Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/155 E. 2020/286 K. 16.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/155 Esas
KARAR NO : 2020/286

DAVA : Zayi Belgesi Verilmesi
DAVA TARİHİ : 19/01/2020
KARAR TARİHİ : 16/07/2020

Mahkememizde görülmekte olan Zayi Belgesi Verilmesi davasının yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ /
DAVA-TALEP ;
Davacı dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirkette ———– sahibi ve imza yetkilisi olduğunu, 05/01/2020 tarihinde —civarında şirket adresine gittiğinde, iş yerinde hırsızlık yapıldığını farkettiğini,— giderek olayı ihbar ettiğini, şikayetçi olduğunu, hırsızlık sonrası şirkette yapılan hasar tespitinde; diğer bazı eşyalarla birlikte şirket pay defterinin — kullandığı el çantasının da çalındığının anlaşıldığını, çalınan eşyaların ve şirket pay defterinin ele geçme ihtimalinin oldukça zayıf olduğunu, TTK’nin 64/4 ve 82/7 hükümleri gereğince, mahkemece yapılacak tahkikatla tespit edilecek müvekkiline ait pay defterinin zayi olduğuna ilişkin zayi belgesi verilmesini talep etmiştir.
CEVAP -TALEP : Dava HMK’nin 382 (2) e-1( Ticari defterlerin ziyaı halinde belge verilmesi) maddesi gereğince çekişmesiz yargı işidir.
DELİLLER : ——- kayıtları, — Kayıtları, İfade Tutanağı, Dosya kapsamındaki sair tüm bilgi ve belgeler.
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ:
Dava, 6102 sayılı TTK’nin 82/7 maddesi gereğince zayi belgesi verilmesi istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nin 382 vd. maddeleri gereği zayi belgesi verilmesi talebi çekişmesiz yargı işi olup, TTK’nin 82.maddesi uyarınca işbu talep ticari işletmenin bulunduğu yer yetkili mahkemesinden istenebileceğinden Mahkememizin yetkili olduğu anlaşılmıştır. Dava dilekçesine göre hukuki dinlenilme hakkı kapsamında davacıya defterlerin kaybolmasına ilişkin açıklama yapması için süre verilmiş, duruşma açılmış ve TTK’nin 82/7 uyarınca şirketin bağlı bulunduğu — şirkete ilişkin bilgi ve belgeler istenerek değerlendirilmiştir. Ayrıca şirkete ilişkin noter kayıtları ve olaya ilişkin Savcılık kayıtları da değerlendirilmiş, davacıya tanık bildirme imkanı verilmiş ve bu kapsamda hukuki dinlenilme hakkı gözetilerek yargılama neticelendirilmiştir.
6102 sayılı TTK’nin 82. maddesinde belgelerin saklanması ve saklama süresi başlığı altında düzenleme yapılmış bu kapsamda her tacirin ticari defterlerini sınıflandırılmış şekilde saklamakla yükümlü olduğu belirtilmiştir. TTK’nin 64/4 maddesinde pay defteri de ticari defter olarak tanımlanmıştır. 6102 sayılı TTK’nin 82. maddesinin 7. fıkrasında defter ve belgelerin bir afet veya hırsızlık sebebiyle kanuni saklama süresi içinde zıyaa uğrarsa tacir zıyaı öğrendiği tarihten itibaren onbeş gün gün içinde ticari işletmenin bulunduğu yer yetkili mahkemesinden kendisine bir belge verilmesini isteyebilmektedir. Dosyaya sunulan bilgi ve belgeler ile tevzi formuna göre davanın süresinde açıldığı kabul edilmiştir. TTK’nin 18/3 maddesine göre her tacirin ,ticarethanesine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekmektedir.
Yukarıda açıklanan hususlar ve anılan yasal düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında, davacı tarafça zayi olduğu bildirilen şirket pay defterinin işyerinden çalındığı iddia edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamadaki olayların gerçekleşme biçimine göre tacir sıfatına haiz olan davacının ticari defterlerin saklanması ve korunması bakımından tacir olmanın hüküm ve sonuçları bakımından basiretli bir iş adamı gibi davranma yükümlülüğünü yerine getirmediği düşünülmüştür. Zira zayi olduğu iddia edilen ticari defterin özenle korunması ve saklanması esastır. Öte yandan somut olayda iddia hırsızlık olayına dayandırılmasına rağmen dilekçe içeriğinde aynı zamanda faillerin yakalanmasının ve pay defterinin ele geçirilmesinin güçlüğü açıkça ifade edilmiştir. Nitekim dosya kapsamına mübrez—–kayıtlarına göre iddiaya konu olayın fail ya ya failleri yönünden daimi arama kararı verildiği anlaşılmıştır. Bütün bunlara göre pay defterinin hırsızlık nedeniyle kaybolduğu iddiasının yeterli ve inandırıcı delillerle ispat edilemediği, iddianın gerçekliğinin de yargısal uygulamada bilindiği üzere sosyal ve ticari hayatın olağan akışı içinde kaybedilen ticari defterlerin iptaline yasal dayanak bulma düşünce ve arayışına dayandığı kanaati hasıl olmuştur. Bu nedenle bu aşamada daimi arama kararının sonucunun beklenmesinin usul ekonomisi ilkesi ve davanın niteliğiyle bağdaşmayacağı, fail ya da faillerin bulunması, yargılanması ve mahkum olması halinde davanın yeniden açılabileceği düşünülmekle başkaca araştırma yapılmasına gerek görülmemiştir. Kaldı ki, zayi nedeniyle ticari defter ve belgelerin iptal edilebilmesi için yaklaşık ispat yeterli olmayıp tam ispat aranmaktadır. ——TMK’nın 6. ve HMK’nın 190.maddeleri kapsamda ispat edilemeyen davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-)Davanın REDDİNE,
2-)Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40 TL karar ve ilam harcı peşin olarak alındığından başka harç alınmasına yer olmadığına,
4-)6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan avansının yatırana iadesine, bu konuda Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince Yazı İşleri Müdürü tarafından resen işlem yapılmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.