Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/398 E. 2022/71 K. 31.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/398 Esas
KARAR NO : 2022/71

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/03/2020
KARAR TARİHİ : 31/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirket ile davalı taraf arasındaki ticari ilişki içerisinde müvekkil tarafından davalıya mal temin edilmiş ve bu hizmet karşılığı faturalar düzenlendiğini, müvekkilin takip tarihi itibari ile — olan cari hesap alacağı davalı tarafından ödenmediğini, müvekkil tarafından davalıya mal teslim edildiği ve bu malların davalı tarafından teslim alındığı Davalı tarafın borca itiraz dilekçesinde müvekkile olan borcunu kabul ettiğini ve ödemelerin üçüncü kişiye yapıldığını bilindiği üzere üçüncü bir kişiye yapılan ve müvekkile aktarılmayan ödemelerin davalının müvekkile olan borcunu etkilemediğini ve davalı tarafın borcunu ödememesinden bahisle — icra takibine davalı, müvekkil şirketin alacağını sürüncemede bırakmak amacıyla haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, “Davalının —sayılı dosyasına yaptığı tüm itirazların iptali ile takibin devamını, davalının takip tutarının müvekkiline ödemesi
gerektiğini başlatılan icra takibine haksız olarak itiraz ettiği ileri sürülerek davalarının kabulüne, itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi, Yargılama ücreti ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesi ile; Davalı müvekkil ticari faaliyeti kapsamında —- ile ilgili davacının ve dava dışı —-arasındaki — sözleşmesi imza edildiğini, Dava dışı ——- davacı arasında imza edilen sözleşme incelendiğinde; davacı — 5015 sayılı yasa kapsamında—- belgesine istinaden —– dava dışı sözleşmenin tarafı — bu satışlara — etmesine imkan tanındığını, aracılık hizmeti sebebi ile— satışına istinaden her türlü ödemeyi tahsil edebileceğine imkan tanındığı hususlarının belirtildiğini, davalı müvekkil davacının da taraf olduğu yukarıda anılan sözleşmesi kapsamında tüm ——- davacının—— olduğu– firmasından gerçekleştirmek üzere dava dışı — sözleşmesi — edildiğini, — müvekkil davalı şirketin— olarak davacı —— — konusu olmadığını, Davalı, ihtiyacı olan— yukarıda anılan sözleşme kapsamında —- firmasından satın almış ve bu alımlara karşılık ödemeleri yine sözleşmesi kapsamında —– ödediğini, Müvekkil davalı şirketin ticari defter ve kayıtları incelendiğinde davacıya borcu olmadığının ortaya çıkacağı,——– müvekkil davalı tarafından yapılan ödemeler sonrasında dava dışı —— davacı arasında gerçekleşen—– ilişkiden müvekkil davalının — olmasının beklenemeyeceğini, — firmasının tahsil ettiği tutarları— firmasına ödememesi müvekkil davalının sorumluluğunda olmadığı gibi her iki firmanın arasındaki ilişkiden müvekkil davalının bilgi sahibi olmasının beklenemeyeceğini, —– itibari ile davalı şirketin —- firmasından alınan —ile ilgili fatura borcu kalmadığını, — firmasından — firmasınca alınan tüm— tutarlarının davalıdan tahsil edildiğini, ödemeler nedeni ile davalının sorumluluğu kalmadığı” davacı——- sözleşme gereğince
üzerine düşen yükümlülükleri süresinde ve eksiksiz olarak yerine getirdiğini ispat etmesi gerektiği savunularak davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
DELİLLER: Dava dilekçesi ve ekleri, cevap dilekçesi, —-, bilirkişi raporları,— Tutanağı, dosyadaki diğer bilgi ve belgeler.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasıdır.
Mahkememizce davanın dayanağı —–Esas sayılı dosyası getirtilerek incelenmiştir. Yapılan incelemede davaya esas teşkil ettiği ve davanın tarafları ve konusuyla uyumlu olduğu davacının davalı borçlu aleyhine alacağı için ilamsız icra takibi başlattığı, ödeme emrinin borçlu davalıya tebliğinin üzerine davalının süresinde borca itiraz ettiği, itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
2004 Sayılı İİK.’nın 67.maddesi; “(Değişik fıkra: 17/07/2003-4949 S.K./15. md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel — alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. (Değişik fıkra: 09/11/1988-3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır. (Mülga fıkra:17/07/2003-4949 S.K./103.md.)Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır. (Ek fıkra:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” hükmüne amirdir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Bilirkişiler Mali Müşavir —– Borçlar Mevzuatından Kaynaklı Nitelikli —- ——— raporunda özetle; Takip tarihi itibarı ile davacının davalıdan, kendi defter ve kayıtları uyarınca — alacaklı olduğu, davalının—- ve kayıtları uyarınca davacıya—- borçlu gözüktüğü, dava dışı —– —– inceleme ve değerlendirme konusu yapılamadığı, taraflar arasındaki ihtilafın ve takibe konu edilen miktarın; davacı—- tarihinde ——- borçlandırılmasından kaynaklandığı, söz konusu işleme dayanak olarak daha önce —tarafından davacıya verilen ve bedellerinin davalı hesabına —– edilmesine ilişkin yazılı talimatına konu çeklerin, vadelerinde ödenmemiş olmasından kaynaklı geriye dönük olarak — işlemlerinin geri alınmasından kaynaklandığı, dosya içeriğinde davacı tarafında sözleşme içerikleri dahil dava dışı ———-, davacı ——- sözleşme yapma, satılan malların bedellerini tahsil etme yetkisi verildiğini tevsike yarar delil bulunmadığı, bu yönde yasal bir mevzuat —-taraflar arasında bu yönde bir teamül olduğu iddia ediliyor olsa bile, TTK 2/1 fıkrasındaki anlamı ile bu yöndeki bir teamülün ticari örf ve adet niteliğinde olduğuna ilişkin dosya içeriği delil bulunmadığı, dosya —— ile dava dışı —firmasının davacının yetkili temsilcisi olduğu, davalı ile imzaladığı sözleşmenin davacıyı bağlayıcı ve onun nam ve hesabına yapıldığı ve bu—- olmak üzere davalı tarafından dava dışı firmaya yapılan ödemelerin davacıya yapılmış olduğunun ve davalının borcunu sona erdiren sebep teşkil ettiğinin kabulü halinde davacının takip tarihi itibariyle davalıdan —– alacaklı olduğu fazlaya ilişkin istemin yersiz olduğu, aksi halin kabulü ile dava dışı — firmasının, davacının temsilcisi değil aralarındaki —-sözleşmesi uyarınca sadece müşteri teminine ve bulunacak müşteriler ile davacı arasında sözleşme yapılmasının teminine aracılık ettiği, davacıyı temsil ve onun nam ve hesabına sözleşme yapmaya ve satılan malların bedelini tahsile yetkili olduğuna dair aralarında yapılmış olan sözleşmede hüküm bulunmadığının, dosya içeriği itibariyle söz konusu iddiayı ——– yarar başkaca delil de bulunmadığının, dava dışı — firmasının davacıya yaptığı ve davalı hesabına —istediği ödemelerin TBK m.128 hükmü uyarınca taraflar arasındaki sözleşmede de—– sıfatından kaynaklandığı ve bunun asıl borçlunun borcunu sona erdiren bir sebep olmadığının kabulü halinde de davacının davalıdan takip tarihi itibarı ile—- alacaklı olduğu ve bu sebeple davalının takibe yönelik itirazında haksız olduğu, tarafların tacir, işin ticari iş olması sebebiyle davacının asıl alacak talebi yönünden hükmedilecek miktara, takip tarihinden tahsil tarihine kadar değişen oranlarda olmak üzere ——– uyguladığı —- faizi oranı üzerinden faize hükmedileceği beyan ve rapor edilmiştir.
Davacı tarafın takibe konu ettiği alacak —–sebep olan muhasebe hareketi —— geri alınması” açıklaması ile hesabın —- borçlandırılmasından kaynaklanmaktadır. Söz konusu işleme konu —- dayanak noktası ise —- davacı tarafından davalıya satılan mallara karşılık tanzim ettiği, —- faturalar olduğu görülmüştür.
Söz konusu faturalardan kaynaklanan borca karşılık olarak dava dışı — firmasından çekler alındığı ve bu firmanın — talimatları uyarınca söz konusu çek bedellerinin — talimatında belirtilen müşterilerin— aktarıldığı, dava dışı— tarafından verilen çeklerin karşılıksız çıktığı ve bedellerinin davacı tarafından tahsil edilemediği, bunun üzerine—- firmasının yazılı talimatı uyarınca — hesabına yapılan —— geri alınarak hesabın borçlandırıldığı anlaşılmıştır.
Davacı ile davalı arasında satım sözleşmesine konu ilişki olduğu, davacı tarafından satılan malların davalı tarafından teslim alındığı, davacı tarafından düzenlenen faturaların davalı tarafından tebellüğ edilip kendi defter ve kayıtlarına işlendiği konusunda uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık davalının dava dışı ——- dava konusu — bedelleri ile ilgili yapmış olduğu ödemeler ile davacıya olan borcundan kurtulup kurtulmadığına ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümünde dava dışı —— davacı ile davalı arasındaki ilişkideki— yetkilerinin neler olduğu tespiti önem arz etmektedir.
Davacı—— tarihli—- SÖZLEŞME” başlıklı sözleşme imzalanmıştır.
Sözleşmenin 2’inci maddesine göre;
“İşbu Sözleşme;
HİZMET VEREN’——- işbu—- satış faaliyetlerinde; müşteri temini ve — oluşturmasına— vermesine,
——- 5015 Sayılı Kanun kapsamında ——- yapabileceği — tayin ve tespit, ederek, tüm mali/ödeme sorumluluğu uhdesinde kalmak üzere; ürün alım- satımına dair ticari ilişkileri aracı olarak tesis etmesine,
———alımları sebebiyle doğabilecek her türlü borçlarını Borçlar Kanunu’nun “Üçüncü kişinin—-” hükümleri çerçevesinde, “——- yükümlülüğünü — — keşide etmek / — kabul ettiği durumlarda ciroladığı çekleri ibraz etmek suretiyle yerine getirmesine, — çerçevesinde, işbu sözleşmede öngörülen teminatları tevdi etmesine,
Ayrıca, — sözleşme kapsamında ürün ikmaline — ihtiyaçlarını karşılamasına ve—– ikmal edeceği ——- karşılığında—- ve sözleşmede belirtilen bedelleri ödemesine,
İlişkin karşılıklı hak ve yükümlülüklerin düzenlemek amacıyla akd ve imza edilmiştir,”,
“SÖZLEŞMENİN GENEL KAPSAMI” başlıklı 4’üncü maddesine göre;
“HİZMET VEREN, iştigal konusu itibariyle —- faaliyetlerinde aracılık hizmetleri veren— 5015 Sayılı Kanun kapsamında — yapabileceği —-bizzat tespit ederek, — — ürünlerinin alımına dair ticari ilişki tesis etmek üzere — hizmetleri verecektir.
HİZMET VEREN, ticari ilişki tesis ettiği müşterilerin ürün alım- satımına dair ticari ilişkiye esas teşkil edecek her türlü, bilgiyi —numarası, — tarafından gerekli görülebilecek sair bilgiler) —- yazılı olarak bildirecektir.
——- —– gerçekleştirecek olup, — —– ikmal yapılabilecektir.–ikmal edilecek—- belirleme ve değiştirme, hakkı münhasıran —–
İşbu sözleşme konusu hizmetlerin ifasına İlişkin — ödenecek, aracılık hizmetleri ve diğer hizmetlerinin bedelleri, taraflar arasında ayrıca mutabakat dahilinde tespit edilecektir. Taraftar, işbu sözleşme konusu ——– tarafından bizzat tayin ve tespit edilecek —- müşterisine teslimine kadar gerçekleşecek nakliye ve sair hizmet bedellerinin; anlaşma kapsamında HİZMET VEREN tarafından karşılanacağı hususunda mutabıktır. Hizmet bedeli ve ödemeye ilişkin usul ve esaslar, taraflarca ayrıca belirlenecektir.
— başlamak ve — edilmesine kadar devam etmek üzere taşınmasını ve teslimi hizmetlerini bizzat veya tayin ve tespit edeceği üçüncü kişiler vasıtasıyla yerine getirecektir.”,
“—-” başlıklı 5’inci maddesine göre;
“HİZMET VEREN, işbu sözleşme konusu ifa edeceği — ticari —- edilecek, Müşteriler——— arasındaki ticari ilişki nedeniyle, Müşterilerin ———-nezdinde doğabilecek tüm borçlarını müşterek ve müteselsil olarak ödenmesinden sorumlu olduğunu ve —- tarafından kabul edilen beyan ve taahhütlerin kendisi için geçerli olduğunu ve işbu — aynı hüküm ye şartlarla geçerli olduğunu kabul ve taahhüt etmiştir.
Müşterilerin, işbu sözleşme konusu ürün alımlarından kaynaklanan borçlarının vadesinde — tarafından herhangi bir ihbar veya ihtara gerek kalmaksızın:—- taahhüdünden doğan borçlarının tamamının muacceliyet kesbedeceğini ve muaccel olan işbu borcunu muacceliyet tarihinden itibaren en geç 10 gün içinde ödeyeceğini, bu — —– tevdi ettiği — Teminat mektuplarının herhangi bir ihtar veya ihbara gerek: katmaksızın işbu borcuna —– tahvil edileceğini peşinen kabul ve taahhüt etmiştir. Hizmet Verenin—- kapsamında —- ödeme yaptığı müşterilerle ilgili olarak söz konusu bedeli, Müşterilerden tahsil edebilmesi ve — yasal işlemleri yerine getirmesi için Müşterilere rücu hakkı bulunmaktadır.”
hükümlerinin yer aldığı görülmüştür.
Davacı ile dava dışı—- arasındaki —- — oluşturmasına— vermesine,
—- 5015 Sayılı Kanun kapsamında — satışı yapabileceği — tayin ve tespit, ederek, tüm mali/ödeme sorumluluğu uhdesinde kalmak üzere; ürün alım- satımına dair ticari ilişkileri aracı olarak tesis etmesine,
—— işbu aracılık —- karşılığında aracılık- ——ve sözleşmede belirtilen bedelleri ödemesine” şeklindeki hükümlerinden hareketle, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 520 – 525 maddelerinde düzenlenmiş —- sözleşmesi niteliğindedir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu ile de adi iş- ticari iş simsarlığı ayrımı kaldırılarak her türlü — sözleşmesine Kanun’un 520 – 525 maddelerinin uygulanacağı kabul edilmiştir. Kanunda — bakımından yalnızca— çizilmiştir. Ayrıntılı olarak düzenleme yapılmadığından, niteliğine aykırı düşmemek kaydıyla vekalet sözleşmesinin hükümleri——- sözleşmesine de uygulanmaktadır. Simsarlık sözleşmesi TBK m. 520/I’de; “— sözleşmesi, — taraflar arasında bir sözleşme kurulması imkânının hazırlanmasını veya kurulmasına aracılık etmeyi üstlendiği ve bu sözleşmenin kurulması hâlinde ücrete hak kazandığı sözleşmedir.” şeklinde tanımlanmıştır. Kanundan yapılan tanımdan da görüleceği üzere — tarafları— sahibidir. —— sözleşme ile üzerine düşen yükümlülüğü, iş sahibinin üçüncü bir kişiyle sözleşme kurabilmesi için imkan yaratması veya sözleşmenin kurulmasında — — üstlenmesi olup, iş sahibinin sözleşme ile üzerine düşen yükümlülüğü, anılan eylemlerine karşılık olarak simsara ücret ödemesidir. —- için imkan yarattığı veya kurulmasına — sözleşme, iş sahibi ile üçüncü kişi arasındaki sözleşme olup, —- sözleşmenin tarafı değildir. Diğer bir deyişle ——– ilişkisi, içerisinde iki farklı türde sözleşmeyi barındırmaktadır. Bu sözleşmelerden biri ——- sözleşmesi,——— kurulması muhtemel olan sözleşmedir. —- aracılık yapar. —-sadece sözleşme yapmak isteyen tarafları bir araya getirmekten ibaret olabileceği gibi yerine göre —————- içerebilir. —–sözleşmesinin hükümlerine göre belirlenir. Ancak, ——— sözleşmesi,— yetkisi vermez; özel yetki verilmedikçe, kendisini görevlendiren taraf adına sözleşme yapamaz, bedeli tahsil edemez, satım konusu malları teslim alamaz.
Söz konusu sözleşme ile dava dışı —— sözleşmelere aracılık yanında hukuki nitelik itibariyle; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 128. maddesinde düzenlenmiş bulunan “üçüncü—— sözleşmeyi imzalamıştır. Üçüncü kişinin fiilini taaahhüt, —- sözleşmesinin bir türü olarak; üstlenenin, —- üçüncü bir kişinin bir edimde bulunacağını, üçüncü kişi böyle bir edimi yerine getirmediği takdirde, bundan doğan zararı kendisinin tazmin edeceğini borçlanmaktadır. Bu maddeye göre üçüncü kişinin edimini diğer tarafa karşı üstlenen kimse, bu edim yerine getirilmediği takdirde, edimi değil, ifa etmemeden doğan zararı tazmin borcu altına girmektedir. Üçüncü kişi herhangi bir borç veya yükümlülük ya da bağlantı altına girmediği gibi sözleşmenin tarafı da değildir. Üstlenen üstlenme beyanını üçüncü kişinin temsilcisi sıfatıyla değil, kendi adına yapmaktadır.
Bu genel ilkeler nazarında davacı ile dava dışı —-arasındaki sözleşmenin — sözleşmesi olduğu, sözleşme hükümleri arasında — bir türü olarak kabul edilen TBK m.128’de düzenlenmiş bulunan “üçüncü—- verilmiş olduğu, sözleşmenin tümünde temsilden değil — söz edildiği ve sözleşme hükümleri içinde dava dışı —- firmasına, davacı adına sözleşme yapma, satıma konu malların bedelini tahsil etme yetkisinin verilmediği gibi dosya içeriği itibarı ile aksine sonuca gitmeye yarar başkaca da bir delil bulunmamaktadır. Ayrıca işbu sözleşmede; alıcıların davacıya karşı doğacak borçları yönünden TBK’nın 128. maddesi, ——-nazarında —- sıfatı ile davacıya karşı yükümlülük altına girmesi, alıcılardan tahsilat yetkisi sonucunu çıkarmaya imkan veren bir düzenleme olmadığı gibi davacı ile dava dışı firma arasındaki iç ilişkiyi teşkil etmektedir.
Davalı —ve dava dışı— —- başlıklı sözleşme imzalanmıştır.
Sözleşmenin konusunun;
“Bu Sözleşme’nin konusu, ——– alım hakkına sahip ——–temsilcisi olduğu —ve yürürlükte olan tüm yasal mevzuata uygun şekilde akaryakıt satış ve teslimatını yapmasıdır.” hükmü uyarınca dava dışı firmanın davacı adına hareketle ve onun yetkili temsilcisi sıfatı ile davalı ile “— ve teslimatını yapma” hususunda anlaşıldığı görülmüştür.
Sözleşmenin 3.5 maddesine göre;
“Ödeme vadesi 30 gündür. — hesaplarına yapılacaktır.” hükmünün mevcut olduğu görülmüştür.
Söz konusu sözleşmenin bir üst başlıkta değerlendirme konusu yapılan ——– değerlendirildiğinde; dava dışı ——- davacı ile arasındaki — sözleşmesinden kaynaklanan — yetkili temsilci olmadığı halde davacı adına hareketle fakat kendi nam ve hesabına olmak üzere davalı ile sözleşme imzaladığı anlaşılmıştır. Sözleşme hukukuna ilişkin temel ilkelerden bir olan — gereğince söz konusu sözleşmenin tarafı olmayan davacının işbu sözleşmeden kaynaklanan hak ve borçlar ile yükümlü olmayacağı açıktır.
Dosya içinde davacı ile dava dışı —-firması arasında yapılan—-niteliğinde olduğu değerlendirilen sözleşme ile davalı ile dava dışı— arasında düzenlenen satım sözleşmesi dışında davacı ile davalı arasında doğrudan ilişki kurmaya yarar başkaca sözleşme yoktur.
T.T.K. 2/1 fıkrasında “Kanunda aksine hüküm yoksa, —- belirlenmedikçe, teamül, mahkemenin yargısına esas olamaz” hükmü mevcut olup davacı tarafından satılan malların bedellerinin— ödenmesi ile borcun sona ereceğine dair herhangi bir örf ve adetin mevcut olduğuna dair dosya içeriği delil bulunmamaktadır.
Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde; dava dışı—- firmasının davacının yetkili temsilcisi olduğuna, davacı nam ve hesabına sözleşme yapmaya, sözleşme gereğince satıma konu edilen malların bedelini tahsil etmeye yetkisi bulunduğuna dair delil bulunmadığından, davalının dava dışı bu firmaya yapmış olduğu ödemeler sureti ile asıl alacaklı olan davacıya karşı borcundan kurtulmuş sayılamayacağı kanaatine varılmıştır.
Tüm bu nedenlerle davacının incelenen kayıtlarında davalının davacıya — tutarda borçlu bulunduğu ve davacının alacağının varlığını ispat ettiği anlaşılmıştır. Dosyaya mübrez işbu bilirkişi raporunun dosya kapsamı ile uyumlu, gerekçeli, denetime açık, hüküm kurmaya elverişli ve yerinde olduğu kabul ve takdir edilerek davacının davasının kabulü ile davalının — takip dosyasına yaptığı itirazın iptaline, icra takibinin asıl alacak—— takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle aynen devamına karar verilmiştir.
Davacının İcra İnkar Tazminatı İsteğine ilişkin yapılan değerlendirmede ise Yargıtay’ın kararlılık kazanmış uygulamasına göre itirazın iptali davalarında İİK’nın 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak inkar tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmamaktadır. Bu yasal koşullar yanında takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması böylece borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç gerekse borçlu bakımından bu koşullar mevcut ise ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Olayımızda davalının borcunun cari hesap ve ticari defterlere göre açık ve net olarak belirli ve belirlenebilir olduğundan İcra İflas Kanununun 67/2.maddesi gereğince asıl alacağın %20’si olan — tazminatının da davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Yargılama giderlerinin tamamından davalı taraf sorumlu tutulmuş, dava öncesi —-arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilerek 6100 Sayılı HMK’nin 297/2 maddesi gereğince aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-) Davanın KABULÜNE,
Davalının —- Esas sayılı takip dosyasına yaptığı İTİRAZIN İPTALİNE, icra takibinin asıl alacak— tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle aynen DEVAMINA,
2-) Asıl alacağın %20’si olan 53.992,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-) Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 18.441,00 TL karar ve ilam harcından, Mahkememiz dosyasında peşin alınan —- peşin harç ile icra dosyasından alınan 1.349,80 TL peşin harcın mahsubuyla bakiye 13.830,75‬ TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-) Davacı tarafından yapılan 54,40 TL başvurma harcı, Mahkememiz dosyasında peşin alınan 3.260,45 TL peşin harç ile icra dosyasından alınan 1.349,80 TL peşin harç, 7,80 TL vekalet harcı, 79,00 TL posta ve dosya masrafı, 3.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 7.751,45‬ TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-) Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-) Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan —. 13/1, 13/2 maddesi uyarınca—- nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-) Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile ——- ücretinden davalıdan alınarak Hazineye irad kaydına,
😎 HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan avansının yatırana iadesine ve bu konuda Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinın Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince Yazı İşleri Müdürü tarafından resen işlem yapılmasına,
Dair, davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.