KABULÜ ile toplam 5.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 6.843,84 TL harçtan peşin alınan 281,78 TL nispi harç ile 1.628,00 TL ıslah harcının toplamı olan 1.909,78 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.934,06 TL harcın davalıdan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 281,78 TL peşin harç ile 1.628,00 TL ıslah harcının toplamı olan 1.909,78 TL harç gideri, 3.000,00 TL bilirkişi ücreti ve 93,00 TL posta masrafı olmak üzere toplam 5.002,78 TL yargılama giderinin davanın kabul edilen kısmı dikkate alınarak 4.752,64 TL ‘sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile —– uyarınca ——-bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davanın kabul edilen kısmı dikkate alınarak 1.254,00 TL’sinin davalıdan, 66,00 TL’sinin davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
6-Maddi tazminat davası bakımından davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan ——– uyarınca ——- vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Manevi tazminat davası bakımından davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan ——- vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
8-Maddi tazminat davası bakımından davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan ——- vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
9-Davalı tarafından yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
10-Karar kesinleştiğinde varsa bakiye gider avansının yatırana iadesine,Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde——nezdinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.E-duruşmaya son verildi.