Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/212 E. 2020/263 K. 07.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/212 Esas
KARAR NO: 2020/263
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 24/01/2020
KARAR TARİHİ: 07/07/2020
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının ——- İcra Dairesinin——- esas sayılı icra takibi başlattığını, takibe konu senedin varlığından ödeme emrinin tebliği ile haberdar olduğunu, müvekkilin yanlış yönlendirilmesi sebebi ile itiraz kanalı kullanılamadığını ve takip kesinleştiğinden çalıştığı kuruma maaş haczi geldiğinde takibe devam olunduğu haberinin olduğunu, müvekkilinin davalıyı tanımadığını, herhangi bir ticari ilişkisi de bulunmadığını, icra takibine konu senet incelendiğinde müvekkilinin imzasının bulunmadığını, dava dışı ———– imzasının bulunduğunu, dolayısıyla kanunen poliçe sayılmayan senet ile müvekkilin borç altında sokulması hukuken mümkün olmadığını, arabuluculuğa müracaat edilmişse de davalı toplantılara katılmadığından uzlaşma sağlanamadığını, müvekkilin takibe dayanak senette imzasının bulunmamasına dolayısıyla davalıya borcunun olmamasına rağmen hakkında icra takibi başlatılarak borcun tahsiline çalışılmış olmasından dolayı iş bu menfi tespit davası açılması zorunluluğu doğduğunu, tüm bu sebeplerle davanın kabulü ile, ——— İcra Dairesinin ——- sayılı dosyası üzerinden başlatılan icra takibinin iptaline, takipte anılan şekilde müvekkilin davalıya ———— borçlu olmadığının tespitine, davalının, işbu icra takibinde imzasız dolayısıyla geçersiz senede dayanarak hakız ve kötü niyetli en azından ağır kusurlu olarak takibe ve tahsile geçmiş olması nedeniyle icra dosyasına konu edilen alacağın %20’sinden az olmamak üzere davacıya tazminat ödemesine, davalının haksız icra takibi nedeniyle müvekkilin mallarına haciz konulması ve mallarının muhafaza altına alınması suretiyle doğacak telafisi imkânsız zararları engellemek amacıyla takibin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde özetle; Kendisinin otobüs taşımacılığı yaptığını, şahsen tanıdığı —- ismindeki şahsın ———— ilçesine gidiş dönüş için otobüs istediğini, araç başına—- aracın taşıma bedelinin yarısını peşin yarısını da dönüşte ödeneceği yönünde anlaşıldığını, ancak ödemenin yarısını vermeleri gerekirken —— verdiklerini, ikinci otobüs talep ettiklerini, taleplerini arkadaşı—– sahibinden araç temin ettiğini, parasını peşin istediğini, seçilen belediye başkanının parayı ödemek için 1 hafta süre istediğini, bir miktar para verdiklerini, kalan bakiyenin ——- olduğunu,—————güvenerek ——– geri geldiklerini, ancak alacaklarının bir türlü ödenmediğini, —- ile görüştükten sonra ———–birlikte bir senet hazırladıklarını, ancak senedi———– imzalamadığını, kendisinin mağduriyetine sebep olduklarını, senedin günü geldiğinde icra takibi başlattığını, kısmen de olsa her ay 780 TL ödeme yaptıklarını, huzurda açılan menfi tespit davasının reddine, mağduriyetin giderilmesine, avukatlık ücretinin ve mahkeme masraflarının karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı duruşmadaki beyanında aynen; “Cevap dilekçemi aynen tekrar ederim, davacı ile anlaştığmıız bir husus yoktur, delillerimizi bildirmek üzere süre istiyoruz, yargılama yapılarak davanın reddine karar verilmesini talep ederim, sulh ve arabuluculuk bu aşamada mümkün değildir, ayrıca ben kendim otobüs işletmeciliği yapmaktayım, kendi aracımı —— yazıhanesindeki —– isimli kişilere kiraya verdim, senet düzenlenirken davacı ———- haberi vardı ancak kendisi seçimlerden sonra belediyede işe girdiği için senedi imzalamak istememiştir ben davacıyı tanımam etmem, aramızdaki mevzu araç kiralama ilişkisinden kaynaklanan bir mevzudur” demiştir.
Deliler
———İcra Müdürlüğü ———– Sayılı dosyası dosya arasına alınmıştır.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe:
Dava kira ilişkisinden kaynaklanan menfi tespit davasıdır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde,bu kanundan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığı, aynı kanunun 5. maddesinin 2. fıkrasında, bir yerde ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu kanunun 4. maddesi hükmünce ticari sayılan davalara, Ticaret Mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesine göre tarafların sıfatına veya bir ticari işletme olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari dava olarak sayılan davalar mutlak ticari dava; tarafların tacir sıfatını haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalar ise nispi ticari davadır.
6100 Sayılı HMK.nun 4/1-a maddesine göre “Kiralanan taşınmazların, 09/06/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalarda” Sulh Hukuk Mahkemesi görevlidir. Mahkemelerin görevi kamu düzenine ilişkin kurallardan olup, yargılamanın her aşamasında istek üzerine, ya da re’sen gözetilmesi gerekir.
Somut olayda uyuşmazlık araç kiralama ilişkisi kapsamında verildiği iddia edilen senetten dolayı başlatılan takibe karşı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin olup davalının araç kiralama işi yaptığı, takibe dayanak senet fotokopisinin arka yüzünün incelenmesinde —— yerel seçimleri için araç kiralama bedeli olarak bu senet alınmıştır.———– ibaresinin bulunduğu, bu hali ile de araç kiralama ilişkisinden kaynaklı davada Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır. —————————–
Yukarıda belirtilen kanun maddeleri ve anılan içtihatlar ışığında somut olaya gelindiğinde; taraflar arasındaki uyuşmazlığın araç kiralama ilişkisinden kaynaklandığı, dava türü bakımından TTK’da sayılan mutlak ve nispi ticari davanın şartlarının oluşmadığı anlaşıldığından mahkememizin görevsizliğine, görevli mahkemenin ———– Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemeleri olduğuna karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın 6100 sayılı HMK 114/1 – c ve 115/2 maddeleri gereği usulden REDDİNE,
2-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
3-Görevli ve yetkili mahkemenin ———— Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemeleri olduğuna,
4-Hukuk Muhakemeleri Kanunu 20. Maddesi gereğince kararın kesinleşmesine müteakiben iki hafta içinde talep halinde dava dosyasının yetkili ve görevli mahkeme olan ———- Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine, aksi halde aynı madde gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına (kararın tebliği ile ihtarat yapılmış sayılmasına), bu usuli kararın verilmesi ve bu kararla birlikte harç hususunun re’sen karara bağlanması hususlarının re’sen gözetilmesine; re’sen gözetilmesi gereken hususlar dışında kalan yönlerden ise gerekirse talebe bağlı olarak değerlendirme yapılmasına,
5-Yargılama harç ve giderlerinin 6100 Sayılı HMK 331/2. maddesi gereğince görevli ve yetkili mahkemede verilecek nihai kararla birlikte değerlendirilmesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalının yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde ———– Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi.07/07/2020