Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/161 E. 2022/785 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/161 Esas
KARAR NO : 2022/785
DAVA : İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 20/01/2020
KARAR TARİHİ: 24/11/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ /
DAVA/TALEP ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalılar aleyhine, müvekkiline borcundan dolayı ——sayılı icra dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, davalının icra dosyasına yapmış olduğu haksız itirazında takibe ve yine müvekkiline borcu bulunmadığı gerekçesiyle borca itirazda bulunduğunu, belge münderecatına ilişkin bir itirazın söz konusu olmadığını, ilgili evraklar ile borcun varlığının aşikar olduğunu, bu nedenle davalının borca itirazının hukuken mesnetsiz, haksız ve kötü niyetli olduğunu, müvekkili —- icra takibine itiraz edilmesi üzerine —-tarihinde dava şartı arabuluculuk başvurusu yaptığını, — dosyasında tarafların anlaşmaya varamadıklarını, dava dışı ———-altında olduğunu, dava dışı sigortalıya ait emtianın davalı — ruhsat ve maliki olduğu ve davalı —– sevk ve idaresindeki —- plaka sayılı çekici ve buna bağlı —- maddi hasarlı trafik kazasına sebebiyet verdiğini, sürücü—–olarak geçen rampalı yolda ilerlerken aracın direksiyon hakimiyetini kaybederek geri doğru kaydırıp makaslaması—– sol yan kapaklarının açılması sonucu yükün yola devrilmesine neden olduğunu, meydana gelen trafik kazası sonrasında ilgili —— düzenlendiğini, bu kazanın oluşumunda sürücü —— (aracın hızını aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmamak) ihlal ettiği kaza mahallinde yapılan tetkik ve incelemelerden anlaşıldığını, davalının her ne kadar haksız itirazında müvekkili firmaya borcunun olmadığını beyan etmişse de Türk Ticaret Kanunu’nun 1248. maddesine göre ve bununla birlikte, taşıyanın eşya üzerindeki hakimiyeti ve dolayısıyla yüke ihtimam borcu, yükün gönderilene teslim edilmesiyle veya gönderilenin teslimden kaçınması halinde yükün gönderilen emrine hazır tutulmasıyla sona ereceğini, taşıyanın bu taşıma işlemlerinden bazılarını sözleşme ile yükletene, taşıtana veya gönderilene bıraksa dahi, taşıyanın bu işlemlere ihtimam borcunun devam edeceğini, buna göre 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1178. maddesinin de beyanları ile aynı doğrultuda olduğunu, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1191. maddeye göre ve beyanları gereğince davalının hasara ilişkin taşımanın hangi evresinde olursa olsun sorumluluğunun bulunacağı açık bir şekilde belli olduğunu, davalının, borcunun olmadığına ilişkin iddialarının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, hasara ilişkin olarak, —– hasar ve rücu dosyaları açıldığını, müvekkilinin sigorta poliçesi teminatları kapsamında detayları ekspertiz raporunda açıklanan— müvekkili sigorta şirketi sigortalısı dava dışı —- gerekse ——– etmeye hak sahibi olduğundan işbu miktarın davalı tarafça müvekkili şirkete ödenmesinin hakkın ve hukukun gereği olduğunu, davalı tarafın yasal evraklar, eksper raporu ile likit bir alacağa karşı kötüniyetli olarak borcu olmadığı yönünde itiraz ettiğini, müvekkilinin alacağını almasında gecikmeye sebebiyet verdiklerini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davalarının kabulü ile borçluların takibe, ödeme emrine, alacağa, faize, ferilerine karşı itirazının iptaline, ——-icra dosyasındaki takibin devamına, davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine, Yargılama giderleri ve ücreti vekâletin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP /TALEP :
Davalılar tarafından 6100 Sayılı HMK’nin 126-131 maddeleri kapsamında cevap dilekçesi verilmemiştir.
Davalı —– havale tarihli beyan dilekçesinde özetle ; Dava dilekçesinde ve bilirkişi raporunun muhtelif kısımlarında kazaya karışan aracın plakasının —- olduğunun belirtildiği ancak müvekkili şirket nezdinde —– olduğunu, davaya konu kazaya karıştığı belirtilen aracın motor numarası ve şasi numarasının aydınlatılmasını talep ettiklerini, dava konusu kazaya karıştığı belirtilen ——şirket nezdinde sigortalı olduğunun tespiti halinde davayı kabul manasında olmamak üzere davacı tarafın öncelikle zararı ve zarar sorumlusunu ispat etmesi gerektiğini, bilirkişi raporunda belirtilen kusura ilişkin tespitlerin kabulünün mümkün olmadığını, davacı tarafın haricen almış olduğu ekspertiz raporu ile dosyadan alınan bilirkişi raporunda yer alan tespitlerin taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, kusurun ve zarar tutarının uzman bilirkişi incelemesi ile tespit edilmesinin gerektiğini, kabul manasında olmamak üzere, trafik sigortası genel şartları’nın a.6.b maddesinde de belirtildiği üzere hak sahibinin kendi kusuruna denk gelen tazminatlarının teminat dışında kalan hallerden olduğunu, bu sebeple öncelikle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, aksi halde ise kusur oranlarının tespiti için dosyanın ——– sevk edilmesi gerektiğini, kabul manasında olmamak üzere, müvekkili şirketin söz konusu zarardan poliçe teminat limitleri dahilinde sorumlu olduğunu, davayı kabul manasında olmamak üzere faizin dava tarihinden itibaren yasal faiz olması gerektiğini, —– görüleceği üzere davayı kabul manasında olmamak üzere, söz konusu davanın haksız fiile dayanması sebebiyle uygulanacak faizin yasal faiz olması gerektiğini, kaldı ki ruhsatta görüleceği üzere aracın hususu araç olduğunu, aracın hususi araç olarak kullanması nedeniyle avans faize hükmedilmesinin mümkün olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
Davalı— havale tarihli beyan dilekçesinde özetle ;—–tarihli bilirkişi raporunun birbiriyle açıkça çeliştiğini, işbu halde dosyadaki mevcut çelişkiler giderilmeden hükme elverişli bir zemin oluşamayacağını, bu sebeple dosyanın heyete tevdii ile heyet bilirkişi raporu alınması gerektiğini, dosya konusu olay temelindeki trafik kazasına ilişkin olarak, dosyanın——-sevk edilmesi gerektiğini, burada kusur oranının tespit edilmesini ve dosyanın akabinde bilirkişi heyetine tevdi edilmesi gerektiğini, huzurdaki dosyada ticari nitelikte bir iş bulunmadığını, takip yahut dava tarihinden itibaren işletilmesi gereken faiz yasal faiz olduğunu, buna aykırı yapılan hesaplamanın kanuna aykırı olduğunu, olayda belirtilen miktarda bir zaiyat olup olmadığı, kaç adet/litre emtianın zarara uğradığı tam olarak tespit edilmediğini, kaza anında yapılan tam bir sayıma/tespite yönelik herhangi bir evrak da dosyada bulunmadığını, bir takım fotoğraflar bulunmaktaysa da işbu fotoğrafların ne zaman ne şekilde çekildiğinin belli olmadığını, kazadan hemen sonra tutulan tutanaklar ile zaiyatın tespit edilmesi gerekirken bu yapılmadan malların tümünün satıcı firma ——–götürülmesinin ve orada keyfe keder bir sayım/tespit yapılmasının müvekkilini bağlamayacağını, bir tespit yapılması gerekiyor ise bile bu kazadan hemen sonra olay yerinde tüm tarafların orada iken sayım yapılarak tutanak altına alınması gerektiğini, dosyada mübrez ekspertiz raporunda da belirtildiği üzere, emtialar tuborg’a götürüldüğünü, akabinde kendi tesisleri içerisinde kendi keyfi iradeleri ile bir sayım/tespit işlemi yapıldığını, ekspertiz raporunda da görüldüğü üzere mal faturaları dahi dosyada bulunmadığını, ayrıca yine olay tarihi —– iken —— tarihinde ekspertiz ile yapılan tespitin maddi gerçeği göstermediğini, olay sonrasında maddi gerçek değiştirilmiş olabileceğini ve bu hususun da göz önüne alınmadığını, bu hususta kaza anındaki fotoğraflar nezdinde inceleme yapılması gerektiğini, hakkaniyet indiriminin göz önüne alınmasını ve maddi gerçeğe ulaşılmasını, iddia edildiği üzere emtianın uğradığı zararın malın bir kısmına yönelik olduğunu lakin buna rağmen tüm malın zayii olarak kabul edildiğinin belirtildiğini, bu hususta da satıcı tuborgun kendi insiyatif ve keyfi iradesiyle tüm malı zayii niteliğinde değerlendirerek imha yoluna gittiğini, kaza anında çekildiği iddia edilen fotoğraflarda açıkça görüldüğü üzere arabadan düşmeyen hatırı sayılır miktarda mal mevcutsa da bu husus değerlendirmeye alınmadığını, keyfi şekilde tüm zaiyatın müvekkiline yüklendiğini, bahsettikleri hususlar dikkate alınmadan hazırlanan rapora itiraz ettiklerini,—— gereği emtia sahibinin yükleme—– ve uyarı görevinin olduğunu, keza mevcut halde de ———–uygun bir araç olup olmadığı hususlarını öngörerek değerlendirmesi gerektiğini, müvekkilinin kendisine ait aracın sıvı-cam emtia taşımaya uygun olmadığını karşı tarafa açıkça bildirdiğini, kendilerinin de bunu bildiklerini müvekkiline bildirmelerine rağmen sıvı içerikli cam malzemenin——- yüklendiğini, emtia sahibinin de sürekli bu işi yapan basiretli bir tacir olduğunu ve bunları öngörebilmesi gerektiğini lakin bu yükümlülük ve basirete aykırı davranıldığı tespit edilmeden tanzim edilen raporun hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu——- nolu ara kararı gereği poliçe ve kayıtların celbi istendiğini, bu poliçe kayıtlarının dosyada bulunmazken tanzim edilen bilirkişi raporunun hakkaniyete uygun olmadığını savunarak kanuna ve hakkaniyete aykırı hususlar göz önüne alınarak bilirkişi heyet raporu alınmasını akabinde davanın reddine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLER :
—– dosyası , —- Tutanağı, —- Kayıtları,— Kaydı. —-Kayıtları,——Raporu, Maddi Hasarlı Trafik Kazası ——Tutanağı, Kaza Fotoğrafları, Banka Dekontu, Bilirkişi Raporları, dosyadaki sair bilgi ve belgeler.
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ :
Dava , 6102 sayılı TTK’nin 1472. maddesi uyarınca davacı sigorta şirketinin—- Nedeniyle dava dışı sigortalısının haklarına halef olması sebebiyle dava dışı sigortalısına ödediği hasar tazminatının; kazaya sebep olan aracın maliki taşıyıcı ve kaza tarihinde aracın —– olan davalı sigorta şirketinden ve diğerlerinden rücuen tahsili için başlattığı icra takibine davalılarca yapılan itirazlar üzerine 2004 Sayılı İİK’nin 67.maddesi kapsamında açılmış itirazın iptali, takibin devamı ve tazminat istemine ilişkindir.(Taşıma Sözleşmesinden Kaynaklanan)
6102 sayılı TTK’nin 4/2 maddesi gereğince dava değerine göre 6100 Sayılı HMK’nin 316 ilâ 322 maddelerinde düzenlenen basit yargılama usulüne tabi işbu davada mahkememizce dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak ön inceleme duruşması icra edilmiş ve uyuşmazlık belirlenmiştir. Akabinde esasları, süreci ve hukuki sonuçları açıklanarak taraflar sulh olmaya davet ve teşvik edilmelerine karşın, davacı vekilinin tutanağa yansıyan beyanına göre tarafların uyuşmazlığı sulh yoluyla çözmeyi tercih etmemeleri üzerine tahkikata geçilerek tahkikat işlemleri yerine getirilmiş, deliller toplanıp incelenmiş ve karar duruşmasında davacı vekilinin son sözleri dinlenip zapta geçilerek aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır.
Davaya esas —-sayılı dosyası getirtilerek dosya arasına alınıp incelenmiştir. Yapılan incelemede icra dosyasının davanın tarafları ve konusu ile uyumlu olduğu görülmüştür. Ayrıca Dosyaya mübrez Arabuluculuk tutanağına göre de zorunlu arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği ve anlaşmazlık üzerine işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Davacının aktif dava ehliyeti yönünden ise 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun “Halefiyet” başlıklı 1472. maddesinde ” (1) Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir. (2) Sigortalı, birinci fıkraya göre sigortacıya geçen haklarını ihlal edici şekilde davranırsa, sigortacıya karşı sorumlu olur. Sigortacı zararı kısmen tazmin etmişse, sigortalı kalan kısımdan dolayı sorumlulara karşı sahip olduğu başvurma hakkını korur.” hükmü bulunmaktadır.
2004 Sayılı İİK’nin 67. maddesi; —- Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. ——— Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın —- yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır. —-Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır. ——-Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” hükmüne amirdir.
6102 sayılı TTK’nin 875/1 maddesinde “Taşıyıcı, eşyanın taşınmak üzere teslim alınmasından teslim edilmesine kadar geçecek süre içinde, eşyanın zıyaından, hasarından veya teslimindeki gecikmeden doğan zararlardan sorumludur.” denilmek suretiyle taşıyıcının sorumluluğu düzenlenmiş, sorumluluktan kurtulma halleri 876 ve 878 maddelerinde, sorumluluğun sınırı ise 882 maddede belirtilmiştir. Sorumluluktan kurtulma halleri 876 ve 878 maddelerinde, sorumluluğun sınırı ise 882 maddede belirtilmiştir.
6102 Sayılı TTK’nin 876 Maddesinde;” (1) Zıya, hasar ve gecikme, taşıyıcının en yüksek özeni göstermesine rağmen kaçınamayacağı ve sonuçlarını önleyemeyeceği sebeplerden meydana gelmişse, taşıyıcı sorumluluktan kurtulur ” hükmü düzenlenmiştir.
6102 Sayılı TTK’nin 886 Maddesinde;”(1) Zarara, kasten veya pervasızca bir davranışla ve böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle işlenmiş bir fiilinin veya ihmalinin sebebiyet verdiği ispat edilen taşıyıcı veya 879 uncu maddede belirtilen kişiler, bu Kısımda öngörülen sorumluluktan kurtulma hâllerinden ve sorumluluk sınırlamalarından yararlanamaz,” hükmü düzenlenmiştir.
Tazminatta esas alınacak değer 6102 Sayılı TTK’nin 880. maddesinde düzenlenmiştir
6102 Sayılı TTK’nin 880. maddesine göre;
(1)Taşıyıcı, eşyanın tamamen veya kısmen zıyaından dolayı tazminat ödemekle sorumlu tutulduğunda, bu tazminat, eşyanın taşınmak üzere teslim alındığı yer ve zamandaki değerine göre hesaplanır.
(2)Eşyanın hasara uğraması halinde, onun taşınmak üzere teslim alındığı yer ve zamandaki hasarsız değeri ile hasarlı değeri arasındaki fark tazmin edilir. Zararı azaltmak ve gidermek için yapılacak harcamaların birinci cümleye göre saptanacak değer farkını karşıladığı karine olarak kabul edilir.
(3)Eşyanın değeri piyasa fiyatına göre, bu yoksa aynı tür ve nitelikteki malların cari değerine göre tayin edilir. Eşya, taşımak üzere teslimden hemen önce satılmışsa, satıcının faturasında taşıma giderleri mahsup edilerek gösterilen satış bedelinin piyasa fiyatı olduğu varsayılır.
Sorumluluk sınırları 6102 Sayılı TTK’nun 882. maddesinde düzenlenmiştir.
6102 Sayılı TTK’nin 882. maddesine göre;
(1)Gönderinin tamamının zıyaı veya hasarı halinde, 880 ve 881 inci maddeler uyarınca ödenecek tazminat, gönderinin net olmayan ağırlığının her bir kilogramı için 8,33 Özel Çekme Hakkını karşılayan tutar ile sınırlıdır.
(2)Gönderinin münferit parçalarının zıyaı veya hasarı halinde taşıyıcının sorumluluğu;
a)Gönderinin tamamı değerini kaybetmişse tamamının,
b)Gönderinin bir kısmı değerini kaybetmişse, değerini kaybeden kısmının, net olmayan ağırlığının her bir kilogramı için 8,33 Özel Çekme Hakkını karşılayan tutar ile sınırlıdır.
(3)Taşıyıcının, taşıma süresinin aşılmasından doğan sorumluluğu, taşıma ücretinin üç katı ile sınırlıdır.
(4)Özel Çekme Hakkı, eşyanın taşıma amacıyla taşıyıcıya teslim edildiği tarihteki veya taraflarca kararlaştırılan diğer bir tarihteki,——belirlenen değerine göre—-çevrilir. Düzenlemeleri bulunmaktadır.
Yukarıda anlan yasal düzenlemeler , yapılan yargılama ve toplanan deliller ışığında somut olaya bakıldığında; davacı şirketin —– dosyası ile davalılar aleyhinde dava dışı sigortalısı ——ödediği hasar tazminatını rücuen tahsili için genel haciz yoluyla icra takibine giriştiği ve yapılan itirazlar üzerine takibin durdurulmasına karar verilmiş ve bir yıllık hak düşürücü süre içinde işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dosyada mukim bilgi ve belgelere göre davacı sigorta şirketi ile dava dışı —— tarihlerini kapsar şekilde —- bulunduğu tartışmasızdır. Dava dışı sigortalı şirkete ait emtia davalı gerçek kişi— maliki olduğu, dava dışı sürücü — sevk ve idaresindeki ——tarihinde maddi hasarlı trafik kazası geçirmiş ve yükün devrilmesi ve yolu dökülmesi sonucunda hasar meydana gelmiştir. Bu tespitler ve yasal düzenlemeler ışığında tarafların sıfat ve sorumluluklarının geçerli ve taraf teşkilinin doğru olduğu ifade edilmelidir. Davacı şirket yine dosyaya mübrez ekspertiz raporuna göre dava dışı sigorta ettiren konumundaki ——- ödemiştir. Dolayısıyla olayda rücu şartlarının araştırılması ve tartışılması ve rücu edilebilecek miktar ve davalıların sorumluluğunun tespit edilmesi elzemdir. Mahkememizce bu kapsamda davalılar davaya süresi içinde cevap dilekçesi vermediklerinden iddianın inkar edildiği kabul edilerek davacı vekili tarafından gösterilen deliller toplanıp incelenmiştir. Bu aşamada dosya taşıma sözleşmeleri ve uygulaması konusununda nitelikli hesaplamalar uzmanı bir bilirkişiye verilerek rapor düzenlenmesi istenmiştir. Bilirkişi ——-tarihli raporda özetle ve mealen ; davacı sigorta şirketinin dava dışı sigortalısına ödemiş olduğu hasar tazminatını poliçe genel ve özel şartlarına göre taşıyıcıya kusur oranında rücu edebileceği, diğer davalı sigorta şirketinin sigortacı sıfatıyla sigortalının kusuru oranında müteselsil sorumlu olacağı, davalı taşıyıcının gönderenin sorumluluğunda olan araç içi istifleme ve ve sabitlemenin yapılmadığından buna nezaret etme görevi dolayısıyla % 25 oranında kusurlu olacağı ve işbu kusur oranında davalıların sigorta poliçesi de gözetilerek sorumlu tutulabilecekleri yönünde tespit ve görüşlere yer verilmiştir. Bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiş ve vaki beyan ve itirazlar alınarak değerlendirilmiş ve bu kapsamda farklı bir bilirkişiden rapor alınması yoluna gidilmesi gerekmiştir. Bu kere bilirkişi —- tarafından hazırlanan —– tarihli raporda ise özetle ve mealen ; emtianın fiili taşıyıcısı olan —- sorumluluğunda hasarın meydana geldiği, davacının ödediği —- hasar tazminatı için halefiyet elde ettiği , işbu zararın davalı —- talep edilebileceği, davalı sigorta şirketi yönünden poliçe bulunmadığından bir değerlendirme yapılamayacağı, davalı — itirazının iptalinin talep edilebileceği , işlemiş faiz talebinin yerinde olduğu, davacı sigorta şirketinin ödemiş bulunduğu zarar tutarı olan —- miktarın gerçek zarar miktarı olan —— çok altında kaldığını, öte yandan hasarın nedeninin araç içi istifleme ve sabitleme olmadığı, hasarın nedenin emtianın taşındığı aracın kırılan yan kapakları olduğu yönünde tespit ve görüşlere yer verilmiştir. Mahkememizce işbu bilirkişi raporu da taraf vekillerine tebliğ edilerek denetimi yapılmış ve itirazlar gözetilmiştir. Mahkememizce dosya kapsamında fiili taşımayı yapan aracın kaza tarihi olan —– sigortalı olduğu görülmüştür. Dolayısıyla davalı sigorta şirketinin diğer davalı işletenin ve eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin verdiği zarardan sorumlu tutulacağı malumdur. Öte yandan Sigorta eksperlerinin hukuki statüsü ve sigorta eksperleri tarafından tanzim edilen raporların hukuki niteliği 5684 sayılı Sigortacılık Kanununda düzenlenmiştir. Kanunun 2/1-n maddesinde sigorta eksperlerinin tarafsız ve bağımsız olduğu, aynı kanununun 22/13 fıkrasında sigorta eksperlerinin tarafsız olmak zorunda olduğu, yine aynı kanunun 22/17 fıkrasında eksperler tarafından düzenlenen raporların delil niteliğinde olduğu yönündeki düzenlemeler dikkate alındığında sigorta eksperleri tarafından düzenlenen raporların yargılama aşamasında itibar edilecek türden bir belge olduğu açıktır. Somut olayda düzenlenen ekspertiz raporunun kaza sonrası zarar gören emtianın miktarını ve zararı ortaya koyduğu anlaşıldığından ve de bilirkişi raporunda zararın ödenen tazminattan çok daha fazla olduğu tespit ve tayin edildiğinden gerek ekspertiz raporunun gerekse ikinci bilirkişi raporunun değer yönünden hükme esas alınabileceği bedihidir. Bir başka anlatımla esasen somut olayda icra takibine konu edilen ve ödendiği sabit olan zarar miktarı konusundaki niza külliyen ortadan kalkmıştır. Bu tespitle beraber kusur konusuna gelince dosyada mevcut kaza tespit tutanağı ve fotoğraflar birlikte değerlendirildiğinde kazanın tamamen sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesine bağlı tek taraflı kaza nedeniyle asli ve tam kusuru sonucunda meydana geldiği, taşıyıcının eylemlerinden sorumlu olduğu sürücü hatası nedeniyle yükün kazaya bağlı olarak devrildiği , yükün yola dökülerek tamemen zayi olduğu anlaşıldığından istifleme ve sabitlemeye ilişkin TTK’nin 878.maddesi kapsamında gönderene atfı kabil bir kusur görülmemiş ,olayda davalıların sorumluluktan kurtulma hallerine ilişkin hukuki bir durum tespit edilememiştir. Binaenaleyh; dosyaya mübrez tüm deliller ve özellikle genel olarak gerekçeli, hüküm kurmaya yeterli ve elverişli bulunduğundan benimsenen bilirkişi —- tarafından hazırlanan rapor da gözetildiğinde davacının davasını; TTK’nin 1472 ,875,878, KTK,91/1,85/1-son, 86/1 ,TMK’nin 6 ve HMK’nin 190. maddeleri nazarında ispat ettiği sonuç ve kanaatiyle taleple bağlılık ilkesi ve temerrüt olgusuna göre faiz tür, oran ve ödemeye bağlı başlangıç tarihi ve davalıların sorumluluk miktar ve sınırları da gözetilerek davanın kabulü ile; davalı-borçluların —–dosyasına yapmış oldukları itirazlarının (davalı sigorta şirketinin poliçe limitiyle sınırrlı/sorumlu olması kaydıyla) ayrı ayrı külliyen iptali ile icra takibinin, asıl alacağa —– takip tarihinden itibaren yıllık %9 oranında yasal faizi işletilmek suretiyle aynen devamına karar verilmiştir.
Davacının İcra İnkar Tazminatı İsteğine ilişkin yapılan değerlendirmede ise;—— kararlılık kazanmış uygulamasına göre itirazın iptali davalarında İİK’nin 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak inkar tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada borçlunun itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmamaktadır. Bu yasal koşullar yanında takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması, başka bir ifadeyle borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç gerekse borçlu bakımından bu koşullar mevcut ise ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Somut olayda sonucu yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporları ışığında ulaşılması, malın tesliminin ve taşıma sözleşmesi gereğince sorumluluktan kurtulma ve sınırlandırılması gibi hususların tartışılması , davanın kaynağının haksız fiile ve kusura dayalı olması karşısında işin niteliğine göre alacak/borç likid/muayyen olmadığından İcra İflas Kanununun 67/2.maddesi gereğince koşulları oluşmayan tazminat talebi kabul görmemiştir.
6100 Sayılı HMK’nin 332/1 maddesine göre, 323. maddesinde sayılan yargılama giderlerinden, aynı yasanın 326/1-3 maddeleri gereğince aleyhinde hüküm verilen davalılar müteselsilen sorumlu tutulmuştur. Ayrıca bu kapsamda Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliğinin 26/2. maddeleri gözetilerek dava öncesi —- bütçesinden ödenen arabuluculuk ücretinin de davalılardan müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilmek suretiyle 6100 Sayılı HMK’nin 26, 297/2 maddeleri gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davanın KABULÜNE,
2-) 2004 sayılı İİK’nin 67/I maddesi gereğince; davalı-borçluların—– takip dosyasına yapmış oldukları itirazlarının (davalı sigorta şirketinin poliçe limitiyle sınırrlı/sorumlu olması kaydıyla) ayrı ayrı külliyen İPTALİ ile icra takibinin, asıl alacağa —-takip tarihinden itibaren yıllık %9 oranında yasal faizi işletilmek suretiyle aynen DEVAMINA,
3-)Davacının, 2004 sayılı İİK’nin 67/II maddesi gereğince icra inkar tazminatı talebinin, koşulları oluşmadığından REDDİNE,
4-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 13.916,32 TL karar ve ilam harcından başlangıçta alınan 2.460,47 TL peşin harç, 572,48 TL tamamlama harcı ve icra dosyasına yatırılan 1.018,62 TL harcın mahsubu ile bakiye 9.864,75 TL karar ve ilam harcının davalılardan müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına,
5-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca —–bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalılardan müteselsilen alınarak hazineye irad kaydına,
6-) Davacı tarafından yapılan 54.40 TL başvurma harcı 2.460,47 TL peşin harç, 572,48 TL tamamlama harcı, 177,95 TL posta masrafı ve 1.300,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 4.565,30 TL yargılama giderinın davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
7-)Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden; Avukatlık Kanunu’nun 164/5 maddesine göre davacı vekili için karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/1 maddeleri uyarınca hesap ve takdir olunan 31.521,23 TL nispi vekalet ücretinın davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
8-)6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine, ( Yazı İşleri Müdürü tarafından Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince resen işlem yapılmasına, )
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı; davalılar vekillerinin yokluğunda; 6100 sayılı HMK’nin 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle—– Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
24/11/2022