Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/483 E. 2021/185 K. 17.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/483
KARAR NO: 2021/185
DAVA: Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
DAVA TARİHİ : 04/06/2020
KARAR TARİHİ: 17/03/2021
Tarafları yukarıda belirtilen davanın Mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından ibraz edilen dava dilekçesi ile davacı şirketin ——- tüm hak alacak ve borçları ile birlikte devraldığı, davalı sigorta şirketinin — ünvanının daha sonra —- olduğu ve daha sonra——– aldığı halen bu ünvanla faaliyetini sürdürdüğü, taraflar arasında muhtelif sigorta poliçelerine bağlı olarak kurulan sigorta ilişkisinin konusunun — verilen —olduğu ve araç üzerindeki ——– —- karayollarında hareket halindeyken bir kazaya karışması halinde —— sigortalanmış olduğu halde şantiyelerde veya ilgili alanda sabit bir halde ve—- vasfı bulunmaksızın ——— meydana gelebilecek hasarlar için —- sınırları dahilinde 3. kişilere verebileceği hasarlara karşılık 3. şahıs mali mesuliyet sigortası ile maddi ve manevi risklere karşı davalı şirketçe sigorta edildiği; söz konusu sigorta poliçeleri kapsamında olmak üzere ————- sayılı taşınmazdaki inşaat yapımı sırasında —– tarafından yapılmakta olan inşaatın işçisi ——- tarihinde meydana gelen kaza nedeniyle vefat ettiği; olayın ——— teminatından —- dosyasının açıldığı ve varılan sulh kapsamında söz konusu dosya zımnında davacı şirket tarafından —- ödenmesinin kararlaştırıldığı ve —- tarihli söz konusu protokol gereğince davacı şirket tarafından —- tarihinde—– tarihinde — olmak üzere toplam—– ödenmek zorunda kalındığı (sulh protokolü içeriği de bu şekilde olup tarihlerde maddi hata söz konusu değildir, protokol öncesi yapılan ödemeler tarihleri ile protokolde belirtilmiştir) ve söz konusu ödemenin davalı sigorta şirketinden talep edildiği halde çoğu zaman cevap vermeye dahi gerek görülmeksizin taleplerin karşılıksız bırakıldığı ve sonuçta ödeme yapılmadığı; davalı sigorta şirketine de ihbar edilen ve müteveffanın mirasçıları tarafından açılıp —- bozma sonrası —- alan davada maddi ve manevi tüm hakların davalılar tarafından karşılanması nedeniyle —- tarihli feragat dilekçesi ile davadan feragat edilmesi sonucu davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiş olduğu, söz konusu dosya üzerinden temin edilen raporda— oranında kusurlu olduğunun belirtildiği; — tarafından açılan ve —-dosyası üzerinden—- tarihinde verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin —sayılı kararın tebliğ aşamasında olduğu, bu dosya üzerinden temin edilen raporda ise — kusurlu olduğunun belirtildiği; söz konusu —sayılı dosya üzerinden sonuçlanan dava ile ilgili olarak ——–sayılı dosyası üzerinden icra işlemlerinin söz konusu olduğu ve davalı sigorta şirketinin başvuruya olumlu cevap vermesini beklemek yerine davacı şirketin itibarını kendince korumaktan başka bir çaresinin kalmaması üzerine sonuçta belirtilen farklı kusur raporlarına da bağlı olarak şekillenen yargılama süreçlerinin devamında cebri icra tehdidi altında davacının payına düşen——- ödemek durumunda kaldığı, davalı sigorta şirketi tarafından ödenmesi gereken söz konusu bedelin ödenmediği ve bu davanın açılması durumunda kalındığı ve poliçeler kapsamında davalının sorumlu olduğu; tazminat yükümlüsüne karşı kesilen zaman aşımı süresinin sigortacıya karşı da kesilmiş olacağı, sigortacı bakımından kesilen zaman aşımının tazminat yükümlüsü bakımından da kesilmiş olacağı ve söz konusu davalar nedeniyle davalar süresince zaman aşımının kesilmiş olduğu , kaldı ki hem davadan önce sigorta şirketi nezdinde dosyanın açılmış olması ve hemde davanın sigorta şirketine de ihbar edilmiş olması nedeniyle zamanaşımının söz konusu olmadığı ileri sürülerek ve fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmak suretiyle sigorta poliçesi kapsamında davalı sigorta şirketi tarafından ödenmesi gerektiği halde ödenmemesi nedeniyle davacı tarafça ödenmek zorunda kalınan —–ödeme gününden itibaren ticari faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden tazminine ve ayrıca davacı şirketin ödemek zorunda kaldığı başkaca ödemelerin ve uğradığı/uğrayacağı zararlar ile bu zararlar nedeniyle talep edilmesi imkanı bulunan diğer alacakların tespitine karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
Davacı vekili duruşmada da dilekçesini aynen tekrar etmiştir.
Davalı vekili tarafından süresinde ibraz edilen cevap dilekçesinde dava konusu uyuşmazlıkla ilgili kazanın —– tarihinde meydana gelmiş olması ve TTK. Madde 1420 düzenlemesi nedeni ile davanın zaman aşımına uğradığını savunarak zaman aşımı itirazında bulunulmuş olup, esas yönden de kazanın riziko adresinde meydana gelmediği ve olayın teminat kapsamında olmadığı ileri sürülerek davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
Davacı vekili tarafından ibraz edilen cevaba cevap dilekçesinde davalı sigorta şirketine zararın meydana gelmesinden itibaren defalarca başvuruda bulunulduğu halde davalı tarafın teminat kapsamında olan ödemeyi yapmaması nedeni ile dava konusu ödemelerin davacı tarafça yapılmak durumunda kalındığı ve son ödeme tarihinin ——olması nedeni ile zaman aşımı süresinin dolmadığı ve ayrıca tazminat yükümlüsüne karşı kesilen zaman aşımının sigortacıya karşı da kesilmiş olacağı, sigortacı bakımından kesilen zaman aşımının tazminat hükümlüsü bakımından da kesilmiş sayılacağı, hem davadan önce sigorta şirketi nezdinde dosya açılmış olması ve hem de davanın sigorta şirketine de ihbar edilmiş olması nedenleri ile sonuçta tazminata ilişkin dava nedeni ile zaman aşımı süresinin kesilmiş olduğu savunularak zaman aşımı itirazının yerinde olmadığı ileri sürülmüştür.
İbraz edilen dava şartı arabuluculuk son tutanağına göre taraflar oturuma katıldıkları halde anlaşamadıkları belirlenmiştir.
Ön inceleme duruşmasında dava şartları yönünden bir engel olmadığı belirlenerek taraflar arasında akdedilen muhtelif sigorta poliçelerine bağlı olarak ve — tarihinde meydana gelen — ölümü ile sonuçlanan iş kazası nedeni ile davacı tarafından ———- maddi ve manevi zarar karşılığı olarak ödenen tazminatın rücuan davalıdan tahsil edilip edilemeyeceği ve talep edilebilmesi halinde davacının davalıdan talep edebileceği tazminat miktarının ne olduğunun aydınlatılmasına yönelik ihtilaf noktaları belirlendikten sonra zaman aşımı itirazının karara bağlanması gerekmiştir.
Gerekli kısımları celp edilen —- sayılı dosya üzerinden işlem gören davanın önceki esasının — olduğu, bozma sonrası— aldığı, davacılarının —mirasçıları olduğu, aynı Mahkemenin birleşen —- davasının da ek dava niteliğinde olduğu, davalıların arasında —tarihinde eldeki davanın davacısı olan şirketle birleşen—— unvanlı şirketin de yer aldığı, ihbar olunanlar arasında—- bulunduğu; birleşen —– davasının davacılarının da — mirasçıları olduğu, davalılar arasında söz konusu—— unvanlı şirketin ve —– de yer aldığı, asıl dava tarihinin — davanın tarihinin ise — tarihi olduğu — tarihinde verilen — sayılı kararla davanın ve birleşen davanın feragat nedeni ile davanın reddine karar verildiği belirlenmiştir.
Gerekli kısımları celbedilen —-icra dosyasının ise —– sayılı dosyası üzerinden verilen kararın icrasıyla ilgili takip olduğu, takip alacaklılarının — mirasçıları olduğu ve takip borçluları arasında ——–unvanlı şirketin ve —— de yer aldığı, belirlenmiştir.
Yine gerekli kısımları celbedilen ——- sayılı dosyası üzerinden işlem gören davanın davacısının —– olduğu ve davalılar arasında —— unvanlı şirketin de yer aldığı, ihbar olunanlar arasında ise ——- tarihinde verilen —— sayılı kararla davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olduğu belirlenmiştir.
Gerekli kısımları celbedilen —- sayılı dosyası üzerinden işlem gören ve —- tarihinde taksirle ölümüne neden olma suçuna ilişkin Kamu Davası olduğu ve sanıklar —– hakkında görülen Kamu Davasına ilişkin olduğu ve sanıkların mahkumiyetine ilişkin ——-kararı kesinleşmiş olduğu belirlenmiştir.
Söz konusu bütün davalar ve takipler yönünden eldeki davanın davacısı olan şirketin davacı ve takip alacaklısı konumunda olmadığı anlaşılmıştır.
Davaya ve cevaba ilişkin dilekçelere, diğer davalara ilişkin safahata, — kayıtlarına ve tüm dosya kapsamına göre olayın —-tarihinde meydana geldiği hususunda ihtilaf bulunmadığı, olayın adresi ve teminat kapsamında olup olmaması yönünden ihtilaf olduğu; zaman aşımı itirazı yönünden taraflar arasındaki ihtilafın zaman aşımı süresinin başlangıcına esas alınacak tarihin hangi tarih olması gerektiği ve zaman aşımını kesen sebep olup olmadığı noktasında toplandığı belirlenmiştir.
Davacı taraf söz konusu tazminata ilişkin olan ve —- mirasçıları tarafından açılan dava — tarafından açılan davanın zaman aşımı süresini kestiğini ve ayrıca son ödemenin yapıldığı —– tarihinin esas alınması gerektiğini ileri sürmüş davalı taraf ise —– olay tarihinin esas alınması gerektiğini ve TTK. Madde 1420 düzenlemesine göre zaman aşımı süresinin geçtiğini savunarak zaman aşımı itirazında bulunmuştur.
—– tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun konuya ilişkin hükümleri:
12. ZAMANAŞIMI
Madde 1420- (1) Sigorta sözleşmesinden doğan bütün istemler, alacağın muaccel olduğu tarihten başlayarak iki yıl ve 1482 nci madde hükmü saklı kalmak üzere, sigorta tazminatına ve sigorta bedeline ilişkin istemler her hâlde rizikonun gerçekleştiği tarihten itibaren altı yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.
(2) Diğer kanunlardaki hükümler saklıdır.

10. ZAMANAŞIMI
Madde 1482- (1) Sigortacıya yöneltilecek tazminat istemleri, sigorta konusu olaydan itibaren on yılda zamanaşımına uğrar.
…”
şeklinde olup yukarıya aynen aktarılmıştır.
6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun ilgili hükmü:
“…
E) ZAMANAŞIMI SÜRELERİ VE HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRELER
Madde 6 – (1) Türk Ticaret Kanununun yürürlüğe girmesinden önce işlemeye başlamış bulunan zamanaşımı süreleri ile hak düşürücü süreler eski hukuka tâbidir.
(2) Zamanaşımı ile hak düşürücü sürelere ilişkin diğer hususlar, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren Türk Ticaret Kanununa tâbidir….”
şeklinde olup yukarıya aynen aktarılmıştır.
6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun ilgili hükmü:”…
Madde 1268- Sebepsiz yere ödenmiş bulunan primin veya sigorta bedelinin geri alınması alacakları dahil sigorta mukavelesinden doğan bütün mutalebeler, iki yılda müruruzamana uğrar.
şeklinde olup yukarıya aynen aktarılmıştır.
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunun ilgili hükümleri:”…
D. ZAMANAŞIMININ KESİLMESİ
I. SEBEPLERİ
Madde 154- Aşağıdaki durumlarda zamanaşımı kesilir:
1. Borçlu borcu ikrar etmişse, özellikle faiz ödemiş veya kısmen ifada bulunmuşsa ya da rehin vermiş veya kefil göstermişse.
2. Alacaklı, dava veya def’i yoluyla mahkemeye veya hakeme başvurmuşsa, icra takibinde bulunmuşsa ya da iflas masasına başvurmuşsa.
II. BİRLİKTE BORÇLULARA ETKİSİ
Madde 155- Zamanaşımı müteselsil borçlulardan veya bölünemeyen borcun borçlularından birine karşı kesilince, diğerlerine karşı da kesilmiş olur.
Zamanaşımı asıl borçluya karşı kesilince, kefile karşı da kesilmiş olur.
Zamanaşımı kefile karşı kesilince, asıl borçluya karşı kesilmiş olmaz.”
şeklinde olup yukarıya aynen aktarılmıştır.
Yukarıya aynen alınan ilgili yasal düzenlemeler, taraflar arasındaki ihtilaflı ve ihtilafsız noktalar, yukarıda özetlenen davaların ve icra takibinin tarafları ve rolleri; eldeki davanın davacısının davacı ve takip alacaklısı konumunda olduğu bir dava ve takip bulunmaması, olayın —– meydana gelmiş olması, eldeki bu davanın — tarihinde açılmış olması ve tüm dosya kapsamına nazaran zaman aşımına ilişkin sürenin başlangıcına—— alınması gerektiği, davacının açtığı bir dava ve takip söz konusu olmadığından diğer davaların ve takibin zaman aşımını kesen sebepler arasında yer almadığı ve buna göre de varılan sonuca etkili olmamakla birlikte olay tarihinin, 6102 sayılı Kanunun yürürlüğünden önceki bir tarih olması nedeniyle 6762 sayılı Kanunun uygulama kapsamında kaldığı, bununla beraber her iki kanun yönünden de ön görülen 2, 6 ve 10 yıla ilişkin süreler geçtikten sonra eldeki bu davanın açılmış olduğu ve zaman aşımı itirazının yerinde olduğu sonucuna Heyet çoğunluğunca varılmış ise de ——-çoğunluğunun bu görüşüne iştirak etmemiştir.
Sonuç olarak söz konusu yasal düzenlemelere, olayın —–tarihinde meydana gelmiş olmasına, diğer davalarla ilgili olarak yukarıda yapılan açıklamalara, taraflar arasındaki sigorta sözleşmesine dayanan ilişkiye, ceza zaman aşımına ilişkin düzenlemelerin olayımızda uygulanmasının söz konusu olmamasına ve tüm dosya kapsamına nazaran, Heyet çoğunluğu olarak ileri sürülen zaman aşımı itirazının yerinde olduğu sonucuna varıldığından bu doğrultuda —— karşı oyu ve oy çokluğu ile aşağıdaki şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Zaman aşımı itirazının kabulü ile davanın bu nedenle REDDİNE,
2-Maktu karar harcının peşin harçtan mahsubu ile artan 8.906 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan harç ve giderin davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
4-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunun madde 18/A-(13) ve (14) düzenlemelerine ve Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesine bağlı olarak Arabulucuk Bürosu tarafından yapılan ve ——- Bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL zaruri giderin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
5-Davalı vekili için tarife gereğince hesap ve takdir edilen 43.300,00 TL nispi avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
6-Davalı tarafça yapılmış olan 7,80 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Artan avansın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
İlişkin olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı yapılan yargılama sonunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde ——-Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere ———- karşı oyu ve oy çokluğu ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.17/03/2021
İSTANBUL ANADOLU
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/483
KARAR NO: 2021/185
MUHALEFET ŞERHİ VE GEREKÇESİ

Dava, sigortalının üçüncü kişilere ödediği tazminatların, muhtelif sigorta poliçeleri kapsamında sigortacısından tahsili istemine ilişkindir.
Somut olayda davacı şirket —— tarihinde davacı şirketin yaptığı inşaat çalışması sırasında işçisi dava dışı müteveffa—— mirasçılarının açmış olduğu davalar sonucunda ödemek zorunda kaldığı tazminatı sigortacıdan talep etmektedir. Davacı sigortalıya karşı açılan işbu davalar sürürken taraflarca varılan sulh gereğince yapılan ödeme sonucunda —- sayılı dosyası ve birleşen davalar yönünden taraflar arasında düzenlenen —- tarihli sulh protokolü sonucunda davanın/birleşen davaların feragat nedeniyle reddine karar verildiği ve —- tarihinde de tashihe ilişkin ek karar ihdas edildiği görülmüştür. Taraflar arasında sigorta poliçeleri yönünden bir itilafsa bulunmamaktadır. Uyuşmazlık bu aşamada zamanaşımı üzerinde toplanmakta olup mahkememizin dosyanın mündericatına rağmen 6100 sayılı HMK’nın 142. maddesi gereğince zamanaşımı defini direk karara bağlamak suretiyle ‘hakikatli’ bir karar verdiği evvelin buraya şerh edilmelidir.
Sigorta sözleşmelerinden doğan davaların hangi sürede zamanaşımına uğrayacağı, 6762 sayılı TTK’nın sigorta genel hükümlere ilişkin 1268. maddesinde “Sebepsiz yere ödenmiş bulunan primin veya sigorta bedelinin geri alınması alacakları dahil sigorta mukavelesinden doğan bütün mutalebeler, iki yılda müruruzamana uğrar” ve 6102 sayılı TTK’nın sigorta genel hükümlerine ilişkin 1420 maddesinde “(1) Sigorta sözleşmesinden doğan bütün istemler, alacağın muaccel olduğu tarihten başlayarak iki yıl ve 1482 nci madde hükmü saklı kalmak üzere, sigorta tazminatına ve sigorta bedeline ilişkin istemler her halde rizikonun gerçekleştiği tarihten itibaren altı yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.(2) Diğer kanunlardaki hükümler saklıdır” şeklinde düzenlenmiştir. Bununla birlikte sadece sorumluluk sigortaları yönünden, 6762 sayılı TTK’dan farklı olarak, zamanaşımı süresi 6102 sayılı TTK’nın 1482. maddesi uyarınca “Sigortacıya yöneltilecek tazminat istemleri, sigorta konusu olaydan itibaren 10 yılda zamanaşımına uğrar” şeklindeki düzenlemeyle 10 yıl olarak belirlenmiştir.
6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un ”Zamanaşımı süreleri ve hak düşürücü süreler” başlıklı 6. maddesinde de ”Türk Ticaret Kanununun yürürlüğe girmesinden önce işlemeye başlamış bulunan zamanaşımı süreleri ile hak düşürücü süreler eski hukuka tâbidir. Zamanaşımı ile hak düşürücü sürelere ilişkin diğer hususlar, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren Türk Ticaret Kanununa tâbidir.” düzenlemesi bulunmaktadır.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olaya baktığımızda; üçüncü kişiler tarafından davacı-sigortalıya karşı açılan davalar -birleşen davalar ———– karar sayılı ilamıyla sonuçlanmıştır. Davacı şirket tarafından meydana gelen kaza/riziko nedeniyle üçüncü kişilere ödenen tazminatların sigorta poliçeleri kapsamında tahsilini amaçlayan işbu dava ise —- tarihinde açılmıştır. Bu tarihlere göre olaya zamanaşımı yönünden 6103 sayılı Yasa’nın 6. maddesi uyarınca 6102 sayılı TTK hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. Buna göre somut olayda zamanaşımının başlangıç tarihi davacıya karşı açılan —- tarihli karar ve bu karara vesile —- tarihli sulh protokolüdür. Dosya kapsamında anılan davanın kesinleşme tarihine ilişkin bir bilgi bulunmamakla birlikte her duruma ve özellikle aynı zamanda ödemeye ve davalardan feragata esas olduğu anlaşılan — tarihli sulh protokolüne göre dava tarihi itibariyle —- yıllık zamanaşımı sürelerinin hiçbiri dolmamıştır. Mahkememiz çoğunluğunun kabulünde olduğu üzere olayın meydana geldiği —- tarihinde esasen davacı-sigortalının mal varlığında doğrudan bir eksilme meydana gelmemektedir. Zira hasar ve zarar nedeniyle olay tarihi itibariyle sigorta ettirenin henüz tazminat ödemeye mahkum olup olmayacağı belli değildir. —– için ödeme yapılacağı veya yapıldığı zamandır.—— sigortalı tarafından sigortacıya gerek hasar ihbarı ve gerekse davanın ihbarı yapıldığına göre davanın zamanaşımı süresi içinde açıldığı aşikardır. Binaenaleyh somut olayda zamanaşımının dolmadığı, yargılama yapılarak uyuşmazlığın esasına ilişkin bir karar verilmesi gerektiği sonuç ve inancıyla sayın çoğunluğun davanın zamanaşımı nedeniyle reddine yönelik kanaat ve kararına iştirak edilmemiştir. 31.03.2021