Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/175 E. 2022/506 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/643 Esas
KARAR NO: 2022/505
DAVA: Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/11/2019
KARAR TARİHİ: 16/06/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ /
DAVA/TALEP ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ve davalı dava konusu uyuşmazlığı arabuluculuk yoluyla çözebilmek için ——— Arabuluculuk Numaralı dosyasında anlaşamazlık ile sonuçlandığını, davacı müvekkili ile davalı işçi arasında ——– tarihleri için belirli süreli iş sözleşmesi imzalandığını, davalı, davacı iş yerinde öğretmen olarak çalıştığını, davacı ve davalı sözleşme dönemi sonrasında—— —– dönemlerini kapsayacak şekilde yeni sözleşme akdedildiğini, taraflar arasında yeni döneme ilişkin sözleşme akdedilmiş olmasına rağmen davalı sözleşme arası dönemde yeni dönemde çalışmayacağını müvekkiline bildirdiğini, davalının yeni dönem için sözleşme yapılmasına rağmen davalı yeni dönemde çalışmayacağını bildirmesinin sebebi ——-sözleşme yapması olduğunun tespit edildiğini, davalı taraf Belirli Süreli İş Sözleşmesinin ; —–hükümlerini açıkça ihlal ettiğini, bu durum davalıya——— yevmiye nolu ihtarnameyle bildirildiğini, davalı, müvekkili ile arasındaki rekabet yasağı anlaşmasını açıkça ihlal ettiğini, hatta davalı bununla da kalmayıp okulu öğrencilerinden—– isimli öğrencinin çalışmakta olduğu okula kaydını sağlayarak müvekkili —– zarara uğrattığını, bu durum davalıya ————-yevmiye nolu ihtarnamesiyle ihtar edildiğini, davalı işçi, müvekkili işverenin işyerinde 1 yıl süre ile öğretmenlik görevini sürdürmüş olup davacı işçinin teknik, ticari ve personele ilişkin iş sırlarına ve müşteri çevresine nüfuz eden konumu nedeniyle bu işyerine dair elde ettiği bilgi, ticari sır ve teknik verileri paylaşmasının müvekkilini işvereni zarara uğratacağı açık olduğunu, kaldı ki öğrenci kaydını dahi çalışmakta olduğu okula alması müvekkilin uğradığı zararın sadece bir kısmı olduğunu, bunun dışında tespit edemedikleri zararların da olduğunu beyan etmiş, taraflar arasında düzenlenen rekabet yasağı sözleşmesinde iş sözleşmesinin sona ermesinden itibaren iki yıl süre ile benzer ve ilgili bir işyerine çalışması halinde işçinin işverene on brüt maaş tutarında cezai şart ödeneceğinin öngörülmesi nedeniyle müvekkili işverenin davalıdan cezai şart olarak ——– maaş’nin ve uğradıkları tüm zararların tazmini ve tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP /TALEP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı müvekkili, —– tarihinde başlamış olup, —– tarihinde de istifa ettirilmek zorunda bırakılarak iş yerinden ayrıldığını, işveren tarafından müvekkili istifaya zorlanmadan —- önce ücretli izine çıktığını, müvekkili izin dönüşünde bademcik rahatsızlığı yaşadığını ve —– günlük rapor aldığını, işveren ise müvekkiline baskı yaparak istifaya zorladığını, müvekkilini işe anaokulu öğretmeni olarak işe başlamış is ede, daha sonra okulun muhasebe işleri ile ilgilendirildiğini, davacı bununla yetinmeyip, cumartesi günleri iş dışında kendi işlerini yaptırdığını, iş yeri sahibinin oğlunun doğum günü ve diğer partilerinde garsonluk ve çocukları eğlendirme işi yaptırıldığını, davalıya ait okulun içinde kameralar bulunduğunu ve bu kameralar 7/24 izlendiğini, izlemesi gereken kişiler haricinde de bu kameralar izlendiğini diğer öğretmenler ve müvekkili tarafından tespit edildiğini, bu durumdan tüm öğretmenler gibi müvekkili de çok rahatsız olmuş ise de, herhangi bir önlem alınmadığını, müvekkili, istifa etmeden 1 ay önce, işveren okulu kendi villalarına taşımış, kendileri ve ailesi üst katta oturmaya devam ettiğini, sürekli müvekkili denetim altında tutulduğunu ve baskıya maruz kaldığını, müvekkili, işveren tarafından yapılan baskılara, farklı işlerde çalıştırılmalara ve özel hayatın ihlal edilmesi nedeniyle istifa etmek zorunda bırakıldığını, müvekkilinin babası gazi olup çalışmadığını, müvekkilinin ailesinin tüm ihtiyaçlarını kendisi karşıladığını, bu nedenle kendi ve ailesinin ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla ikametine yakın olan——- çalışmaya başladığını, müvekkili, çalıştığı dönemde — yaşında olup, ikameti de —— ilçesinde olduğu okula kaydırtı sağlayarak müvekkili —– zarara uğrattığı iddiası tamamen gerçeğe aykırı olduğunu, müvekkilinin, işbu öğrencinin başka okula kaydı ile hiçbir dahilisi olmadığını, müvekkilinin bu öğrencinin kaydının alındığını yollanan ihtarname ile öğrendiğini, cezai şartın geçerli olabilmesi için her iki taraf için de geçerli olacak şekilde düzenlenmesi doğru olacağını ve yalnızca işçiyi bağlayan aynı durumda işveren için geçerli olmayacak bir cezai şartın geçerli olmasının düşünülemez olduğunu, cezai şartın tek taraflı olarak işçi aleyhine yükümlülük doğuracak biçimde kararlaştırılması halinde hüküm doğurmayacağına yönelik düzenleme 818 sayılı Borçlar Kanununda açıkça yer almamış olmasına karşın 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 420. maddesi ile açıkça geçersiz hali düzenleme altına alındığını, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 12.maddesinin müvekkilinin çalışma özgürlüğünü kısıtladığı ve müvekkiline sektöründe çalışma alanı bırakılmadığını bu düzenlemenin müvekkilinin 2 yıl süresince işsiz kalması ve geçimini dahi sağlayamayacak duruma düşmesi, mesleki özgeçmişinde ve kariyerinde önemli zararlara yol açılması sonucunu doğurabilecek düzeyde bir yasak getirdiğini, gerek çalışma yasağı getirilen bölgenin gerekse faaliyet alanının sınırsız tutulduğunu, TTK’nin 445/2 maddesi uyarınca hakimin rekabet etme yasağına dair sözleşmeyi veya hükümleri aşırı bulması halinde takdir yetkisine dayanarak sınırlayabileceğini, kaldı ki müvekkilinin rekabet etme yasağını ihlal etmediğini beyan etmiş, açılan haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Son Tutanağı,—–Kayıtları, Nüfus Kayıtları, İş sözleşmeleri, Gizlilik Sözleşmeleri, —— yevmiyeli İhtarnamesi , —– Hizmet Dökümü, Davacı Şirket Kayıtları, —–müzekkere cevabı, —- tarafından sunulan davalı —–ait özlük dosyası, Tanık, Dosyadaki diğer tüm bilgi ve belgeler.
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ :
Dava , Rekabet Yasağı Sözleşmesi Nedeniyle Cezai Şart Tazminatı (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) isteminden kaynaklanmaktadır.
6100 Sayılı HMK’nin 316 ilâ 322 maddelerinde düzenlenen basit yargılama usulüne tabi işbu davada mahkememizce dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak ön inceleme duruşması icra edilmiş ve uyuşmazlık belirlenmiştir. Akabinde daha önce arabuluculuk sürecinden sonuç alınamadığından taraflar sulh olmaya davet ve teşvik edilmelerine karşın, duruşmaya katılan taraf vekillerinin sulh olmak istemediklerini beyan etmeleri üzerine üzerine tahkikata geçilerek gerekli işlemler ve araştırmalar tamamlanmış ve duruşmaya katılan taraf vekillerinin son sözleri alınıp zapta geçilerek aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır.
Öncelikle davada taraflar arasında düzenlenen ——- tarihli belirsiz süreli iş sözleşmesinin 12.maddesi ve aynı tarihli gizlilik sözleşmesi başlıklı sözleşmenin 4,5,6 maddelerinde iş akdinin sona ermesinden sonrası için rekabet yasağının düzenlenmiş olması nedeniyle, belirli süreli iş akdinin sözleşme gereğince sona erdiği gerek ——- tarihi gerekse —– tarihli istifa itibariyle somut uyuşmazlıkta 6098 sayılı TBK’nin rekabet yasağı sözleşmesine ilişkin 444 vd. maddelerinin uygulanması gerekmektedir.
6098 sayılı TBK’nin 444. maddesi uyarınca, fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir.
Rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olabilmesi için, işveren tarafından sözleşmenin haklı nedenle feshedilmiş olması veya ayrılan işçi tarafından haksız olarak feshedilmemiş olması, davalı işçinin iş akdinin devamı sırasında işyerinin önemli müşteri çevresi veya üretim yönünden ticari sırlarına vakıf olabilecek bir pozisyonda çalışmış ve ayrıldıktan sonra yasaklı süre içerisinde rakip bir işyerinde çalışmaya başlaması veya kendisinin bu tür bir faaliyeti icra etmesi, önceki işyerinde edindiği bilgileri yeni işyerinde kullanmasının önceki işverene önemli zarar verebilme ihtimalinin varlığı yeterlidir. Yani, rekabet yasağı kaydı karşısında, işverenin somut bir zarara uğraması gerekmemekte olup, işçinin yaptığı iş nedeniyle edindiği bilgileri, çalışmaya başladığı başka bir rakip işletmede kullanarak davacı işverene önemli ölçüde zarar verme ihtimalinin bulunması aranmaktadır.———-
6098 sayılı TBK’nin 445/1 maddesinde; rekabet yasağının, işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve işlerin türü bakımından uygun olmayan sınırlamalar içeremeyeceği, süresinin özel durum ve koşullar dışında iki yılı aşamayacağı düzenlenmiş olup aynı maddenin ikinci fıkrasında da hakime, aşırı nitelikteki rekabet yasağını, bütün durum ve koşulları serbestçe değerlendirmek ve işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde göz önünde tutmak suretiyle, kapsamı veya süresi bakımından sınırlayabilme yetkisi tanınmıştır. Bu hükümden ve konuya ilişkin diğer hükümlerden de anlaşılacağı üzere, 6098 sayılı Kanunla getirilen düzenleme ile 818 sayılı Kanundan farklı olarak, rekabet yasağı ile ilgili doğrudan mutlak bir geçersizliğin öngörülmediği, Anayasa ve diğer mevzuat hükümleri ile somut olgu nazara alınarak rekabet yasağının aşırı nitelikte olması halinde, yasağın kapsamı ve süresi bakımından hakime uyarlama yetkisi tanındığı anlaşılmaktadır. Hakime tanınan bu yetkinin gerek müstakil açılan bir uyarlama davasında ve gerekse de ihlal halinde açılacak bir tazminat davasında kullanılabileceği kuşkusuzdur——
Yukarıda yapılan açıklamalar, toplanan deliller ve yargılama ışığında somut olaya baktığımızda ; davacı şirket ile davalı arasında —– tarihinde —– tarihlerini kapsar şekilde belirli süreli iş sözleşmesi yapıldığı ve davalının bu sürede davacıya ait okulda öğretmen olarak çalıştığı yine taraflar arasında — tarihinde ileriye dönük olarak ——tarihlerini kapsar şekilde belirli süreli iş sözleşmesi yapıldığı ancak davalının — tarihinde istifa ile işten ayrıldığı anlaşılmıştır. Ayrıca taraflar arasında —– ayrı rekabet yasağı sözleşmesi imzalandığı, davalın işbu gizlilik sözleşmesi başlıklı belgeye göre özetle; iki yıl boyunca davacı şirket ile aynı işi yapan çocuk gelişim merkezi, oyun merkezi, oyun grupları vb işletmelerde öğretmen ,idareci gibi konumlarda —– sınırları içinde görev yapamayacağı, davacı şirketin okulunda kayıtlı öğrenci velileri ile görüşmeyeceği, ilişki kurmayacağı, bu yükümlülüklerin ihlali halinde ——- aylık brüt maaş cezai şart ödeyeceği kararlaştırılmıştır. Öte yandan anılan rekabet yasağına ilişkin kural—— tarihli belirsiz süreli iş sözleşmelerinin 12. maddelerinde aynen düzenlenmiştir. Dosya kapsamında bulunan bilgi ve belgelere göre davacı şirketin—– kurulu bir —– işletmecisi, davalının ise çocuk gelişimi ve eğitimi uzman öğreticisi, toplumda bilinen adıyla anaokulu öğretmeni olduğu anlaşılmıştır. Davalı öğretmenin ayrıca gelecek eğitim ve öğretim yılını kapsayan ikinci bir belirsiz süreli iş sözleşmesi yaptığı ancak bu dönem henüz başlamadan iki sözleşme süresi arasında —– tarihinde davacı şirketten istifa ederek ayrıldığı ve —-tarihli sözleşme ile dava dışı —– çalışmaya başladığı da sabittir. Davalının bu iş yerinden de devlete atandığı için olsa gerek —— tarihinde istifa ile ayrıldığı görülmektedir. Burada hemen ifade edilmelidir ki taraflar arasında düzenlenen sözleşmeler ve bu kapsamda rekabet yasağına havi maddelerin geçerliliğine ve bunlara hukuki sonuç bağlanacağına şüphe yoktur. Davalının bu sözleşmeleri ihlal ettiği ve bağıntı süresi içinde ——– ilçe sınırlarında aynı konuda faaliyet gösteren bir okulda çalışmaya başladığı da vazıhtır. Evvela, davalı vekilinin davalının psikolojik şiddet ve baskı ile istifaya zorlandığına yönelik savunmasının sözleşmeler, işin niteliği, tarafların durum ve konumu ile tanık beyanları karşısında uyuşmazlığa bir etkisi görülmediği ifade edilmelidir. Ne var ki davalı işçinin mesleğinin ana okulu öğretmeni olması, mesleğin gerekleri ve özelliği gereği doğrudan kişinin bilgi, beceri, çaba ve tecrübesine dayalı, bir başka anlatımla öğretmenlik mesleğinin kişiye sıkı sıkıya bağlı olmasına göre davalı öğretmen işçinin davacının ticari sırlarına ihtiyaç duymayacağı, ticari sırlarına vakıf olmasının ona bir şey da kazandırmayacağı, somut olay yönünden davalı işçinin ticari sırlarına, misal davacı şirketin fiyat politikasına hakim idari bir görevde de bulunmadığı, müşteri çevresine etki ettiğine ve etme ihtimaline ilişkin koşulunda soyut iddianın ötesine geçmediği, müşteri çevresine yönelik olarak öne sürülen bir çocuğun okul değiştirmesinin tanık beyanına göre davalı ile bir ilgisinin bulunmadığı, davalı işçinin yaklaşık bir yıl çalışma süresi bulunduğu ve bu süre içinde davacı şirkette öğrendiği ve dava dışı şirketin okulunda kullandığı bir bilgi bulunmadığı, olsa bile bunları yeni işyerinde kullanmasının eski iş yerine zarar verme ihtimalinin somut olayda gerçekleşmediği, anaokulu olan önceki ve sonraki iş yerlerinin rakip veya rekabet halinde olduklarına yönelik somut ve inandırıcı bir iddia ve ispat da bulunmadığı, kişiden kişiye nesilden nesile bilgi, görgü ve kültür taşıyıcısı olan öğretmenlerin ticari bilgi ve sır taşıyıcısı bir meslek grubu olarak kabul edilemeyeceği, henüz mesleğin başında genç bir öğretmeni iş ve geçim kaygısıyla okumadan ve anlamadan imzaladığı değerlendirilen onlarca hukuki maddeden oluşan metinlerden ve sonuçlarından hiçbir zarar doğmadığı ve doğma ihtimali de bulunmadığı halde sorumlu tutmanın—– düzenlemeler ile bundan neşet eden yukarıda anılan yüksek ——- uygulamaları, davalının mesleğinin niteliği ve ondan beklenen toplumsal fayda karşısında mümkün olmadığı sonuç ve vicdani kanaatiyle davanın reddine karar verilmiştir.
6100 Sayılı HMK’nin 332/1 maddesine göre, 323. maddesinde sayılan yargılama giderlerinden, 326/1. maddesi gereğince tamamen aleyhine hüküm verilen davacı şirket sorumlu tutulmuştur. Ayrıca bu kapsamda Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliğinin 26/2. Maddeleri gözetilerek dava öncesi—— bütçesinden ödenen arabuluculuk ücretinin de davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilmek suretiyle 6100 Sayılı HMK’nin 297/2 maddesi gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-)Davanın REDDİNE,
2-)Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3-) Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 85,39 TL harç ve 285,00 TL tamamlama harcından mahsubuyla bakiye 289,69 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
4-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca ——- bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-)Davalı tarafından vekille temsil dışında (HMK.323/1/ğ) yapılmış başkaca yargılama gideri bulunmadığından işbu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-) Davalı kendisini davada Avukat ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/4 maddesi uyarınca 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin ve 6,40 TL vekalet harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-)6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan avansın yatırana iadesine, ( Yazı İşleri Müdürü tarafından Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince resen işlem yapılmasına, )
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı ;6100 sayılı HMK’nin 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle; ——– Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 16/06/2022