Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/170 E. 2021/866 K. 22.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/170 Esas
KARAR NO: 2021/866
DAVA: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 20/01/2020
KARAR TARİHİ: 22/11/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;“Davaya konu —-sayılı dosyasına ilişkin bir kısım hak ve alacaklar dosyanın alacaklısı —- temlikname ile müvekkil şirket —- edildiği, bu nedenle itiraza konu alacakla ilgili olan ve huzurda ikame edilen —- tarafından ikame edildiği, davacı müvekkili tarafından borçlular —— sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığı ve ödeme emri tebliğ edildiği, başlatılan takibe davalılar tarafından itiraz edildiği, öncelikle iş bu davayı açmak için dava şartı olan arabuluculuğa başvurulduğu ve——- tarihinde yapılan oturuma davalı taraf toplantıya katılmaması sonucu ——— sonuçlandığı, yapılan takibe davalı tarafından haksız ve kötü niyetli olarak itiraz edildiği, bugüne kadar da herhangi bir ödeme yapılmadığı, ileri sürülerek itirazının iptali ile takibin devamına, davalının % 20′ den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
CEVAP: Davalılara usulüne uygun davetiyeye rağmen duruşmalara katılmamış cevap da vermemiştir.
DELİLLER: ——- sayılı dosyası, bilirkişi raporları, Arabuluculuk Tutanağı, dosyadaki diğer bilgi ve belgeler.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) istemine ilişkindir.
Basit yargılama usulüne tabi işbu davada mahkememizce dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak ön inceleme duruşması icra edilmiş, uyuşmazlık belirlenmiş ve vaki davete karşın tarafların sulh olmak ve arabuluculuya başvurmak istememeleri üzerine tahkikata geçilerek tahkikat işlemleri yerine getirilmiş ve karar duruşmasına katılan davacı vekilinin son sözleri dinlenip zapta geçilerek aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır.
Davaya konu —— esas sayılı dosyası getirtilerek, incelenmiştir. Yapılan incelemede icra dosyasının davanın tarafları ve konusu ile uyumlu olduğu görülmüştür. Dosyaya mübrez Arabuluculuk tutanağına göre de zorunlu arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği ve anlaşmazlık üzerine işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere; —– Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. —- Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın —-yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır. —-Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.—– Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” hükmü bulunmaktadır.
Mahkememizce dava dilekçesi, —-sayılı takip sayılı dosyası, taraflarca dosyaya sunulan deliller ve tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirilmiştir. Buna göre, —-sayılı dosyasına ilişkin bir kısım hak ve alacaklar dosyanın alacaklısı —–Yevmiye No’lu temlikname ile davacı şirket —-temlik edildiği, davacı tarafından borçlular —— sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığı ve ödeme emri tebliğ edildiği, başlatılan takibe davalılar tarafından itiraz edildiği, davalılar tarafından yapılan itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Dosya taraflar arasındaki alacak borç ilişkisinin tespiti açısından Bankacılık konusunda uzman bilirkişiye tevdi edilmiştir.
Bilirkişinin —– tarihli kök raporunda özetle; Dava dışı — tutarlı —- imzalanmış olup, ayrıca —- imzaladıkları, söz konusu sözleşmede diğer davalı —– müteselsilen kefil sıfatıyla imzalarının bulunduğu, taraflar arasında düzenlenen —–açarak kullandırmış olmakla borcun doğduğu, asıl borçlu ile müteselsil kefillerin doğan borçtan —- sınırlı olarak sorumlu olacakları, davacı banka ile davalı borçlu arasında imza altına alınan — istinaden davalıya —- kullandırıldığı, ödeme planına göre kredinin —- faiz oranıyla kullandırıldığı, taksit ödemelerinin —- tarihinde sonlanmasının öngörüldüğü, taksitlerin her birinin ——— olduğu, Bankanın söz konusu kredilerin ödenmesi aksi halde yasal yollara başvuracağını bildiren —- yevmiye nolu ihtarnameyi düzenlediği, dosya içerisinde ve—– üzerinde ihtarnamenin tebliğ edilip edilmediğinin tespit edilemediği, ancak taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 38. Maddesi gereği, ihtarname adresi ile sözleşme adresleri karşılaştırıldığında; —- adreslerinin aynı olduğu, dolayısılya tebliğ edilmiş sayılabileceği, —- tarihinde temerrüt oluşacağı, diğer kefiller ——farklı olduğu, bu sebeple tebliğ yapılmış sayılamayacağından temerrüdün takip tarihinden itibaren başlayacağı, —tarihli kredi kullandırım tarihi itibariyle asıl alacak bakiyesinin —- olduğu, davalı borçlu —- ihatarname masrafı olmak üzere toplam — borçlu olduğu, davalı kefilleri ——– borçlu olduğu tespit edilmiştir.
Bilirkişi raporunun taraflara tebliğ edildiği, rapora karşı davacı vekili tarafından itiraz edilmesi üzerine, aynı bilirkişiden ek rapor aldırılmıştır.
Bilirkişinin —-tarihli ek raporunda özetle; Kök raporundaki kefiller—-yönünden tespitlerinin aynen devam ettiği, yalnızca kök rapor —– hesaplamada sehven hatalı işlem yapıldığının tespit edildiği, buna göre davalı kefil —– İhtarname masrafı olmak üzere toplam— borçlu olduğu, davalı —- kök raporda, dosyaya ilk haliyle tebligat belgesi sunulmadığından ve taraflar arasında imzalanan —- Maddesi gereğince temerrüt tarihi olarak —- olarak değerlendirilmiş ancak ek rapor talebi ile dosyaya sunulan tebligat evraklarından —- tarihinde tebliğ edildiği anlaşıldığından —- tarihinin temerrüt tarihi olacağı, konu krediye uygulanan faiz oranı ile ilgili taraflar arasında düzenlenen sözleşme yeniden incelendiğinde; taraflar arasında imzalanan sözleşmenin, —– ile açılacak kredinin tamamının veya bir bölümünün ——- olarak kullandırılmasını kararlaştırdıkları takdirde, — aşağıdaki hususları yerine getirmeyi kabul ve taahhüt eder. —– kabul etmesi kaydıyla, kredi hesabına borç kaydedilmek suretiyle nakden ya da hesaben kullanacağını ve belirlenecek kredi kullandırım şeklinin gereği olan tüm işlemleri eksiksiz olarak yapacağını, aksi takdirde — bu krediyi kullandırmama hakkının bulunduğunu, —-, kredi hesabına borç kaydedilmesinden itibaren bu krediye geri ödeme planı çerçevesinde faiz tahakkuk edileceğini, —- bu kredi hesabının cari hesap usuluyle değil, bu —- eki ve ayrılmaz parçası olan geri ödeme planına göre işleyeceğini ve geri ödeme planinda kabul ettiği vadelerde ve bu vadelerin karşılarında gösterilen anapara, —— oluşan taksit tutarlarını nakden ve defaten ödeyeceğini; ayrıca, faiz oranı,—- oranlarında meydana gelecek leh ve aleyhteki değişikliklerin, değişiklik tarihinden —- yansıtılacağını ve geri ödeme planının buna göre yeniden düzenleneceğini, ” hükümleri yer aldığı, bu durumda kök raporda yapılan hesaplamada Ödeme Tablosunda yer alan faiz oranı uygulanmış olması sebebi sözleşmeye uygun hesaplama yapıldığı, — olacağı, temerrüt tarihinin —- olarak güncelenmesi gerektiğinden kök raporda yapılan hesaplama aşağıdaki şekilde güncellendiği; davalı borçlu ——Davacı Varlık şirketine borcu; Talebe bağlı — olmak üzere toplam —– İhtarname masrafı olmak üzere toplam —- borçlu olduğu, Davalı borçlu —-şirketine borcu; Talebe bağlı —–borçlu olduğu tespit edilmiştir.
Bu kapsamda; davacı bankanın davalılar aleyhine— takip dosyasında kredi sözleşmesinden kaynaklı —– ihtarname masrafı olmak üzere toplam —-alacağın tahsili talebiyle takip başlattığı, bilirkişi tarafından yapılan hesaplama sonucu davalı borçlular ——- davacının talep edebileceğinin tespit edildiği anlaşılmıştır.
Bilirkişice ek raporu ile yapılan hesaplama Mahkememizce de denetime elverişli, gerekçeli ve hükme esas alınmaya uygun bulunmuştur. Ancak her ne kadar bilirkişi tarafından —– yevmiye nolu ihtarnameyi düzenlediği, dosya içerisinde ve —– üzerinde ihtarnamenin tebliğ edilip edilmediğinin tespit edilemediği, ancak taraflar arasında imzalanan ——- ihtarname adresi ile sözleşme adresleri karşılaştırıldığında; —–adreslerinin aynı olduğu, dolayısıyla tebliğ edilmiş sayılabileceği, — tarihinde temerrüt oluşacağı, diğer kefiller —- — farklı olduğu, bu sebeple tebliğ yapılmış sayılamayacağından temerrüdün takip tarihinden itibaren başlayacağı,” şeklinde tespit yapılmış ise de dosyanın ve kredi sözleşmesinin incelenmesinde davalı asıl borçlu ——— adreslerinin aynı olduğu, dolayısıyla bu kefiller yönünden ihtarnamenin tebliğinin yapılmış sayılacağı ve bilirkişinin ek raporunda tespit ettiği üzere —- tarihinden itibaren temerrüt tarihi dikkate alınmış, diğer kefiller —— adreslerinin farklı olması nedeniyle bu kefiller yönünden takip tarihinden itibaren temerrüdün oluşacağı kanaatine varılmış, bu durumun bilirkişinin maddi hatası olarak kabul edilmiş ve dosya kapsamı itibariyle bilirkişi tarafından hesaplamanın yapılmış olması ve bilirkişi ek raporunun hüküm kurmaya elverişli olması nedeniyle tekrar ek rapora gönderilmemiştir. Ayrıca kefiller —— ihtarname masrafı da alınmamasına yönelik kanaate varılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Öte yandan davacı tarafça davalıdan icra inkar tazminat talebinde bulunulmuş olup alacağın likid olması karşısında——yasal koşulları oluştuğundan talebin kabulüne karar verilmiştir.
Yine her ne kadar dava kısmen reddedilmiş olsa da, dava konusu uyuşmazlıkla ilgili olarak yapılan arabuluculuk görüşmelerine davalıların katılmadığı, mazeret de göndermediği anlaşıldığından Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 25 ve 26/2. Maddeleri gözetilerek yargılama giderlerinin tamamından davalı taraf sorumlu tutulmuş, davalı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmemiş ve dava öncesi —– bütçesinden ödenen arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilerek 6100 Sayılı HMK’nin 297/2 maddesi gereğince aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-) Davanın KISMEN KABULÜNE,
Davalıların —– sayılı takip dosyasına yaptıkları İTİRAZIN KISMEN İPTALİNE, icra takibinin toplam ——–üzerinden takibin devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %33,60 oranında temerrüt faizi uygulanmasına,
Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-) Asıl alacağın %20’si olan 10.292 TL icra inkar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
3-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 4.170,34 TL karar ve ilam harcı ve 54,40 TL başvuru harcı toplamı olan 4.224,74 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-) Davacı tarafından yapılan 357,00 TL posta masrafı ve 650,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.007,00 TL yargılama giderinin Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 25 ve 26/2. Maddeleri gereğince davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-) Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-) Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 25 ve 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca —– bütçesinden ödenen 1.320 TL arabuluculuk ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına,
7-) Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca 8.737 TL nispi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
😎 6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine ve bu konuda Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinın Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince Yazı İşleri Müdürü tarafından resen işlem yapılmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize verilecek dilekçe ile ———Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.22/11/2021