Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/263 Esas
KARAR NO: 2021/76
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/01/2020
KARAR TARİHİ : 28/01/2021
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 12/02/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasında yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ /
DAVA/TALEP ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili tarafından dava dosyasına sunulan — tarihli dava dilekçesinde, özetle ve mealen; Davacı şirketin — markasına sahip ülke çapında tanınan, — ülkemizde toplam — fabrikası ile temel gıda maddesi olan ekmek üretimi yapan — olduğunu, — unlu mamüller piyasasına yön veren lider bir şirket olduğunu. Davalı şirket olan —– en büyük iki adalet sarayı olan ——- bulunan kafeterya ve çay ocaklarını işleten ticari hacmi yüksek bir şirket olduğunu, Davalı borçlu şirket ile davacı şirketin — yılında ticari ilişki içerisine girip açık hesap ilişki içerisinde davalı şirketin davacı şirkete —- borcu oluştuğunu, davacı şirketin davalı şirkete her türlü ödeme kolaylığı sağladığını ve ödeme konusunda uyarılarda bulunulduğunu, davalı şirketin herhangi bir ödemede bulunmadığını ve bu nedenle davalı borçlu şirkete karşı —- icra dosyası ile icra takibine başlandığını, borçlu davalı şirket tarafından icra takibine — tarihinde itiraz edildiğini ve — tarihinde takibin durdurulduğunu, takibe konu İtirazın iptali amacıyla dava açılmadan önce arabuluculuk kurumuna — tarihinde başvurulmuş olduğunu, —- dosya numaralı son oturum tutağına göre arabuluculuk görüşmesi taraflar arasında anlaşma olmaksızın —— tarihinde sona erdiğini, davaya konu faturaları delil dilekçeleri ile birlikte dosyaya sunulacağını, yapılan ticari iş gereği usulüne uygun olarak gönderilen e-faturalara karşı borçlu şirket tarafından herhangi bir itirazda bulunulmamış olduğunu, işbu faturaların ve açık hesap ilişkisinin varlığına rağmen borçlu şirketin icra takibine itirazın haksız ve mesnetsiz olduğunu, tarafların ticari defter ve kayıtlarının incelendiğinde alacakların varlığının ispatlanmış olacağını, itirazın iptali ve takibin devamı ile borcun likit, hesap edilebilir ve belirlenebilir olması nedeniyle borçlu şirket aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekmekte olduğunu talep ve dava etmiştir.
CEVAP /TALEP:Davalı vekilince sunulan cevap dilekçesinde özetle; Davalı vekili tarafından dava dosyasına sunulan —tarihli cevap dilekçesinde, özetle ve mealen; davayı kabul etmediklerini, davalı şirket olan ——— olduğundan yetkiye itiraz ettiklerini ve dosyanın davada yetkili — gönderilmesini talep ettiklerini, davacı/alacaklı, —— icra takip dosyasında yaptığı takipte, dayanak olarak —- gösterdiklerini icra takibinde alacaklı davacı başka hiçbir belge, sözleşme, fatura vs sair delili dayanak göstermediklerini ve taraflarına tebliğ etmediklerini, taraflarınca yapılan itiraz üzerine huzurdaki itirazın iptali davasının açılmış olduğunu, itirazın iptali davasının müddeabihi takip konusu yapılmış olduğunu ve borçlunun itiraz ettiği alacak üzerine açılan bir eda davası olduğunu, alacaklının takip talepnamesine dayanılan borç ve borcun sebebi ile bağlılığın asıl olduğunu ve bu alacağın sebebinin değiştirilme olanağı itirazın iptali davası için bulunmamakta olduğunu, ——– kararında belirtildiğini itirazın iptali davalarında alacaklı, takipte dayanmadığı belgeler dışında başka belgelere dayanılamayacağını, bu nedenle alacaklı/davacının icra takibinde açık hesap alacağı olarak tabir edilen dayanağı dışında davada dayandığı delillerim davanın itirazın iptali davası olması nedeniyle kabul etmediklerini. Taraflarınca takibe yapılan itirazın haklı ve yerinde olduğunu, icra takibinde açık hesap alacağına dayanmış davacının, bunun dışında sunacağı fatura, belge ve sair iddialarına muvafakatlerinin olmadığını, ispat yükünün kendisinde olan davacıya davalının borcunun olmadığını, davacının kısmen ödemeye ilişkin kabulü doğrultusunda davanın reddinin gerektiğini. İtirazın iptali davası ile davacının kısmen Ödenmediğini iddia ettiği alacağa ilişkin ürünlerin davalıya teslim edilmediğini, davacının mal teslim etmesi için: TTK 21/2 taraflar arasındaki ticari ilişki olmalıdır. Yani taraflar arasında sözleşme olmalıdır. Müşteriye mal satmış olması veya hizmet sunmuş olması Yani teslim irsaliyesi olmalıdır. Faturanın kendisi ile ilgili genel kaidelere uygunluğu ve Malın teslim İrsaliyesi olmalıdır. Davacının iddiası gereği bu şartların hiçbirisinin gerçekleşmediğini, bu konu ile ilgili yargıtay kararlarının olduğunu, Sadece elde fatura olmasının yetmediğini, fatura içeriğindeki malların fatura borçlusuna teslim edildiğinin yazılı delille ispat edilmesi gerekmekte olduğunu, teslim tesellüm tutanağı, irsaliyeli fatura veya yazılı sözleşme gibi… Ticari defterler delil olarak incelenir; ancak faturanın sadece alacaklı müvekkilinin ticari defterine işlenmiş olması halinde bu malların da teslim edildiğini kanıtlamayacağını, davacının takip konusu faturaları defterine işlemesi, tek başına alacağın varlığını ispata yeterli olmadığını, (VUK 230 mad. Göre şekil şartları ve VUK 231.Mad. göre faturalı malın teslim şartları gereklidir. Davacımn müvekkil şirkete malların teslim edildiğini gösteren teslim irsaliyesi sunmasının gerektiğini, davacı şirketten ancak davalı şirketin yetkili imzasını taşıyan mal teslim irsaliyelerine dayanarak veya tebliğ edilmiş faturalara dayalı olarak hak ve alacak talebinde bulunulabileceğini, davacı tarafın buna ilişkin belge ve bilgileri mahkemeye ibraz etmediklerini, davacının icra takip aşamasında sunmadığı ve dayanak göstermediği faturalara ve delillere dayanmasının ilgili—– doğrultusunda mümkün olmadığım, davalı şirkete tebliğ edilmediğinden kabul etmediklerini, Alacağın likit olmadığını, yargılamayı gerektiğini icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini, yukarıda açıkladıkları ve sair tüm hususlarda fazlaya ilişkin haklarının ve sunulacak delillere karşı delil sunma haklarının saklı kalmak kaydıyla davanın reddini savunmuştur.
DELİLLER : —- sayılı dosyası , —- Bilirkişi Raporu , dosyadaki sair tüm bilgi ve belgeler.
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ:
Dava ,İtirazın İptali ve Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)istemine ilişkindir.
Basit yargılamaya tabi işbu davada mahkememizce açılan dava üzerine dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davetiye sonucunda duruşma açılarak ön inceleme duruşması icra edilmiş ve tarafların sulh olmaması nedeniyle uyuşmazlık belirlenmek suretiyle tahkikata geçilmiş ve bu aşamada deliller incelenip değerlendirilerek aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır.
Burada öncelikle davalı tarafın yetki itirazının olaya uyan HMK’nın 10. ve TBK’nın 89/1 Maddesi kapsamında para borçlarının alacaklının yerleşim yerinde ifa edilmesi gerektiğinden ve davacının muamele ve yerleşim merkezinin mahkememiz yargı çevresinde bulunan —– bulunduğu anlaşıldığından dinlenmediği ifade edilmelidir.
Mahkememizce davaya esas teşkil eden—-sayılı dosyası getirtilerek, incelenmiştir. Yapılan incelemede icra dosyasının davanın tarafları ve konusu ile uyumlu olduğu görülmüştür. Ayrıca davalı şirketlerin bağlı bulunduğu vergi dairesi müdürlüklerine ayrı ayrı müzekkere yazılarak uyuşmazlığa konu —–yılına ait BA-BS formları celp edilmiş ve gösterilen tüm deliler toplanıp değerlendirilmiştir. Burada davanın yasal dayanağının da hatırlatılmasında yarar vardır;
2004 Sayılı İİK.’nın 67.maddesi; —-Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. —- Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın — yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.—Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.— Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” hükmüne amirdir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve yapılan yargılamaya göre somut olayda davacı şirket tarafından—– sayılı dosyasından davalı şirket hakkında cari hesap ilişkisi nedeniyle kesilen ve bedeli ödenmeyen faturalara bağlı olarak icra takibi başlatıldığı ,takibe yapılan vaki itiraz üzerine icra takibinin durdurulduğu ve dava şartı arabuluculuk yerine getirilerek bir senelik yasal hak düşürücü süre içinde işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır. Mahkememizce yukarıda açıklanan usul işlemleri yerine getirilerek tahkikat aşamasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve dosya bilirkişi raporu düzenlenmesi için bir mali müşavir bilirkişiye verilmiştir. Bilirkişi SMMM —– tarafından hazırlanan rapor taraf vekillerine tebliğ edilmiştir. Bilirkişi tarafından davalı tarafından ticari defterleri ibraz edilmediği için sadece davacının ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda hazırlanan işbu rapora göre temel sözleşme ilişkisinin varlığı tespit edilmiş ve usulüne uygun olarak tutulan davacının ticari defter ve kayıtlarına göre davacının davalıdan —- alacaklı olduğuna yönünde görüş beyan edilip rapor verildiği görülmüştür. Bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilerek rapora karşı taraf vekillerinin beyan ve itirazları da alınıp değerlendirilmiştir. Bu kapsamda alınan bilirkişi raporunun denetimi yapılmış ve dosya kapsamı ve mübrez delillerle uyumlu olduğu görülmüştür. Zira taraf şirketlerin bağlı olduğu vergi dairesine beyan edilen ve dosyaya giren ——yılına ait BA-BS formlarına göre uyuşmazlığa konu faturaların taraflarca vergi dairelerine beyan edildiği ve bu bildirimlerin birbirleriyle uyumlu olduğu, dosya kapsamı ve rapor içeriğine göre de taraflar arasında akdi ilişkinin bulunduğu ve faturalara konu malların davalı tarafından teslim alındığı açıkça anlaşılmıştır. Çünkü faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine kaydeden kimse, bu faturanın mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır. Artık bu kişi fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir. Ancak davalı şirket ticari defterlerini incelenme için ibraz etmemiş ve faturalara konu parayı ödediğine ilişkin yazılı bir belge de getirmemiştir. Filhakika dosyadaki bilgi, belge ve delillere göre davacının davasını, TMK’nın 6. HMK’nın 25, 190,194 ve 222 . maddeleri nazarında usulüne uygun olarak tutulan ticari defter ve belgeleri ile açıkça ispat ettiği sonuç ve kanaati hasıl olmuştur. Binaenaleyh dosyaya mübrez anılan bilirkişi raporunun da gerekçeli, denetime açık, hüküm kurmaya elverişli ve yerinde olduğu kabul ve takdir edilerek davacının davasının kabulü ile, İİK’nın 67/I Maddesi gereğince davalının ———sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile icra takibinin asıl alacağa —- takip tarihinden itibaren avans işlemlerinde uygulanan %19,50 ve değişen oranlarda ticari temerrüt faizi uygulanmak suretiyle aynen devamına karar verilmiştir.
Davacının İcra İnkar Tazminatı İsteğine ilişkin yapılan değerlendirmede ise — kararlılık kazanmış uygulamasına göre itirazın iptali davalarında İİK’nın 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak inkar tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada borçlunun itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmamaktadır. Bu yasal koşullar yanında takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması, başka bir ifadeyle borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç gerekse borçlu bakımından bu koşullar mevcut ise ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Somut olayda davalının itirazının haksızlığına karar verilmesi ve davalının kendiliğinden borcunun varlığını ve miktarını tahkik ve tespit edebilir durumda olması nedeniyle alacağın likit ve muayyen olduğu anlaşılmakla İcra ve İflas Kanununun 67/2.maddesi gereğince koşulları oluştuğundan asıl alacağın %20’si olan —- icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine de hükmedilmiştir.
6100 Sayılı HMK’nın 332/1 maddesine göre, 323. Maddesinde sayılan yargılama giderlerinden, aynı yasanın 326/1. Maddesi gereğince tamamen davalı taraf sorumlu tutulmuştur. Ayrıca bu kapsamda Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliğinin 26/2. Maddeleri gözetilerek dava öncesi —- bütçesinden ödenen arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilmek suretiyle; 6100 Sayılı HMK’nın 297/2 maddesi gereğince aşağıda sıralanan şekilde hüküm ihdas edilmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-) Davanın KABULÜNE,
2-) İİK’nın 67/I Maddesi gereğince davalının —– sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın İPTALİ ile icra takibinin asıl alacağa (25.503,57 TL) takip tarihinden itibaren avans işlemlerinde uygulanan %19,50 ve değişen oranlarda ticari temerrüt faizi uygulanmak suretiyle aynen DEVAMINA,
3-) İİK’nın 67/II maddesi gereğince asıl alacağın (25.503,57 TL) %20’si olan 5.100,71 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-) Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.742,16 TL karar ve ilam harcına, peşin alınan 308,01 TL harcın ve ilamsız icra takibinde alınan 127,52 TL harcın mahsubuyla (435,52 TL) bakiye 1.306,64 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-) Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
6-) Davacı tarafından yapılan 54,40 TL başvurma harcı 308,01 TL peşin harç, 7.80 TL vekalet harcı, 12,30 TL vekalet pulu , 79,50 TL posta masrafı, ve 700,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.188,61 TL yargılama giderinın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-) Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan …Ü.T. 13/1, maddesi uyarınca 4.080,00 TL nispi/maktu vekalet ücretinın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
😎 6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine ve bu konuda Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinın Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince Yazı İşleri Müdürü tarafından resen işlem yapılmasına,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize verilecek dilekçe ile——-Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/01/2021