Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/460 E. 2021/248 K. 20.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/460 Esas
KARAR NO: 2021/248
DAVA: Tespit
DAVA TARİHİ : 20/04/2020
KARAR TARİHİ: 20/04/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;—- tarihli ——-numaralı, ———- devrine ilişkin———geçerliliğinin tespitini talep ettiklerini, Müvekkili ——— yürüttüklerini, bu dönemde şirketin müdürü olarak görevlendirdikleri personelce verilen yetkilerin kötüye kullanıldığını, alacakların tahsil edilmediğini, tahsil edilenlerin ise haricen tahsil edildiğini, davalının piyasaya borç bıraktığını ve sırra kadem bastığını, fabrikanın yaklaşık iki yıl boyunca atıl vaziyette kaldığını, ülke ekonomisindeki olumsuz gelişmelere paralel olarak da şirketin zor durumda kaldığını,—- değişen mevzuat gereği bölge isimlerinin kullanılma yasağı nedeniyle,—————– değiştirilmesine ve bu maksatla başka bir firma———- hale geldiğini, —– tarihte her konuda en yetkili iken kararlar aldıklarını, devir konusunun —tarihinde kararlaştırıldığını, devir işlemlerinin tamamlanamadığını, — yapılamadığını ve— gerçekleştiğini, devir işlemleri —— tarihinde kararlaştırıldığını, tamamlanmasının ise — tarihine kadar sürdüğünü, bu sürede yapılan işlemlerin esasa ilişkin değil şekli işlemler olduğunu beyan ederek—- sahip , —- ilişkin — tespitini———- sayılı ilamının hukuka aykırı bir şekilde oluşturulup kesinleştirildiğinden, telafisi mümkün olmayan zararların önlenmesi için bu davanın sonuçlandırılmasına kadar tedbiren durdurulmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan alınarak taraflarına ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacıların, —— 6769 Sayılı Sinai Mülkiyet Kanunu’nun 5. Maddesinin 1/c bendi uyarınca bölge isimlerinin kullanılması yasağından ötürü doğal mineralli su işletme ruhsatının başka firmaya devrinin zorunlu hale geldiğini iddia ettiklerini 6769 Sayılı Sinai Mülkiyet Kanunu’nun 5. Maddesinin 2. Fıkrasında “Bir marka, başvuru tarihinden önce kullanılmış ve başvuruya konu mal veya hizmetler bakımından bu kullanım sonucu ayırt edici nitelik kazanmışsa bu markanın tescili birinci fıkranın (b), (c) ve (d) bentlerine göre reddedilemez.” hükmü bulunduğunu, müvekkilinin —-tarihinde yapılan — — olarak seçildiklerini —- görev süreleri— tarihinde sona erdiğini, müvekkili şirketin,——– ——- devredilmesine yönelik karar aldıklarını, bu devir esnasında —- dolduğunu, müvekkili şirketin eski yöneticileri aldıkları karar ile, kendilerinin hissedarı ve yöneticisi oldukları, davacıların hissedarı oldukları —— söz konusu ruhsat devir işlemini gerçekleştirdiklerini yapılan işlemin kötü niyetli bir işlem olduğunu,——- bedelsiz bir şekilde ve yönetim kurulunun görev süresinin bittiği tarihte yapılmış olmasının kötü niyetli olduğunu, —- tarihli yönetim kurulu kararının batıl olduğunun tespiti yönünde, —- sayılı dava dosyasının açıldığını, mahkemece yapılan yargılama sonucunda, ———-TTK’nın 391. Maddesi uyarınca batıl olduğunun tespitin karar verilmiş olup, iş bu kararın kesinleştiğini, davacının, iş bu davadaki talep konusu ile ilgili, HMK 303. maddesi çerçevesinde verilmiş bir kesin şeklen ve madden kesin bir hükmün mevcut olduğunu, usule ilişkin tüm taleplerinin ve beyanlarının nazara alınarak davanın öncelikle usulden reddine, haksız, hukuki mesnetten yoksun ve dayanaksız davanın esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya aidiyetine karar verilmesini talep etmiştir.
Deliller
Tarafların—- dosya arasına alınmıştır.
—– cevabı dosya arasına alınmıştır.
—–müzekkere cevabı dosya arasına alınmıştır.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe:
Dava—- tarihli —— paftasında yer alan ——-devrine ilişkin yönetim kurulu kararının geçerli olduğunun tespitine dair tespit davasıdır.
6100 sayılı HMK 114.maddesi gereğince: “(1) Dava şartları şunlardır:
a) Türk mahkemelerinin yargı hakkının bulunması.
b) Yargı yolunun caiz olması.
c) Mahkemenin görevli olması.
ç) Yetkinin kesin olduğu hâllerde, mahkemenin yetkili bulunması.
d) Tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları; kanuni temsilin söz konusu olduğu hâllerde, temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması.
e) Dava takip yetkisine sahip olunması.
f) Vekil aracılığıyla takip edilen davalarda, vekilin davaya vekâlet ehliyetine sahip olması ve usulüne uygun düzenlenmiş bir vekâletnamesinin bulunması.
g) Davacının yatırması gereken gider avansının yatırılmış olması.
ğ) Teminat gösterilmesine ilişkin kararın gereğinin yerine getirilmesi.
h) Davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması.
ı) Aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması.
i)Aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması.”
6100 sayılı HMK 115/2 maddesi gereğince: “Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.”
6102 sayılı TTK 450.maddesi gereğince: “Genel kurul kararının iptaline veya butlanına ilişkin mahkeme kararı, kesinleştikten sonra bütün pay sahipleri hakkında hüküm ifade eder. —- bu kararın bir suretini derhâl —— koymak zorundadır.”
Somut olaya gelince davacı taraf dava dilekçesinde —— paftasında yer alan——– ilişkin —– kararının geçerli olduğunun tespitini talep etmiştir.
Dava dilekçesinin içeriği, iddianın ileri sürülüş biçimi, gelen müzekkere cevapları ve tüm dosya kapsamına göre; davaya konu edilen ———— sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda TTK 391 maddesi uyarınca batıl olduğunun tespitine karar verilmiş olup, istinaftan feragat edilmesi üzerine hükmün—— tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. TTK 450.maddesindeki düzenlemeye göre, genel kurul kararının iptaline veya butlanına ilişkin mahkeme kararının, kesinleştikten sonra bütün pay sahipleri hakkında hüküm ifade edeceği belirtilmiş olup, her ne kadar yönetim kurulu kararının iptaline veya butlanına ilişkin mahkeme kararının pay sahipleri hakkında nasıl bir etki yaratacağı kanunda açıkça düzenlenmemiş ve bu husus boşluk olarak bırakılmış ise de, Hukuk Muhakemesinde kıyasın mümkün olduğu, ilgili kanun maddesinin kıyasının somut olayda mümkün olması karşısında, kıyas yapılmak suretiyle TTK 450.maddesi uygulanarak, yönetim kurulu kararının iptaline veya butlanına ilişkin mahkeme kararının da pay sahipleri hakkında hüküm ifade etmesi gerektiği kanaatine varılmıştır. ——–sayılı kararının maddi anlamda kesin hüküm (HMK 303) teşkil ettiği, kesin hükmün olumsuz dava şartı olduğu, aynı yönetim kurulu kararının butlanına ilişkin kesinleşmiş ve infaz edilmiş bir mahkeme kararı varken artık aynı nedenlere dayalı olarak yönetim kurulu kararının geçerli olduğunun tespitine dair dava açılamayacağı,——– hükmünü taraflar arasında hükümsüz kılacak şekilde yeniden yargılama yapılamayacağı, davada olumsuz dava şartının gerçekleşmediği, bu hususun da hakim tarafından re’sen gözetilmesi gereken ve eksikliği giderilemeyecek bir konu olduğu sabit görülerek dinlenmesi mümkün olmayan davanın 6100 sayılı HMK’nın 114/1-i ve 115/2. maddelerine göre dava şartı yokluğundan usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kesin hüküm sebebiyle 6100 Sayılı HMK 114/1-i ve 115/2 maddeleri gereği dava şartı yokluğundan usulden REDDİNE,
2-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubuyla kalan 4,90TL harcın davacılardan müşterek ve müteselsilen tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 7/2 maddesi gereğince 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacılardan müşterek ve müteselsilen alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Karar kesinleştiğinde varsa bakiye gider avansının yatırana iadesine,
Dair, davacılar vekillerinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde ——— Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/04/2021