Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/182 E. 2020/57 K. 31.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/182 Esas
KARAR NO : 2020/57

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/01/2020
KARAR TARİHİ : 31/01/2020

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilin elinden istem dışı çıkan —— keşide tarihli—- çek seri numaralı, keşidecisi … olan 30.000 TL meblağlı—- davalının eline geçtiğini, çek üzerindeki imzanın müvekkiline ait olmadığını ve taraflar arasında da hiç bir ticari ilişkinin de bulunmadığını, çek piyasada tedavüle konulmuş ve 3. şahıslara cirolanmış olma ihtimali kuvvetle muhtemel olduğunu, icra takibine konulmasının önlenmesi ve çekin 3. şahıslar tarafından bankaya ibrazı halinde ödenmemesi için ödemeden men talimatı yazılmasını, müvekkil firmanın ticari sicili olumsuz etkileneceğini, çekin ödenmesi durumunda bedelinin iadesi mümkün olmayacağını, müvekkilinin davıl firmaya herhangi bir borcu olmadığının tespiti için bu davayı açmak zorunda kaldıklarını, —– şubesine davaya konu çekin ibrazı halinde 3. şahısları da kapsar surette ödemeden men talimatı yazılmasını, davaya konu çekin davalı veya 3. Şahıslar tarafından ihtiyati hacze ve icra takibine konulmasının önlenmesine, konulması durumunda davacı müvekkil açısından icra takibinin ve ihtiyati haczin durdurulması ve kaldırılmasına, çek üzerindeki imzanın müvekkile ait olmadığının tespitine, davalıya müvekkilin toplam çek bedeli olan 30.000 TL borcu olmadığının tespiti ile davanın kabulü ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmil edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe:
Dava menfi tespit davasıdır
01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren 03/01/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5’inci maddesinden sonra gelmek üzere eklenen 5/A maddesine göre: “(1) Bu kanunun 4’üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, dava konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.”
6235 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 3’üncü maddesinin birinci fıkrasına eklenen 18/A maddesine göre: “(1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılmadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması halinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.”
Tüm dosya kapsamından; dava arabuluculuğa el verişli olmakla beraber dava şartı arabuluculuk kapsamında kalabilmesi için uyuşmazlık konusunun para alacağının ödenmesine ilişkin olması ve talep sonucunun tazminat veya alacağa ilişkin olması ya da her ikisini birlikte içermesi gerekir. TTK nun 5/A maddesindeki düzenleme ile talep sonucuna değil dava konusuna açıkça vurgu yapılarak dava konusunun bir miktar paranın ödenmesi olması şartı aranmış olduğu, menfi tespit davalarının esas itibariyle bir miktar paranın ödemesine ilişkin olmaları da dikkate alındığında dava şartı arabuluculuk kapsamında kaldığının kabulü gerekmiştir. Aksinin kabulü halinde hem kanun koyucunun amacına aykırı yorum yapılmış olacak hem de uygulamada büyük bir kargaşa yaşanacaktır.
Bu hali ile davacı yanın arabuluculuğa başvurmadan doğrudan dava açtığı ve dava konusu menfi tespit talebi bakımından zorunlu arabuluculuğun söz konusu olduğu, dava şartının gerçekleşmediği, bu hususun da hakim tarafından re’sen gözetilmesi gereken ve eksikliği giderilemeyecek bir konu olduğu, 6100 sayılı HMK 114/2 maddesi gereğince özel kanunlardaki dava şartlarının da incelenmesi gerekeceğinden HMK 115/2 maddesi gereğince davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.(Aynı yönde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ——- sayılı ilamı).
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 138. Maddesi Gereğince: ”(1) Mahkeme, öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verir; gerektiği takdirde kararını vermeden önce, bu konuda tarafları ön inceleme duruşmasında dinleyebilir. ”
Ayrıca her ne kadar iş bu dosyaya henüz ön inceleme günü tayin edilmemiş ise de usulen dinlenmesi mümkün olmayan davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiş olup, dava şartlarının hakim tarafından yargılamanın her aşamasında resen incelenmesi gerektiğinden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın 6100 sayılı HMK 114/2 ve HMK 115/2 maddeleri gereği dava şartı yokluğundan usulden REDDİNE,
2-Kararın mahiyeti gereği davacının ihtiyati tedbir talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
3-Karar tarihi itibariyle alınması gereken —-karar ve ilam harcından peşin alınan 512,33 TL harcın mahsubuyla arta kalan 457,93 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Karar kesinleştiğinde varsa bakiye gider avansının yatırana iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi