Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/525 E. 2022/332 K. 30.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/66
KARAR NO : 2022/335

DAVA : İtirazın İptali (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/02/2021
KARAR TARİHİ : 30/03/2022

Tarafları yukarıda belirtilen davanın Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından verilen ihtiyati haciz talepli dilekçe ile; davacı şirket ile davalı—- konusunda 05/08/2019 tarihli sözleşme imzalandığı ve bu sözleşmeye göre devralan davalı tarafından davacıya 488.000,00 TL ödeneceğinin belirtildiği halde bu ödemenin yapılmadığı, bunun üzerine işlemiş faizi ile birlikte —–Esas sayılı dosyası üzerinde takibe geçildiği, davalılar tarafından itiraz üzerine takibin durduğu, bunun üzerine —- arabuluculuğa başvurulduğu ancak anlaşma sağlanamadığı ve takibe itirazın haksız olduğu ileri sürülerek itirazın iptaline, takibin devamına, %20′ den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına ve ihtiyati hacze karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
Davacı vekili duruşmada da dava dilekçesini tekrar etmiştir.
Davalı —–. vekili duruşmada da tekrar ettiği cevap dilekçesinde icra takibine karşı süresinde borca, yetkiye, faize, faiz oranına ve fer’ilerine karşı itirazda bulunulduğu, müvekkili şirketin yerleşim yerinin ——diğer davalı arasında imzalanan sözleşme gereği hem —- yetkili kılındığının kararlaştırılmış olması nedeniyle mahkemenin yetkisine de itirazda bulundukları, aynı alacağa ilişkin olarak—- sayılı dosyası üzerinden yapılan takip nedeniyle derdestlik itirazında da bulunulduğu, arabuluculuk son tutanağındaki icra takibi ile davacının iddia ettiği icra takibi dosyasının farklı olması nedeniyle arabuluculuk dava şartının yerine gelmediği ve davanın usulden reddi gerektiği, davacı ile müvekkili şirket arasında herhangi bir ticari sözleşme bulunmadığı ve davacıya herhangi bir borcun olmadığı, takibe itirazların haklı olduğu ileri sürülerek davanın ve icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
Davalı——-. vekili tarafından ibraz edilen cevap dilekçesinde takibe dayanak gösterilen çekte bulunan imza ve kaşenin müvekkili şirkete ait olmadığı gibi buna ilişkin bir borcun da bulunmadığı, söz konusu işin 07/08/2019 tarihinde yapılan devir sözleşmesi ile müvekkili şirkete bırakıldığı ve söz konusu kamu idaresine ait bu işin gereği gibi yapılmaya başlandığı, diğer davalı şirket yetkililerinin bilgilendirmesi üzerine takibe dayanak yapılan çekten haberdar olunduğu ve çek görüntüsünün incelenmesi üzerine müvekkili şirket adına sahte imza ve kaşe kullanılarak ciro işleminin yapıldığının tespit edildiği, davacı tarafın asılsız iddialarla var olmayan bir borç ilişkisi ihdas etmeye çalıştığı, davacıya bir borcun bulunmadığı ileri sürülerek davanın ve icra inkar tazminatı talebinin reddine, %20′ den az olmamak koşuluyla kötü niyet tazminatına ve %10 oranında para cezasına karar verilmesi talep edilmiştir.
Celbedilip incelenen icra dosyasının UYAP içeriğine göre her iki davalı yönünden de süresinde yapılan itirazla takibin durmuş olduğu, —-faiz olmak üzere toplam —–takibe konulmuş olduğu, dayanak olarak yukarıda dava dilekçesinde belirtilen işe ilişkin sözleşme ve ayrıca çek ile diğer evrakların gösterildiği belirlenmiştir.
İbraz edilen Hukuk Uyuşmazlıklarında Dava Şartı Arabuluculuk Son Tutanağına —- numaralı,—- tarihinde yapılan başvurunun taraflarla ilgili olduğu, tarafların davete —ancak görüşme sonunda anlaşma sağlanamadığına dair— düzenlendiği, tutanakta konu uyuşmazlık belirtilirken —–verilen cevaba göre söz konusu—- takibinin taraflarla hiçbir ilgisinin bulunmadığı ve ——–hata yapılmış olması karşısında maddi hataya dayalı olduğu ve arabuluculuğun eldeki davaya dayanak olan — Esas sayılı takibine ilişkin olduğu, buna ilişkin itirazın yerinde olmadığı ve sonuçta arabuluculuğa başvuruya ilişkin dava şartının yerine getirilmiş olduğu belirlenmiştir.
Yetki itirazına yönelik usuli itirazın incelendiği ön inceleme duruşmasında alınan beyanların, yapılan irdelemelerin ve oluşturulan kararların yer aldığı söz konusu 30/03/2022 tarihli duruşma tutanağı içeriği:
”…
Davacı—— , duruşmaya katıldı. Belli yerde açık duruşmaya devam olundu.
Davalı—- mazeret bildirdiği ve yeni duruşma gün ve saatini —- öğreneceğini belirttiği anlaşıldı.
Mazeret talebi yönünden soruldu:
Davacı vekili: mazeretin takdirini mahkemeye bırakıyoruz ancak ön inceleme duruşmasının yapılmasını istiyoruz dedi.
Davalı — mazeretin takdirini mahkemeye bırakıyoruz ancak ön inceleme duruşmasının yapılmasını istiyoruz dedi.
GGD.
1-Mazeret talebinin içeriği, zapta geçen beyanlar, ön inceleme duruşması olması, önceki duruşmada da mazeret nedeniyle bir defaya mahsus kaydıyla talik edilmiş olması, buna ilişkin ara karar gereği, mazeret bildiren vekilin temsil ettiği davalı adına bütün savunmaların yapılmış olması, davanın niteliği ve dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde talik nedeni olmamak, vekil-müvekkil ilişkisi yönünden bir anlam içermek üzere davalı —- mazeretinin kabulüne,
2-İşlem sonucu UYAP üzerinden öğrenileceğinden bu konuda başkaca bir karar oluşturulmasına yer olmadığına,
3-Ön inceleme duruşması yapılmasına,
oy birliği ile karar verildi. Tefhimle açık yargılamaya devam olundu.
Tensip tutanağında da belirtildiği gibi davada HMK’nun 118 ila 186. Maddelerinde düzenlenen yazılı yargılama usulünün uygulanması gerektiği anlaşıldı.
Tensip ara kararlarının yerine geldiği anlaşıldı.
HMK-119-121 maddeleri uyarınca dava dilekçesi ve ekleri incelendi, Dava dilekçesi ve eklerinde herhangi bir eksikliğe rastlanmadı.
HMK-114-115 maddeleri uyarınca yapılan inceleme neticesinde dava şartlarının mevcut olduğu görüldü.
HMK-116-117 maddeleri uyarınca yapılan inceleme neticesinde yetki itirazının karara bağlanması gerektiği anlaşıldı.
Yetki itirazı yönünden soruldu:
Davalı —: yetki itirazımızı tekrar ediyoruz, dedi.
Davacı vekili: yetki itirazında bulunan sözleşmenin tarafı olmadığı gibi sözleşmenin tarafı olan diğer davalı tarafından yetki itirazı ileri sürülmemiştir, davalılardan birinin yerleşim yerinde dava açıldığı için mahkemenizin yetkili olduğunu düşünüyoruz, o nedenle yetki itirazının reddine karar verilsin dedi.
Davacı şirket ile davalı —– olan sözleşmenin 31. Maddesine göre İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğuna dair yetki şartının bulunduğu ve ayrıca davacı şirket, davalı—- arasında düzenlenen — sözleşmenin 4. Maddesine göre—Mahkemelerinin yetkili olduğuna dair yetki şartının bulunduğu anlaşılmakla bu yönden soruldu:
Davacı vekili: sözleşme ile ilgili tespite bir diyeceğimiz yoktur, ancak zapta geçen beyanımızı ve önceki beyanlarımızı tekrar ederiz, dedi.
Davalı ——– sözleşmedeki tespite bir diyeceğimiz yoktur, yetki itirazımız zaten buna dayalıdır, yetkisizlik kararı verilerek dosyanın — Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini istiyoruz, tercihimizi bu şekilde yapıyoruz dedi.
Dosya incelendi.
HMK. Madde 17 ve Madde 7 düzenlemelerine bağlı olarak yetki itirazının yerinde olduğu anlaşılmakla her iki davalı yönünden de yargılamanın bittiği bildirildi.
…”
şeklinde olup yukarıya aynen aktarılmıştır.
Yetki sözleşmesine ve yetki itirazına ilişkin HMK. düzenlemeleri:

YETKİ SÖZLEŞMESİ
Madde 17- (1) Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.
YETKİ SÖZLEŞMESİNİN GEÇERLİLİK ŞARTLARI
Madde 18- (1) Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri konular ile kesin yetki hâllerinde, yetki sözleşmesi yapılamaz.
(2) Yetki sözleşmesinin geçerli olabilmesi için yazılı olarak yapılması, uyuşmazlığın kaynaklandığı hukuki ilişkinin belirli veya belirlenebilir olması ve yetkili kılınan mahkeme veya mahkemelerin gösterilmesi şarttır.
YETKİ İTİRAZININ İLERİ SÜRÜLMESİ
Madde 19- (1) Yetkinin kesin olduğu davalarda, mahkeme yetkili olup olmadığını, davanın sonuna kadar kendiliğinden araştırmak zorundadır; taraflar da mahkemenin yetkisiz olduğunu her zaman ileri sürebilir.
(2) Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.
(3) Mahkeme, yetkisizlik kararında yetkili mahkemeyi de gösterir.
(4) Yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı, süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hâle gelir.”
şeklinde olup, yukarıya aynen aktarılmıştır.
Dosyaya örneği sunulan ve taraflar arasında ihtilafsız olan 05/08/2019 tarihli sözleşmenin 4. Maddesinde uyuşmazlıkların çözümünde —- Mahkemelerinin yetkili olacağının kararlaştırılmış olduğu belirlenmiştir.
HMK. madde 17 kapsamında yapılan irdeleme sonunda yukarıya aynen alınan bu maddeye ilişkin yasal düzenleme, bu düzenlemenin kesin yetki olması, taraflar arasında ihtilafsız sözleşmede yer alan yetki şartına göre —– Mahkemelerinin yetkili olması, cevap dilekçesi ile birlikte yetki itirazının süresinde ileri sürülmüş olması, yetki itirazında bulunan davalı vekilinin sözleşmede ön görülen seçenekten —- Ticaret Mahkemelerini tercih etmiş olması karşısında bu düzenlemeye bağlı yetki itirazının yerinde olduğu ve davalının birden fazla olması halinde ortak yetkiye ilişkin HMK. madde 7 düzenlemesi ile dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde— Mahkemelerinin yetkili olduğu ve her iki davalı yönünden de yetkisizlik kararı verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Sonuç olarak taraflar arasındaki yetki sözleşmesine, HMK. madde 17 düzenlemesine ve süresinde yapılan yetki itirazına bağlı olarak Mahkememizin yetkisine itirazın yerinde olduğu ve HMK. madde 7 düzenlemesine de bağlı olarak yetki itirazının kabulü ile Mahkememizin yetkisizliğine ilişkin olmak üzere aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Yetki itirazının kabulü ile Mahkememizin her iki davalı yönünden de YETKİSİZLİĞİNE ve davanın USULDEN REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesine bağlı olarak ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 20/1 maddesinde belirtilen 2 haftalık süre içinde, taraflardan birinin talebi halinde dosyanın görevli ve yetkili —-Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-Süresinde başvuruda bulunulması halinde harç ve yargılama giderleri ile avansa ilişkin hususların 6100 sayılı HMK.’nın 331/2 maddesi gereğince görevli ve yetkili Mahkemece değerlendirilmesine,
4-Süresinde başvuruda bulunulmaması halinde HMK. Madde 20 düzenlemesine bağlı olarak davanın açılmamış sayılmasına yönelik gerekli usuli kararın resen verilmesi gereğinin gözetilmesine,
5-Yukarıdaki hüküm fıkralarında belirtilen ihtimallerde gözetilerek yargılama sonucunda ve resen yapılacak gider olmadığı takdirde, gerekirse resen yapılacak giderde mahsup edilmek ve HMK. Madde 333 düzenlemesi gözetilmek sureti ile avansın kullanılmayan kısmının yatırana iadesine,
6-İhtiyati haciz talebinin yetkili mahkemece değerlendirilmesine,
İlişkin olmak üzere davacı vekilinin ve daval—– yüzlerine karşı aleni olarak yapılan yargılama sonunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.