Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/45 E. 2022/810 K. 01.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/45 Esas
KARAR NO: 2022/810
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 30/11/2018
KARAR TARİHİ: 01/12/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ /
DAVA/TALEP ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; —- tarihinde dava dışı —— plakalı aracın yaya konumundaki müvekkiline çarptığını, sürücünün tam ve asli kusurlu olduğunu, kaza nedeniyle müvekkilinin ayağında kırıklar meydana geldiğini ve platin takıldığını, davalı sigorta şirketinin kaza nedeniyle meydana gelen maddi tazminat, tedavi gideri, bakım gideri ve diğer sair harcamalardan sorumlu olduğu, dava öncesinde sigorta şirketine başvurulduğu ancak herhangi bir cevap verilmediği ileri sürerek davalarının kabulü ile —– sürekli iş göremezlik, —— tedavi gideri ve — bakıcı giderinin avans faiziyle davalıdan tahsiline yargılama ücreti ile vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP /TALEP :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete usulüne uygun başvuru yapılmadığını, müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçe teminatı kapsamı ile sınırlı olduğunu, ———-kusur raporu alınması gerektiğini, davacı tarafından bakıcıya ihtiyaç duyduğunun ve bakıcı gideri ödendiğinin ispat edilmesi gerektiğini, tedavi giderlerine ilişkin sorumluluğun —– ait olduğunu, tazminattan indirim gerektiren hususlarda araştırma yapılması gerektiğini, müvekkilinin —– tarihinden işletilen faizden sorumlu tutulamayacağını, sigortalı
araç ticari olmadığından avans faiz talebinin haksız olduğunu savunarak davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafın üzerinde bırakılmasına karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLER : Dava dilekçesi ve ekleri, cevap dilekçesi ve ekleri, —- Soruşturma Dosyası,—-Örnekleri, ,—-Dosyası, —Araştırmaları,— Kayıtları, ——Belgeleri, — Kayıtları,——-tarihli raporu, —– ön Raporu, Bilirkişi Kusur Raporu, Bilirkişi Hesap Raporu, dosyadaki diğer bilgi ve belgeler.
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ :
Dava, Trafik Kazası nedeniyle 6098 Sayılı TBK’nin 54. Maddesi gereğince açılan Maddi Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) istemine ilişkindir.
6102 sayılı TTK’nin 4/2 maddesindeki yollamasıyla dava değerine göre 6100 Sayılı HMK’nin 316 ilâ 322 maddelerinde düzenlenen basit yargılama usulüne tabi işbu davada mahkememizce yetkisizlik kararı ile gelen dosyada usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak ön inceleme duruşması icra edilmiş ve uyuşmazlık belirlenmiştir. Akabinde esasları, süreci ve hukuki sonuçları açıklanarak taraflar sulh olmaya davet ve teşvik edilmelerine karşın karşın duruşmaya katılan davacı vekilinin beyanına göre tarafların sulh yoluna gitmek istemediklerinin anlaşılması üzerine tahkikata geçilerek tahkikat işlemleri yerine getirilmiş, deliller incelenmiş ve karar duruşmasına katılan davacı vekilinin son sözleri dinlenip zapta geçilerek aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır. Davanın açılış tarihi itibariyle Arabuluculuk dava şartına bağlı olmadığı hemen ifade edilmelidir.
Somut olaya geçmeden üzere dava konusu olayın hukuki temeli ve uyuşmazlığın çözümüne etki eden yasal düzenlemelere kısaca değinmekte yarar vardır.
Bilindiği üzere haksız fiil öğretide hukuka aykırı zarar verici fiil olarak tanımlanmaktadır. Haksız fiilin unsurları ise eylem, hukuka aykırılık, zarar, kusur ve illiyet bağı olarak gösterilmektedir. Buna göre haksız fiilden bahsedebilmek için hukuka aykırı bir eylem bulunmalı, bu eylemden bir zararın doğmalı, zararlandırıcı eylemde bulunan kişinin kusurlu bulunması ile zarar ile kusur arasında illiyet bağının olması gerekmektedir. Bu beş unsurun varlığı halinde zarar veren kişi eylemden dolayı zarara uğrayan kişi ya da kişileri maddi ve manevi zararlarını karşılamak durumundadır. Türk Medeni Kanunu’nun 6 ve 6100 Sayılı HMK’nın 190. maddelerinie göre haksız fiilin unsurlarını ispat etme yükü davacıdadır. Davacı zararı, haksız eylemi ve zarar ile haksız eylem arasındaki illiyet bağını ispat etmek durumundadır. 6098 Sayılı TBK’nin 50.maddesine göre de zarar gören ,zararını ve zarar verenini kusurunu ispat yükü altındadır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, “İşletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı yasa’nın 85/1. maddesinde, “ bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı” aynı Yasa’nın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” hükümlerine yer verilmiştir. Yine aynı yasanın 88/1 maddesi gereği de bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur.
Kaza tarihinde yürürlükte olan Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, “sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.
Yukarıda açıklanan yasal düzenlemelerden anlaşılacağı üzere, ——- motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır. Bu sebepledir ki, sigorta şirketinin sorumluluğu, sigortalı araç sürücüsünün kusurunun bulunması halinde sözkonusu olup poliçe limitiyle sınırlıdır. Zira, kanunun emredici hükmü gereği yaptırılan zorunlu trafik sigortalarında sigortacı, işletene düşen hukuki sorumluluğu teminat altına aldığına göre, ancak işletenin sorumlu olduğu oranda zarardan sorumlu olacaktır. İşletene hukuken yükletilemeyen zarardan, onun sorumluluğunu teminat altına alan sigortacının sorumlu tutulması da mümkün değildir. Zira sigorta şirketinin sorumluluğu 2918 Sayılı KTK’nin 86/1. maddesi gereğince işletenin eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kusuru oranında poliçe limitiyle sınırlıdır. Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir.
2918 Sayılı KTK’nin 90. maddesinin yaptığı atıf gereğince uygulanması gereken 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun Bedensel zarar başlıklı 54. maddesinde “Bedensel zararlar özellikle şunlardır:1. Tedavi giderleri. 2. Kazanç kaybı. 3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar. 4. Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.” şeklinde düzenleme bulunmaktadır. ” Buna göre bedensel zarara uğrayan kimse tamamen veya kısmen çalışamamasından ve ilerde ekonomik yönden uğrayacağı yoksunluktan kaynaklanan zarar ve ziyanı ile bütün masraflarını zarar verenlerden isteyebilir. Bunlar doktrin ve Yargıtay uygulamaları ile geçici işgöremezlik nedeniyle iş ve kazanç kaybı, sürekli işgöremezlik, kalıcı sakatlık ya da maluliyet nedeniyle çalışma gücü ve kazanç kaybı, tedavi giderleri ve tüm iyileşme sürecinde yapılan her türlü masraflar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar olarak kabul edilmektedir.
Yukarıda gösterilen yasal düzenlemeler ve yapılan açıklamalar ışığında somut olaya gelince;—– tarihinde—plakalı araç sürücüsü dava dışı —— sevk ve idaresindeki—- plakalı aracın davacı yaya—- çarpması şeklinde yaralanmalı trafik kazası meydana gelmiştir. Kazaya karışan— plakalı araç kaza tarihi olan ———— nezdinde sigortalı olduğu adı geçen şirketin davalı sigorta şirketi ile birleştiği ve dolayısıyla diğer şartların varlığı halinde davalı sigorta şirketinin bedensel zarardan doğan tazminattan sorumlu tutulacağı aşikardır. Bu kapsamda öncelikle davacının kaza nedeniyle iş gücü kaybının belirlenmesi gerektiği ortadadır. Dosyaya mübrez —— tarihli raporunda kaza tarihinde yürürlükte olan Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği ve ekli cetvellere göre davacının iyileşme (geçici iş göremezlik süresi) 3 ay olduğu sürekli iş göremezlik süresinin ise % 44 olduğu yönünde rapor bulunduğu ve raporun ——– gereğince hükme esas alınabileceği anlaşılmıştır. Mahkememizce kazada kusur durumunun da tespit edilmesi gerektiğinden dosya —-gönderilmiş fakat daire tarafından dosyadaki mevcut bilgi ve belgelere göre rapor tanzim edilmeyeceği bildirilmiştir. Bunun üzerine dosya kusuru ilişkin rapor düzenlenmesi için —— resen seçilen Trafik kazaları konusunda uzman bir bilirkişiye verilmiştir. Bilirkişi —– tarafından genelde olay yerinin ve özelde caddenin renkli görüntüleri , araç ve davacı yayanın konumlarını krokili olarak gösteren ve son derece aydınlatıcı ve denetimi mümkün raporunda meydana gelen kazada davacı yayanın bir kusurunun bulunmadığı, kusurun % 100 oranında birden fazla kural ihlali yapan sürücü—— da olduğu yönünde tespit ve görüşlerini içeren rapor verilmiştir. Kuşkusuz bilirkişi raporları taraf vekillerinin inceleme ve itirazlarına sunulmuş ve vaki beyan ve itirazlar dosyaya dahil edilmiş ve değerlendirilmiştir. Mahkememizce yapılan inceleme ve değerlendirmede; gerek geçici ve kalıcı çalışma gücü kaybına ilişkin raporu gerekse kazada kusura dair raporun gerekçeli, yeterli ve hüküm kurmaya elverişli olduğu inancı oluştuğundan tazminat hesabı yapılması aşmasına geçilmesi gerekmiştir. Bu—–dosya bu kere yine —– resen seçilen nitelikli hesaplamalar uzmanı bir bilirkişiye verilmiş ve davacının alacağının varlığı ve miktarına ilişkin rapor düzenlemesi istenmiştir. —- tarafından hazırlanan raporda özetle; davacının asgari ücret oranında gelirini ve belirlenen maluliyetine göre —- göremezlik alacağının hesaplandığını, ancak sigorta şirketinin poliçe limiti olan——– sorumlu tutulabileceği yönünde rapor verilmiştir. Tazminat hesabına ilişkin işbu bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edildiği halde herhangi bir itiraz öne sürülmemiştir. Bu sırada davacı vekili tarafından dava HMK’nin 107. maddesi kapsamında belirsiz alacak davası olarak açıldığından, talep arttırım dilekçesi verilmiş ve arttırılan miktara göre harç tamamlanmıştır. Ayrıca işbu dilekçede talepler geçici, kalıcı, —- Kapsamı dışında kalan tedavi gideri ile bakım ve bakıcı gideri olarak tek tek gösterilmiş ve ona göre talebin toplam —– arttırıldığı tespit edilmiştir. Yukarıdan beri sıralı olarak açıklanan kişideki hasar——- kazda kusur ve tazminat hesap raporlarının somut olaya uygun ve yerinde olduğu anlaşılmış, ayrı ayrı denetimleri yapılmış ve her birinin hüküm kurmaya yeterli ve elverişli olduğu görülmüştür. Şu var ki, hesap raporunda yalnızca geçici işgöremezlik raporu hesaplanmış olsa da , somut olayın özellikleri, adli tıp raporundaki üç aylık iyileşme, yani geçici iş göremezlik süresi göz önüne alındığında ve diğer tıbbi bilgi ve belgeler ile yaralanmanın niteliği, sağlık şikayetlerine ve maluliyete dair yaşanan zorlu süreç gereği yapılması muhtemel giderlere havi istenen —– diğer tazminat kalemlerinin gerçekte yapılan veya yapılması beklenen maddi giderlerin çok çok altında kaldığı açık olduğundan talep gibi her bir tazminat kalemi yönünden ayrı ayrı hüküm kurulabileceği değerlendirilip aynıyla takdir edilmiştir. —– Binaenaleyh; taleple bağlılık ilkesi, talep arttırm dilekçesi, poliçe tür, tarih ve limiti, davalı yönünden temerrüt tarihi, faiz tür ve oranı hususları ve özellikle hasar, kusur ve hesaba ilişkin benimsenen sıralı bilirkişi raporları da gözetildiğinde TMK’nin 6, HMK’nin 190 maddeleri gereğince usulüne uygun olarak ispat edildiği sonuç ve kanaatiyle davanın kabulü ile;— geçici iş göremezlik , — tedavi ve bakıcı giderleri ile — kalıcı iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam— tazminatın temerrüt tarihi olan— tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte; davalı sigorta şirketinden —— alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir.
6100 Sayılı HMK’nin 332/1 maddesine göre, 323. maddesinde sayılan yargılama giderleri HMK’nin 326/1 maddesi uyarınca aleyhine hüküm verilen davalı şirket üzerinde bırakılmak suretiyle 6100 Sayılı HMK’nin 26, 297/2 maddeleri gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-)Davanın KABULÜ ile, —- geçici iş göremezlik ,— tedavi ve bakıcı giderleri ile —- kalıcı iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam — tazminatın temerrüt tarihi olan — tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte; davalı sigorta şirketinden ————–alınarak davacıya verilmesine,
2-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 17.077,50 TL karar ve ilam harcının 35,90 TL peşin harç ve 854,00 TL tamamlama harcından mahsubuyla bakiye 16.187,60 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-)Davacı tarafından yapılan 35,90 TL başvurma harcı 35,90 TL peşin harç, 854,00 TL tamamlama harcı, 5,20 TL vekalet harcı, 383,75 TL posta masrafı ve 1.950,00 TL bilirkişi masrafı olmak üzere toplam 3.264,75 TL yargılama giderinın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-)Davacı kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/1, 13/2 maddeleri uyarınca takdir ve hesap edilen 38.000,00 TL nispi vekalet ücretinın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-)6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine, ( Yazı İşleri Müdürü tarafından Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince resen işlem yapılmasına, )
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda ; 6100 sayılı HMK’nin 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle — Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.01/12/2022