Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/113 E. 2021/203 K. 25.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/113 Esas
KARAR NO: 2021/203
DAVA: Alacak (Tellallık Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/05/2017
KARAR TARİHİ: 25/03/2021
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Tellallık Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ /
DAVA/TALEP ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; TBK m.520 vd. maddelerinde düzenlenen simsarlık sözleşmesinden kaynaklanan davacı alacağı için —- dosyası ile ilamsız icra takibi yapıldığını — her iki davalı da itiraz ederek takibin durduğunu, davalı—- davacı arasında imzalanan—- tarihli —- adresi gösterilen taşınmazın diğer davalı şirket tarafından kiralanması sebebiyle taahhüt edilen yıllık – brüt kira bedelinin —–ücreti olarak ödenmesi gerektiğini, davalı şirketin kiralayan, —- sözleşmeyi imzalayan olması sebebiyle müteselsilen sorumlu olduğunu, taşınmazın aylık net — davalı şirket tarafından—tarihinde kiralandığını, —- tarihinde depozito alındığını, 2 ay tadilat müddeti verildiğini, görevini tamamlamış olmasına rağmen davacıya hizmet bedeli ödenmediğini, icra takibi başlatıldığını, aylık net kira —- olmakla brüt kiranın —- hesaplanacağını, simsarlık ücretinin ise —- olarak kararlaştırıldığında — sözleşmeye istinaden ——- üzerinden hesap yapıldığında yaptıkları icra takibi hesabının doğru olduğunu, asıl alacak üzerinden %20 icra inkâr tazminatı istediklerini belirterek itirazın iptali ile takibin devamını, %20 icra inkâr tazminatının masraf ve ücreti vekâletin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP /TALEP :
Davalılar vekili cevap dilekçesinin özetle; simsarlık sözleşmesinin tarafının ——— sözleşmesini imzalarken tüketici olarak hareket etmediğini, davalı şirketin niyetinin İstanbul ilinde mühim ve kendi sahipliğinde faaliyet gösteren laboratuvarlarını bir taşınmaza taşıyarak bu taşınmazda işletmek olduğunu, amaç ve konunun ticari olduğunu iki davalı yönünden de davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, huzurdaki davanın davalısının — olduğunu, diğer davalı—— sadece sözleşmeyi davalı şirket adına imzaladığını, husumet yönünden davanın reddini istediklerini, simsarlık sözleşmesinin davalı şirket adına imzalandığını, taşınmazın kirasının —- alacağı, taşınmaz laboratuvar olarak işletileceğinden iç düzenlemelerin yapılması için 2 ay tadilat süresi verilmesi ve kira sözleşmesinin ödeme yükümlülüğünün — tarihinde başlayacağı hususunda tarafların mutabık kaldığını, davalı şirketin — depozito bedelini dava dışı taşınmaz maliki —–gönderdiğini ancak taşınmazın anahtarlarının davalıya teslim edilmediğini, kira sözleşmesinin imzalanarak taraflar arasında teati edilmediğini, taraflar arasında geçerli kira sözleşmesi olmadığını, tesadüfi olarak taşınmazda ———— olduğunun ortaya çıktığını, taşınmaz sahibi ile —— sözleşmenin söz konusu olduğunu ——– yıllığına kiralanacağı söylenen taşınmaz üzerinde bazı yerlerin üçüncü kişilere zaten kiralanmış olduğunu, davalının faaliyet göstereceği laboratuvarda aralarında hamilelerin de olduğu bir çok çalışanın istihdam edileceğinden taşınmaz üzerinde hali hazırda zaten kiralanmış olduğunu, bu kiranın da baz istasyonu gibi bir kira şekli olduğunun davalı şirkete bildirilmesinin gerektiğini, bu durum üzerine davacıdan baz istasyonu ile ilgili tüm belgelerin baz istasyonlarının —- kaldırılacağına dair yazı talep edildiğini talebin davacı yada taşınmaz maliki tarafındın yerine getirilmediğini, taşınmaz sahibi —— yevmiye no’lu ihtarnamesi ile kira sözleşmesinin kurulmadığından depozitonun iadesinin talep edildiğini, taşınmaz sahibinin cevabi ihtarnamesindeki davalı şirketin baz istasyonları ile ilgili bilgilendirildiği iddiasını kabul etmediklerini, teminat bedelinin iadesi için ——-taşınmaz sahibine başlattıkları icranın —— dosyasının itiraz üzerine durduğunu, itiraz iptali davası ikame edileceğini ve dosya numarasının Sayın Mahkemeye bildirileceğini huzurdaki davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu belirterek davanın görev yönünden reddini, davalı —- ikame edilen davanın husumetten reddini dava dışı ——- aleyhine ikame ettikleri icra takibine itirazın iptali için ikame edecekleri davanın huzurdaki dava yönünden bekletici mesele yapılmasını her halükarda haksız ve mesnetsiz davanın reddini, davacının %20 icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLER:——- sayılı dosyası ,— tarihli Kira Sözleşmesi, İhtarnameler,——– dosyadaki diğer bilgi ve belgeler.
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ:
Dava, simsarlık sözleşmesinden kaynaklanan komisyon bedeli alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vâki itirazın iptali ve tazminat istemine ilişkindir.
Dosya Mahkememize——–Tarihinde kesinleşen görevsizlik karar sonucunda gelmiştir. Mahkememizc tensiple birlikte evvelin harç eksikliği tamamlatılmış ve yargılamaya devam olunmuştur.
Davaya esas —— sayılı dosyasının dosya arasında olduğu görülmüştür. Yapılan incelemede icra dosyasının davanın tarafları ve konusu ile uyumlu olduğu ve davanın bir yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı anlaşılmıştır.
Öncelikle konunun hukuki niteliği ve yasal düzenlemeler üzerinde durulması gerekmektedir. Bilindiği üzere Tellallık —-sözleşmesi mülga 818 sayılı Borçlar Kanununun 404-409 maddeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 520-525 maddeleri arasında düzenlenmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 520/1. maddesinde simsarlık sözleşmesinin tanımı “…simsarın taraflar arasında bir sözleşme kurulması imkanının hazırlanmasını veya kurulmasına aracılık etmeyi üstlendiği ve bu sözleşmenin kurulması halinde ücrete hak kazandığı sözleşmedir” şeklinde tanımlanmıştır. Bu hüküm, mehaza uygun olarak, “Simsarlık, simsarın bir ücret karşılığında, ya diğer tarafa bir sözleşmenin kurulması fırsatını göstermeyi ya da ona bir sözleşme görüşmesi için aracılık etmeyi borçlandığı bir sözleşmedir” şeklinde anlaşılmalıdır.
Simsarlık sözleşmesinin unsurları şu şekildedir: a) Simsarlık ilişkisinin tarafları simsar ile iş sahibidir ve simsar, iş sahibi için, konusu özel olarak belirlenmiş bir vekalet edimi üstlenmiştir. O (simsar), iş sahibi için yerine getireceği faaliyetin karşılığında ücret alacaktır. b) Simsarlık faaliyetinin konusu, çeşitli işlere ilişkin sözleşmelerin kurulması hususunda aracılık etmektir. Bu aracılık faaliyeti, bir sözleşme kurma fırsatı vermek şeklinde olabileceği gibi bir sözleşme görüşmesi için aracılık etmek şeklinde de olabilir. Simsarın kural olarak iş sahibini temsil yetkisi yoktur; fakat sözleşme ile kendisine bu yetki verilebilir. c) Simsarlık ilişkisi, simsar ile iş sahibi arasında yapılan bir sözleşme ile kurulur. Simsar ile iş sahibi arasında sürekli bir hukuki bağlantı yoktur. Simsarlık sözleşmesinin geçerliliği bir şekle bağlı değildir; ne var ki 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 520/3. maddesi (mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu m. 404/3) taşınmazlar konusundaki simsarlık sözleşmesi için bir geçerlilik şekli kabul etmiştir. Buna göre, “taşınmazlar konusundaki simsarlık sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça geçerli olmaz”. Simsarlık faaliyeti sonucu kurulacak sözleşme herhangi bir nitelikte sözleşme olabilir. ——–
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 299. maddesinde; ” Kira sözleşmesi, kiraya verenin bir şeyin kullanılmasını veya kullanmayla birlikte ondan yararlanılmasını kiracıya bırakmayı, kiracının da buna karşılık kararlaştırılan kira bedelini ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.” şeklinde tanımlanmıştır. 301.madde de ise teslim borcu başlığı ile ‘Kiraya veren kiralananı kararlaştırılan tarihte ,sözleşmede amaçlanan kullanıma elverişli bir durumda teslim etmek ve sözleşme süresince bu durumda bulundurmakla yükümlüdür’ düzenlemesi mevcuttur.
Yukarıda anılan yasal düzenlemeler ve yapılan yargılamaya göre somut olaya bakıldığında; öncelikle taraflar arasında ——- tarihinde imzalanan kiralık gayrimenkul görme formu başlıklı belgenin hukuken simsarlık sözleşmesi niteliğinde olduğu kabul edilmelidir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık davalıların bu sözleşme gereğince simsarlık ücretinden sorumlu tutulup tutulamayacakları üzerinde olup çözüm için davalılar ayrı ayrı değerlendirilmelidir.
Ne var ki sözleşmeyi imzalayan davalı —– yazılı sözleşme içeriğinden de görüldüğü üzere açıkça diğer davalı şirket adına hareket ettiğinden ve olayda hukuki işlemin sonuçları yalnızca temsil olunan şirketi bağlayacağından davada, davalı gerçek kişinin davalı sıfatının bulunduğundan söz edilemez. Bilindiği üzere 6100 Sayılı HMK’nın 114/1-d maddesi gereğince taraf sıfatı dava şartı olup, davanın her aşamasında resen gözetilmesi gereken bir durumdur. Bu nedenle işbu davalı yönünden davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi icap etmiştir.
Davalı şirket yönünden ise davalı şirketin ticaret sicil kayıtlarından ve unvanından da anlaşılacağı üzere sağlık sektöründe faaliyet göstermekte olup sözleşmeye konu iş yerini laboratuvar olarak kullanacağı da sabittir. Buna göre olayda kiralanan iş yerinde——- yapılmış baz istasyonlarına ilişkin kira sözleşmeleri bulunduğu ve durumun ortaya çıkması nedeniyle sözleşmenin kurulamadığı anlaşılmaktadır. Buna göre kiralayan olayda kiraya veren, kiralanan taşınmazı sözleşmede amaçlanan kullanıma elverişli bir şekilde teslim borcunu yerine getirmemiştir. Davacı ise simsarlık sözleşmesi gereği kiralanan taşınmazı gezip gösterirken sözleşmenin kurulmasının esaslı unsuru olan baz istasyonlarına ilişkin bilgilendirme yaptığını kanıtlayamamıştır. Zira simsarlık faaliyeti sözleşmenin esasına etkili tüm noktalarda tarafları aydınlatma yükümlüğünü kapsamaktadır. Öte yandan davacının sözleşme gereğince ödemiş bulunduğu— depozito bedelinin yarısı kiralayan dava dışı —- tarafından davacıya iade edilmiş yek diğer yarısına ilişkin de —–davalı —- karar verilmiştir. Görüldüğü üzere kiraya veren davacı da sözleşmenin kurulmadığını kabul ederek depozito bedelinin yarısını geri vermiş yarısını ise bir aylık zarar karşılığı mahsup ettiğini savunmasına rağmen Sulh Hukuk Mahkemesince aksi yönde karar verilmiş durumdadır. Filhakika mahkememizde olayda özellikle TMK,2 ve TBK, 301.maddeleri kapsamında aracılık edildiği iddia edilen kira sözleşmesinin kurulmadığı ve davacının TBK 520/1,521/1, maddelerine göre davaya ve talebe esas kira sözleşmesinin kurulamaması nedeniyle ücrete hak kazanamadığı sonuç ve kanaati hasıl olmuştur. Binaenaleyh davacının davalı şirket yönünden davasını TMK,6 ve HMK, 190.maddeleri gereğince ispat edemediğinden davanın davalı şirket yönünden de esastan reddine karar verilmiştir. Ancak davacının takibinde haksız olduğu sonucuna ulaşılmakla birlikte takipte kötü niyetli olduğu söylenemeyeceğinden ve bu yönde hiçbir delil de bulunmadığından davalıların koşulları oluşmayan tazminat talebi dinlenmemiştir.
6100 Sayılı HMK’nın 332/1 maddesine göre, 323. Maddesinde sayılan yargılama giderlerinden, 326/1. Maddesi gereğince tamamen davacı taraf sorumlu tutulmak suretiyle 6100 Sayılı HMK’nın 297/2 maddesi gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
1-)6100 Sayılı HMK’nın 114/1-d maddesi gereğince davalı—– davada taraf sıfatı bulunmaması nedeniyle —– Davanın—– yönünden 6100 Sayılı HMK’nın 115/2 maddesine göre DAVA ŞARTI YOKLUĞUNDAN USULDEN REDDİNE,
2-)Davanın davalı ——-yönünden esastan REDDİNE,
3-)Davalıların, 2004 sayılı İİK’nın 67/II maddesi gereğince tazminat talebinin, koşulları oluşmadığından ayrı ayrı REDDİNE,
4-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcın, peşin alınan 1.813,63 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.754,33 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
5-)Davalı —– kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 7/2, 13/1, ,maddeleri uyarınca 4,080.00 TL nispi/maktu vekalet ücretinın davacıdan alınarak işbu davalıya verilmesine,
6-Davalı —— kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/1,maddesi uyarınca 14.039,00 TL nispi vekalet ücretinın davacıdan alınarak işbu davalıya verilmesine,
7-)6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider/delil avansının yatırana iadesine ve bu konuda Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinın Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince Yazı İşleri Müdürü tarafından resen işlem yapılmasına,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize verilecek dilekçeyle ———— Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 25/03/2021