Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/947 E. 2021/890 K. 29.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/947 Esas
KARAR NO : 2021/890

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/12/2019
KARAR TARİHİ : 29/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; —- sigortalanmış olan —- plakalı araç ile müvekkiline ait — plakalı araç arasında kaza meydana geldiği, tramerde — kusurlu bulunduğu, — plakalı araçta KDV dahil 26.804, 69 TL hasar meydana geldiği, pert kaydında aracın rayiç değerinin 40.000 TL tespit edildiği, söz konusu bedelin çok düşük olarak belirlendiği, davalı … ile müvekkili arasında sağlanan mutabakat ile müvekkilinin aracının 27.305 TL bedelle dava dışı üçüncü bir şahsa satıldığı, kalan 12.695 TL’nin sigorta şirketi tarafından müvekkili hesabına ödendiği, yapılan piyasa araştırmasında ve— hazırlamış olduğu Uzman Bilirkişi Mütalaası ile müvekkiline ait aracın rayiç bedelinin 47.500 TL olduğu, söz konusu rapor için 354 TL ücret ödendiği ileri sürülerek müvekkilinin aracında hasar sebebiyle ödenen bedel ile aracın gerçek rayiç değeri arasındaki fark için şimdilik 100 TL’nin ve söz konusu tutarın tespiti için ödenen 354 TL’nin en yüksek temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tazmine, yargılama giderleri, vekâlet ücretinin de davalıya ödetilmesi talep ve dava edilmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 09.06.2018 tarihinde meydana gelen hasara ilişkin olarak müvekkili şirkete hasar ihbarında bulunulduğu, meydana gelen hasarın boyutu dikkate alınarak dosyanın pert sürecine alındığı, aracın rayiç değeri olarak tespit edilen 40.000 TL’den 27.305 TL’lik sovtaj bedeli düşülerek 12.695,00 TL’nin ödendiği ve müvekkili şirketin ibra edildiği, ödeme sonrası müvekkili şirketin sorumluluğunun sona erdiği, şirketin hasar tarihinde maddi zararlar için sorumluluğunun araç başına 36.000 TL olduğu, davacı tarafça sunulan ekspertiz raporunda tespit edilen tazminatın fahiş olduğu, başvuru sahibinin gerçek zararının tespiti için bilirkişi incelemesi yapılması gerektiği, davacı tarafın kaza tarihinden itibaren avans faiz talebinin yasa ve içtihatlara aykırı olduğu, faiz başlangıç tarihinin dava tarihi olması gerektiği savunularak haksız ve mesnetsiz davanın esastan ve usulden reddi ve yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesi talep edilmiştir.
DELİLLER: —Dava ve cevap dilekçeleri, Ekspertiz raporları, bilirkişi raporu, hasar dosyası, trafik kayıtları, arabuluculuk son tutanağı, dosyadaki diğer bilgi ve belgeler.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazası nedeniyle davacının aracında meydana gelen — farkı bedelinin davalı … şirketinden tahsiline ilişkindir.
Basit yargılama usulüne tabi işbu davada mahkememizce dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak ön inceleme duruşması icra edilmiş, uyuşmazlık belirlenmiş ve tarafların vaki davete karşın sulh olmaması nedeniyle tahkikata geçilmiştir. Tahkikat aşamasında deliller toplanıp incelenerek tahkikat tamamlanmış, karar duruşmasına katılan davacı vekilinin son beyanları alınarak aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır.
Bilindiği üzere Haksız fiil öğretide hukuka aykırı zarar verici fiil olarak tanımlanmaktadır. Haksız fiilin unsurları ise eylem, hukuka aykırılık, zarar, kusur ve illiyet bağı olarak gösterilmektedir. Buna göre haksız fiilden bahsedebilmek için hukuka aykırı bir eylem bulunmalı, bu eylemden bir zararın doğmalı, zararlandırıcı eylemde bulunan kişinin kusurlu bulunması ile zarar ile kusur arasında illiyet bağının olması gerekmektedir. Bu beş unsurun varlığı halinde zarar veren kişi eylemden dolayı zarara uğrayan kişi ya da kişileri maddi ve manevi zararlarını karşılamak durumundadır. Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesine göre haksız fiilin unsurlarını ispat etme yükü davacıdadır. Davacı zararı haksız eylemi ve zarar ile haksız eylem arasındaki illiyet bağını ispat etmek durumundadır.
Yukarıda yapılan açıklamalar, toplanan deliller ve yapılan yargılama sonucunda somut olayda; uyuşmazlığın temelinin, meydana gelen maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle davacıya ait araçta oluşan hasar nedeniyle—- farkının oluşup oluşmadığıdır. Bu kapsamda taraf beyanları alınmış ve gösterilen delileri toplanıp, tüm usulü işlemler yerine getirilerek dosya kusur ve değer kaybı ile sorumluluğa ilişkin rapor düzenlemesi için resen seçilen makine mühendisi ve sigorta bilirkişisi heyetine verilmiştir.
Bilirkişi heyeti tarafından dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda hazırlanan 07/09/2021 tarihli raporda özetlee; davalı …—- — sayılı trafik sigortası poliçesi bulunduğu, kazanın — tarihinde meydana geldiği, dosyaya sunulan kazaya karışan sürücüler arasında düzenlenen 09.06.2018 tarihli maddi hasarlı kaza tespit tutanağından davalı … kuruluşuna sigortalı —- plaka sayılı araç sürücüsü— %100 oranında kusurlu olduğu,— plaka sayılı araç sürücüsü — kusursuz olduğu, davalı …—- tarafından dosyaya sunulan cevap dilekçesinde; “aracın rayiç değeri olarak tespit edilen 40.000 TL’den 27.305 TL’lik sovtaj bedeli düşülerek 12.695,00 TL’nin ödendiği ve müvekkil şirketin ibra edildiği, ödeme sonrası müvekkil şirketin sorumluluğunun sona erdiği” belirtilse de; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 111. maddesinde “Tazminat miktarlarına ilişkin olup da, yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edilebilir.” ifadesiyle ibraname ve benzeri sözleşmelerin imzalandığı tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebileceğinin belirtildiği, somut olayda davalı ….—- tarafından tazminat ödemesi yapıldığı ve 2 yıllık sürenin geçmemiş olması sebebi ile Yargıtay Kararları ve mevzuat doğrultusunda davacı taraf, bakiye miktarı isteyebileceği, davacı vekili tarafından dosyaya sunulan ve —-. tarafından 2019 yılında hazırlanan ekspertiz raporunda aracın rayiç değeri 2019 yılı fiyatları dikkate alınarak 47.500 TL belirlenmiş olup davalı … kuruluşu tarafından ödenen tutar olan 40.000 TL ile arasındaki fark talep edildiği, aracın 2018 yılı Ocak kasko rayiç değeri 44.730 TL, 2019 yılı Ocak ayında ise araç fiyatları ortalama %15 artarak 51.352 TL ile yükselişe geçtiği, ülkemiz genelinde her sene özellikle yaz aylarında da araç fiyatlarının yükselişe geçtiği bilindiği, dolayısıyla aracın hasarsız muadillerinin kaza tarihi olan (09/08/18) Haziran ayındaki rayiç değeri ortalama 47.000 TL olduğu, ancak dava konusu aracın —-iki kaza ile 2.389,49 TL , toplam hasarının 7.512,18 TL olması ve aracın 138.419 km.de olması sebebiyle, 2018 yılı ekonomik değerler de gözönüne alındığında 2018 yılı kaza tarihi itibariyle hasarlı muadillerine göre araca 44.000 TL rayiç bedel takdir edildiği, davalı .—- tarafından ödenen tutar dikkate alındığında 4.000 TL’nin davacıya ödemesi gerektiği kanaatine varıldığı tespit edilmiştir.
Bilirkişi raporu taraf vekillerini tebliğ edilmiş ve beyan ve itirazları da alınıp değerlendirilmiştir.
Davacı tarafça, bilirkişi raporu ibrazından sonra 01/10/2021 havale tarihli dilekçe ile, dava değeri 4.000,00 TL olarak ıslah edilerek, aynı tarihte ıslah harcı yatırılmıştır. Islah dilekçesi, davalı … vekiline —– tarihinde tebliğ edilmiş, davalı tarafça, 26/10/2021 tarihli dilekçe ile, ıslah edilen 3.900,00 TL’lik kısım yönünden süresi içerisinde zamanaşımı def’in de bulunulmuştur.
2918 sayılı KTK’nin “sorumluluğa ilişkin anlaşmalar” başlığını taşıyan 111. maddesi gereği, “ Karayolları Trafik Kanunu ile öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmalar geçersizdir. Tazminat miktarlarına ilişkin olup da, yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edilebilir”. Bu madde hükmü gereğince, tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. Yasadaki bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi, yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir. Yasada belirtilen 2 yıllık süre hak düşürücü süre olup, mahkemece res’en dikkate alınması gerekir.
—- Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere KTK’nun 111. maddesi uyarınca tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. Yasa’nın bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi, yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir. Yasada belirtilen 2 yıllık süre hak düşürücü süre olup, mahkemece res’en dikkate alınması gerekir.
Yapılan yargılamaya, toplanan delillere, alınan bilirkişi raporuna ve tüm dosya kapsamına göre; —– plakalı araç arasında trafik kazası meydana geldiği, meydana gelen kazada davalı sigortalı araç sürücüsünün kusurlu olduğu, davacıya ait—plakalı araçta—meydana geldiği, pert kaydında aracın rayiç değerinin—- edildiği, davalı .— davacı arasında imzalanan 16/07/2018 tarihli mutabakat ile davacının aracının 27.305 TL bedelle dava dışı üçüncü bir şahsa satıldığı, kalan —- davalı … tarafından davacının hesabına ödendiği, bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere aracın rayiç değeri ile davacıya ödenen bedel konusunda 4.000,00 TL fark olduğu, davacıya ödenen bedelin yetersiz olduğunun dosya kapsamında anlaşıldığı ve davacının 4.000,00 TL fark bedelinin almaya hakkının olduğu kanaatine varıldığı, anca her ne kadar davacı vekilinin ıslah dilekçesinde dava değerini bilirkişi raporu doğrultusunda arttırdıklarını belirtmiş ise de, davacı vekili tarafından davanın belirsiz alacak davası açıldığına dair dava dilekçesinin içeriğinde ve netice-i talep kısmında herhangi bir ibareye yer verilmediği, davacı tarafından davadan önce— uzman bilirkişi mütalaası alarak aracının rayiç bedelinin 47.500 TL olarak belirlediği, dolayısıyla zararının belirlendiği, bu nedenlerle davanın kısmi dava olarak açıldığı kanaatine varılmıştır.
Tüm bu nedenlerle; olay nedeniyle davalı tarafından davacıya poliçe hükümleri gereğince ödeme yapılmış ve taraflar arasında 16/07/2018 tarihli ibraname imzalanmıştır. Eldeki davanın 10/12/2019 tarihinde açılmış, ıslah dilekçesinin ise 01/10/2021 tarihli olmasına göre, dosyaya sunulan bilirkişi raporunun gerekçeli, denetime açık, hüküm kurmaya elverişli ve yerinde olduğu benimsenmiş ve davanın kısmen kabulüne 100 TL tazminatın 29/04/2019 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin ise, KTK 111. maddesi uyarınca ödemenin (ibranın) yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde ibranın iptali için dava açılmadığından hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-) Davanın KISMEN KABULÜNE,
100 TL tazminatın 29/04/2019 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Fazlaya ilişkin talebin hak düşürücü süre nedeniyle REDDİNE,
2-) Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcına peşin alınan 44,40 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye irad kaydına,
3-) Davacı tarafından yapılan 44,40 TL başvurma harcı, 44,40 TL peşin harç, 108,75 TL posta masrafı ve 1.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.197,55 TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranına göre 29,94 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan masrafların davacı üzerine bırakılmasına,
4-) Davalı tarafından yapılan herhangi bir yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-) Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan— maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-) Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan— maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-) Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile —- arabuluculuk ücretinden davanın kabul ve ret oranına göre 33,00 TL’nin davalıdan, — davacıdan alınarak Hazineye irad kaydına,
😎 6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan avansının yatırana iadesine ve bu konuda Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinın Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince Yazı İşleri Müdürü tarafından resen işlem yapılmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda HMK.’nın 341/2. maddesi gereğince karar tarihi itibariyle kararın miktar yönünden İstinaf kanun yoluna başvuru sınırının altında kaldığı anlaşılmakla, KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.