Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/139 E. 2021/360 K. 07.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/139 Esas
KARAR NO : 2021/360

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/01/2020
KARAR TARİHİ : 07/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/
DAVA;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirket tarafından davalı şirkete———-borçlu şirkete gönderdiğini, ancak ilgili faturaları bedelinin davalı şirket tarafından ödenmediğini, davalı borçlu şirket aleyhine toplamda 11.797,56 TL tahsili talebi—— kapsamında yasal icra takibinin başlatıldığını, ancak davalı borçlu şirket tarafından kötü niyetle borca itiraz edildiğini, takibin durdurulmasının talep edildiğini, ——– yapıldığını, ancak tarafların arasında anlaşma sağlanamadığını, davacı iyiniyetli olarak girişimlerde bulunduğunu, davalı borçlu şirketin—— iddialar ile —-, uzun süre ödeme yapmaktan imtina ettiğini, tarafların arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı icra takibine konu edilen alacağın kesin olduğunu, bu hususun taraf ticari defterleri ve tarafların bağlı olduğu ——-olduğunu, tüm bu nedenlere davalı borçlu firmanın icra takibine yaptığı itirazın iptali, icra takibinin devamı ve takip konusu alacağın % 20’sinden az olamamak kaydıyla inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Dosyada cevap dilekçesi bulunmamaktadır.
DELİLLER:—– Tutanağı Aslı, Bilirkişi Raporu, Ticari Defter Kayıtları, Dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasıdır.
Mahkememizce dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak ön inceleme duruşması icra edilmiş ve tarafların sulh olmaması nedeniyle uyuşmazlık belirlenerek işin esasının incelemesine geçilmiştir.
2004 Sayılı İİK.’nın 67.maddesi; “(Değişik fıkra: 17/07/2003-4949 S.K./15. md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. (Değişik fıkra: 09/11/1988-3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır. (Mülga fıkra:17/07/2003-4949 S.K./103.md.)Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi —dava etmek hakkı saklıdır. (Ek fıkra:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” hükmüne amirdir.
Davaya konu—– dosyası getirtilerek incelenmiştir. Yapılan incelemede icra dosyasının davanın tarafları ve konusu ile örtüştüğü görülmüştür.
Yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, taraflar arasında mal ve hizmet alım-satımına dayalı ticari ve hukuki ilişki bulunduğu ve bu kapsamda davacı tarafından cari alacaktan kaynaklı alacağının davalı tarafından ödenmemesi üzerine davacı tarafından bu cari alacağa ilişkin olarak ilamsız icra takibi başlattığı, davalının vaki itirazı nedeniyle takibin durduğu ve yasal süresi içinde işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Davacı tarafın bildirdiği tüm deliller toplanmış ancak davalı tarafa usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen ne davaya ne davaya cevap vermiş ne de ticari defterlerini hazır etmesi için inceleme gününde hazır bulunmuştur. Böylelikle dosya taraflar arasındaki alacağın varlığı ve miktarına ilişkin rapor verilmesi için bilirkişiye tevdi edilmiştir. Bilirkişi tarafından verilen rapor taraflara tebliğ edilmiş ve denetimi yapılmıştır. Yapılan incelemede davacı tarafından usulüne uygun olarak tutulan ticari defterlerinin alacağın varlığını aynen tevsik ettiğine yönelik görüş bildirildiği görülmüştür—- raporda açıklandığı gibi davacının incelenen—– defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin TTK hükümlerine göre zamanında yapıldığı, takip konusu alacağın davacının cari defterlerinde tespit edildiği anlaşılmıştır. Tüm bu nedenlerle davacı tarafın incelenen kayıtlarında davalının davacıya 11.142,16 TL tutarda borçlu bulunduğu ve davacının alacağının varlığını ispat ettiği anlaşılmıştır. Dosyaya mübrez işbu bilirkişi raporunun dosya kapsamı ile uyumlu, gerekçeli, denetime açık, hüküm kurmaya elverişli ve yerinde olduğu kabul ve takdir edilerek davacının davasının kabulü ile davalının —- esas sayılı dosyasına karşı yapmış olduğu itirazının İİK’nın 67/1. maddesi gereğince iptali ile takip tarihinden itibaren asıl — faiz uygulanmak suretiyle devamına karar verilmiştir. Her ne kadar davacı dava konusu 655,40 TL’lik fatura bedelinden kaynaklı da alacağının olduğu belirtilmiş ise de, bilirkişi raporunda belirtildiği üzere bahse konu faturanın davacının defterlerinde kayıtlı olmadığı, iptal fatura olduğu ve bu faturaya istinaden alacak talep edemeyeceği anlaşıldığından, davalının toplam borcunun 11.142,16 TL olarak tespit edilmesi nedeniyle davacının bu faturaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacının İcra İnkar Tazminatı İsteğine ilişkin yapılan değerlendirmede — kararlılık kazanmış uygulamasına göre itirazın iptali davalarında İİK’nın 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak inkar tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmamaktadır. Bu yasal koşullar yanında takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması böylece borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç gerekse borçlu bakımından bu koşullar mevcut ise ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Olayımızda davalının borcunun cari hesap ve ticari defterlere göre açık ve net olarak belirli ve belirlenebilir olduğundan İcra İflas Kanununun 67/2.maddesi gereğince asıl alacağın %20’si olan 2.228,44 TL icra inkar tazminatının da davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-) Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
Davalının ——– Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen İPTALİ ile icra takibinin, asıl alacağa ( 11.142,16 TL) takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle suretiyle DEVAMINA, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-) Asıl alacağın %20’si olan 2.228,44 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-) Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 761,12 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 201,48 TL harcın mahsubuyla mahsubuyla bakiye 559,64 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına, bakiye 159,21 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-) Davacı tarafından yapılan 54,40 TL başvurma harcı, 78,25 TL posta ücreti ve 500 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 632,65 TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre 597,50 TL yargılama giderinin davalıdan davacıya verilmesine, kalan masrafların davacı üzerine bırakılmasına,
5-)-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-) Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile —– bütçesinden — arabuluculuk ücretinin davanın kabul ve red oranına göre 1.246,67 TL sinin davalıdan, 73,33 TL’sinin davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
7-) Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettiğinden —- ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
😎 Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettiğinden —– 655,40 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
9-) HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine ve bu konuda Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinın Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince — tarafından resen işlem yapılmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda kabul edilen kısım için gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek dilekçeyle ———- İstinaf Kanun yolu açık; reddedilin kısım yönünden ise HMK.’nın 341/2. maddesi gereğince karar tarihi itibariyle kararın miktar yönünden İstinaf kanun yoluna başvuru sınırının altında kaldığı anlaşılmakla, KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.