Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/565 E. 2021/471 K. 25.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/565 Esas
KARAR NO: 2021/471
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 16/07/2020
KARAR TARİHİ: 25/06/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/
DAVA/TALEP ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında ———– cari hesap alacağının takip talebinde ve ödeme emrinde detayı bildirilen oranlarda hesaplandığını ve hesaplanacak—–birlikte tahsili için —— sayılı dosyası ile borçlu aleyhine icra takibine geçildiğini, davalının icra takibine, borca ve tüm ferilerine haksız ve yersiz olarak itirazda bulunarak takibin durmasına neden olduğunu, borçlunun icra dosyasına yapmış olduğu itirazın haksız olup, borçlunun itirazında kötü niyetli olduğunu, zira müvekkili ile borçlu arasında akdedilen anlaşma gereği müvekkilinin bütün edimlerini yerine getirmesine rağmen davalıdan cari hesap alacağını alamadığından bahsi geçen takibin başlatıldığını, müvekkili firmanın tacir olduğunu, icra takibinde reeskont faiz oranlarının uygulanmasını istemesi yerinde olduğu gibi bu anlaşmayı kar elde etme gayesi ile akdettiğini, müvekkilinin kendi üzerine düşen edimi yerine getirmiş olmasına rağmen karşı tarafın edimini yerine getirmemesinden dolayı mağduriyet yaşadığını, her iki tarafta tacir olduğundan dolayı, işbu davayı açmadan önce, dava şartı olan ——anlaşma sağlamak amacıyla başvuru yapıldığını, ancak anlaşma sağlanamadığını, tüm bu nedenle duran icra takibine devam edebilmek için işbu davanın açılması zarureti hasıl olduğunu belirterek, davanın kabulü ile, davalının icra takibine yaptığı itirazın iptaline ve takibin devamına, alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP /TALEP: 6100 Sayılı HMK’nın 126-131 maddeleri kapsamında cevap dilekçesi verilmemiştir. Ancak davalı vekili tarafından vekaletname ibraz edilmiş, aşamalarda davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
DELİLLER: ——dosyadaki sair diğer bilgi ve belgeler.
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ:
Dava itirazın iptali ve tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) istemine ilişkindir.
Basit yargılama usulüne tabi işbu davada mahkememizce dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak ön inceleme duruşması icra edilmiş, uyuşmazlık belirlenmiş ve —– karşın tarafların sulh olmak istememeleri üzerine tahkikata geçilerek tahkikat işlemleri yerine getirilmiş ve karar duruşmasına katılan taraf vekillerinin son sözleri dinlenerek aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır.
Davaya konu—– getirtilerek, incelenmiştir. Yapılan incelemede icra dosyasının davanın tarafları ve konusuyla uyumlu olduğu görülmüştür. Dosyaya mübrez —– tutanağına göre de zorunlu arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği ve anlaşmazlık üzerine işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere ; 2004 Sayılı İİK.’nın 67.maddesinde ——Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak,——- alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.—– Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın—- yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.—Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının —– alacağını dava etmek hakkı saklıdır. —- Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” hükmü bulunmaktadır.
Yapılan yargılama ve toplanan delillere göre somut olaya baktığımızda; ————sayılı dosyasından davalı hakkında———kapasımında düzenlenen faturalara ve cari hesap ilişkisine göre icra takibi başlatıldığı ,takibe yapılan itiraz üzerine icra takibinin durdurulduğu ve bir senelik hak düşürücü süre içinde işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır. Mahkememizce yukarıda açıklanan usul işlemlerine müteakiben taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve dosya bilirkişi raporu düzenlenmesi için bir mali müşavir bilirkişiye verilmiştir. Bilirkişi —– tarafından davacı şirketin ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda hazırlanan işbu raporda özetle; taraflar arasında ticari ve akdi ilişki tespit edilerek; davalı tarafın —— bildiriminin yapıldığı, dava konusu hizmet alım faturalanın davacı kayıtlarına göre takip tarihi itibariyle —alacaklı olduğu, taleple bağlı kalınarak —– faiz isteyebileceği yönünde tespit ,hesap ve görüş bildirilmiştir. Bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiş ve taraflara beyan ve itirazlarını bildirmeleri için gerekli yasal süre tanınmış ve buna ilişkin beyanlar ve itirazlar da değerlendirilmiştir. Bu kapsamda alınan bilirkişi raporunun denetimi yapılmış ve dosya kapsamıyla genel olarak uyumlu olduğu değerlendirilmiştir. Yapılan itirazların ise hakimlik bilgi ve tecrübesi ile çözüleceği anlaşılmakla ek rapor alınmasına da gerek görülmemiştir. Tarafların, dosyaya mübrez—- göre cari hesap ilişkisi kapsamında faturaları vergi dairelerine bildirdikleri ve yapılan bildirimlerin birbirleriyle uyumlu olduğu anlaşılmıştır. ——davalının faturaları ticari defterlerini işlediği ve vergi dairesine bildirdiği anlaşılmakla artık faturalara konu mal veya hizmeti almadığını ya da bedeli ödediğini ispat etmesi gerekmektedir. Zira Ticari defterlere kaydedilmiş ve vergi dairesine bildirilmiş faturanın akdi ilişkinin varlığını da kanıtladığı kabul edilmektedir. Faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine kaydeden kimse, bu faturanın mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır ve fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir. Davalı bu yönde bir savunma öne sürmediği gibi herhangi bir ispat vasıtasına dayanmamış, bilgi ve belge sunmamış, ticari defterlerini de incelemeye ibraz etmemiştir. Böylece davacının davasını TMK’nın 6. HMK’nın 190 ve 222/3 maddeleri nazarında usulüne uygun olarak tutulan ve karşı tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi nedeniyle davacı şirketin lehine delil olarak kabul edilen ticari defter ve kayıtları ile asıl alacağa ilişkin olarak açıkça ispat ettiği anlaşılmıştır. Binaenaleyh dosyaya mübrez bilirkişi raporunun da gerekçeli, denetime açık, hüküm kurmaya elverişli ve yerinde olduğu kabul ve takdir edilerek davacının davasının kısmen kabul; kısmen reddi ile, davalı-borçlunun —– takip dosyasına konu alacağın —–kısmına yönelik yapmış olduğu itirazın iptali ile taraflar ticari şirket olması hesabiyle tacir olduklarından icra takibinin —- asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans işlemlerinde uygulanan — oranlarda ticari temerrüt faizi işletilmek suretiyle devamına karar verilmiştir. Ancak davalı-borçlunun icra takibiyle temerrüte düştüğü ve olayda taraflar arasındaki sözleşme ilişkisine göre TTK 1530.maddenin uygulanma imkanı bulunmadığı kanaatiyle fazlaya/faize —— ilişkin talebin ise reddine karar verilmiştir.
Davacının İcra İnkar Tazminatı İsteğine ilişkin yapılan değerlendirmede ise—— kararlılık kazanmış uygulamasına göre itirazın iptali davalarında İİK’nın 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak inkar tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada borçlunun itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmamaktadır. Bu yasal koşullar yanında takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması, başka bir ifadeyle borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç gerekse borçlu bakımından bu koşullar mevcut ise ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Bu açıklamalar ışığında somut olayda asıl alacağın gerçek miktarı belli olmasının yanında, davalı taraf da borcunun varlığı ve miktarını açık ve net olarak sözleşme ve cari hesap ilişkisi, ticari defter ve belgeleri ve yaptığı ödemelere göre açıkça belirleyip tespit edebilir durumdadır.—- davalının itirazının haksızlığına karar verildiğinden ve davalı-borçlu yönünden takibe konu alacak/borç muayyen olduğundan İcra İflas Kanunu’nun 67/2.maddesi gereğince şartları oluşmakla asıl alacağın —– icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine hükmedilmesi gerekmiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında 6100 Sayılı HMK’nın 332/1 maddesine göre, 323. Maddesinde sayılan yargılama giderlerinden sorumluluk, aynı yasanın 326/2 Maddesi gereğince tarafların haklılık durumu (kabul-ret) esas alınarak belirlenmiştir. Bu kapsamda Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliğinin 26/2. Maddeleri gözetilerek dava öncesi ——bütçesinden ödenen arabuluculuk ücretinin de kabul ve ret oranına göre karşılıklı olarak taraflardan alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilmek ve maddi hataya müteallik yazım hataları düzeltilmek suretiyle 6100 Sayılı HMK’nın 26 ve 297/2 maddeleri gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığıüzere;
1-)Davanın KISMEN KABUL;KISMEN REDDİNE,
2-)2004 sayılı İİK’nın 67/I Maddesi gereğince davalı-borçlunun—- sayılı takip dosyasına konu alacağın — kısmına yönelik yapmış olduğu itirazın İPTALİ ile icra takibinin—- asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans işlemlerinde uygulanan — değişen oranlarda ticari temerrüt faizi işletilmek suretiyle DEVAMINA, fazlaya —- ilişkin talebin REDDİNE,
3-)Davacının,2004 sayılı İİK’nın 67/II maddesi gereğince icra inkar tazminatı talebinin kabulüyle, asıl alacağın —- icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 16.924,40 TL karar ve ilam harcından başlangıçta alınan 3.047,18 TL peşin harç ile icra takip dosyasından peşin alınan 1.261,51 TL harcın mahsubuyla bakiye 12.615,71 TL Karar ve ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
5-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca —–bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin kabul oranına göre 1.296,24 TL’sinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
6-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca —- bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin ret oranına göre 23,76 TL’sinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
7-)Davacı tarafından yapılan 54,40 TL başvurma harcı, 3.047,18 TL peşin harç, 7,80 TL vekalet harcı, 68,50 TL posta masrafı ve 650,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.827,88 TL yargılama giderinin kabul oranına(%98,20) göre 3.758,98 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın (68,90 TL) davacı üzerine bırakılmasına, davalı tarafından vekille temsil dışında yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-)Davacı kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/1 maddesi uyarınca hesaplanan 25.793,11 TL nispi vekalet ücretinın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-)Davalı kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/1 maddesi uyarınca hesaplanan 4.080.00 TL nispi vekalet ücretinın davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10-)6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine ve bu konuda —– Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinın Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince Yazı İşleri Müdürü tarafından resen işlem yapılmasına,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı kabul edilen kısım için gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek dilekçeyle —– Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık; reddedilin kısım yönünden ise 6100 sayılı HMK.’nın 341/2. maddesi gereğince karar tarihi itibariyle kararın miktar yönünden —————- İstinaf kanun yoluna başvuru sınırının altında kaldığı anlaşılmakla, KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 25/06/2021