Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/183 E. 2023/876 K. 07.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/183
KARAR NO : 2023/876

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 22/01/2020
KARAR TARİHİ : 07/12/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, dosya incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/
DAVA/TALEP;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı vekilinin 23.12.2019 tarihli dilekçesinde özetle, müvekkili —- 14.06.2019 tarihinde—- plakalı motosikleti ile seyir halinde iken, —-sevk ve idaresindeki —— plakalı aracın aniden emniyet şeridine girmesi ve müvekkilinin duramayarak aracın sağ arka kapısına çarpması sonucu kendini kaybettiği, ağır yaralı olarak —– Hastanesi’nde yoğun bakıma kaldırıldığı, ertesi gün 15.06.2019 tarihinde —– ameliyat edildiği, ameliyatlarda kırık tedavisi yapılıp plantinler takıldığı ve buna bağlı olarak 19.07.2019’dan 15.11.2019’a kadar çeşitli defalarda kontrol edilerek raporlar verildiği, iyileşme sürecinin halen tamamlanmadığı, sol omzunda ve sol kolunda derin yaralar oluştuğunu, aylarca çalışamadığını, maddi ve manevi zarar uğradığını, bu sebeple geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı talepleri olduğunu, müvekkilinin tedavi giderleri için hastane faturalarına göre 12.667,05 TL masraf ettiğini, ağır kemik kırıkları sebebi ile halen rahat hareket edemediğini, bu kazadan sebep yaptığı araç kiralama ve kara yolu taşımacılığı işini yapamadığı, kazanın tarafı araç işleteni ile arabulucuk görüşmelerinin olumsuz sonuçlandığı, —– istediği evraklar sunulmasına rağmen anlaşmayı kabul etmediğini, bu nedenlerle işbu davayı açarak; 1.000 TL maddi, 100.000 TL manevi tazminat, 12.667,05 TL tedavi masrafının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, manevi tazminatın araç sahibi —- ve sürücü —– müştereken ve müteselsilen tahsiline, alacaklarının teminat altına alınması için—– plakalı aracın kaydına ihtiyari haciz konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP /TALEP :
Davalı—–vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu tazminat talebinin—– numaralı hasar dosyası kapsamında 24/12/2019 tarihinde 5.834,22 TL tazminat tutarı ile davacıya ödendiği, sigorta şirketinin sigortalısının kusuru oranında sorumluluğu bulunduğunu ve bu kusurun ispat edilmesi gerektiği, davacının sürekli sakatlık durumunun —-ihtisas dairesi tarafından belirlenmesi gerektiği ve tazminat hesabının aktüer sıfatına sahip bilirkişi tarafından yapılması gerektiğini, hesaplamalarda ödeme tarihindeki veriler dikkate alınarak ödeme tutarının güncellenmesi gerektiği, tedavi giderleri ve tedavi gideri kapsamındaki geçici iş göremezlik ve bakıcı giderlerinden müvekkil şirketin sorumlu olmadığı —-Kurumu’nun sorumlu olduğunu, mahkamece müterafik kusur ve hatır taşıması hususlarının araştırılarak tazminat tutarından indirim yapılması gerektiğini, davacının dava konusu sebebiyle elde ettiği gelir ve tazminatların mahsup edilmesi gerektiğini, —– tarafından davacıya yapılmış bir ödeme varsa bu tutarın tazminattan düşülmesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle beraber müvekkil şirketin sigorta bedelini ödeme yükümlülüğü dava tarihinde muaccel olduğu ve mahkemece faize hükmedilecekse dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi gerektiğini belirtilerek davanın reddini beyan ve talep etmiştir.
Davalı —– vekili cevap dilekçesinde özetle; aracında arıza ikaz lambası yanması üzerine emniyet şeridine geçerken —— aracın arka kapısından kendisine çarptığını, olay yerine ambulans ve polis çağırdığını, kazanın oluşumunda davacının KTK 46/2-f maddesini ihlal ettiğini ve kusurlu olduğunu, davacının kask haricinde başka bir ekipmanı olmadığından kusurlu olduğunu, manevi tazminatın haksız kazanca ve bir tarafın sebepsiz zenginleşmesine kaynak olmaması gerektiği ve buna göre davacının manevi tazminat talebinin iddia edilen maluliyete uygun olmadığı, davacının keyfi şekilde özel hastaneye gittiği, istenen fahiş tutarlar sebebiyle arabulubuluktan sonuç alınamadığını belirterek davanın reddini beyan ve talep etmiştir.
İhbar Olunan—– vekili cevap dilekçesinde özetle; —-ait —–plakalı aracın, müvekkili sigorta şirketi nezdinde 09.08.2018-09.08.2019 tarihleri arasında —– nolu —–Poliçesi ile sigortalanmış olup, ilgili poliçe gereği işbu dava müvekkili şirkete ihbar edildiğini, davacı veya davalı sigortalı şirket tarafından, müvekkili sigorta şirketine usulüne uygun yapılmış bir başvuru bulunmadığını, söz konusu olay meydana geldikten sonra davacı veya davalı sigortalı şirket tarafından müvekkili sigorta şirketine herhangi bir başvuru yapılmadığından davacının talepleri değerlendirilemediğini, herhangi bir sorumluluğu bulunmayan müvekkili şirkete ihbar edilen işbu haksız ve hukuka aykırı davanın reddedilmesi gerektiğini, davayı kesinlikle kabul anlamına gelmemekle birlikte; davalı sigortalı tarafından, davacının manevi tazminat talebinin ilgili poliçe teminatı kapsamında karşılanması adına işbu dava müvekkili sigorta şirketine ihbar edildiğini, sunulan poliçeden de anlaşılacağı üzere manevi tazminat talepleri; İhtiyari Mali Mesuliyet sigortası şahıs başına bedeni limitinin; azami % 100 ü kadar temin edildiğini, arz ve izah edilen tüm sebepler doğrultusunda; müvekkili sigorta şirketinin poliçeden doğan herhangi bir sorumluluğu bulunmadığından; ihbar edilen işbu haksız ve hukuka aykırı davanın müvekkil şirket yönünden reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yana tahmiline karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.

DELİLLER :Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Son Tutanağı,Davacı Ve Davalı Gerçek Kişiler Nüfus Kayıtları, —- Kayıtları, ESD araştırmasına ilişkin Kayıtlar, Poliçe ve Hasar Dosyası, Trafik Tescil Kayıtları, Kaza Tespit Tutanağı, Hastane Kayıtları, —-Hastanesi Faturası, —– Kusur Raporu, ——Maluliyet Raporu, Bilirkişi Hesap Raporu, dosyadaki sair bilgi ve belgeler.

İDDİA VE SAVUNMA KAPSAMINDA UYUŞMAZLIĞIN NİTELİĞİNE GÖRE VAKIA VE DELİLLERİN TARTIŞILIP DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEP VE SONUÇLARI :
Dava, Trafik Kazası nedeniyle 6098 Sayılı TBK’nin 54. maddesi gereğince açılan Maddi Tazminat ve aynı yasanın 56/1 maddesi gereğince Manevi Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) istemine ilişkindir.6102 sayılı TTK’nin 4/2 maddesindeki yollamasıyla davanın ve tarafların niteliğine ve davanın değerine göre 6100 Sayılı HMK’nin 316 ilâ 322 maddelerinde düzenlenen basit yargılama usulüne tabi işbu davada başta resen incelemeye tabi arabuluculuk başta olmak üzere HMK’nin 114.maddesi gereğince dava şartları, harç gibi hususlar değerlendirilmek suretiyle ön inceleme duruşması icra edilmiş uyuşmazlık belirlenmiş ve vaki sulh davetine rağmen duruşmaya katılan taraf vekillerinin sulh yoluyla çözüme gitmek istemediklerini beyan etmeleri üzerine tahkikata geçilerek tahkikat işlem ve incelemeleri tamamlanmış ve son celsede tahkikat tamamlanarak hazın bulunan taraf vekillerinin son sözleri de dinlenip zapta yazılarak aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır. Dosya kapsamında dava şartı zorunlu arabuluculuk son tutanağının da bulunduğu tespit edilmiştir.
Somut olaya geçmeden önce dava konusu olayın hukuki temeli ve uyuşmazlığın çözümüne etki eden yasal düzenlemelere ve uygulmaya kısaca değinmekte yarar vardır.
Türk Borçlar Kanunu’nun 49.maddesinde, “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür”, yine aynı kanunun 50.maddesinde, “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır” denilmektedir. Bilindiği üzere Haksız fiil ise öğretide hukuka aykırı zarar verici fiil olarak tanımlanmaktadır. Haksız fiilin unsurları ise eylem, hukuka aykırılık, zarar, kusur ve illiyet bağı olarak gösterilmektedir. Buna göre haksız fiilden bahsedebilmek için hukuka aykırı bir eylem bulunmalı, bu eylemden bir zararın doğmalı, zararlandırıcı eylemde bulunan kişinin kusurlu bulunması ile zarar ile kusur arasında illiyet bağının olması gerekmektedir. Bu beş unsurun varlığı halinde zarar veren kişi eylemden dolayı zarara uğrayan kişi ya da kişileri maddi ve manevi zararlarını karşılamak durumundadır. Türk Medeni Kanunu’nun 6 ve 6100 Sayılı HMK’nin 190. maddelerinie göre haksız fiilin unsurlarını ispat etme yükü davacıdadır. Davacı zararı, haksız eylemi ve zarar ile haksız eylem arasındaki illiyet bağını ispat etmek durumundadır. 6098 Sayılı TBK’nin 50.maddesine göre de zarar gören , zararını ve zarar verenini kusurunu ispat yükü altındadır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, “işletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur” aynı yasa’nın 85/1. Maddesinde“bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı yasa’nın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” hükümlerine yer verilmiştir. 86/1. Maddesi “işletenin, mücbir sebepten veya zarar görenin ya da üçüncü kişinin ağır kusurundan, zararlı sonucun ileri geldiğini ispat etmesi şartıyla sorumluluktan kurtulacağı” hükümlerini içerdiği, aynı yasanın 88. maddesinde ise “Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur.” düzenlemesi ile motorlu araçların işletilmesi neticesi üçüncü kişinin zarar görmesi durumunda o aracın işleteni, aracın sürücüsü ve varsa teşebbüs sahibinin müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu, ayrıca birden fazla kişinin zararı tazminat ile yükümlü olması durumunda zarar görene karşı müteselsil sorumlu oldukları belirtilmiştir. Bu haliyle Karayolları Trafik Kanunu, trafik kazaları neticesi doğacak zarar sorumluluğunda müteselsillik esasını benimsemiştir. Yine TBK’nin 61. maddesinde “Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır.” demekle birden çok kişi aynı zarardan aynı sebeple ya da çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu olabileceği vurgulanmıştır. Buna göre, araç işletenin sorumluluğunun dayanağı 2918 sayılı KTK’nin 85. maddesi ve sürücünün sorumluluğu ise TBK’nin 49. maddesidir ve aralarındaki ilişki, aynı zarardan çeşitli nedenlerden dolayı sorumlu olma halidir. Zarar gören, zarar miktarının tamamının veya bir kısmının ifasını, dilerse borçluların tamamından, dilerse yalnız birinden isteyebilecektir.
Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ise, motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin, zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir sorumluluk sigortası türüdür. Bu sebepledir ki, sigorta şirketinin sorumluluğu, sigortalı araç sürücüsünün kusurunun bulunması halinde sözkonusu olup poliçe limitiyle sınırlıdır. Zira, kanunun emredici hükmü gereği yaptırılan zorunlu trafik sigortalarında sigortacı, işletene düşen hukuki sorumluluğu teminat altına aldığına göre, ancak işletenin sorumlu olduğu oranda zarardan sorumlu olacaktır. İşletene hukuken yükletilemeyen zarardan, onun sorumluluğunu teminat altına alan sigortacının sorumlu tutulması da mümkün değildir. Zira sigorta şirketinin sorumluluğu 2918 Sayılı KTK’nin 86/1 maddesi gereğince işletenin eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kusuru oranında poliçe limitiyle sınırlıdır.Yine aynı yasanın 88/1 maddesi gereği de bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur.
Kaza tarihinde yürürlükte olan Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, “Sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında,bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir (—–). 2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir. Bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi,kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim,durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir. Burada kanun koyucu zarar görenin kusuru nispetinde indirim yapılabileceğini öngörmüş ve indirimi zorunlu tutmayarak hâkimin taktirine bırakmıştır.
2918 Sayılı KTK’nin 90. maddesinin yaptığı atıf gereğince uygulanması gereken 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun Bedensel zarar başlıklı 54. Maddesinde ise “Bedensel zararlar özellikle şunlardır:1. Tedavi giderleri. 2. Kazanç kaybı. 3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar. 4. Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.” şeklinde düzenleme bulunmaktadır. ” Buna göre bedensel zarara uğrayan kimse tamamen veya kısmen çalışamamasından ve ilerde ekonomik yönden uğrayacağı yoksunluktan kaynaklanan zarar ve ziyanı ile bütün masraflarını zarar verenlerden isteyebilir. Bunlar doktrin ve Yargıtay uygulamaları ile geçici işgöremezlik nedeniyle iş ve kazanç kaybı, sürekli işgöremezlik, kalıcı sakatlık ya da maluliyet nedeniyle çalışma gücü ve kazanç kaybı, tedavi giderleri ve tüm iyileşme sürecinde yapılan her türlü masraflar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar olarak kabul edilmektedir.
Yukarıda gösterilen yasal düzenlemeler ve yapılan açıklamalar ışığında somut olaya gelince; 14/06/2019 tarihinde—–yolu üzerinde saat 15.30 sıralarında davacı sürücü —-sevk ve idaresindeki —–plakalı motosiklet ile davalı sürücü —– sevk ve idaresindeki —–plaka sayılı otomobilin karıştığı maddi hasarlı ve yaralanmalı trafik kazası meydana gelmiştir. Davalı —– sevk ve idaresindeki ——plaka numaramı otomobil kaza tarihi itibarıyla nüfus kayıtlarına göre eşi olan diğer davalı —-adına kayıtlı olup davalı sigorta şirketine—– poliçe numaralı 10/08/2018-10/08/2019 başlangıç ve bitiş tarihli kişi başına sakatlanma ve ölüm halinde 360.000,00 TL teminat limitine sahip ZMMS sigortalıdır. Böylece olayda davacı zarar gören, davalı sürücü, davalı işleten ve davalı sigorta şirketinin taraf olduğu ve taraf teşkilinin, dava ehliyeti ve taraf sıfatının tamam olduğu anlaşılmıştır. Meydana gelen trafik kazası nedeniyle —–İlçe Emniyet Müdürlüğü tarafından kaza tespit tutanağı düzenlenmiş ve kazada davalı sürücünün asli kusurlu davacı sürücünün tali kusurlu olduğu tespitine yer verilmiştir. Mahkememizce dava konusu uyuşmazlığın çözümü için esaslı üç unsur olan kusur, maluliyet ve hesap üzerinde durulmuştur. Buna göre mahkememizce taraf vekillerince gösterilen tüm deliller ve resen getirtilmesi gereken bilgi ve belgeler dosyaya kazandırılmıştır. Akabinde öncelikle kazada kusuru ilişkin uyuşmazlık bulunduğundan kusur durum ve oranının tespiti için dosya —– Trafik İhtisas Dairesine gönderilmiş ve rapor alınmıştır. Daire tarafından düzenlenen 26.03.2021 tarihli raporda özetle; davacı sürücü —– % 50 oranında davalı sürücü —– ise % 50 oranında kusurlu oldukları yönünde görüş bildirilmiştir. —–raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiş ve vaki beyan ve itirazlar değerlendirilmiş ve —– raporunun kaza tespit tutanağı ve dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre olayın oluş şekline uygun , kazaya karışan tarafların ihlallerini gösterdiği ve oranlarını doğru şekilde gösterdiği anlaşılmakla hükme esas alınabileceği kabul ve takdir edilmiştir. (HMK,266 vd.TBK,74/1) Bu sırada davacının geçici ve kalıcı maluliyet durumunun ve tedavi gideri kapsamında bakıcı ihtiyacının bulunup bulunmadığının tespiti bakımından kazadan itibaren tüm tedavi ve tetkiklere ilişkin sağlık kuruluşlarından bilgi ve belgeler celbedilmiş ve dosya bu kez—–İhtisas Dairesine gönderilerek kaza tarihideki yönetmelik hükümlerine göre davacının maluliyet durum ve oranına ilişkin rapor tanzim edilmesi istenmiştir. Anılan kurum tarafından düzenlenen 09/11/2022 tarihli raporda ; davacının kaza tarihinde yürürlükte olan Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alındığında tüm vücut engellilik oranının % 8, iyileşme süresinin kaza tarihinden itibaren 4 aya kadar uzayabileceği, başkasının yardımına muhtaç durumda olmadığı yönünde görüş , oran ve süre verilmiştir. Bu rapor da, taraf vekillerine tebliğ edilmiş ve rapora karşı dosyaya herhangi bir itiraz yansımamıştır. Bunun üzerine raporun usul ve yasaya uygun ve yerinde olduğu kabul edilerek tazminat hesabı aşamasına geçilmiş ve dosya tazminat hesabı konusunda—– Bilirkişilik Bölge Kurulu listesinden resen seçilen nitelikli hesaplamalar uzmanı bir bilirkişiye verilmiş ve kusur ve maluliyet durumlarına göre tazminat hesabı yapılarak rapor düzenlenmesi istenmiştir. Bilirkişi Aktüerya uzmanı Dr.—– tarafından hazırlanan 07.08.2023 tarihli raporda özetle ;Davacı —– 14.06.2019 tarihli trafik kazasında oluşan % 8 oranındaki engel oranı ve davacının % 50 kusur oranına göre yapılan ödemenin güncellenmiş miktarı olan 7.735,01 TL tenzil edildiğinde bakiye iş göremezlik tazminatı tutarının 152.173,11 TL olduğu, tazminat tutarlarının poliçe limitleri dahilinde kaldığına yönelik tespit, hesap ve görüş bildirilmiştir. Bilirkişi hesap raporu da taraf vekillerine tebliğ olunmuştur. Davacı vekili tarafından bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesi verilmiş ve dava kısmen ıslah edilerek miktar artırılmış ve harç yatırılmıştır. Davacı vekilinin ıslah dilekçesi davalı vekillerine ve ihbar olunan sigorta şirketi vekiline tebliğ edilerek vaki beyan ve itirazlar da değerlendirilmiştir. Mahkememizce dosya kapsamı ve taraf vekillerinin beyan ve itirazları gözetilerek yapılan değerlendirmede öncelikle kusur durum ve oranının olaya ve dosya kapsamına uygun bir şekilde belirlendiği ve kusurun % 50 oranının davalı sigorta şirketine sigortalı davalı araç sürücüsünde olduğu tespit edildiğinden varsa doğan maddi zarardan ve tedavi giderleriniden davalı sigorta şirketinin poliçe limitiyle sınırlı olmak şartıyla; tüm davalıların müteselsilen sorumlu tutulmaslanın mümkün olduğu tespit edilmiştir. Yine —– raporuna göre davacının maluliyet oranı ve iyileşmeye ilişkin süre de Yargıtay uygulamasına göre kaza tarihinde yürürlükte olan yönetmelik hükümlerine göre belirlenmiş olup hükme esas alınabileceği anlaşılmıştır. Bilirkişi hesap raporuna gelince raporun denetime açık ,hüküm kurmaya yeterli ve elverişli olduğu yasal sebeplerin bulunduğu ve hesaplanan tazminattan kusur oranına göre davalıların sorumlu oldukları düşünülmüştür. Hülasa; yukarıda gösterilen yasal düzenlemeler kapsamında haksız fiil niteliğindeki trafik kazası ile malüliyet arasında illiyet bağı bulunduğu, ortaya çıkan maluliyet nedeniyle hesap ve talep olunan tazminat alacaklarından ( kalıcı iş göremezlik ile tedavi gideri) davalıların sorumlu tutulabileceği, faturalara dayalı istenen tedavi giderleri miktarının da TBK’nin 50/2 maddesi gereğince yaralanmanın mahiyetine göre tedavi süreci gözetildiğinde istenen miktarın günün ekonomik ve sosyal koşullarına göre olaya ve hukuka uygun olduğu sonucuna ulaşılarak hüküm altına alınması gerekmiştir. Binaenaleyh; mahkememizce taleple bağlılık ilkesi, ıslah dilekçesi, sigorta poliçesinin türü, tarih ve kapsamı ile limiti, her iki davalı yönünden olay haksız fiilden kaynaklandığından ıslah ile arttırılan kısım dahil; davalı sigorta şirketi yönünden KTK’nin 97.maddesine göre yapılan başvuruya bağlı olarak hesaplanan sekiz iş günü sonrasına tekabül eden temerrüt tarihi, davalı gerçek kişiler yönünden haksız fiil tarihinde oluşan temerrüt tarihi, özellikle kusur, hasar (maluliyet) ve hesaba (tazminat) ilişkin genel olarak denetimi yapılan ve hüküm kurmaya yeterli ve elverişli görüldüğü için benimsenen —— raporları ve Aktüerya bilirkişisi tarafından düzenlenip ibraz edilen rapor da gözetildiğinde; davacının davasını TMK’nin 6, HMK’nin 190 maddeleri gereğince usulüne uygun olarak ispat ettiği sonuç ve kanaatiyle; Davanın maddi tazminat talebi yönünden kabulü ile; davalı gerçek kişiler yönünden taleple bağlılık ilkesi gereği 1.000,00 TL maddi tazminata dava tarihinden, ıslah ile artırılan 151.173,11 TL maddi tazminata ise kaza/haksız fiil/temerrüt tarihi olan 14.06.2019 gününden; davalı sigorta şirketi yönünden ise taleple bağlılık ilkesi gereği 1.000.00 TL tazminata dava tarihinden, ıslah ile artırılan 151.173,11 TL maddi tazminata ise 2918 sayılı KTK’nin 97 ve 99/1 maddelerine göre temerrüt tarihi olarak belirlenen 02.08.2019 gününden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte toplam 152,173,11 TL sürekli iş göremezliğe ilişkin maddi tazminatın davalılardan (Sigorta şirketinin Sigorta Poliçesi Limiti olan 360.000,00 TL ile Sınırlı ve Sorumlu Olması Kaydıyla) müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,Davanın, tedavi giderlerine yönelik maddi tazminat talebi yönünden kabulü ile;12.667,05 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte; davalılardan (Sigorta şirketinin Sigorta Poliçesi Limiti olan 360.000,00 TL ile Sınırlı ve Sorumlu Olması Kaydıyla) müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Davacının Manevi Tazminat davasına gelince ; bilindiği üzere 6098 Sayılı TBK’nin 56/1 maddesinde ” Hakim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda ,olayın özelliklerini göz önünde tutarak ,zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir’ hükmüne yer verilmiştir.
4721 Sayılı TMKnin 4.maddesinde ise ‘ Kanunun takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini ya da haklı sebepleri göz önünde tutmayı emrettiği konularda hakim, hukuka ve hakkaniyete göre karar verir’ düzenlemesi bulunmaktadır.
6098 sayılı TBK’nin 56/1 maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve —– sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hükmedeceği öngörülmüştür. Bu açıklamalar ışığında tekrar somut olayımıza döndüğümüzde ; tarafların kusur durum ve oranları, olayın meydana geliş şekli, davacıda oluşan kalıcı maluliyet ve oranı, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, olay ve dava tarihindeki ekonomik ve sosyal şartlar, paranın satın alma gücü, manevi tazminatın bir sebepsiz zenginleşme aracı olmaması ilkesi nazarında zarar veren açısından da her halükarda caydırıcılık etkisine sahip olmasının gerekmesi, belirlenen tazminatın davacıda yaratacağı huzur ve tatmin duygusu ve benzer olaylara ilişkin güncel içtihat ve yargısal uygulamalar ve kararlar da gözetilerek davacının manevi tazminat talebinin esastan haklı ve yerinde olduğu sonuç ve kanaatiyle; davacının davalı gerçek kişiler yönünden manevi tazminat davasının, 6098 sayılı TBK’nin 56/1 maddesi gereğince kısmen kabulü ile; takdiren 40.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı —— müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. (TBK, 49,50,51, 56/1, ,TMK.4)
6100 Sayılı HMK’nin 332/1 maddesine göre, 323. maddesinde sayılan yargılama giderlerinden, davanın HMK’nin 110 kapsamında kaldığı ,harç ve yargılama giderlerinin esasında asıl talep olan maddi tazminat davası yönünden yapıldığı gözetilerek vekalet ücretleri hariç ( manevi tazminat davası yönünden reddedilen kısım yönünden davalı gerçek kişiler lehine vekalet ücretleri hesap ve takdir edilmek suretiyle) bütün yargılama giderlerinden kabul edilen miktarlar esas alınarak aynı yasanın 326/1-3 maddeleri gereğince davalılar müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmuştur. Bu kapsamda yine Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2. maddeleri gözetilerek dava öncesi Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen arabuluculuk ücretinin de yasa gereği yalnızca davalı sigorta şirketi yönünden son tutanak hazırlandığından davalı sigorta şirketinden alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilmek suretiyle 6100 Sayılı HMK’nin 297/2 maddeleri gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.Davalı gerçek kişiler vekili tarafından hükümden sonra verilen dilekçe ile; davacı vekili tarafından ıslah gereğince harcın eksik yatırıldığından bahisle hükmün 1.numaralı fıkrasının tavzih veya tashihi istenmiş ise de ; öncelikle harç konusu 492 sayılı Harçlar Kanunu 28/son, 30.32 maddeleri kapsamında müteakip işlemlerin yapılmasına engel teşkil eden ve davanın her aşamasında resen gözetilecek hususlardan olmakla, aynı Kanunun 28/a maddesi gereğince ölüm ve cismani zararlar nedeniyle açılan maddi tazminat davalarında peşin alınan harcın oranı yirmide bir olarak uygulanacağından ve dosyada mevcut ıslah harcının da bu oran üzerinden yatırıldığı tespit edilmiştir. Bu nedenlerle hükmün tavzih veya tashihini gerektirir bir husus bulunmadığı buraya şerh edilmesi gerekmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davanın maddi tazminat talebi yönünden kabulü ile; davalı gerçek kişiler yönünden taleple bağlılık ilkesi gereği 1.000,00 TL maddi tazminata dava tarihinden, ıslah ile artırılan 151.173,11 TL maddi tazminata ise kaza/haksız fiil/temerrüt tarihi olan 14.06.2019 gününden; davalı sigorta şirketi yönünden ise taleple bağlılık ilkesi gereği 1.000.00 TL tazminata dava tarihinden, ıslah ile artırılan 151.173,11 TL maddi tazminata ise 2918 sayılı KTK’nin 97 ve 99/1 maddelerine göre temerrüt tarihi olarak belirlenen 02.08.2019 gününden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte toplam 152,173,11 TL sürekli iş göremezliğe ilişkin maddi tazminatın davalılardan (Sigorta şirketinin Sigorta Poliçesi Limiti olan 360.000,00 TL ile Sınırlı ve Sorumlu Olması Kaydıyla) müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
2-)Davanın, tedavi giderlerine yönelik maddi tazminat talebi yönünden kabulü ile;12.667,05 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte; davalılardan (Sigorta şirketinin Sigorta Poliçesi Limiti olan 360.000,00 TL ile Sınırlı ve Sorumlu Olması Kaydıyla) müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
3-)Davacının davalı gerçek kişiler yönünden açtığı manevi tazminat davasının 6098 sayılı TBK’nin 56/1 maddesi gereğince kısmen kabulü ile; 40.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı —– müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
4-)Dava ve karar tarihi itibariyle alınması gereken 13.992,63 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 388,23 TL harcın ve ıslah harcı olarak yatırılan 520,00 TL harcın mahsubuyla bakiye 13.084,40 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına,
5-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalı sigorta şirketinden alınarak alınarak hazineye irad kaydına,
6-)Davacı tarafından yapılan 54,40 TL başvurma harcı, 388,23 TL peşin harç, 520,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 962,63 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
7-)Davacı tarafından yapılan 3.010,00 TL—-fatura ücreti, 1.750,00 TL bilirkişi ücreti ile 765,00 TL posta ücreti toplamı olan 5.525,00 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
8-)Davacı maddi tazminat davasında kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/1 maddesi uyarınca kabul edilen toplam maddi tazminat miktarları üzerinden hesaplanan 24.347,70 TL nispi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
9-)Davacı manevi tazminat davasında kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 10/1 maddesi uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 17.900,00 TL nispi/maktu vekalet ücretinin davalı —– müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
10-)Davacının manevi tazminat davasında reddedilen miktar yönünden davalılar—vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 3/2, 10/1,10/2,13/1 maddeleri uyarınca hesaplanan 17.900,00 TL nispi/maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak işbu davalılara müştereken verilmesine,
11-)Davalı Sigorta Şirketi ile davalı gerçek kişiler tarafından vekille temsil dışında (HMK. 323/1/ğ) yapılmış yargılama gideri bulunmadığından işbu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
12-)6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine, ( Yazı İşleri Müdürü tarafından Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince resen işlem yapılmasına, ) Dair, davacı vekilinin ve davalı gerçek kişiler vekilinin yüzüne karşı, davalı sigorta şirketi vekilinin ve ihbar olunan sigorta şirketi vekilinin yokluğunda ; 6100 sayılı HMK’nin 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle —- Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.