Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/191 E. 2022/498 K. 15.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/191
KARAR NO: 2022/498
DAVA: İtirazın İptali
DAVA TARİHİ: 22/01/2020
KARAR TARİHİ: 15/06/2022
Tarafları yukarıda belirtilen davanın Mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından verilen dilekçe ile davacı banka ile dava dışı ——– imzalandığı, davalıların müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak sözleşmeyi imzaladıkları, söz konusu sözleşmeler uyarınca söz konusu şirkete ticari krediler kullandırıldığı ancak kredilerin geri dönüşünün gerçekleşmemesi nedeniyle hesapların kat edildiği ve alacağın muaccel hale geldiği, borçlulara —–yevmiye numaralı ihtarnamenin tebliğ edildiği ancak borcun ödenmemesi üzerine —–kısım yönünden takibe geçildiği, itiraz edilmesi üzerine takibin durduğu, itirazların haksız olduğu, zorunlu arabuluculuğa başvuruda bulunulduğu ancak anlaşmanın mümkün olmadığı ileri sürülerek söz konusu icra takibine ———kadar itirazların iptaline, takibin devamına ve %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
Teselsül talebinde bulunulmamıştır.
Davacı vekili duruşmada da dava dilekçesini tekrar etmiştir.
Davalılar vekili tarafından ibraz edilip duruşmada tekrar edilen ve gerekli-yeterli kısımları:
——
A. USULE İLİŞKİN İTİRAZLARIMIZ
1. MÜVEKKİLLER TACİR OLMADIĞINDAN, HUZURDAKİ DAVADA GÖREVLİ MAHKEME GENEL MAHKEMELERDİR.
Müvekkiller, tacir olmadığından ve kullanılan kredi ——-kapsamında olup ticari kredi niteliğinde olmadığından huzurdaki davada görevli mahkeme ticaret mahkemeleri değil genel mahkemelerdir. Bu kapsamda davacı taraf açısından ticari iş niteliğinde olan kredi kullandırma hususu müvekkiller bakımından ticari iş niteliği taşımadığından mahkemenizce görevsizlik kararı verilmesini talep ederiz.
2.KEFİL OLUNAN KREDİ İLİŞKİSİNE KONU BORÇ BAKIMINDAN, ASIL BORÇLU HAKKINDA VERİLEN KONKORDATO KESİN MÜHLET KARARI GÖZ ÖNÜNE ALINDIĞINDA VE KEFALET İLİŞKİSİNİN FERİ NİTELİĞİ GEREĞİ, DAVACI TARAFIN ALACAK MİKTARI KONKORDATO SÜRECİ SONUNDA DEĞİŞEBİLECEĞİNDEN KONKORDATO DOSYASININ BEKLETİCİ MESELE YAPILMASI GEREKMEKTEDİR.
Davacı tarafın alacak iddiasını kabul anlamına gelmemek kaydıyla, müvekkillerce kefil sıfatıyla imza edilen sözleşmelerin her birinde asıl borçlu sıfatını haiz olan ——–dosyasıyla verilen konkordato kesin mühlet kararı ——– gereği, süreç sonunda borç miktarının tenzilat sebebiyle azalma ihtimali mevcut olduğundan huzurdaki davaya konu alacak iddiasının değerlendirilebilmesi bakımından konkordato sürecinin bekletici mesele yapılması gerekmektedir.
Müvekkiller anılan kredi sözleşmesine kefil sıfatıyla imza atmış olup bilindiği üzere kefalet asıl borca bağlı olup kurulan ilişki feri bir ilişkidir. Bu bağlamda asıl borçlu hakkında konkordato kararı mevcutken müvekkiller açısından da anılan konkordato dosyasının bekletici mesele yapılması gerektiği aşikardır.
3. MÜVEKKİLLER ADINA İTİRAZ EDİLEN ALACAK İÇİN AYNI KONU VE TALEPLE İPOTEĞİN PARAYA ÇEVİRİLMESİ YOLUYLA TAKİP DERDEST OLDUĞUNDAN DAVANIN REDDİ GEREKMEKTEDİR.
Huzurdaki davaya konu alacak iddiası bakımından davacı şirket tarafından—— dosyasıyla ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe girişilmiş olup mükerrer tahsilat amacını güden takip için derdestlik iddiamızın değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu kapsamda derdest takip sebebiyle davanın reddini talep ederiz.
B. ESASA İLİŞKİN İTİRAZLARIMIZ VE BEYANLARIMIZ
Yukarıdaki usule ilişkin itirazlarımız baki kalmak kaydıyla, usule ilişkin itirazlarımızın kabul görmemesi halinde aşağıda esasa ilişkin itirazlarımızı sunuyoruz.
1. DAVA KONUSU ALACAK İDDİASINA DAYANAK KREDİ SÖZLEŞMELERİNDE KEFALET LİMİTİ BELİRTİLMİŞ ANCAK HANGİ SÖZLEŞMEDEN NE TUTARDA ALACAK İDDİASININ BULUNDUĞU HEM İCRA TAKİBİNDE HEM DE DAVA DİLEKÇESİNDE İFADE EDİLMEMİŞTİR. BU KAPSAMDA DAVACI TARAFIN ALACAK İDDİASININ HANGİ SÖZLEŞME İÇİN HANGİ TUTARDA OLDUĞUNUN AÇIKLATILMASI GEREKMEKTEDİR.
Müvekkillerce kefil sıfatıyla imzalanan sözleşmelerde kefalet limiti her bir sözleşme için ayrı ayrı belirtilmiştir. Bu kapsamda kefalet sınırını aşan tutarlar bakımından müvekkillerin sorumlu tutulmasının mümkün olmayacağı açıktır.
2. KONKORDATO MÜHLET KARARLARI GEREĞİ DAVA KONUSU ALACAK İDDİASININ ASIL BORÇLUSU ŞİRKET HAKKINDA FAİZ İŞLETİLEMEMEKTEDİR. BUNUN YANI SIRA TACİR OLMAYAN MÜVEKKİLLER ALEYHİNDE BİLEŞİK FAİZ İŞLETİLMESİ USUL VE YASAYA AYKIRIDIR.
Dava konusu sözleşmelerin asıl borçlusu konumunda olan şirket hakkında verilen konkordato mühlet kararları gereği ——- tarihi itibarıyla alacağa faiz işletilmesi hukuka aykırıdır. Feri nitelikteki kefalet ilişkisi göz önüne alındığında, asıl borç bakımından faiz işletilmesi İİK 294. Maddesi gereği durduğuna göre, kefilin sorumluluğunda olan alacak iddiasına faiz işletilmesi hukuka aykırılık teşkil etmektedir.
—-
3.TÜM İTİRAZLARIMIZ BAKİ OLMAK KAYDIYLA, TBK 88. VE 120. MADDE HÜKÜMLERİ GEREĞİ FAİZ ORANI FAHİŞ OLUP FAİZ ORANININ KAMU DÜZENİNE AYKIRILIĞI MAHKEMECE RESEN GÖZETİLMELİDİR.
4.ASIL BORÇLU ALEYHİNE BAŞLATILAN İCRA TAKİBİ İCRA HUKUK TARAFINDAN İPTAL EDİLMİŞTİR. ALACAKLI, ASIL BORÇLU ŞİRKET HAKKINDA USULUNE UYGUN TAKİP BAŞLATMADAN, KEFİL OLAN MÜVEKKİLE YÖNELEMEYECEKTİR.
Davaya esas olan kredi sözleşmesinin esas borçlusu dava dışı ——-huzurunda görülen davada, esasen aynı borç kapsamında kefil sıfatında bulunan davalı müvekkiller aleyhine de takibe girişilmiştir.
Davacı tarafından aynı zamanda ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapılmış ise de, tarafımızca söz konusu takibin usulune uygun başlatılmaması nedeni ile itirazda bulunulmuş ve ——-sayılı ilamı ile takibin iptaline karar verilmiş ve davamız kabul edilmiştir. İptal edilen bu takip esasen iş bu davamız ile aynı borcu ve konuyu içermektedir.
Müvekkiller, ana kredi sözleşmesine——- sıfatıyla taraf olmuşlardır. Müteselsil kefillik hükümlerine göre, davacının huzurdaki taleplerinin sunulabilmesi, ancak esas borçluya karşı geçerli takibin başlatılması şartına bağlıdır. Çünkü; davalara konu alacaklar ayrı ayrı düşünülemeyecek, tek bir genel kredi sözleşmesi kapsamında talep edilen alacak ile huzurdaki alacak talepleri aynı sebebe bağlıdır.
5.ALACAĞIN LİKİT OLMAMASI KARŞISINDA İCRA İNKAR TAZMİNATI TALEBİ HAKSIZ VE DAYANAKSIZDIR.
6.GENEL İŞLEM KOŞULU NİTELİĞİNDEKİ SÖZLEŞME HÜKÜMLERİNİN MÜVEKKİLLERİN ALEYHİNE SONUÇ DOĞURAN KISIMLARININ YAZILMAMIŞ SAYILMASI GEREKMEKTEDİR.
7.İTİRAZLARIMIZ BAKİ OLMAK KAYDIYLA, DAVACI TARAFIN ALACAKLARININ REHİNLE TEMİNATLANDIRILMIŞ OLMASI KARŞISINDA, MAHKEMENİZCE REHİN HAKLARINI KULLANMAKTA ÖZENLİ DAVRANIP DAVRANMADIĞININ TESPİTİ İLE, ÖZEN YÜKÜMLÜLÜĞÜNE AYKIRI DAVRANDIĞININ TESPİTİ HALİNDE KEFALET SORUMLULUK TUTARININ İNDİRİLMESİNİ TALEP EDERİZ.
Davacı tarafın alacakları rehinle teminatlandırılmış olup halihazırda rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takibe girişmiştir. Ancak dava öncesindeki süreçte teminatların azaltıldığı yahut müvekkillerin zararına sebep olacak şekilde elden çıkarıldığının tespit edilmesi halinde müvekkillerin sorumluluğunun azaltılması gerekecektir. TBK 592. Maddesinde;
“Alacaklı, kefalet sırasında var olan veya daha sonra asıl borçludan alacağın özel güvencesi olmak üzere elde ettiği rehin haklarını, güvenceyi ve rüçhan haklarını kefilin zararına olarak azaltırsa, zararın daha az olduğu alacaklı tarafından ispat edilmedikçe, kefilin sorumluluğu da buna uygun düşen bir miktarda azalır. Kefilin fazladan ödediği miktarın geri verilmesini isteme hakkı saklıdır.
Alacaklı, haklı bir sebep olmaksızın yükümlülüklerini yerine getirmez, ağır kusuruyla mevcut belgeleri veya rehinleri ya da sorumlu olduğu diğer güvenceleri elinden çıkarırsa, kefil borcundan kurtulur. Bu durumda kefil, ödediğinin geri verilmesini ve varsa ek zararının giderilmesini isteyebilir.” hükmü düzenlenmiştir.
Bu kapsamda davacı tarafın dava öncesinde ve dava dışı borçlu şirketçe verilen teminatlar bakımından TBK 592. maddesi hükmü gereği teminatların değerlendirilmesinde haklı bir gerekçe olmaksızın yükümlülüklerini yerine getirmediğinin yahut kusurlu davrandığının tespit edilmesi halinde müvekkiller bakımından kefalet limitinin uygun oranda düşürülmesini, şartlar oluştuğu takdirde müvekkillerin kefalet sorumluluğunun bulunmadığının tespitini talep ederiz.
Açıkladığımız hususların yanı sıra zamanaşımına uğrayan tüm taleplerin reddine karar verilmesini talep ederiz.
SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda açıkladığımız ve mahkemenizce re’sen göz önüne alınacak sebeplerle;
Haksız ve dayanaksız davanın öncelikle usule ilişkin itirazlarımız kapsamında USULDEN REDDİNE,
Davacı tarafa davaya konu ——tarihi, tarafları ve bedelini açıklaması için kesin süre VERİLMESİNE,
Zamanaşımına uğramış taleplerin REDDİNE,
Esasa yönelik açıklamalarımız kapsamında davanın REDDİNE,
Tüm itirazlarımız saklı kalmak kaydıyla, hukuka ve kamu düzenine aykırı faiz oranının yasal sınıra çekilmesine,
.şeklinde olup yukarıya aynen alınan cevap dilekçesinde usule ve esasa ilişkin itirazlarla birlikte davanın reddine karar verilmesi istenmiştir.
İbraz edilen Hukuk Uyuşmazlıklarında Dava Şartı Arabuluculuk Son Tutanağına göre ——- tarihinde yapılan başvurunun taraflarla ilgili olduğu, tarafların davete uyduğu ancak anlaşma sağlanamadığına dair —- tarihli son tutanak düzenlendiği, arabuluculuğa başvuruya ilişkin dava şartının yerine getirilmiş olduğu belirlenmiştir.
Celp edilip incelenen söz konusu icra dosyasına ve bu konuda yapılan yazışmalara göre taraflarla ilgili olduğu, farklı kredi borçlarına, teminat mektubu borcuna ve cari hesap borcuna ilişkin talepler ileri sürüldüğü ve toplam —alacakların takip talebinde döküme bağlandığı ve fakat şimdilik kaydıyla —- kısmının takip tarihinden itibaren takip talebinde belirtilen oranlarda faiz ve fer’ileri ile birlikte tahsilinin takibe konu edildiği ve her iki davalı yönünden de süresinde yapılan itirazlarla takibin durmuş olduğu, icra dairesinin yetkisine de itiraz edildiği, derkenar yazısına göre de takip açılışı sırasında —– peşin harç yatırılmış olduğu belirlenmiştir.
—- yevmiye numaralı ihtarnamesinin ——– temerrüdün oluştuğu anlaşılmıştır.
Ön inceleme duruşmasında davalıların müteselsil kefil konumu, davanın niteliği ve dosya kapsamı gözetilerek yerinde görülmeyen görev itirazının reddine karar verildikten sonra icra dairesinin yetkisine yönelik itiraz yönünden yapılan irdeleme sonunda HMK. Madde 6 ve HMK Madde 7 düzenlemeleri, davalıların adresleri ve dosya kapsamına nazaran icra dairesinin yetkisine itiraz yerinde görülmeyerek bu itirazın kaldırılmasına karar verilerek borca itirazın esası yönünden ön inceleme duruşmasına devam edilip ihtilaf noktaları belirlendikten sonra bu kez zaman aşımı yönünden yapılan irdelemede davanın niteliğine, TBK. Madde 146 düzenlemesine ve dosya kapsamına nazaran davanın ——zaman aşımı süresine tabi olduğu ve zaman aşımı itirazının yerinde olmadığı anlaşıldığından zaman aşımı itirazının reddine karar verilmek suretiyle tahkikata geçilmiştir.
Konkordato talebiyle ilgili———— içeriğinin gerekli kısımları celbedilerek deliller toplanmış olup, söz konusu konkordato davasının bekletici mesele yapılması talebi yönünden yapılan irdeleme sonunda konkordatoya ilişkin yasal düzenlemeler ve davalıların kefil konumunda olmaları birlikte değerlendirilerek bekletici mesele yapılmasına yer olmadığına karar verilmek suretiyle taraflar arasındaki genel kredi sözleşmesi içeriği ve davanın niteliği gözetilerek banka kayıtları ile şirket defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilerek davanın aydınlatılması yönünden gerekli uzmanlıkları bulunan bilirkişilerden oluşturulan heyet marifeti ile bilirkişi incelemesi yoluna gidilerek bilirkişi heyetinden rapor temin edilmiştir.
Rapora karşı ileri sürülen itirazların aydınlatılması yönünden ek rapor temini yoluna gidilmiş olup, davalılar vekilinin itiraz dilekçesinde belirttiği —— sayılı dosyasının ——içeriğinin gerekli kısımları celbedilmek suretiyle ek rapor temin edilmiştir.
Ek rapor itirazları aydınlatmak suretiyle kök raporu teyit etmiştir.
Bilirkişi heyeti tarafından yukarıda açıklanan şekilde dosya kapsamına uygun olarak ve davanın esasının aydınlatılması yönünden Mahkememizce de yeterli görülen rapor-ek raporda taraflar arasındaki bu davaya konu ticari ilişkiyle ilgili olarak altı ayrı genel nakdi ve gayri nakdi kredi sözleşmesi ile bir —– mevcut olduğu; asıl borçlu ve kefiller arasında ——– sözleşmelerine bağlı olarak çeşitli zamanlarda krediler kullandırıldığı, sözleşmelerin gerek asıl borçlu ve gerekse müşterek borçlu-müteselsil kefiller yönünden öngörülen limitleri açısından yeterliliği sağladığı, borçlu ve kefillerin imzalarının bu konudaki mevzuata uygun olarak alındığı, takip tarihi itibari ile hesaplanan söz konusu bütün sözleşmeler yönünden ve anapara-işlemiş —- olmak üzere toplam borcun —- olduğu; ayrıca sözleşmelerden kaynaklı olarak —- tutarında çek yasal garanti tutarı ile —– teminat mektubu karşılığı ve doğrudan borçlandırma sistemi limiti —- blokesine ilişkin talebin yasal ve yerinde olduğu; İİK. Madde 303 düzenlemesine ve TBK. Madde 592 düzenlemesine de bağlı olarak konkordato mühletinin sonuçlarının kefiller bakımından bir etkisinin bulunmadığı, davacı alacaklının konkordatoyu reddettiği, kefiller yönünden tüm haklarını muhafaza ettiği, tenzil şartlanın bulunmadığı hesaplanıp açıklanarak ve hesaba ilişkin ayrıntılı döküm tablolar halinde raporda gösterilerek ulaşılan kanaat açıklanmıştır.
Konkordatoya ilişkin yasal düzenlemeler, davalıların kefil olmaları, —— davanın banka ile asıl borçlu şirket arasında görülen konkordato nisabına dahil olmayan alacağa ilişkin olması, temin edilen rapor ve ek raporun içeriği, takibin şimdilik kaydıyla —- üzerinden yürütülmesi, bilirkişi heyetinin hesapladığı toplam borç miktarı ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde söz konusu —— sayılı davaların eldeki bu davaya etkilerinin söz konusu olmadığı, itirazlar yönünden yapılması gereken bir tahkikat işlemi bulunmadığı, şimdilik kaydıyla ——— üzerinden yapılan takip yönünden davanın aydınlandığı sonucuna varıldığından bu çerçevede ek rapora karşı itirazlar yerinde görülmemiştir.
İlgili yasal düzenlemeler:
”6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu:
—TİCARİ DEFTERLERİN İBRAZI VE DELİL OLMASI
Madde 222 – (1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
— Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
—-İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi—— yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. —– Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
—- Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
—-Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.
2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu:
A İTİRAZIN İPTALİ :
Madde 67 – ——
—- Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
—-Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın —- yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
—-
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.
—– Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunun madde 18/A düzenlemesinde yargılama gideri yönünden yer alan ilgili fıkralar:
Dava şartı olarak arabuluculuk
Madde 18/A—-
(1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
——
—- Taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan taraf, son tutanakta belirtilir ve bu taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulur. Ayrıca bu taraf lehine vekâlet ücretine hükmedilmez. Her iki tarafın da ilk toplantıya katılmaması sebebiyle sona eren arabuluculuk faaliyeti üzerine açılacak davalarda tarafların yaptıkları yargılama giderleri kendi üzerlerinde bırakılır.
—-Tarafların arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaları hâlinde, arabuluculuk ücreti, Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesinin eki Arabuluculuk Ücret Tarifesinin İkinci Kısmına göre aksi kararlaştırılmadıkça taraflarca eşit şekilde karşılanır. Bu durumda ücret, Tarifenin Birinci Kısmında belirlenen iki saatlik ücret tutarından az olamaz.
(13) Arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması veya iki saatten az süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâllerinde, iki saatlik ücret tutarı Tarifenin Birinci Kısmına göre ——— bütçesinden ödenir. İki saatten fazla süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâlinde ise iki saati aşan kısma ilişkin ücret aksi kararlaştırılmadıkça taraflarca eşit şekilde uyuşmazlığın konusu dikkate alınarak Tarifenin Birinci Kısmına göre karşılanır. ——– bütçesinden ödenen ve taraflarca karşılanan arabuluculuk ücreti, yargılama giderlerinden sayılır.
(14) Bu madde uyarınca arabuluculuk bürosu tarafından yapılması gereken zaruri giderler; arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde anlaşma uyarınca taraflarca ödenmek, anlaşmaya varılamaması hâlinde ise ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere —bütçesinden karşılanır.
—–
şeklinde olup yukarıya aynen aktarılmıştır.
Sonuç olarak celp edilip incelenen icra dosyası ve bu konudaki yazışmalar, yukarıda tarihleri belirtilen söz konusu sözleşmeler, kat ihtarı, buna ilişkin ihtarname ve tebliğ; dosya kapsamına uygun, denetime ve hükme esas alınmasına elverişli olup Mahkememizce de dosya kapsamına uygun ve yeterli görülen rapor-ek rapor, yukarıda açıklanan şekilde itirazların yerinde görülmemesi, yukarıya aktarılan ilgili yasal düzenlemeler, takibin şimdilik kaydıyla —– üzerinden yürütülüyor olması ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde davanın sübuta erdiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davacı tarafın icra inkar tazminatı adı altında talep ettiği icra tazminatı yönünden yukarıya aynen alınan İcra ve İflas Kanunu’nun 67.maddesinin 2. Fıkrası hükmü, davanın niteliği, konkordato davasının etkisinin olup olmaması yönünden yasal düzenlemelerin yorumlanmasına bağlı savunma, çok sayıda sözleşmeye dayalı ileri sürülen çok sayıda talep yönünden hesaplama ve denetleme zorluğu birlikte değerlendirildiğinde davalı aleyhine icra tazminat şartlarının somut olayda gerçekleşmediği sonuç ve kanaatine varıldığından davalılar aleyhine icra tazminatına hükmolunmamıştır.
Harç yönünden davanın niteliğine karşılık gelen 492 Sayılı Harçlar Kanununun;
——
İLAMSIZ TAKİPLERDE PEŞİN HARÇ:
Madde 29 – İlama dayanmıyan takip isteklerinden alacak miktarının binde beşi peşin alınır.
Peşin harçlar takip sonunda alınacak asıl harca mahsup olunur.
İlama dayanmıyan takiplerde alacaklı mahkemeye müracaata mecbur kalırsa, peşin alınan harç kendisine iade olunur. Veya alacaklının isteği üzerine mahkeme harçlarına mahsup edilir.
—–
şeklindeki ilgili maddesinde yer alan söz konusu düzenleme, derkenar yazısı ve icra dosyası kapsamına göre davacı tarafın takibi başlatırken —- peşin harç yatırmış olması, eldeki davanın söz konusu derkenara bağlı olarak açılmış olması karşısında söz konusu takip için yatırılan peşin harç miktarı da işleme tabi tutulmuştur.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın kabulü ile,
—- Esas sayılı icra dosyası üzerinden “şimdilik alacağımızın —– kaydına bağlı olarak yapılan takibe itirazların iptaline ve takibin söz konusu kayıt da gözetilerek devamına,
2-Şartları oluşmadığından davacı tarafın icra tazminat talebinin reddine,
3-Kabule konu değer üzerinden hesaplanan —nispi karar harcından Mahkeme veznesine yatan —- peşin harç ile İcra veznesine yatan söz konusu —— davalılardan müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunun madde 18/A-(13) ve (14) düzenlemelerine ve Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesine bağlı olarak — tarafından yapılan ve —— karşılanan 1.320,00 TL zaruri giderin davalılardan müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından İcra veznesine ve Mahkeme veznesine yatırılan söz konusu peşin harçlar da dahil olmak üzere davacı tarafından yapılan toplam 21.735 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafça yapılmış bir gider olmadığından bu konuda başkaca bir hüküm oluşturulmasına yer olmadığına,
7-Kabule konu değer üzerinden davacı vekili yararına tarife gereğince hesap ve takdir edilen 67.050,00 TL nispi avukatlık ücretinin davalılardan müştereken alınarak davacıya verilmesine,
8-Artan avansın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
İlişkin olmak üzere e-Duruşma sistemi üzerinden duruşmaya katılan davacı vekilinin yüzüne karşı aleni —————- Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 15/06/2022