Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/405 E. 2021/162 K. 11.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/405 Esas
KARAR NO: 2021/162
DAVA : İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/03/2020
KARAR TARİHİ: 11/03/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ /
DAVA/TALEP ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında cari hesap ilişkisi bulunduğunu, müvekkili olan şirket tarafından kesilen faturaların davalı tarafından borç kabul edildiğini, bu borç nedeni ile davalının aleyhine ————- sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının haksız ve kötü niyetli olarak borca itiraz ettiğini, ticari defterler incelendiğinde borcun tespit edilebileceğini, davalının ayrıca ticari ilişkinin varlığına ilişkin bir itirazda bulunmadığını, bu sebeplerle herhangi bir ödeme yapmayan davalı taraf için icra takibi başlatıldığını ve itiraz üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptali ile %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ile yargılama giderleriyle vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP /TALEP : Davalı vekili tarafından vekaletname sunulmuş ve cevap dilekçesi verilmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili olan firmanın müşterilerine ait ürünlerin nakliye, dağıtım ve depolanması faaliyetleri ile iştigal etmekte olduğunu, müşteri firmaların ———– doğrultusunda alt nakliyeci ve tedarikçi firmalar ile anlaşma yapılarak nakliye konusu yükümlülükler yerine getirebildiğini, alacaklı iddiasında bulunan davacı firma ile de çalışıldığını, Davacı tarafından icra işlemlerine başlanması sonrasında, yapılan incelemede davacı tarafa verilen nakliye görevi çerçevesinde, nakliye işleminin gerçekleşip gerçekleşmediğine, nakliye konusu ürünlerin varış adresine tam ve eksiksiz olarak teslim edilip edilmediğine ilişkin taşıma irsaliyelerinin müvekkili olan firmaya teslim edilmemiş olduğunun anlaşıldığını, bu halde, davacı taraf, üstlenmiş olduğu nakliye hizmetini tam ve eksiksiz şekilde yerine getirip getirmediğinin belli olmadığını, Davacı tarafın dava dilekçesinde icra takibine yapılan itiraz sonrasında bir kısım ödeme yapıldığını bu hali ile borcun kabul edildiğini iddia ettiğini, oysa ödemesi yapılan söz konusu bedelin, taşıma irsaliyeleri davacı tarafından müvekkili olan firmaya teslim edildiğini, davacı tarafın alacak iddiasının dayanağını açıklamış olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini ve yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLER: ————- Bilirkişi Raporu, dosyadaki diğer bilgi ve belgeler.
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ:
Dava , İtirazın İptali ve tazminat (Taşıma Sözleşmesinden Kaynaklanan) istemine ilişkindir.
Basit yargılamaya tabi işbu davada mahkememizce dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak ön inceleme duruşması icra edilmiş ve tarafların vaki davete rağmen sulh olmak istememeleri üzerine uyuşmazlık belirlenmiş ve aynı celse tahkikata geçilerek mübrez ve toplanan tüm deliller incelenmiş ve taraf vekillerinin son beyanları alınarak aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır.
Öncelikli Davaya esas ———— getirtilerek dosya arasına alınıp incelenmiştir. Yapılan incelemede icra dosyasının davanın tarafları ve konusu ile uyumlu olduğu görülmüştür. Ayrıca Dosyaya mübrez Arabuluculuk tutanağına göre de zorunlu arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği ve anlaşmazlık üzerine işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Burada öncelikle davanın yasal dayanağının hatırlatılmasında yarar vardır; 2004 Sayılı İİK.’nın 67.maddesi; ——– Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. ——- Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın ———–yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır. —–Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır. ——– Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” hükmüne amirdir.
Yapılan yargılama, anılan yasal düzenleme ve toplanan delillere göre uyuşmazlığa bakıldığında; ——— dosyasından davalı hakkında taşıma sözleşmesi kapsamında cari hesap ilişkisine bağlı olarak düzenlenen faturalar nedeniyle icra takibi başlatıldığı ,takibe yapılan itiraz üzerine icra takibinin durdurulduğu ve bir senelik yasal süre içerisinde işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır. Mahkememizce taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve dosya bilirkişi raporu düzenlenmesi için bir mali müşavir bilirkişiye verilmiştir. Bilirkişi SMMM ——– tarafından hazırlanan rapor taraf vekillerine tebliğ edilmiştir. Bilirkişi tarafından davalının ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda hazırlanan işbu rapora göre davalının ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu ,delil vasfı taşıdığı ve davacının davalıdan—— alacaklı olduğu yönünde hesap ve görüş bildirilmiştir. Bu kapsamda alınan bilirkişi raporunun denetimi yapılmış ve dosya kapsamı ve mübrez delillerle uyumlu olduğu değerlendirilmiştir. Zira Hukuken, Faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine kaydeden kimse, bu faturanın mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır. Artık bu kişi fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir. Oysa davalı taraf ticari defterlerine göre borçlu olduğu miktara ilişkin yazılı bir belge getirmemiştir. Filhakika somut olayda davacı tarafın davasını, TMK’nın 6. HMK’nın 25, 190, 194 ve 222 .maddeleri nazarında usulüne uygun olarak tutulan davalının ticari defter ve kayıtları ile açıkça ispat ettiği anlaşılmakla davacı ticari defterlerinin incelenmesine, başkaca delil toplanmasına ve değerlendirilmesine gerek görülmemiştir. Bu kapsamda dosyaya mübrez sözü geçen bilirkişi raporunun gerekçeli, denetime açık, hüküm kurmaya yeterli ve elverişli olduğu kabul ve takdir edilerek davacının davasının kabulü ile, 2004 sayılı İİK’nin 67/I maddesi gereğince taleple bağlılık ilkesi nazarında davalının——— sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının kısmen iptali ile temerrütün icra takibiyle gerçekleştiği de gözetilerek icra takibinin itirazın iptaline karar verilen asıl alacak kısmına — takip tarihinden itibaren avans işlemlerinde uygulanan——– değişen oranlarda ticari temerrüt faizi uygulanmak suretiyle devamına karar verilmiştir.
Davacının İcra İnkar Tazminatı İsteğine ilişkin yapılan değerlendirmede ise Yargıtay’ın kararlılık kazanmış uygulamasına göre itirazın iptali davalarında İİK’nın 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak inkar tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada borçlunun itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmamaktadır. Bu yasal koşullar yanında takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması, başka bir ifadeyle borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç gerekse borçlu bakımından bu koşullar mevcut ise ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Somut olayda davalının borcunun varlığı ve miktarı davacının ticari defterlerine göre açık ve net olarak belirli, bilinir ve tespit edilebilir durumdadır. Bu nedenlerle alacak likit bulunmakla davalının itirazının haksızlığına karar verildiğinden İcra İflas Kanununun 67/2.maddesi gereğince koşulları oluştuğundan asıl alacağın %20’si olan ——- icra inkar tazminatının da davalıdan alınarak davacıya verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
6100 Sayılı HMK’nın 332/1 maddesine göre, 323. Maddesinde sayılan yargılama giderlerinden, aynı yasanın 326/1. Maddesi gereğince aleyhinde hüküm verilen davalı taraf sorumlu tutulmuştur. Ayrıca bu kapsamda Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliğinin 26/2. Maddeleri gözetilerek dava öncesi —– bütçesinden ödenen arabuluculuk ücretinin de davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilmek suretiyle 6100 Sayılı HMK’nın 297/2 maddesi gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-) Davanın KABULÜNE,
2-) 2004 sayılı İİK’nin 67/I maddesi gereğince davalının———– sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının kısmen İPTALİ ile icra takibinin itirazın iptaline karar verilen asıl alacak kısmına —- takip tarihinden itibaren avans işlemlerinde uygulanan —– değişen oranlarda ticari temerrüt faizi uygulanmak suretiyle DEVAMINA,
3-)Davacının, 2004 sayılı İİK’nin 67/II maddesi gereğince icra inkar tazminatı talebinin kabulü ile, asıl alacağın — %20’si olan —– icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 424,44 TL karar ve ilam harcınına 106,11 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 318,33 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
5-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca —- bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
6-)Davacı tarafından yapılan 54.40 TL başvurma harcı 106,11 TL peşin harç, 7,80 TL vekalet ücreti ve 46,50 TL posta masrafı ve 600,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 814,81 TL yargılama giderinın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-)Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/1 maddesi uyarınca hesaplanan 4.080,00 TL nispi/maktu vekalet ücretinın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-)6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine ve bu konuda Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinın Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince Yazı İşleri Müdürü tarafından resen işlem yapılmasına,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize verilecek dilekçeyle ——— Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 11/03/2021