Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/401 E. 2022/347 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/401 Esas
KARAR NO : 2022/347

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/03/2020
KARAR TARİHİ : 31/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ /
DAVA/TALEP ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirket tarafından müvekkilinin şirketinin bulunduğu bölge olan ——-saatleri arasında elektrik kesintisi yapıldığını, elektrik kesintisi sonrası müvekkil şirkete — devreye girdiğini ve —sağlandığının belirtildiğini, çalışmaların bitiminde elektriğin davalı şirket tarafından verildiğini, davalı şirketin hatalı elektrik vermesinden dolayı —-ters döndüğünü fark ettiklerini, bu durumu davalı şirkete bildirmeleri üzerine elektriği tekrar kestiklerini— devreye girdiğini, daha sonra—– dumanlar çıkararak çalışmayı durdurduğunu, onarım için 8.979,80 TL ödeme yaptıklarını iddia ederek uğradıklarını iddia ettikleri zararın tazminini ve yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP /TALEP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, müvekkil şirketin yerleşim yeri mahkemesi olan —Mahkemelerinin yetkili olduğunu, yönetmelik gereğince kabulü yaptırılmayan— ilişkin müvekkil Şirketin herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, müvekkil Şirkette hiçbir kaydı olamayan —- tespit edildiğini, —— olumsuzluklara karşı — koruma —— bulunmasının gerekli olduğunu, yapılan inceleme neticesinde bahse konu civarda– çalışması yapıldığını, çalışma sonrası — hata olduğunun görüldüğünü, — düzeltilmesi için — yapıldığını ve— getirildiğini, bahse konu şebekede belirtilen tarihte başka herhangi bir hasar başvurusunun da bulunmadığını, müvekkil Şirketin sunduğu— belirlenen standartlara uygun olduğunu, müvekkil Şirketin arıza kayıtlarına ve aynı bölgeden davacı dışında başvuru gelmemesi, davacının da —-arızalanması hususları göz önünde bulundurularak öncelikle yetkisizlik kararı ile davanın yetkili —- Mahkemelerine gönderilmesine, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLER : Arabuluculuk Son Tutanağı, Tutanak, Servis Formaları, İrsaliyeli Fatura, Fotoğraflar, — Sicil Kaydı, Tanık Beyanları, Bilirkişi raporu ve ekleri, dosyadaki diğer bilgi ve belgeler.
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ:
Dava , 6908 sayılı TBK’nın 49 vd maddeleri uyarınca haksız fiil nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 316 ilâ 322 maddelerinde düzenlenen basit yargılama usulüne tabi işbu davada mahkememizce dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak ön inceleme duruşması icra edilmiş ve uyuşmazlık belirlenmiştir. Akabinde esasları, süreci ve hukuki sonuçları açıklanarak taraflar sulh olmaya davet ve teşvik edilmelerine karşın, duruşmaya katılan davacı vekilinin beyanına göre tarafların sulh yoluna gitmek istememeleri üzerine tahkikata geçilerek tahkikat işlemleri yerine getirilmiş, deliller toplanıp incelenmiş ve karar duruşmasında davacı vekilinin son sözleri dinlenip zapta geçilerek aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır.
Dosyaya mübrez Hukuk Uyuşmazlıklarda Dava Şartı Arabuluculuk Son Tutanağına göre — dava şartının yerine getirildiği ve anlaşmazlık üzerine işbu davanın açıldığı da hemen ifade edilmelidir.
6098 sayılı TBK’ nın 49. maddesinde; “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklinde, yine aynı kanunun 50. maddesinde; “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.” şeklinde, yine aynı kanunun 51. maddesinde; “Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler. Tazminatın irat biçiminde ödenmesine hükmedilirse, borçlu güvence göstermekle yükümlüdür.” şeklinde, yine aynı kanunun 52. maddesinde; “Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir. Zarara hafif kusuruyla sebep olan tazminat yükümlüsü, tazminatı ödediğinde yoksulluğa düşecek olur ve hakkaniyet de gerektirirse hâkim, tazminatı indirebilir.” şeklinde düzenlenmeler mevcuttur.
Bilindiği üzere Haksız fiil öğretide ise hukuka aykırı zarar verici fiil olarak tanımlanmaktadır. Haksız fiilin unsurları ise eylem, hukuka aykırılık, zarar, kusur ve illiyet bağı olarak gösterilmektedir. Buna göre haksız fiilden bahsedebilmek için hukuka aykırı bir eylem bulunmalı, bu eylemden bir zararın doğmalı, zararlandırıcı eylemde bulunan kişinin kusurlu bulunması ile zarar ile kusur arasında illiyet bağının olması gerekmektedir. Bu beş unsurun varlığı halinde zarar veren kişi eylemden dolayı zarara uğrayan kişi ya da kişileri maddi ve manevi zararlarını karşılamak durumundadır. Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesine göre haksız fiilin unsurlarını ispat etme yükü davacıdadır. Davacı zararı haksız eylemi ve zarar ile haksız eylem arasındaki illiyet bağını ispat etmek durumundadır.
Yukarıda yapılan açıklamalar, toplanan deliller ve yapılan yargılamaya göre somut olayda uyuşmazlığın; davacı şirketin ——- — kaynaklı olarak arızalandığı ve arıza nedeniyle onarım bedelinin davalıca tazmini iddia ve istemine ilişkindir, Mahkememizce taraflarca gösteriler deliller ve resen getirtilmesi gereken tüm deliller toplanmış ve davanın niteliği gereği resen araştırılması ve toplanması gereken deliller getirtilmiş ve dosya — arızanın— akımından kaynaklanıp kaynaklanmadığı hususunda yerinde inceleme yapılarak rapor düzenlenmesi için zararın meydana geldiği yer olan —-Mahkemesinden istinabe istenmiştir. Yine bu kapsamda davacı tarafca gösterilen tanıklar aynı yöntemle adresi mahkemeleri istinabe edilerek dinlenmiş ve beyanları dosyaya kazandırılmış ve değerlendirilmiştir. Bilirkişi Elektrik Mühendisi— tarafından hazırlanıp dosyaya talimat mahkemesi aracılığıyla gönderilen raporda özetle ve mealen; öncelikle ilgili —- yönetmelik gereğince ruhsat alınmadan kullanıldığı, davalı şirket tarafından kabulünün yapılmadığı, davacıya ait iş yerinde— bulunmadığı, davalı şirketin —– çalışması yaptığı, çalışma sonrasında ——- verdiği iddia edilse de ——- — elektrik verilmesi durumunda mesken ve iş yerlerindeki yüksek güçlü —– görebileceğini ancak —— başka yerleri de beslemesine rağmen o bölgede bulanan başka abonelerden herhangi bir zarar ,hasar bildirilmediği , yine araç muayene istasyonu olan davacı iş yerinde başka cihazlarda hasara rastlanmadığı, — ilişkin Yönetmeliğin 26.maddesine göre kullanıcı zararının kendi hatasından kaynaklanmaması kaydıyla zararın tazminin mümkün olduğu, olayda davalı şirketten kaynaklı bir arıza bulunmadığı— arızanın kontrol ünitesinden kaynaklanmış olabileceği yönünde tespit ve görüş bildirilmiştir. Mahkememizce yapılan inceleme ve değerlendirmede öncelikle davacının 6102 sayılı TTK’nin 16/1 maddesi uyarınca tacir sıfatına haiz olduğu ve yine aynı kanunun 18/2 maddesi uyarınca da ticaretine ait tüm faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerektiği açıktır. Bu kapsamda davacının alınan teknik raporda açıklandığı üzere yönetmeliğe aykırı olarak ruhsat almadan işyerinde —-kullandığı anlaşıldığına göre zararın davalı şirketin eyleminden doğması ihtimalinde—ilişkin Yönetmeliğin 26.maddesinin işletilmesinin mümkün olmayacağı kabul edilmelidir. Zira kimse kendi kusur veya ihmalinden bir hak elde edemez. Öte yandan somut olayda zararın meydana geldiği yer ve şeye göre tehlike sorumluluğuna gidilemeyeceği ve bu — ispat yükünün davacı tarafta olduğu, davacı tarafın alınan teknik raporda ayrıntılı olarak açıklandığı ve mahkememizce de benimsendiği üzere; yönetmeliğe aykırı olarak ruhsat almadan işyerinde —kullanması bir yana esasen zarar ile fiil arasındaki illiyet bağını da kanıtlayamadığından davanın dinlenmesi mümkün olmamıştır. Kuşkusuz bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre uyuşmazlığın niteliğine göre yaşanan olayların aktarımına dayalı Tanık beyanları de ispat için yeterli görülmemiştir. Binaenaleyh; dosyaya mübrez anılan bilirkişi raporunun de gerekçeli, denetime açık, hüküm kurmaya elverişli ve yeterli olduğu kabul ve takdir edilmek suretiyle TTK’nin 6 ve HMK’nin 190. maddeleri nazarında ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir.
6100 Sayılı HMK’nın 332/1 maddesine göre, 323. maddesinde sayılan yargılama giderlerinden ise aynı yasanın 326/1. maddesi gereğince tamamen aleyhinde hüküm verilen davacı şirket sorumlu tutulmuştur. Ayrıca bu kapsamda Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2. maddeleri gözetilerek dava öncesi —bütçesinden ödenen arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilerek 6100 Sayılı HMK’nın 297/2 maddesi gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davanın REDDİNE,
2-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcının peşin alınan (153,36 TL) harçtan mahsubuyla bakiye 72,66 TL peşin harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile —- arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak— gelir kaydına,
4-)Davalı tarafından vekille temsil dışında (HMK’nın 323/1-ğ) yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-)Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan — 13/1 maddesi uyarınca takdir ve hesap edilen 5.100,00 TL nispi/maktu vekalet ücretinın davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-)6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan avansın yatırana iadesine, ( Yazı İşleri Müdürü tarafından Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince resen işlem yapılmasına, )
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda ; 6100 sayılı HMK’nın 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.