Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/518 E. 2021/478 K. 28.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/518 Esas
KARAR NO : 2021/478

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/06/2020
KARAR TARİHİ : 28/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirket ile müvekkili arasında —- ticari ilişki olduğunu bu ticari ilişki neticesinde sözleşme imzaladıklarını müvekkilinin üzerine düşen kısımları tam olarak ifa ettiğini, davalı tarafa faturalar kesildiğini davalı tarafın bu faturaları ödemediğini bu nedenle —— esas sayılı dosyasında takip başlattıklarını ancak borçlunun takibe haksız itirazının iptali ile takibin devamını davalının taşınır ve taşınmaz mallarının üstüne tedbir konulmasını, davalı borçlu aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalı borçluya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Cevap dilekçesi verilmemiştir.
DELİLLER:
—— , Bilirkişi Raporu, dosyadaki sair diğer bilgi ve belgeler.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasıdır.
Mahkememizce dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak ön inceleme duruşması icra edilmiş ve tarafların sulh olmaması arabuluculuğa da gitmek istememeleri nedeniyle uyuşmazlık belirlenerek işin esasının incelemesine geçilmiştir.
2004 Sayılı İİK.’nın 67.maddesi; “(Değişik fıkra: 17/07/2003-4949 S.K./15. md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. (Değişik fıkra: 09/11/1988-3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır. (Mülga fıkra:17/07/2003-4949 S.K./103.md.)Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır. (Ek fıkra:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” hükmüne amirdir.
Davaya konu ——– sayılı icra dosyası getirtilerek incelenmiştir. Yapılan incelemede icra dosyasının davanın tarafları ve konusu ile örtüştüğü görülmüştür.
Yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, taraflar arasında mal ve hizmet alım-satımına dayalı ticari ve hukuki ilişki bulunduğu ve bu kapsamda davacı tarafından cari alacaktan kaynaklı alacağının davalı tarafından ödenmemesi üzerine davacı tarafından bu cari alacağa ilişkin olarak ilamsız icra takibi başlattığı, davalının vaki itirazı nedeniyle takibin durduğu ve yasal süresi içinde işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır. ——
Davacı tarafın bildirdiği tüm deliller toplanmış, davalı taraf ise ne davaya cevap vermiş ne de ticari defter ve kayıtlarını bilirkişi incelemesine hazır etmek üzere teslim etmiştir. Böylelikle dosya taraflar arasındaki alacağın varlığı ve miktarına ilişkin rapor verilmesi için bilirkişiye tevdi edilmiştir. Bilirkişi tarafından verilen rapor taraflara tebliğ edilmiş ve denetimi yapılmıştır. Yapılan incelemede davacı tarafından usulüne uygun olarak tutulan ticari defterlerinin alacağın varlığını— raporda açıklandığı gibi davacının davalıdan 7.856,50 TL fatura bakiye alacağı olduğu, davacının icra takibine konu ettiği faturaları, ticari defterlerinde kayıt altına aldığı, işbu faturalara dayanak olan irsaliyelerde teslim alan kısmında imzanın bulunduğu, ayrıca davalının ilgili faturalara itiraz etmediği, iade faturası da düzenlemediği, bakiye ücretin de davalı tarafından ödendiğine ilişkin herhangi bir bilgi ve belge sunulmadığı tespit edilmiştir.
Tüm bu nedenlerle davacı tarafın incelenen kayıtlarında davalının davacıya 7.856,50 TL tutarda borçlu bulunduğu ve davacının alacağının varlığını ispat ettiği anlaşılmıştır. Yine davacı taraf bakiye alacağının ödenmesi için davalı tarafa 17/05/2018 tarihili ödeme ihtarı gönderildiği ve davalının temerrüde düştüğü, bu nedenle davacının bilirkişi raporunun tespit ettiği üzere 1.742,11 işlemiş faiz alacağının da bulunduğu tespit edilmiştir.
Dosyaya mübrez —- raporunun dosya kapsamı ile uyumlu— elverişli ve yerinde olduğu kabul ve takdir edilerek davacının—- sayılı dosyasına karşı yapmış olduğu itirazının İİK’nın 67/1. maddesi gereğince kısmen iptali ile takip tarihinden itibaren asıl alacağa ticari temerrüt faizi uygulanmak suretiyle devamına karar verilmiştir.
Davacının İcra İnkar Tazminatı İsteğine ilişkin yapılan değerlendirmede ise —uygulamasına göre itirazın iptali davalarında İİK’nın 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının — itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak inkar tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmamaktadır. Bu yasal koşullar yanında takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması böylece borçlunun borç tutarını — etmesinin mümkün bulunması başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç gerekse borçlu bakımından bu koşullar mevcut ise ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Olayımızda davalının borcunun cari hesap ve ticari defterlere göre açık ve net olarak belirli ve belirlenebilir olduğundan İcra İflas Kanununun 67/2.maddesi gereğince asıl alacağın %20’si olan 1.571,30 TL icra inkar tazminatının da davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
Yine her ne kadar dava kısmen reddedilmiş olsa da, dava konusu uyuşmazlıkla ilgili olarak yapılan arabuluculuk görüşmelerine davalının katılmadığı, mazeret de göndermediği anlaşıldığından Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 25 ve 26/2. Maddeleri gözetilerek yargılama giderlerinin tamamından davalı taraf sorumlu tutulmuş, davalı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmemiş ve dava öncesi ——- ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilerek 6100 Sayılı HMK’nin 297/2 maddesi gereğince aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-) Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
Davalının—— Esas sayılı takip dosyasına asıl alacak 7.856,50 TL ve işlemiş faiz 1.742,11 TL olmak üzere toplam 9.598,61 TL kısmına yönelik yapmış olduğu itirazın İPTALİ ile icra takibinin asıl alacağa (7.856,50 TL ) takip tarihinden itibaren %19,50 ve değişen oranlarda ticari temerrüt faizi uygulanmak suretiyle DEVAMINA, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-) Asıl alacağın %20’si olan 1.571,30 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-) Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 655.68 TL karar ve ilam harcının, peşin alınan 118,25 TL harçtan mahsubuyla bakiye 537,43 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-) Davacı tarafından yapılan 54,40 TL başvurma harcı, 118,25 TL peşin harç, vekalet harcı 7,80 TL, posta ücreti 38,50 TL ve 600 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 818,95 TL yargılama giderinin Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 25 ve 26/2. Maddeleri gereğince davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-) Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-) Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 25 ve 26/2. Maddeleri ile —– bütçesinden ödenen 1.320 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
7-) Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan——- vekalet ücretinın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
😎 Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 25 ve 26/2. Maddeleri gereğince davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
9-) HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine ve bu konuda Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinın Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince Yazı İşleri Müdürü tarafından resen işlem yapılmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı kabul edilen kısım için gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek dilekçeyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık; reddedilin kısım yönünden ise HMK.’nın 341/2. maddesi gereğince karar tarihi itibariyle kararın miktar yönünden İstinaf kanun yoluna başvuru sınırının altında kaldığı anlaşılmakla, KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.