Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/111 E. 2022/722 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/111 Esas
KARAR NO: 2022/722
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ: 14/01/2020
KARAR TARİHİ: 27/10/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ /
DAVA/TALEP ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı —– tarafından —– tarihli kaza neticesinde davalı şirketin —– plakalı araçta meydana gelen ——için müvekkili aleyhine —- sayılı dosyası ile haksız icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin söz konusu takipten haberdar olmadığını ve takibin kesinleştiğini,—- göre müvekkilinin kazanın oluşumunda %25 kusurlu olduğunu, davalı şirket nezdinde—– meydana gelmediğini, araçtaki hasarın— olduğunu, kusur oranına göre müvekkilinin sorumluluğunun — olduğunu, davalı kuruluşun alacağını ispatlaması gerektiğini, belirtilen nedenlerle ——— takibine konu ——–bedeli kadar borcunun bulunmadığının tespitini talep ettiklerini, ara buluculuk görüşmelerinin olumsuz sonuçlandığını ileri sürerek öncelikle takibin tedbiren durdurulmasını, takip miktarı kadar borcunun bulunmadığının tespitini, kötü niyetli takip nedeniyle davalı aleyhine asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP /TALEP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Yasa gereği menfi tespit davasına ilişkin sürenin — olduğunu, davanın zaman aşımına uğradığını, müvekkili nezdinde —– tarihli kaza nedeniyle ——-oluştuğunu, kazanın oluşumunda davacının %100 kusurlu olduğunu, davacının tutanakta kusurunu kabul ettiğini, araçta toplam —– ——-oluştuğunu, davacının —– kazadan sonra düzenlenmiş olması nedeniyle —— ödeme yapmadığını, bunun üzerine icra takibi başlatıldığını savunarak müvekkilinin alacağını sürüncemede bırakma amacı güden işbu davanın kül halinde reddinini, davacı tarafın haksız tazminat talebinin reddinin gerektiğini, haksız davadan dolayı davacının dava değerinin %20 sinden az olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafın üzerinde bırakılmasını beyan ve talep etmiştir.
DELİLLER: —— Dosyası —–İçeriği, —- Tespit Tutanğı, ———- Kayıtları, —–, ——– Raporu, Dosyadaki Diğer Tüm Bilgi Ve Belgeler.
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ :
Dava, 2004 Sayılı İİK’nin 72/3 maddesi Gereğince Açılmış Menfi Tespit ( Haksız Fiilden Kaynaklanan) İstemine İlişkindir.
6102 sayılı TTK’nin 4/2 maddesi yollamasıyla dava değerine göre 6100 Sayılı HMK’nin 316 ilâ 322 maddelerinde düzenlenen basit yargılama usulüne tabi işbu davada mahkememizce dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak ön inceleme duruşması icra edilmiş ve uyuşmazlık belirlenmiştir. Akabinde taraflar sulh olmaya davet ve teşvik edilmelerine karşın, duruşmaya katılan davacı vekilinin sulh olmak istemediklerini beyan etmesi üzerine üzerine tahkikata geçilerek tahkikat işlemleri ve incelemeleri yerine getirilmiş, deliller toplanıp incelenmiş ve karar duruşmasına katılan davacı vekilinin sözlü açıklamaları da dinlenip zapta geçilerek aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır.
Mahkememizce davaya esas ——– Esas sayılı dosyası getirtilerek dosya arasına alınıp incelenmiştir. Yapılan incelemede icra dosyasının davanın tarafları ve konusu ile uyumlu olduğu görülmüştür. Dosyaya mübrez Arabuluculuk tutanağına göre de arabuluculuk sürecinin yerine getirildiği ve anlaşmazlık üzerine işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Öncelikle davanın hukuki niteliğine ilişkin bir kısım açıklamalar yapılması uyuşmazlığın niteliğine göre neticenin anlaşılması açısından yararlı olacaktır.
Davacı tarafından varlığı inkâr edilen bir hukukî ilişkinin mevcut olmadığının tespiti için açılan davaya menfi (olumsuz) tespit davası denir ——-
Menfi tespit davası, ———maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında ya da icra takibinden sonra borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu dava maddi hukuk ve usul hukuku bakımından ——- dayalıdır ve normal bir hukuk davası olarak açılır. Eş söyleyişle kendisine karşı icra takibi yapılmış olan borçlu, ödeme emrine itiraz edilmemiş veya itiraz edilmiş olmakla birlikte yerinde görülmemiş olması sebebiyle icra takibi kesinleşse dahi maddi hukuk bakımından borçlu olmadığını ileri sürebilir———
Menfi tespit davasında ispat yükü, kural olarak davalı alacaklıya düşer; fakat davacıya (borçluya) düştüğü hâller de vardır; davacı (borçlu), davalının (alacaklının) varlığını iddia ettiği hukukî ilişkiyi (meselâ borcu) sadece inkâr etmekle yetinmekte ise, yani bu hukukî ilişkinin (borcun) hiç doğmadığını ileri sürmekte ise ispat yükü davalıya düşer. Çünkü hukukî ilişkinin (borcun) varlığını iddia eden davalı olduğu için, ispat yükü davalı alacaklıya düşer (—— Fakat, alacaklının dayandığı senedin karşılıksız olduğunu ispat yükü, davacıya (borçluya) düşer. Bunun gibi, davacı (borçlu), davalının (alacaklının) iddia ettiği alacağın ödeme, ibra ve takas gibi bir nedenle son bulduğunu ileri sürerse, bu iddiayı ispat yükü de davacı borçluya düşer ——Diğer bir ifadeyle ispat yüküne ilişkin genel kural, menfi tespit davaları için de geçerli olup menfi tespit davalarında da tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun ——-başlıklı 1472. maddesinde ” (1) Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir. (2) Sigortalı, birinci fıkraya göre sigortacıya geçen haklarını ihlal edici şekilde davranırsa, sigortacıya karşı sorumlu olur. Sigortacı zararı kısmen tazmin etmişse, sigortalı kalan kısımdan dolayı sorumlulara karşı sahip olduğu başvurma hakkını korur.” hükmü bulunmaktadır.
Öte yandan Haksız fiil ise, öğretide hukuka aykırı zarar verici fiil olarak tanımlanmaktadır. Haksız fiilin unsurları ise eylem, hukuka aykırılık, zarar, kusur ve illiyet bağı olarak gösterilmektedir. Buna göre haksız fiilden bahsedebilmek için hukuka aykırı bir eylem bulunmalı, bu eylemden bir zararın doğmalı, zararlandırıcı eylemde bulunan kişinin kusurlu bulunması ile zarar ile kusur arasında illiyet bağının olması gerekmektedir. Bu beş unsurun varlığı halinde zarar veren kişi eylemden dolayı zarara uğrayan kişi ya da kişileri maddi ve manevi zararlarını karşılamak durumundadır. Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesine göre haksız fiilin unsurlarını ispat etme yükü davacıdadır. Davacı zararı haksız eylemi ve zarar ile haksız eylem arasındaki illiyet bağını ispat etmek durumundadır.
Yukarıda yapılan açıklamalar, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre somut olayda; davalı ——- tarafından —– sevk ve idaresindeki—- ait ve onun sevk ve idaresindeki —— tarihli trafik kazası sonucunda sigortalısı araçta meydana gelen ——–oranım bedelinin tahsili için ; 6102 sayılı TTK’nin 1472. maddesi uyarınca dava dışı sigortalısının haklarına halef olması sebebiyle davacıdan rücuen tahsili için ilamsız icra takibi başlatılmış ve takip kesinleşmiştir. Bunun üzerine davacı kusur ve ——–onarım bedeline yönelik itirazlarını öne sürerek işbu davayı açmıştır. Dolayısıyla uyuşmazlığın çözümü için kazaya karışan araç sürücülerinin kusur durum ve oranı ile meydana gelen hasarın piyasa koşullarına göre onarım bedelinin tespit ve tayinin gerekeceği anlaşılmıştır. Kuşkusuz yukarıda açıklanan davanın niteliği ve halefiyet kuralına göre alacağın varlığını ve miktarını ispat yükü davalı alacaklıya aittir. Filhakika , yargısal uygulamada taraflarca düzenlenen maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanakları nedeniyle kusur tespiti ve tayininde sürekli olarak farklılıklar ortaya çıkmaktadır. Zira tarafların trafik kurallarına ve işleyişine yönelik yeterli bilgi sahibi olmamaları, kazanın ——- nedeniyle kendi kusur durumlarını tayin edememeleri, yapılan çizimlerin anlaşılamaması, yazıların okunamaması, tutanakta hava ve yol şartlarının gösterilmemesi , trafik işaretlerine ve ölçümlerine yer verilmemesi, araç, sürücü ve poliçe bilgilerinin eksik yazılması vb hususlar nedeniyle özellikle kusur durum ve oranın tespiti oldukça zorlaştığı bilinmektedir. Mahkememizce bu tespitlerden hareketle taraflarca düzenlenen tutanakların delil niteliğine oldukça mesafeli bir yaklaşım gösterilmektedir. Dolayısıyla davalı ——– haksız fiil hükümleri gereği zararın ve sorumlusunu ispat etmelidir. Burada yeri gelmişken ifade edilmelidir ki davalı vekilinin delil avansına ilişkin ara kararın davacı tarafından verilen kesin sürede yerine getirilmediğine yönelik itirazı az önce açıklandığı üzere davada ispat yükünün kendilerinde olması ve esasında bilirkişi giderlerinden de davamı tarafın sorumlu tutulması gerektiği anlaşıldığından dinlenmemiştir. Zira bir kısım giderler vaki ara kararlar ile davalıya yüklenmiştir. Bu minvalde dosya kusura ve hasara ilişkin rapor düzenlenmesi için makine mühendisi bir bilirkişiye verilmiştir. Bilirkişi——– kazada davalıya sigortalı araç sürücüsünün % 100 oranında kusurlu olduğu ve araçta ——-nedeniyle medyana gelen ——-zararının —-olduğu yönünde tespit ve görüş bildirilmiştir. Anılan bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiş ve vaki beyan ve itirazlar da değerlendirilmiştir. Bu kapsamda özellikle ——-onarım bedeline yönelik itirazlar yönünden dosya yeniden farklı bir bilirkişiye tevdi edilmiştir. Bu sefer ———-tarafından düzenlenen ve dosyaya ibraz edilen raporda ise özetle ve mealen ; ———-dosyası kapsamında yapılan onarım işleminin piyasa koşullarına uygun olduğu ve —— olduğu yönünde tespit ve görüş bildirilmiştir. Taraf vekillerince davanın başından sonuna kadar kusur durum ve oranına ilişkin yapılan yoğun itirazlar da gözetilerek dosya kusur raporu verilmesi için —— tarihli kazada davacı sürücünün % 25 davalıya sigortalı araç sürücüsünün ise % 75 oranında kusurlu olduğu yönünde tespit ve görüş bildirilmiştir. Olaya ilişkin alınan kusur raporlarının tamamında davacıya atfedilen en yüksek kusurun % 25 olduğu da görülmüştür. Mahkememizce yapılan değerlendirmede —— olayla uyumlu, gerekçeli ve denetime açık olduğu anlaşılmakla hükme esas alınması gerekmiştir. Öte yandan makine mühendisi bilirkişi ———- tarafından belirlenen ve hesap edilen ——– bedeline ilişkin yapılan tespit ve değerlendirmeler de takibe dayanak yapılan—–tarafından hazırlanan ekspertiz raporunun —-olduğu, aynı kanununun—–fıkrasında eksperler tarafından düzenlenen raporların delil niteliğinde olduğu yönündeki düzenlemeler gözetildiğinde dosya kapsamı ve piyasa şartlarına uygun ve yerinde bulunarak hükme esas alınmıştır. Binaenaleyh; —- meydana gelen kazada sigortalı araçta meydana gelen hasarın onarım bedelinin —- olduğu ve bu miktardan davacının kusuru olan % 25 oranında sorumlu tutulabileceği ve böylece davacının davasında kısmen haklı olduğu sonuç ve kanaatiyle dosyaya mübrez bilirkişi ve —- raporunun da gerekçeli, denetime açık, hüküm kurmaya elverişli ve yerinde olduğu kabul ve takdir edilerek davanın kısmen kabulü ile; 6100 Sayılı HMK’nin 106 ve 2004 Sayılı İİK’nin 72/1 maddeleri gereğince davacının; —- dosyasından asıl alacak olan —- kısmından borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin —–talebin/davanın ise reddine karar verilmiştir.
Davacının, 2004 sayılı İİK’nin 72/V maddesi gereğince tazminat talebinin ise davanın kaynağının haksiz fiile dayanması, icra takibin haksız ve kötü niyetli olarak yapıldığına dair soyut beyan ve talep dışında delil bulunmaması ve sonucu yargıma ve alınan bilirkişi raporlarıyla ulaşılması nedeniyle dinlenmemiştir. Davalının, 2004 sayılı İİK’nin 72/IV maddesi gereğince alacağın tahsilinin gecikmesinden dolayı tazminat talebinin de davanın niteliği, kararın içeriği ve sonucuna göre koşulları oluşmadığından kuşkusuz reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında 6100 Sayılı HMK’nin 332/1 maddesine göre, 323. maddesinde sayılan yargılama giderlerinden sorumluluk ise, aynı yasanın 326/2 maddesi gereğince tarafların haklılık durumu esas alınarak kabul-ret oranlarına göre belirlenmiştir. Yine bu kapsamda ihtiyari olarak gidildiği değerlendirilen ve anlaşmazlık ile sonuçlanan süreç nedeniyle Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliğinin 26/2. Maddeleri gözetilerek dava öncesi —— bütçesinden ödenen arabuluculuk ücretinin de az yukarıdaki esaslar çerçevesinde karşılıklı olarak taraflardan alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilmek suretiyle 6100 Sayılı HMK’nin 26 ve 297/2 maddeleri gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davanın kısmen KABULÜ ile 6100 Sayılı HMK’nin 106 ve 2004 Sayılı İİK’nin 72/1 maddeleri gereğince davacının; —– esas sayılı dosyasından asıl alacak olan—–kısmından BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE, fazlaya ilişkin (1.731,95 TL) talebin/davanın Reddine.
2-)Davacının , 2004 sayılı İİK’nin 72/V maddesi gereğince haksız ve kötü niyetli takip nedeniyle tazminat talebinin, koşulları oluşmadığından REDDİNE ,
3-)Davalının, 2004 sayılı İİK’nin 72/IV maddesi gereğince alacağın tahsilinin gecikmesinden dolayı tazminat talebinin, koşulları oluşmadığından REDDİNE ,
4-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 354,93 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 105,72 TL harcın mahsubuyla bakiye 249,21 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca —– bütçesinden ödenen kabul edilen miktar (%75) üzerinden hesaplanan 990,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
6-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca —- bütçesinden ödenen ret edilen miktar (%25) üzerinden hesaplanan 330,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
7-)Davacı tarafından yapılan 54,40 TL başvurma harcı 105,72 TL peşin harç, 7,80 TL vekalet harcı olmak üzere toplam 167,92 TL harçtan oluşan yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-)Davacı tarafından yapılan 249,00 TL posta ücreti ve 700,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 949,00 TL yargılama giderinden davanın kabul (%75) ve red (%25) oranına göre 711,75 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerine bırakılmasına,
9-)Davalı tarafından yapılan 945,00 TL Adli Tıp Raporu masrafı ve 750,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.695,00 TL yargılama giderinden davanın ret (%25) oranına göre 423,75 TL. yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kalan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
10-)Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/1,13/2 maddeleri uyarınca 5.195,86 TL nispi vekalet ücretinın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
11-)Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/1,13/2 maddeleri uyarınca reddedilen kısım üzerinden hesaplanan 1.731,95 TL nispi vekalet ücretinın davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
12-)6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine, ( Yazı İşleri Müdürü tarafından Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince resen işlem yapılmasına, )
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda ; 6100 sayılı HMK’nin 341/2. maddesi gereğince karar tarihi itibariyle kararın, kabul ve reddedilen miktarlar yönünden ayrı ayrı———–İstinaf kanun yoluna başvuru sınırının altında kaldığı anlaşılmakla, KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.27/10/2022