Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/123 E. 2023/797 K. 16.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/123
KARAR NO : 2023/797

DAVA : Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/01/2020
KARAR TARİHİ : 16/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan 6098 sayılı TBK’nin 217-231 maddelerinde düzenlenen Ayıplı Mal nedeniyle sözleşmeden dönme, malın misliyle değiştirilmesi ve Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, dosya incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;
Davacı Müvekkili şirket tarafından 26.10.2017 tarihinde Davalı —— marka ve modelinde, —- şasi numaralı, —– plaka sayılı araç sıfır kilometre olarak 99.599,99-TL bedel karşılığında satın alındığını, —— tarafından davacı müvekkili şirket adına düzenlenen ilgili fatura dilekçe ekinde sundukları, dava konusu —– plaka sayılı aracın, davacı müvekkili şirket tarafından ——isimli bir şirkete kiraya verildiğini, söz konusu aracın, garanti süresi içerisinde dışarıdan hiçbir müdahale olmadan 09.07.2018 tarihinde saat 01.30 sıralarında park halindeyken tamamen yanarak kullanılamaz hale geldiğini, davaya konu—— plakalı araç, 28.10.2017 tarihinde trafiğe çıktığını ve henüz 19,552 kilometrede iken park halinde yanarak kullanılamaz duruma geldiğini, henüz 8 aydır trafikte olan aracın periyodik bakımları yetkili serviste ve zamanında yapıldığını, nitekim 18.07.2018 tarihinde sigorta yangın uzmanı tarafından yapılan incelemede, şarj dinamosuna gelen ana kablonun kasnak üzerine düşerek zamanla sürtünmesi sonucu aşınıp kısa devre yaparak yangını başlattığını, arızanın kullanıcı kaynaklı olmadığı, servis ve ürün kaynaklı olduğu tespit edildiğini, yine işbu 18.07.2018 tarihli hasarlı araç inceleme raporunda, aracın 15 binlik periyodik bakımının 26.05.2018 tarihinde ——yetkili servisinde yapıldığını, 20.000 kilometrede henüz 8 aylık olan yetkili servis bakımlı bir araçta oluşan arızanın kullanıcı kaynaklı olamayacağı, servis ve ürün kaynaklı olma ihtimalinin çok yüksek olduğu ifade edildiğini, ayrıca düzenlenen itfaiye raporunda da aracın herhangi bir kundaklama veya dış müdahaleye maruz kalmadığı hususu da tespit edildiğini, dava konusu aracın tüm periyodik bakımları yetkili servislerde ve zamanında yapıldığını, ne var ki aracın hiçbir dış müdahale olmaksızın, park edildikten 7-8 saat sonrasında aniden yanmaya başlamış ve kutlanılamaz hale gelmiştir. Aracın dışarıdan hiçbir müdahale olmaksızın ve tüm bakımlarının yapılmasına rağmen park halinde iken aniden yanmaya başlaması aracın üretimden kaynaklı gizli bir ayıbının olduğunu kanıtladığını, dolayısıyla davacının müvekkili şirketin zararından garanti dahilinde üretici firma olan Davalı —– sorumluluğu doğduğunu, gizli ayıp halinde satıcı ve/veya üretici ve/veya distribütör firmanın sorumluluklarının devam edeceğinin tartışmasız olduğunu, gerekli incelemelerin yapılmasının ardından, davacı müvekkili şirket tarafından temin edilen zararı gösterir tüm raporlar ile zararın giderilmesi taleplerinin her iki davalı firmaya da iletildiğini, davalı —– yeni araç talebini içerir 24.07.2018 tarihli—— sayılı yazı ile olumsuz cevap verildiğini, hasarın garanti kapsamına girecek nitelikte olmadığı ifade edildiğini, davalı firmalar tarafından zararı giderilmeyen davacının müvekkili şirketin dilekçe ekinde bir sureti yer alan —- Noterliği aracılığıyla —— yevmiye numaralı, 08.04.2019 tarihli ihtarnameyi keşide ettiğini, ancak davalı firmalardan yanıt alamadığını, davacı müvekkili şirketin uzun süreli araç kiralama işi yaptığını, bu kapsamda, müşterilerinin talebi doğrultusunda sıfır kilometre araç satın almakta ve satın aldığı araçları uzun süreli olarak kiraya vermektedir. Nitekim dava konusu gizli ayıplı araç da—– adlı bir firmaya kiraya verildiğini, aracın kiraya verildiği tarihte park halindeyken aniden yanıp kullanılamaz hale gelmiş olması dolayısıyla davacı müvekkili şirketin kiracı firmaya yeni bir araç temin etmek zorunda kaldığını, dilekçe ekinde mevcut kira sözleşmesinden anlaşılacağı üzere aracın bir aylık kira bedeli 370 EURO KDV olarak belirlendiğini, işbu sebeple terditli taleplerin dışında ayrıca maddi zarar olarak hasıl olan fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla aracın kullanılamamasından kaynaklanan şimdilik 1.000,00-TL tutarındaki maddi zararımızın Davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etme gereği hasıl olduğunu, davalı firmalara yaptığı ihbarlara ilişkin herhangi bir cevap alamayan davacı müvekkili şirketin, 01.01.2019 tarihi itibariyle Türk Ticaret Kanunu’nun 5. Maddesinde yapılan değişiklik neticesinde ticari uyuşmazlıklar bakımından da dava şartı olarak arabuluculuk getirilmesi dolayısıyla zorunlu arabuluculuğa başvurduğunu, arabuluculuk görüşmeleri neticesinde taraflar anlaşamamış ve arabuluculuk son tutanağı düzenlendiği konusu anlaşmazlık tutanağının aslı dilekçe ekinde yer aldığını, açıklanan hususlardan özetle, davacı müvekkili şirket tarafından 26.10.2017 tarihinde Davalı —– satın alınmış olan dava konusu —–plaka sayılı araç, 09.07.2018 tarihinde park halindeyken aniden yanmaya başlamış ve kullanılamaz duruma geldiğini, hiçbir dış müdahale, kundaklama gibi bir eylem olmamasına ve tüm bakımlarının zamanında yetkili serviste yapılmasına rağmen bir aracın park halindeyken yanması aracın üretim ve/veya yetkili servis kaynaklı gizli bir ayıbının varlığını işaret ettiğini, nitekim 18.07.2018 tarihinde sigorta yangın uzmanı tarafından yapılan incelemede, şarj dinamosuna gelen ana kablonun kasnak üzerine düşerek zamanla sürtünmesi sonucu aşınıp kısa devre yaparak yangını başlattığı, arızanın kullanıcı kaynaklı olmadığını, servis ve ürün kaynaklı olduğu tespit edildiğini, bu nedenlerle, dava konusu gizli ayıplı söz konusu aracın öncelikle ayıpsız misli ile değiştirilmesi, mümkün olmadığı takdirde araç bedelinin yangın tarihinden itibaren ticari avans faizi ile beraber davacının müvekkil şirkete iadesi ile fazlaya dair haklarımız saklı kalmak üzere her iki koşulda da davacı müvekkili şirketin uzun dönem operasyonel —- araç kiralama işi ile iştigal ettiği, ilgili aracı aylık 370 EURO KDV bedel ile kiraya vermiş olduğu ve gerek dava tarihine kadar gerekse dava süresince zararı giderilmediğinden dolayı kira kaybının devam edeceğinin göz önünde bulundurularak aracın tamamen onarılamaz hale gelmiş olması sebebiyle kullanılamamasından kaynaklanan kira bedeli ve maddi tazminata ilişkin şimdilik 1.000,00-TL maddi zararının işleyecek en yüksek ticari-avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı müvekkili şirkete verilmesi yönünde hüküm kurulmasını talep etme zorunluluğu hasıl olduğunu, izah edilmeye çalışılan ve Mahkemece re’sen ele alınacak hususlar çerçevesinde, fazlaya dair haklarımızı saklı tutmak kaydıyla; öncelikle ve tercihen dava konusu gizli ayıplı aracın ayıpsız misli ile değişimini, değişimin mümkün olmaması halinde 99.599,99-TL araç bedelinin, aracın yangın tarihi itibariyle tamamen kullanılamaz hale gelmesi göz önünde bulundurularak yangın tarihinden itibaren ticari avans faizi ile beraber davacı müvekkil şirkete iadesi, her iki koşulda da davacı müvekkil şirketin uzun dönem operasyonel—- araç kiralama işi ile iştigal ettiği, ilgili aracı aylık 370 EURO KDV bedel ile kiraya vermiş olduğu ve gerek dava tarihine kadar gerekse dava süresince zararı giderilmediğinden dolayı kira kaybının devam ettiği ve edeceği göz önünde bulundurularak aracın tamamen onarılamaz hale gelmiş olması sebebiyle kullanılamamasından kaynaklanan kira bedeli ve maddi tazminata ilişkin şimdilik 1.000,00-TL maddi zararın işleyecek en yüksek ticari-avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile müvekkili şirkete verilmesini, yargılama gideri ile ücret-i vekaletin davalı firmalaya tahmili yönünde karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle;
Dava konusu —-plakalı —– model araç 26.10.2017 tarihinde satın alınmış olup, işbu davanın-tensip tutanağına göre- 15.01.2020’de açıldığı dikkate alındığında somut olayda, TTK m.23/1 atfıyla uygulanacak olan TBK m.231 gereği zamanaşımının dolmuş olduğunu, itibarla davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile, malın devri/teslimi tarihinden itibaren başladığını, bu itibarla, gizli ayıplar için de iki yıllık zamanaşımı süresi söz konusudur ve bu süre teslimden itibaren işlemeye başladığını, dolayısıyla, kabul anlamına gelmemekle birlikte, eğer iddia edildiği gibi araçta gizli ayıp olsaydı dahi bu husus zamanaşımı süresinin dolmuş olduğu gerçeğini değiştirmeyeceğini, başka bir deyişle, zamanaşımı süresinin uzaması söz konusu olmayacağını, diğer taraftan, bir an için araçta gizli ayıp olduğu düşünülse dahi, aracın tesliminden itibaren işlemeye başlayan iki yıllık zamanaşımı süresinin dolmuş olduğu ortada olduğunu ve dolayısıyla işbu davanın öncelikle zamanaşımı yönünden reddedilmesi gerektiğini, müvekkili—–davacı ile arasında herhangi bir satım akdi bulunmadığını, diğer yandan, satıcı ile üretici ya da ithalatçının müteselsil sorumluluğunun sadece 6502 sayılı Kanun’da tüketiciler lehine düzenlendiğini, dava konusu uyuşmazlıkta ise 6502 sayılı Kanun uygulama alanı bulamayacağını, ayrıca, anılan müvekkili şirket ile davacı arasında herhangi bir hizmet akdi de bulunmadığını, bu itibarla, imalatçı olan sözkonusu müvekkili firmanın müteselsil sorumluluğuna gidilemeyeceğinden, davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, diğer taraftan, TBK m.207 vd. hükümlerinde de, malın ayıbı nedeniyle sorumlu tutulan sadece satıcı olup, satış sözleşmesinin tarafı olmayan imalatçının müteselsil sorumluluğuna gidilmesi mümkün olmadığını, dava konusu aracın satıcısı, müvekkili şirket—–olmayıp, dava konusu aracın satış işlemine taraf olmadığını, bu itibarla, anılan müvekkili şirketin taraf olmadığı bir sözleşmenin konusunu teşkil eden maldaki ayıp iddiasından dolayı sorumlu tutulması hukuken mümkün olmayıp, davanın her halükarda husumet yönünden anılan müvekkil şirket lehine reddi gerektiğini, —–Kılavuzu’nda belirtildiği üzere, satın alınan —– aracın ticari veya mesleki amaçlı kullanılması halinde, geçerli olacak ve malın garanti süresi içinde, gerek malzeme, gerekse montaj ve tasarım hatalarından dolayı arızalanması halinde, işçilik masrafı, değiştirilen parça bedeli ya da başka herhangi bir ad altında hiçbir ücret talep edilmeksizin tamiri yapılacağını, görüldüğü üzere, ticari garanti kapsamında, müvekkili şirketlerin, sadece aracın ücretsiz onarımından sorumlu olup, ticari bir satım söz konusu olduğu için, işbu davada davacının, aracı satın alırken kabul etmiş olduğu ticari garanti esasları gereği hiçbir zaman için araç değişimi, kira bedeli ve maddi tazminat talep etme hakkının bulunmadığının gözden kaçırılmamasını, dava konusu aracın 20.000 km’yi aşkın kullanılmış ve satın alındığı tarih olan 26.10.2017’den yangının gerçekleştiği tarih olan 09.07.2018 tarihine kadar herhangi bir arıza onarımı veya şikayet ile karşılaşılmadığını, davacının iddiasını dayandırdığı sigorta yangın uzmanı tarafından yapılan 18.07.2018 tarihli incelemenin aksine,—-Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı tarafından yangını söndürmek üzere görevlendirilen ekibin aynı tarihte düzenlemiş olduğu Yangın Raporu’nda yangın sebebi Yangın Çıkış Nedeni kutucuğunda “Yagın yerinde yapılan tetkikte, yangının başlangıcının —–markalı aracın sağ ön kısmında ve sağ ön tekerliğinde olduğu görülmüş olup, yapılan inceleme ve araştırmada, aracın yakınında herhangi bri açık ateş kaynağı olmadığından, uzun süredir park halinde olduğundan elektrik aksamında herhangi bir kısa devre yapma ihtimalinin düşük olmasınndan dolayı yangının çıkış nedeninin şüpheli olduğu” şekilde açıklandığını, yangın çıkış sebebini aracın uzun süredir park halinde olması nedeniyle elektrik aksamında meydana gelebilecek herhangi bir kısa devre ihtimalini düşük gören ve yangın sebebini dış etken kaynaklı, “şüpheli” bulan söz konusu raporun görmezden gelinmesi kabul edilemeyeceğini, işbu dava ile neredeyse aynı nitelikte bir davada, davacı, aracındaki yangının elektrik aksamındaki bir ayıptan kaynaklandığı iddiası ile müvekkili aleyhine—– Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açmış ve aracın pert olması nedeniyle uğradığı zararı talep ettiğini, Mahkemece detaylı olarak yapılan inceleme neticesinde, davacının, araçtaki yangının çıkış sebebinin imalatçının hatasından olduğunu ispat edemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verildiğini, bu kararın, hem temyiz hem de karar düzeltme aşamalarından geçerek, müvekkili lehine kesinleştiğini, davacı, aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesi, bunun mümkün olmaması halinde 99.599,99 TL araç bedelinin yangın tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile, kira bedeli ve maddi tazminata ilişkin ise şimdilik 1.000 TL’nin işleyecek en yüksek ticari avans faizi ile iadesi şeklinde terditli talepte bulunduğunu, belirtilen şekilde terditli olarak ileri sürülen taleplerin her halükarda reddi gerektiğini, zira, ayıp nedeniyle seçimlik haklar yenilik doğurucu nitelikte olup, bu haklardan birine başvurulması halinde hak tükenecek ve diğer seçeneklere başvurmanın mümkün olmayacağını, bu itibarla, davacının terditli talebi hukuken kabul edilemeyeceğini, hangi seçimlik hakkını kullandığını açıklaması gerektiğini, bir an için, Mahkemece davacı tarafın iddiasının haklılığına karar verilmesi halinde, davacı tarafın aracı kullandığı, —- araç kiralamaya konu ettiği süre içinde elde ettiği menfaatleri iade etmesi gerektiğini, zira TBK m.229 gereğince, davacı taraf, satım konusu şeyi ve o şeyden elde ettiği semereleri iade ile yükümlü olduğunu, açıklanan sebeplerle, öncelikle zamanaşımı nedeniyle, aksi kanaat halinde esasa ilişkin nedenlerle haksız ve hukuka aykırı olarak açılmış işbu davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.

DELİLLER
:Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Son Tutanağı,
—- Müzekkere Cevabı, Ticaret Sicil Kayıtları, Uzun dönme Kiralama ve Hizmet sözleşmesi, Satış Faturası, Kira Faturası, Kolluk İfade ve Tutanakları,-
—- Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Yangın Raporu, 18/07/2018 tarihli Hasarlı Araç İnceleme Raporu, Fotoğraflar, Başvuru Evrakları
,—-.Noterliğinin 08/04.2019 tarih ve—— yevmiye tarihli İhtarnamesi, Bilirkişi Raporları, dosyadaki sair bilgi ve belgeler.

İDDİA VE SAVUNMA KAPSAMINDA UYUŞMAZLIĞIN NİTELİĞİ VE VAKIALARA GÖRE DELİLLERİN TARTIŞILIP DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEP VE SONUÇLARI :

Dava, 6098 sayılı TBK’nin 217-231 maddelerinde düzenlenen Ayıplı Mal nedeniyle sözleşmeden dönme, malın misliyle değiştirilmesi ve Tazminat (Ticari Satıma Konu Malın Ayıp Nedeniyle İadesinden Kaynaklanan ) istemine ilişkindir.Ön inceleme duruşmasından itibaren 6100 Sayılı HMK’nin 316 ilâ 322 maddelerinde düzenlenen basit yargılama usulüne tabi işbu davada mahkememizce dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak öncelikle resen incelemeye tabi arabuluculuk başta olmak üzere HMK’nin 114.maddesinde sayılan genel dava şartları , taraf sıfatı, hak düşürücü ve zamanaşımı defi gibi hususlar incelenmek suretiyle ön inceleme duruşması icra edilmiş ve uyuşmazlık belirlenmiştir. Akabinde daha önce arabuluculuk sürecinden sonuç alınamadığı anlaşılmakla bu kez, esasları, süreci ve hukuki sonuçları açıklanarak taraflar sulh olmaya davet ve teşvik edilmelerine karşın, duruşmada hazır bulunan taraf vekillerinin sulh yoluyla çözüme gitmek istemediklerine yönelik beyanları üzerine tahkikata geçilerek deliller toplanıp incelenmiş, değerlendirilmiş, tahkikat işlemleri yerine getirilip bitirilmiş ve son celse duruşmada hazır bulunan davacı vekilinden tahkikata ve esasa ilişkin son sözleri dinlenip zapta geçilerek aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır.Öncelikle davanın tarafları şirketlerin ticaret sicil ve davaya esas aracın trafik tescil ve servis kayıtları dosyaya kazandırılmıştır. Dosyaya mübrez Arabuluculuk tutanağına göre de hukuk uyuşmazlıklarında dava şartı zorunlu arabuluculuk sürecinin yerine getirildiği ve anlaşma sağlanamaması üzerine işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Davacı şirket dosyaya mübrez faturaya göre sıfır olarak aldığı aracın park halinde yandığını ileri sürerek aracın gizli ayıplı olduğunu beyan ederek misliyle değiştirilmesini ve aracın ticari olarak kiralandığından bahisle kira/gelir kaybının tazmin edilmesini talep etmiştir. Şu halde uyuşmazlığa uygulanması gereken temel yasal düzenlemelere değinmekte yarar vardır.
Bilindiği üzere 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 207 nci maddesine göre; satış sözleşmesi, satıcının, satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşmedir. Taşınır sözleşmesinde satıcının taşınırı teslim etmek ve mülkiyeti alıcının üzerine geçirmek gibi asıl borcu yanında satılan malı saklama ve gerektiğinde taşıma masraflarını ödeme borcu gibi tali nitelikte borçları da bulunmaktadır. Satıcının satılan mal nedeniyle zapt ve ayıp nedeniyle de sorumlu olduğu devam eden maddelerde düzenlenmiştir. Ayıba karşı satıcının sorumluluğunu düzenleyen TBK’nin 219-223 maddelerinde ise, satıcının alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması nedeniyle sorumlu olacağı gibi nitelik ve niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olduğu, satıcının bu ayıplardan sorumlu tutulması için onları bilmesi gerekmediği, alıcının ayıbı öğrendiğinde satıcıya uygun bir süre içinde bildirimde bulunması gerektiği, uygun süre içinde bildirimde bulunmadığı takdirde satılanı ayıplı hali ile kabul etmiş sayılacağı düzenlenmiştir. Satıcı, satış sözleşmesine konu taşınır malın niteliği ve kullanım amacı bakımından malın değerini ve kullanım amacını azaltan veya ortadan kaldıran mülkiyet hakkının sonucu olan tasarrufi işlemler yapmasını engelleyen bir eksikliğin bulunmamasını sağlama borcu altında olup ayıba karşı sorumluluğu ise satıcının mülkiyeti geçirme borcunun tamamlayıcısıdır.6102 sayılı TTK’nin 23/c maddesinde “Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü  maddesinin ikinci fıkrası uygulanır. ” hükmü ve bu madde yollaması ile Türk Borçlar Kanunu 223/2 maddesinin “Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.”
6098 sayılı TBK’nin 223. maddesinde ayıp ihbarı için herhangi bir şekil şartı ise getirilmemiştir. Ancak 6102 sayılı TTK’nin 18-(3) maddesi uyarınca, taraflar tacir ise ihbarın noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemiyle yapılması gerekmektedir.6098 Sayılı TBK’ nin 227.maddesinde ise “Satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hâllerde alıcı, aşağıdaki seçimlik haklardan birini kullanabilir:1. Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme;
2. Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme,-
3. Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme,
4. İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme. Alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır.
Satıcı, alıcıya aynı malın ayıpsız bir benzerini hemen vererek ve uğradığı zararın tamamını gidererek seçimlik haklarını kullanmasını önleyebilir. Alıcının, sözleşmeden dönme hakkını kullanması hâlinde, durum bunu haklı göstermiyorsa hâkim, satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebilir.Satılanın değerindeki eksiklik satış bedeline çok yakın ise alıcı, ancak sözleşmeden dönme veya satılanın ayıpsız bir benzeriyle değiştirilmesini isteme haklarından birini kullanabilir.” hükmü düzenlenmiştir.Yukarıda gösterilen yasal düzenlemeler, yapılan açıklamalar, toplanan deliller ve yapılan yargılama ışığında somut olaya bakıldığında; davacının davaya konu —– plakalı, ——marka ve cins, —– Şase numaralı aracı 26.10.2017 tarihli faturaya göre 99.599,99 TL bedelle davalılardan —–Şirketinden satın almıştır. Davacı şirket ticari faaliyeti kapsamında işbu aracı dava dışı —– unvanlı şirkete kiralamıştır. Dava konusu araç dosyadaki kolluk işlem ve ifadeleri ile itfaiye raporlarına göre 09.08.2017 tarihinde gece 1.30 sıralarında —— park halindeyken yanarak kullanılamaz hale gelmiştir. Davacı firma tarafından sıfır olarak satın alınan ve tam servis bakım ve işlemleri davalılar uhdesinde servis bakımı yapıldığı da anlaşılmakla işin niteliği gereği da gerekli bildirimlerin yasal sürelere uygun olarak yapıldığı da kabul edilmelidir. Zira Yargıtay yerleşik içtihatlarına göre aracın gizli ayıp niteliğinde olduğu iddia edilen arızaya ilişkin olarak yetkili servise götürülmesi, hukuken ayıp ihbarı olarak değerlendirilmekte ve ihbarın yapılmış sayılacağı kabul edilmektedir. (Yargıtay —-.Hukuk Dairesi’nin 22/01/2019 tarih —– Esas —–Karar) Burada hemen ifade edilmelidir ki, —- Şirketi davaya konu aracın satış sözleşmesine taraf olmasa da, söz konusu araca ilişkin ithalatçı- üretici firma garantisinin bulunduğundan satıcı olan diğer davalı —–Şirketi ile birlikte sorumlu tutulabileceğinden işbu davalının davalı sıfatına yönelik itiraz yerinde görülmemiştir. Somut olayda uyuşmazlığın çözümü için park halinde kendiliğinden yanan aracın gizli ayıplı olup olmadığı hususunun aydınlatılması gereklidir. Mahkememizce bu kapsamda taraf vekillerince gösterilen deliller toplanmış ve işin niteliği gereği resen getirtilmesi gereken bilgi ve belgeler dosyaya kazandırılmıştır. Buna göre uyuşmazlığın çözümü için teknik bilgi de gerektiğinden dosya, 6100 Sayılı HMK’nin 266 vd maddeleri gereğince yargı çevremize göre —– Bilirkişilik Bölge Kurulu Listesinden resen seçilen alanında uzman bir Otomotiv sektörü, bir Elektrik Mühendisi bir Makine Mühendisinden oluşturulan bilirkişi heyetine verilerek, dava konusu aracın ayıplı olup olmadığı ve ayıbın niteliği hakkında rapor düzenlenmesi istenmiştir. Bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan ve itiraza uğrayan 07.10.2021 tarihli raporda istenen hususlardan çok kusur durumu gibi gereksiz hususlara yer verilmiş ve mahkememizce işbu heyetten bir çözüm beklenmediğinden dosya farklı bir heyete tevdi edilmiştir. Aynı uzmanlık alanında oluşturulan üç kişilik farklı heyet tarafından verilen 19.12.2021 tarihli bilirkişi raporunda ise her soru ‘mümkün olmadığı’ şeklinde yanıtlanmıştır. Görüldüğü üzere iki ayrı heyet ve altı kişiden oluşan bilirkişi heyeti tarafından mahkememize göre oldukça basit sayılan hususlarda yeterli ve gerekli bir rapor düzenlenememiştir. Bunun üzerine vaki itirazlar da gözetilerek bu kez —– Üniversitesinden oluşturulan üç kişilik heyetten rapor alınması yoluna gidilmiştir. Bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan 25/07/2022 tarihli raporda ise aynen ‘Davacı —–20.10.2017 tarihinde 99599,99TL bedel karşılığı satın almış olduğu —–plaka sayılı —– marka, 19552km’deki , 8 aydır trafikte olan araç ,park halinde iken yanarak kullanılmaz hale gelmiştir. Araç yangınlarının iki nedenle başlamış olabileceği. kesindir.Bunlardan birincisi elektrik kısa devresi ikincisi ise benzin aktarım hatlarındaki bir benzin kaçağı nedeni ile benzinin sıcak bir yüzeye teması sonucu yakıtın alev almasıdır.Dava konusu yangında aracın park halinde olması nedeni ile ilk olasılık ağırlık kazanmaktadır.Aracın 20000km’de olduğu ve 15000km bakımının yetkili bir serviste yaptırıldığı dosya muhtevasında belirtilmektedir.Bu nedenle aracın kullanıcı hatası sebebi ile yanmış olma olasılığı azalmaktadır.Dava konusu aracın periyodik bakımlarının yapıldığı ve düşük kilometreli bir araç olduğu anlaşılmak ile yangının bir üretim hatasından kaynaklı olma olasılığı artmaktadır. Dosya muhtevasında yer alan 18.07.2018 tarihli sigorta yangın uzmanı —– tarafından hazırlanan raporda yangının sürüş yönünde motorun sağ tarafında başladığı , şarj dinamosuna gelen ana kablonun kasnak üzerine düşerek zamanla kasnağa sürtünerek aşınması ile kısa devre/ ark yaparak yangını başlattığı tezine katılıyoruz. Dosya muhtevasındaki fotoraflardan gereksede mevcut bilgi ve belgelerden şarj dinamosuna gelen ana kablonun kasnak üzerine düşerek zamanla kasnağa sürtünerek aşınması ile kısa devre/ ark yaparak yangını başlatmış olması yüksek bir ihtimal olarak gözükmektedir.Elektrik kablolarının yerlerine sıkı bir şekilde monte edilmemesi sebebi veya benzer bir neden ile titreşim ve darbe altında bunların yukarıda izah edildiği şekilde sarkarak dönen kasnağa deymeleri sistemde kısa devre olmasına ve yangına sebeb olmuş olduğu kanaati hasıl olmuştur.Dava konusu araç tamamen kullanılmaz hale gelmiş olup bu aracın tamir edilmesi ve bu periyodda ikame bedeli olması söz konusu olmadığı ve dava konusu aracın gizli ayıplı olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.’ şeklinde tespit ve görüşlere yer verilmiştir. Bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilerek beyan ve itirazlar da değerlendirilmiştir. Mahkememizce bu kapsamda yapılan değerlendirmede; dava konusu aracın sıfır olarak alınması, yaklaşık sekiz aylık kullanım süresi, kolluk ifade ve tutanakları ile itfaiye raporuna göre aracın park halindeyken yanması, söz konusu arıza ve aracın yanmasının kullanıcı hatasından ve dış etkenlerden kaynaklandığına ilişkin hiçbir iz ve emare bulunmaması ve özellikle olayın hemen akabinde detaylı inceleme sonucu hazırlanan ve fotoğraflar ile desteklenen inceleme raporu karşısında aracın gizli ayıplı olduğu sabit görülmüştür. Bunun üzerine davada genel hükümlere göre gelir kaybı zararı da talep edildiğinden ve işbu talep asıl uyuşmazlığa bağlı bir talep olmakla mahkememizce çözülüp hüküm altına alınması gerektiği anlaşılmakla işbu konuda da SMMM bir bilirkişiden rapor alınması gerekmiştir. Bilirkişi SMMM —– tarafından düzenlenen kök ve ek raporlarda netice itibarıyla 52.519,13 TL kira gelir kaybı hesaplanmıştır. Davacı vekili tarafından kira kaybından doğan zarar kısmi dava olarak açıldığından ıslah edilmiş ve talep artırılmıştır. Bu talep ve işlem gereğinin benimsenen ek rapora ve dosya kapsamındaki fatura ve sair delillere uygun olduğu tespitiyle ;oluşan zararın da ispatlandığı ve davalılarca tazmin edilmesi gerektiği sonuç ve kanaati hasıl olmuştur. Binaenaleyh, davacı şirketin davasını TMK’nin 6, HMK’nin 190 ve TBK’nin 219 vd. maddeleri nazarında misliyle değiştirilme ve tazminat yönünden ayıp hususunda gerekçeli ve denetime açık olduğu için benimsenen üçüncü heyet raporu ve hesap konusunda benimsenen ek rapor nezdinde de açıkça ispat ettiği ve işbu taleplerden her iki davalının da sorumlu olduğu anlaşılmakla davacının davasının taleple bağlılık ilkesi, faiz tün ve oranı ile temerrüt olgusu yanında dava konusu aracın yanıp kullanılamaz halde olmasına rağmen davalıların enkazı inceleme ihtimaline göre gerektiğinde enkazın iadesi gibi hususlar da gözetilerek kabulü ile; davaya konu özellikleri 26/10/2017 tarihli faturasında yazılı bulunan —- plakalı,—– Model —— marka ve cins, —— Şase numaralı araç gizli ayıp nedeniyle yandığından davalılarca tüm masrafları karşılanmak suretiyle (araç yanarak kullanılamaz halde bulunduğundan talep halinde geriye kalan enkaz iade edilerek ) ücretsiz olarak misli ile değiştirilmesine ve Davacının kira kaybından doğan toplam 52.597,13 TL tazminat alacağının; 1.000,00 kısmına dava tarihinden 51.597,13 TL kısmına ise ıslah tarihi olan 19/06/2023 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmesi gerekmiştir. (AY/138/1, Bkz; Yargıtay ——HD.—–) 6100 Sayılı HMK’nın 332/1 maddesine göre, 323. Maddesinde sayılan yargılama giderlerinden aynı yasanın 326/1-3 maddesi gereğince davalılar müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmuştur. Ayrıca aynı esaslar çerçevesinde Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliğinin 26/2. maddeleri gözetilerek dava öncesi Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen arabuluculuk ücretinin de yargılama gideri kapsamında davalılardan müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilmek suretiyle, 6100 Sayılı HMK’nin 26 ve 297/2 maddeleri gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davanın KABULÜNE
2-)Davaya konu özellikleri 26/10/2017 tarihli faturasında yazılı bulunan —–plakalı,—– Model —–marka ve cins, —– Şase numaralı araç gizli ayıp nedeniyle yandığından davalılarca tüm masrafları karşılanmak suretiyle (araç yanarak kullanılamaz halde bulunduğundan talep halinde geriye kalan enkaz iade edilerek ) ücretsiz olarak misli ile değiştirilmesine,
3-)Davaya konu aracın mislinin temin edilememesi halinde 2004 Sayılı İİK’nin 24.maddesi gereğince işlem yapılmasına,
4-)Davacının kira kaybından doğan toplam 52.597,13 TL tazminat alacağının; 1.000,00 kısmına dava tarihinden 51.597,13 TL kısmına ise ıslah tarihi olan 19/06/2023 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 10.396,59 TL karar ve ilam harcından 1.718,00 TL peşin harcın ve ıslah harcı olarak yatırılan 882,00 TL harcın mahsubuyla bakiye 7.796,59 TL karar ve ilam harcının davalılardan müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına
6-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye irad kaydına,
7-)Davacı tarafından yapılan 54,40 TL başvurma harcı 1.718,00 TL peşin harç, 7,80 TL vekalet harcı, 7.400,00 TL bilirkişi ücreti ve 308,00 TL posta masrafı olmak üzere toplam 9.488,20 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
8-)Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden; Avukatlık Kanununun 164/5 maddesine göre davacı vekili için karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/1 maddesi uyarınca hesap ve takdir edilen 24.351,54 TL nispi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
9-)6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine, ( Yazı İşleri Müdürü tarafından Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince resen işlem yapılmasına)
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı ; 6100 sayılı HMK’nin 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle; —–Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.