Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/573 E. 2022/772 K. 17.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/573 Esas
KARAR NO: 2022/772
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 20/07/2020
KARAR TARİHİ: 17/11/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ /
DAVA/TALEP ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı arasında ticari ilişki içerisinde müvekkili tarafından davalıya mal temin edildiğini ve bu hizmet karşılığı fatura düzenlendiğini, müvekkilinin takip tarihi itibari ile —– cari hesap alacağının davalı tarafından ödenmediğini —— icra takibine, davalının müvekkilinin alacağını sürüncemede bırakmak amacı ile haksız ve kötü niyetli olarak icra takibine itiraz ettiğini , dava şartı olarak öngörülen arabuluculuk başvurusunun anlaşma ile sonuçlanmadığının beyanla davalının—— dosyasına yaptığı tüm itirazların iptatli ile takibin devamına, davalının takip tutarının %20 sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasının talep ve dava etmiştir.
CEVAP /TALEP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Açılan davayı kabul etmediğini , dosyada mevcut—– itiraz dilekçesini tekrar ettiğini, dilekçede belirtildiği üzere müvekkilinin davacı alacaklı şirkete herhangi bir borcu bulunmadığını, cari hesap ekstrelerinden ve ticari defter kayıtlarından da anlaşılacağı üzere müvyekkilinin, davacı şirketten dava dışı —– alıp ve karşılık gelen ödemeleri de yaptığını , bu konuda davacı şirketle müvekkili arasında yapıları yazışmalarda borç bulunmadığı mutabakatı sağlandığını, davacının tahsil etmiş olduğu alacağı tekrar tahsil etme girişiminde bulunan , bu ısrarlarını arabuluculuk ve huzurdaki davayla da devam ettiren davacının kötü niyetli olduğunu beyanla kötü niyetli olarak açılan davanın reddine, vekalet ücreti ve yargılama giderinin davacı tarafa tahmiline, asıl alacağın % 20 ‘den az olmamak üzere davacının kötü niyet tazminatı ödemesine , vekalat ücreti ve yargılama giderinin de davacı taraf üzerinde yükletilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLER : —– dosyası, —- Son Tutanağı, —– Kayıtları, Faturalar, Banka Kayıtları, Çek Fotokopileri, Taraf şirketlere ait ——-formları, Bilirkişi Raporları, dosyadaki sair bilgi ve belgeler.
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ :
Dava; 2004 Sayılı İİK’nin 67.maddesi gereğince açılmış İtirazın İptali ve Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) istemine ilişkindir.
6102 sayılı TTK’nin 4/2 maddesi gereğince dava değerine göre 6100 Sayılı HMK’nin 316 ilâ 322. maddeleri gereğince basit yargılama usulüne tabi işbu davada dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda basit yargılama usulüne göre duruşma açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmek suretiyle ön inceleme duruşması icra edilmiş, uyuşmazlık belirlenmiş ve vaki davete rağmen duruşmaya katılan taraf vekillerinin sulh olmak istemediklerine yönelik beyanları üzerine tahkikata geçilerek tahkikat işlem ve incelemeleri yerine getirilip tamamlanmış ve araştırılacak bir husus kalmadığı tespit edilerek, son duruşmada da taraf vekillerinin sözlü açıklamaları da dinlenip zapta geçirilerek aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır.
Öncelikle davaya esas—— sayılı dosyası fiziki olarak getirtilerek, incelenmiştir. Yapılan incelemede icra dosyasının davanın tarafları ve konusu ile uyumlu olduğu görülmüştür. Dosyaya mübrez Arabuluculuk tutanağına göre de hukuk uyuşmazlıklarında dava şartı zorunlu arabuluculuk sürecinin yerine getirildiği ve anlaşma sağlanamaması üzerine işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Davanın yasal dayanağı olan 2004 Sayılı İİK’nin 67.maddesinde; “——-Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.— Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın—– yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır. —–Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.—— Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” hükmü bulunmaktadır.
Yapılan açıklamalar, anılan yasal düzenlemeler, toplanan deliller ve yapılan yargılama sonucunda somut olaya bakıldığında evvela,——-sayılı dosyasından davalı-borçlu hakkında ticari satıma bağlı olarak düzenlenen faturalara bağlı olarak genel haciz yolula icra takibi başlatıldığı ,icra takibe yapılan itiraz üzerine icra takibinin durdurulduğu ve bir senelik yasal hak düşürücü süre içinde işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır. Mahkememizce açılan dava üzerine taraf teşkili sağlanarak işin esasının incelenmesine geçilmiş, taraf vekillerince gösteriler deliller ve davanın niteliği gereği resen toplanması gereken tüm deliller toplanmış ve 6102 Sayılı TTK’nin 83-85 maddeleri ve 6100 Sayılı HMK’nin 221.maddeleri kapsamında taraf şirketlerin ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş ve bu minvalde dosya bilirkişiye tevdi edilmiştir. Bilirkişi —-tarafından hazırlanan —– tarili tarihli raporda özetle ve mealen ; tarafların incelenen ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutuldukları, tarafların —- birebir örtüştüğü, davacının defter kayıtlarına göre dava konusu faturalara ilişkin alacağını dava dışı —–aldığı çeklerle tahsil ettiğini davacının alınan bu çekleri davalıya borç kaydettiği, bu alacağın şüpheli alacak olarak —- olarak kayıtlı olduğu, davalının ticari defter ve belgelerine göre ise işbu borcun —- ait iki adet çek ile ödendiğinin yer aldığı ve borç kaydının bulunmadığı, davacının ticari defter ve belgelerine göre alacağın nedenin dava dışı —— dava konusu faturalara ait alınan çeklerin virmanını geri alınmasından olduğu yönünde tespit ve görüşlere yer verilmiştir. Mahkememizce bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliği edilerek vaki itiraz ve beyanlar değerlendirilmiştir. Mahkememizce bu kapsamda bilirkişi raporunda sözü geçen çeklerin akıbetinin araştırılması gerekmiştir. Bu kapsamda gerekli açıklamalar istenmiş ve banka şubelerini çeklere ilişkin müzekkereler yazılmıştır. Netice itibariyle davacı vekilinin açıklamasından ve banka kayıtlarından işbu çeklerin —–numaralı dava dışı —– tarafından düzenlenmiş çekler olduğu, çeklerin karşılıksız çıktığı ve herhangi bir hukuki işlem yapılmadığı anlaşılmıştır. Bu veriler ışığında farklı bir bilirkişiden yeniden rapor alınması yoluna gidilmiştir. Bilirkişi ——-tarihli raporda önceki rapordaki veriler doğrulanmış ve benzer tespitlere yer verilmiştir. Anılan bilirkişi raporu da taraf vekillerine tebliğ edilmiş ve sunulan itiraz ve beyanlar değerlendirilmiştir. Ne var ki, olayın aydınlandığı tespit edilerek başkaca bir inceleme ve araştırmaya gerek görülmemiştir. Mahkememizce yapılan değerlendirmede esasen taraflarında kabulünde olduğu üzere taraflar arasında motorin alım/satımı gerçekleştirildiği, bu alım-satım ilişkine dava dışı ——–olduğu ve ödemelerin bu şirket tarafından gerçekleştirildiği, anılan dava dışı şirketin davacıya çekler düzenleyip verdiği ve hatta borcun ertelenmesi için yeni çekler alındığı, ancak çeklerin karşılıksız çıkması nedeniyle alacağın tahsil edilemediği ve çek ödemesine dayalı ——- işleminin tek taraflı olarak geri alındığı ve böyle davalının davacı ticari defterlerine göre icra takibine konu edildiği üzere borçlu göründüğü anlaşılmıştır. Ancak davacı vekili tarafından da beyan edildiği ve bankalarca gönderilen bilgi ve belgelerden anlaşıldığı üzere çeklerin karşılıksız çıktığı ve borcun ödenmediği, bir başka anlatımla çeklerin tahsil edilmediği sabit olmakla birlikte; çekin bir ödeme aracı olması ve çeklerin keşiceyi iade edilmediği sabit olduğundan, çeklerin icra işlemine tabi tutularak tahsili yönteminin işletilebileceği, keşideci şirketin iflas etmiş olmasının bu sonucu değiştirmeyeceği, tacir olan davacının sözleşme serbestisi ilkesi ve basiretli davranma yükümlüğü de gözetildiğinde davanın dinlenmeyeceği sonuç ve kanaati hasıl olmuştur. Davacı vekiline yaptırılan açıklamaya göre çeklerin davacı şirketin elinde bulunduğu sabit olduğuna göre dava tarihi itibariyle çeklerin karşılıksız çıkmasının hukuken davalıyı ilgilendiren ve bağlayan bir husus görülmemiştir. Öte yandan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun icra takibi ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 222/3 maddesine göre, usulüne uygun tutulan ticarî defter kayıtlarının sahibi lehine delil olabilmesi için diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticarî defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir. Dosyaya sunulan ve her iki tarafın ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan incelemeye bağlı olarak alınan bilirkişi raporlarında kayıtların birbirini doğrulamadığı, davalının defterlerine göre borç kaydı olmadığı açık olup davacı tarafından bu kapsamda da iddiası/alacağı ispat edilememiştir. Öte yandan her ne kadar davacı vekili dava dilekçesinde yemin deliline dayanmış ise de az yukarıda açıklandığı üzere itilafın çözümünde ödeme için dava dışı şirketten alınan çeklerin iade edilmemiş olması ve kesin delil niteliğindeki ticari defterler yeterli görüldüğünden yemin ile ispatı gerektirir bir husus bulunmadığı düşüncesiyle anılan delile ilişkin bir hatırlatma yapılmamıştır. Binaenaleyh, 4721 Sayılı TMK’nin 6 ve 6100 Sayılı HMK’nin 190, 222/3 vd. maddeleri gereğince ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
Davalı vekilinin 2004 sayılı İİK’nin 67/2 maddesi gereğince kötüniyet tazminatına yönelik talebine gelince; hüküm sonucuna yapılan yargılama, bilirkişi raporları ve ispat kurallana göre ulaşılması yanında davacının davalıya ızrar kastıyla ve kötü niyetle takip yaptığına yönelik davalının soyut beyan ve talebi dışında hukuki bir tespit ve beyyine bulunmadığından kabul edilmemiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında 6100 Sayılı HMK’nin 332/1 maddesine göre, 323. maddesinde sayılan yargılama giderleri ise aynı yasanın 326/1 maddesi gereğince aleyhinde hüküm verilen davacı şirket üzerinde bırakılmıştır. Bu kapsamda Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliğinin 26/2. Maddeleri gözetilerek dava öncesi——-bütçesinden ödenen arabuluculuk ücretinin de davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilmek suretiyle 6100 Sayılı HMK’nin 297/2 maddesi gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davanın REDDİNE,
2-)Davalının, 2004 sayılı İİK’nin 67/II maddesi gereğince haksız ve kötü niyetli takip nedeniyle tazminat talebinin, koşulları oluşmadığından REDDİNE,
3-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcının, peşin alınan 943,25 TL harçtan mahsubuyla bakiye 862,55 TL harcın karar kesinleştiğinde talebi halinde davacıya iadesine,
4-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca—— bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
5-)Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/1 maddesi uyarınca hesaplanan 12.495,97 TL nispi vekalet ücretinin ve 7,80 TL vekalet harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-)Davalı tarafından vekille temsil dışında (HMK’nin 323/1/ğ) yapılmış başkaca yargılama gideri bulunmadığından işbu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-)6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine, ( Yazı İşleri Müdürü tarafından Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince resen işlem yapılmasına, )
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı ; 6100 sayılı HMK’nin 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle ——– Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/11/2022