Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/2 E. 2021/413 K. 15.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/2 Esas
KARAR NO: 2021/413
DAVA: Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 02/01/2020
KARAR TARİHİ: 15/06/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;——— adresindeki —- nezdinde —– dava konusu kaza sonucu meydana gelen zararın karşılanması için müvekkil şirkete başvurulduğunu, —— nedeniyle sigortalıya —- ödendiğini, TTK 1472 maddesi gereği davalı tarafa müvekkili tarafından ödenen tutar için başvurulduğunu ancak rücu talebinin neticelendirilemediğini, davalı—-düzenleyen ——— meydana gelen zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu, kurumun yasal sorumluluğu bulunduğundan yol yapım ve onarım çalışmasında gerekli önlemlerin alınmadığından sigortalısının aracının hasar gördüğünü, bu nedenlerle davanın kabulü ile müvekkil şirketin ödemiş olduğu ——– tarihinden itibaren işleyen ticari faizi ve davalı sigorta şirketi açısından protokol gereği temerrüdün müeyyidesi olarak —- puan fazla faizin, masraf ve ücreti vekalet ile birlikte sigorta şirketinin poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydıyla müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı —— cevap dilekçesinde özetle; Davaya konu meydana gelen ——— ihale edildiğini, yüklenici ile müvekkili arasında sözleşme akdedildiğini, sözleşme eser sözleşmesi niteliğinde anahtar teslimine ilişkin olduğunu, müvekkil şirketin ne bir malzeme ne de —— inşaatın yapımında görev almadığını, müvekkili ile yüklenicinin gelir paylaşımı sözleşmesi gereği işi ve iş yerini sigortalattığını, davaya konu olan olayda müvekkilinin herhangi bir sorumluluğu bulunmadığından haksız ve mesnetsiz davanın müvekkil şirket yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, neticede davanın esastan reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı —- vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili tarafından düzenlenmiş bulunan———- kapsamında düzenlenmiş bulunduğunu, davaya konu teşkil edilen ekspertiz raporunda hasara ilişkin olarak inşaat sahasında —– üzerine yine aynı bina ——– kurtularak asansörün üzerine düşmesi sonucu ——- hasarlandığı belirtilmiş olup, ayrıca hasar bedelinin tespitine ilişkin olarak; hasarlı iş makinesinin direnç,—–olduğu, —- — sovtaj bedelinin tenzili neticesinde davacının sorumluluk tutarının——olarak tespit edildiğini, müvekkilinin sorumluluğunun poliçe teminatı kapsamıyla sınırlı olduğunu, sigorta bedellerinin bu makinelerin rayiç bedellerine eşit olması gerektiği ve poliçe tanzim tarihinden itibaren —– listelenmesi gerektiğini, aksi taktirde makineler için teminatın geçerli olmayacağının hüküm altına alındığını, davaya konu meydana gelen hasarın malzemenin bozukluğundan, ayıbından veya kusurlu işçilik neticesinde olan hasarlar ile sigortalının veya onun yerine kaim olan sorumlu kişinin kasdı ve ayrıca sözleşme varsa ağır kusurundan kaynaklanan ziya ve hasarların teminat haricinde tutulduğunu, talep edilen faize, türüne, sovtaj ve hasarlanan parça bedellerine ilişkin olarak itirazlarının bulunduğunu, haksız ve yasal dayanağı bulunmayan davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Deliller
Tarafların—- dosya arasına alınmıştır.
—– yazılan müzekkere cevabı dosya arasına alınmıştır.
Kusur konusunda—– bilirkişi ile — alanında uzman aktüer bilirkişi heyet raporu dosyaya sunulmuştur.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe:
Dava, 6102 sayılı TTK’nın 1472. maddesi uyarınca sigorta şirketi tarafından sigortalısının haklarına halef olması sebebiyle açılmış tazminat davasıdır.
6102 sayılı TTK 1472.maddesinde:”Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir.” belirtilmektedir.
—- karar sayılı ilamında: “Davacı vekili; dava dışı — ait aracın davacı ——– olduğunu, —– tarihinde— ikamet etmekte olduğu davalı—— içerisinde park ettiğini ancak geri döndüğünde aracının yerinde olmadığını ve çalınma vakası nedeniyle ——-ödendiğini, davalı — güvenlik önlemlerini almaması sebebiyle bu olayın vuku bulduğunu, Türk Ticaret Kanunu’nun 1472. maddesi gereğince halefiyet yetkisine haiz davacının ödemiş olduğu miktarın tahsili için ———- dosyasında takip başlatmış olduğunu ve itiraz nedeniyle takip durduğundan davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamına ve %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı —— sayılı tespit dosyası ile belgelenmiş —- alanlar olduğunu,——- —- alandan———- olarak tescil edildiğini bu nedenlerle sadece —- kullanımına ait olmayıp herkesin kullanımına ait olan açık alanlarda giriş çıkışlarda bariyer uygulaması —- yapılamayacağını ileri sürerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece iddia, savunma, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, site girişinde —– bakımından güvenlik şirketi çalıştığı ancak bunların kamusal alanda araç giriş çıkışına engel olmaları mümkün olmadığından davalı kooperatifin hırsızlık olayında kusurunun bulunduğu kabul edilemeyeceğinden davanın reddine dair verilen karar davacı vekili tarafından———–”Mahkemece davalı kooperatifin tüm defter ve kayıtları getirtilmek ve önceki bilirkişi heyetine —- mevzuatına hakim bir bilirkişi eklenmek sureti ile —–ana sözleşmesi incelenerek —– sözleşmesinde —– yapılan sözleşmelere —– tarafından —– konusunda yapılan sözleşmelere ve olayın meydana geliş yeri ve şekline göre güvenliğin sağlanması konusunda tarafların sorumluluğu ve kusur oranları tartışılmak sureti ile rapor alınarak karar verilmesi gerekir iken eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.” gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiş, Mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yapılan yagılama neticesinde tüm dosya kapsamına göre, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.

—— niteliği itibari ile mal/zarar sigortaları türünden olan karma bir sigorta sözleşmesidir. Zarar sigortası olduğundan sebepsiz zenginleşme yasağı kuralı gereğince sigortacı ancak geçerli bir sigorta sözleşmesinin kurulması sonucu oluşan gerçek zarar miktarından poliçe limitleri ile sınırlı olarak sorumludur. Gerçek zarar miktarının belirlenmesinde poliçede yer alan genel ve özel şartlardaki hükümler de dikkate alınır.
Sigorta ettiren rizikonun gerçekleşmesine kusuruyla sebebiyet verdiğinde kural olarak sigortacı sorumluluktan kurtulmaz. Bu noktada, rizikonun gerçekleştirilmesine ilişkin hasarı tazmin yükümlülüğü ile rizikonun oluşmaması için önlem alma yükümlülüğü arasındaki ilişkinin de iyi belirlenmesi gerekmektedir. Hemen belirtmek gerekir ki; rizikonun gerçekleşme ihtimalinin yüksek olduğu durumlarda, sigorta ettiren zararın önlenmesi amacıyla önlem almakla yükümlüdür. Bu önlemlerin ihmali, rizikonun gerçekleşmesine kusurla sebep olunması anlamına gelecektir. Çünkü önlem alındığı takdirde riziko gerçekleşmeyecek ve zarar oluşmayacaktı.” belirtilmektedir.
————sayılı ilamında: “…Dava, inşaat all risk sigorta poliçesine dayalı rücuen tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, yukarda özetlendiği şekilde poliçede sigorta ettiren olan——— arasında akdedilen taşeron sözleşmesinin —– maddesi uyarınca davalı taşeronun sigorta ettirilmeyen veya teminat dışında kalan ya da sigorta tarafından ödenmeyen zararlardan sorumlu olduğu, sigortaca karşılanmış olan zarar sebebiyle davalıya müracaat hakkının bulunmadığı, anılan sözleşmenin 20. maddesinin de somut olaya uygulanamayacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş ise de, taraflar arasındaki işbu uyuşmazlığın çözümünde taşeron sözleşmesi uyarınca değil, sigorta poliçesi uyarınca değerlendirme yapılıp, zararın poliçe teminatı kapsamında bulunup bulunmadığı ve yine poliçeye dayalı rücu koşullarının oluşup oluşmadığı incelenip hasıl olacak sonuca göre bir karar vermek gerekirken taşeron sözleşmesi hükümlerine göre değerlendirme yapılarak yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.” belirtilmektedir.
Yukarıda belirtilen kanun maddesi ve anılan içtihatlar uyarınca somut olaya gelindiğinde, dosya kusur konusunda ——- alanında uzman aktüer bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, —– tarihli bilirkişi raporunda; davaya konu işyerinde meydana gelen olayda, hasarın ————– ek mesai yapan firmalar tarafından—- yerlerine malzeme çıkarma esnasında ———– katlardaki —— atılmasına kullanılan —– edilen ——— kısmının bağlantı yerlerinden çıkıp —– üzerine düşerek —– maddi hasar meydana geldiği” şeklinde oluştuğu, kullanılan malzemelerin iş bitiminden sonra göz ile kontrolünün sağlanmadığı,—- aşınma, tıkanma gibi durumların tespitinde gerekli müdahalelerin ehli kişiler tarafından yapılmaması sonucu —- tıkanan bölge kısmının bağlantı yerinden çıkıp cephe asansöründe maddi hasar oluştuğu,——mevcut kurallara uymadığı, uygun kişisel koruyucu malzeme kullanmadığı, dava konusu kazayı öngörüp gereken tedbiri almadığı, ——- aykırı davrandığı, önlenebilir ve öngörülebililir kazanın oluşmasında %100 oranında asli kusurlu olduğu, davacının rücuen tazmin konusunda başvuruya engel bir durumun söz konusu olmadığı ve rücuen tazminat şartlarının oluştuğu rapor edilmiş olup, bilirkişi raporunun bu yönleriyle gerekçeli, denetime elverişli ve hükme esas alınabilir nitelikte bulunduğu, her ne kadar somut olayda sigorta ettiren — oranında asli kusurlu ise de anılan içtihatlar uyarınca sigortacının ve sigortalı olan diğer davalı —— sorumluluklarının gündeme geleceği anlaşılmış, davacı sigorta şirketinin, sigortalısının hareketli makinasında meydana gelen hasar yönünden, ödediği miktar uyarınca sigortalısının haklarına halef olduğunun kabulü gerekmiş olup, davalılar 6102 sayılı TTK’nın 1472.maddesine göre sorumlu kabul edilmiştir. Dosyaya ibraz edilen dekonttan —- ödeme yapıldığı anlaşılmış olup—– kabulüne karar vermek gerekmiştir.
———sayılı ilamında:”Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kısmen kabulü ile ——- alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, 6762 sayılı TTK.’nun 1301. maddesinden ——– rücuen tazminat istemine ilişkindir.
Trafik kazaları, nitelikleri itibariyle haksız fiillerdendir. Haksız fiillerde temerrüt tarihi, haksız fiilin meydana geldiği tarih olup, zarar sorumlusunun ayrıca ihbar ve ihtar edilmesine gerek yoktur. —— ettirenin dava hakkı tazmin ettiği bedel nispetinde sigortacıya intikal eder. Ödeme tarihi aynı zamanda 3. şahsa rücu edebilme tarihidir. Bu nedenle işleten ve sürücünün faizden sorumluluğunun başlangıcının halefiyet başlangıcı olan ödeme tarihi olarak kabulü gerekir. Bu durumda mahkemece, hükmedilen tazminata ödeme tarihinden itibaren faiz yürütülmesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değil bozma nedeni ise de; bu yanılgının giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden 6100 sayılı HMK’nun geçici 3/2 maddesi delaletiyle 1086 sayılı HUMK’nun 438/7. maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.” belirtilmiştir.
——karar sayılı ilamında:”Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kısmen kabulüne, davalının icra takibine itirazının —– asıl alacak üzerinden iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, 6762 sayılı TTK.’nin 1301. maddesinden —- kaynaklanan rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Trafik kazaları, nitelikleri itibariyle haksız fiillerdendir. Haksız fiillerde temerrüt tarihi, haksız fiilin meydana geldiği tarih olup, zarar sorumlusunun ayrıca ihbar ve ihtar edilmesine gerek yoktur. —— ettirenin dava hakkı, tazmin ettiği bedel nispetinde sigortacıya intikal eder. Ödeme tarihi aynı zamanda 3. şahsa rücu edebilme tarihidir. Bu nedenle işleten ve sürücünün faizden sorumluluğunun başlangıcının halefiyet başlangıcı olan ödeme tarihi olarak kabulü gerekir. Bu durumda mahkemece, hükmedilen tazminata ödeme tarihinden itibaren faiz yürütülmesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
2-Davacı tarafça temerrüt faizi olarak avans faiz istenilmiştir. Davalının işleteni olduğu araç minibüs olup ticari araçtır. O halde, davada temerrüt faizi olarak ticari faiz niteliğindeki avans faizine hükmedilmesi gerekirken yasal faize hükmedilmesi de doğru değil bozma nedeni ise de; bu yanılgıların giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden hükmün 6100 sayılı HMK.nun geçici 3/2 maddesi delaletiyle 1086 sayılı HUMK.nun 438/7 maddesi uyarınca düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.” belirtilmiştir.
Yukarıda anılan ——- uyarınca sigorta ettirenin dava hakkının tazmin ettiği bedel nispetinde sigortacıya intikal ettiği, ödeme tarihinin aynı zamanda 3. şahsa rücu edebilme tarihi olduğu, bu nedenle işletenin faizden sorumluluğunun başlangıcının halefiyet başlangıcı olan ödeme tarihi olarak kabulünün gerektiği anlaşıldığından hasar bedeli tazminatına ödeme tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekmiştir. Yine meydana gelen kazada tarafların tacir olması, kazanın iş yerinde ve hareketli iş makinasında oluşmuş olması nedenleri ile olayda ticari iş hükümlerinin uygulanması gerektiğinden ticari faize hükmetmek gerekmiş ve davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile toplam—ödeme tarihi olan ——– tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 539,65 TL harçtan peşin alınan 134,92 TL harcın mahsubu ile bakiye 404,73 TL harcın davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 134,92 TL harç gideri ve 1.300,00 TL bilirkişi ücreti ve 137,75 TL posta masrafı olmak üzere toplam 1.572,67 TL yargılama giderinin davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca — bütçesinden ödenen 1.980,00 TL arabuluculuk ücretinin davalılardan müşterek ve müteselsilen alınarak hazineye irad kaydına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalı taraflarca yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Karar kesinleştiğinde varsa bakiye gider avansının yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde—–nezdinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.15/06/2021