Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/30 E. 2022/745 K. 03.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/30 Esas
KARAR NO:2022/745

DAVA :Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Menfi Tespit)
DAVA TARİHİ:06/01/2020
KARAR TARİHİ:03/11/2022
Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Menfi Tespit) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/
DAVA/TALEP;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı müvekkilinin , dava dışı — eski ortağı ve imza yetkili müdürü olduğunu, — tarihli — şirket hisse devir sözleşmesi ile hisselerini — devrettiğini ve şirket müdürlüğünden ayrıldığını belirterek — tarihinde şirket ihtiyaçları için Davalı bankadan kredi talep ettiklerini ve bu başvuruya istinaden davalı bankanın düzenlediği bonoya aval veren olarak diğer şirket ortakları ve 3. kişiler ile — olarak düzenlenen bonoya birlikte imza verdiğini , kredinin onaylanmaması ile imzalanan bu bonoyu kendilerinin teslim almayı unuttuklarını ve şirket adına kullanılan diğer kredilerin ödenmesinde , şirketin içine düşmüş olduğu ödeme sıkıntısı nedeniyle , ilgili icra dosyasına konu alacağın — olmasına karşın,—-bu bononun kısmi miktarla icra takibine konu edildiğini belirttiğini, davalı vekilinin belirttiği diğer bir husus ise , bononun vade tarihinin , davalı bankanın talebi üzerine , vade tarihi yazılmadan düzenlendiği ve icra takibine verilmesi sırasında sonradan doldurulduğunun çıplak gözle yapılacak bir inceleme ile anlaşılabiteceği , ilgili TIK 777/2 md. gereğince vadesi gösterilmemiş bononun görüldüğünde ödenmesi gereken bono olduğu hükmü açık olup, vade tarihinin yazıldığı tarihte davacı müvekkilinin söz konusu şirketten ayrıldığını, ayrıca davacı vekili Söz konusu bononun , — kredi başvurusu sırasında alınan ve kredinin reddedilmesi ile kredi başvuru sırasında kredinin eki olarak alındığını, başvurunun reddedilmesi ile anlaşmanın geçerli olarak kurulamadığı, bononun açık olarak anlaşmaya aykırı şekilde doldurularak icraya konu edildiğini belirterek , bononun kambiyo evrakı sayılamayacağı ve icraya konu edilemeyeceğinin mahkemenin birçok kararlarında hüküm altına alındığını belirterek , dava dışı firmanın toplamda —civarındaki bir kredi borcu için — bono verilmesinin hayatın olağan akışına aykırılık teşkil ettiğini , davalının açmış olduğu icra takibine konu asıl alacak ve tüm fer’ilerinin olmadığının tespiti ile icra takibinin ve bononun iptali, teminatsız olarak icranın geri bırakılmasını davalının—az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP /TALEP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava açılış tutarı olan —-icra takibi açılış tutarı olduğunu ve takip çıkışının da— olduğunu belirterek , kısmi dava açılmasının mümkün olmadığını, esas yönünden ise davalı vekili, açılan icra takibinin — bedelli bonoya istinaden davacı ve diğer senet borçluları hakkında —- üzerinden kambiyo takibi başlatılmış ve davacı dahil tüm senet borçluları hakkında kesinleştiğini, müvekkili davalı bankanın —yılından bu yana kredi müşterisi olduğunu , davacının ortaklığı devam ederken , sadece — firmasına — tarihinde tazmin edildiğini, bunun dışında da ilgili firmanın krediterinin bulunduğunu belirttiğini, ayrıca, TTK 702. Mad. aval verenin sorumluluğu ve taahhüdünün geçerliliği hükmüne haiz olduğunu, davacının — verdiği —firmasının kredi borçlarının davalı müvekkili banka kayıtlarında mevcut olduğu ve firmanın borçlarına itirazı olmadığını , davacı eski ortağın ortaklıktan ayrıldığı için , — imzasından kaynaklı sorumluluğundan haksız bir şekilde kurtulmaya çalıştığını belirttiğini, davalı vekili– verenin sorumluluğu ve taahhüdünün devam edeceğine ait Yargıtay kararını da ekleyerek , takip mütenidi bononun , yasal unsurları tam olan bir bono olmakla birlikte , bir bononun açık vadeli alınıp, tedavüle konulacağı zaman doldurulmasının mümkün olduğunu bu konuyu açıklığa kavuşturduğunu iddia ettiği TTK. 680. Maddesini örnek vererek, icra takibinden sonra açılacak menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemeyeceğini belirterek, tedbir kararlarının reddine karar verilmesini , davanın reddi ile— az olmamak üzere kötü niyet tazminatının davacıya yüklenmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLER:—-Esas sayılı dosyası—sureti, Genel Kredi Sözlemesi, Banka Kayıtları, İhtarnemaler, Bilirkişi Raporu, dosyadaki sair bilgi ve belgeler.
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ:
Dava 2004 Sayılı İİK’nin 72/3 maddesi gereğince açılmış menfi tespit (Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan) davasıdır. 6100 Sayılı HMK’nin 316 ilâ 322 maddelerinde düzenlenen basit yargılama usulüne tabi işbu davada mahkememizce dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak ön inceleme duruşması icra edilmiş tarafların sulh olmamak istemediklerinin anlaşılması üzerine tahkikat aşamasına geçilerek tahkikat işlemlerin ve yargılamaya devam edilmiştir.Yargılama devam ederke davacı vekili tarafından — tarihinde —sistemi üzerinden verilen dilekçe ile eldeki davadan feragat edildiği beyan edilmiştir. Ancak anılan dilekçe yeterli görülmediğinden davacı asılın feragat beyanına onay vermesi veya feragat yetkisine haiz vekaletname sunulması yönünde ara kararlar oluşturulmuştur. Davacı vekili tarafından süreçte vekaletname ibraz edilmiş ve duruşmada feragat beyanını tekrar ortaya koymuş ve imzası ile tasdik etmiştir.Davalı vekili tarafından da— sistemi üzerinden gönderilen —tarihli dilekçe ile davadan feragat edildiğinden yargılama gideri taleplerini olmadığı beyan edilerek davanın reddine karar verilmesi istenmiştir.6100 Sayılı HMK’nin 74.maddesi kapsamında dosyaya mübrez vekaletnamesi üzerinde yapılan incelemede davacı vekilinin davadan feragat yetkisinin bulunduğu görülmüştür.6100 sayılı HMK’nin 309/1.maddesi gereğince; feragat dilekçe ile veya sözlü olarak yapılır. HMK’nin 310/1 maddesi gereğince; Feragat hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir. HMK’nin 309/2.maddesine göre ise; feragat karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatına bağlı değildir. HMK’nin 309/4 maddesine göre de; Feragat kayıtsız ve şartsız olmalıdır.6100 Sayılı HMK’nin 311.maddesinde; “Feragat ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur.” hükmü bulunmaktadır.6100 Sayılı HMK’nin 312/1.maddesine göre ise “Feragat veya kabul beyanında bulunan taraf, davada aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilir. Feragat veya kabul, talep sonucunun sadece bir kısmına ilişkin ise yargılama giderlerini mahkumiyet, ona göre belirlenir.” hükmü bulunmaktadır.Yukarıda yapılan açıklamalar ve anılan yasal düzenlemeler ışığında usulüne uygun olarak yapılan ve davayı sona erdiren taraf işlemi niteliğindeki vaki feragat nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. 6100 Sayılı HMK’nin 323.maddesinde sayılan yargılama giderleri taraf vekillerinin beyanlarına ve dosya kapsamına göre karşılıklı olarak tarafların üzerinde bırakılmıştır. Ne var ki, yargılama gideri kapsamında kalan 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13)maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliğinin 26/2. maddeleri gereğince —bütçesinden AÜT uyarınca ödenen arabuluculuk ücreti ise feragat nedeniyle davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilmek suretiyle 6100 Sayılı HMK’nin 297/2 maddesi gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davanın FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE,
2-)Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3-)Davalı banka tarafından yapılan yargılama giderlerinin, davalı banka üzerinde bırakılmasına;
4-)492 Sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı (I) sayılı tarifenin (III) kısmınin 2-a fıkrası gereğince alınması gereken — karar ve ilam harcından peşin alınan —harcın mahsubuyla bakiye — harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesine göre AÜT uyarınca —bütçesinden ödenen —arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
6-)6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansınin yatırana iadesine, — 207/1 maddesi gereğince resen işlem yapılmasına )
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda; 6100 sayılı HMK’nin 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren— hafta içinde istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle;—–Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.