Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/896 E. 2023/504 K. 11.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/896 Esas
KARAR NO: 2023/504
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 04/12/2019
KARAR TARİHİ: 11/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin dava dışı —– şirketine uzun süre elektrik tedariği sağladığını ödenmeyen borçları için icra takibi başlattığını fakat borçlu şirketin iflas etmesi üzerine alacağını tahsil edemediğini, borçlu —– şirketinin internet sitesi incelendiğinde dava dışı müflis —– şirketinin devamı olan bir şirket olduğunu, aynı adreste aynı işi yaptığını ve aynı marka çikolatalar ürettiğini, belirtilen nedenlerle davalı —– ile dava dışı müflis —– şirketleri arasında organik bağ bulunduğunu bu nedenle borçtan —– şirketinin de sorumlu olduğunu beyanla icra takibine yapılan itirazın iptaline ve takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava dışı —- şirketi ile müvekkili —– şirketi arasında organik bir bağ bulunmadığını, müvekkili şirkete ait işyerinin, makinelerin ve —– çapında ün yapmış olan markaların bunların sahibi olan —– iştiraklerinden —– şirketinden kiralandığını, davacının bahsettiği çikolata markalarının da —– Şirketinin değil, —– şirketinin markaları olduğunu, devralma yoluyla —— geçtiğini; bahse konu çikolata markalarının işyeri, fabrika üretim makineleri ile birlikte dava dışı ve mülkiyet sahibi —– şirketinden kiralanmış olduğunu, dolayısıyla söz konusu markaların —– şirketiyle herhangi bir bağının bulunmadığını, —— firmasının —— şirketinin devamı olmadığını ve borçlarından sorumlu tutulamayacağını beyanla davanın reddine, %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, 18.08.2021 tarihli ihbar dilekçesi ile davanın ihbarı talebinde bulunmuş olup, ihbar olunana HMK 61 ve devamı maddeleri uyarınca usulüne uygun tebligat yapılmıştır.İhbar olunan beyan dilekçesinde özetle: —— şirketinin kül olarak devralındığını, —— bünyesindeki çikolata üretim fabrikası, marka ve üretim makinelerinin müvekkili şirkete satıldığını ve bunların 20.10.2014 tarihinde dava dışı —– şirketine, 01.10.2017 tarihinde ise davalı —– şirketine kiralanmış olduğunu, —— ile hem davalı —– şirketi hem de dava dışı müflis —— şirketi arasında bahse konu kira sözleşmeleri dışında herhangi bir bağlantının bulunmadığını beyan etmiştir.

Deliller:Tarafların —– sorguları dosya arasına alınmıştır.—— E. sayılı dosyasının Uyap kayıtları dosya arasına alınmıştır.—— iflas dosyasının Uyap kayıtları dosya arasına alınmıştır.—– MTS sayılı dosyasının Uyap kayıtları dosya arasına alınmıştır.—– yazılan müzekere cevabı dosya arasına alınmıştır.İhbar olunana yazılan müzekkere cevabı dosya arasına alınmıştır.—–, ——, —– yazılan müzekere cevapları dosya arasına alınmıştır. —– Dairesine yazılan müzekkere cevabı dosya arasına alınmıştır.—– Vergi Dairesine yazılan müzekkere cevabı dosya arasına alınmıştır.Elektrik elektronik mühendisi bilirkişi, mali müşavir bilirkişi ile ticaret hukuku alanında uzman bilirkişi heyeti kök raporu ve ek raporları dosyaya sunulmuştur.

Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe:Dava, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67. Maddesine göre açılmış itirazın iptali davasıdır.Mahkememizce dava dilekçesi, cevap dilekçesi, —– MTS takip sayılı dosyası, taraflarca dosyaya sunulan deliller ve tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirilmiştir. Davacı tarafça —– MTS sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığı, davalı tarafından yapılan itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.Dosyada, dava değeri itibariyle başlangıçta heyet olarak işe vaziyet edilmiş, yargılama sırasında kanun değişikliğine bağlı olarak, dosya üye hakim uhdesine tevdi edilmiştir.Dosya, defter inceleme günü ve saati verilerek ve gerekli ihtaratlar yapılarak elektrik elektronik mühendisi bilirkişi ile mali müşavir bilirkişi heyetine tevdi edilmiş; defter incelemesinde davacı tarafın defterlerini hazır bulundurduğu, 16.09.2021 tarihli rapora göre dosyadaki bilgi, belge ve ibraz edilen ticari defterler ışığında, davacı tarafın ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu ve sahibi lehine delil teşkil ettiği, davacı firmanın, davalı ile firma ile ilgili ticari bir çalışmasının bulunmadığı, uyuşmazlığın davalı firmanın, dava dışı asıl borçlunun devamı bir firma olup olmadığı ve dava dışı firma borcundan sorumluluğunun bulunmadığı hususlarında olduğu, davacının 2016 yılı ticari defter kayıtlarına göre, davalının devamı olduğu iddia edilen dava dışı —— şirketinden 19.09.2016 tarihi itibariyle 335.592,75 TL alacaklı olduğu, davacı ile dava dışı —- Şti ile imzaladığı ikili anlaşma kapsamında tahakkuk eden elektrik tüketim bedelleri ve sair kalemlerin sözleşme ve mevzuata uygun olduğu, takip tarihi olan 05.09.2019 itibariyle davacının dava dışı —– Şti’den 335.592,75 TL asıl alacak, 146.646,24 TL işlemiş faiz olmak üzere alacaklı olduğu, davalı ile elektrik tedariğine ilişkin herhangi bir bağ bulunmadığı, ikili anlaşma tarafı —– Şti ile davalının arasında olduğu iddia edilen ticari bağ ile ilgili heyette uzman bulunmadığından bu yönüyle değerlendirme yapılamadığı rapor edilmiş olup, sunulan rapor doğrultusunda, uyuşmazlık konularında ve ayrıca davalı şirket ile dava dışı —– Şti. arasında organik bağ bulunup bulunmadığı konularında, sunulan 16.09.2021 tarihli rapor da irdelenmek suretiyle rapor düzenlemesi amacıyla dosya ticaret hukuku alanında uzman bilirkişiye tevdi edilmiş, 21.03.2022 tarihli rapora göre, Yargıtay içtihatları doğrultusunda, şirketlerin aynı merkezden idare ediliyor olması, hakim sermaye ortaklarının aynı olması, farklı şirketlerin ortakları arasında bulunan akrabalık ilişkisi, şirketlerin aynı müşteri çevresine hitap etmesi, şirkette çalışan kişilerin önemli ölçüde aynı oluşu, şirketler arasında devir ilişkisi olması, şirketler arası iktisadi bütünlük gibi hususların birlikte ya da ağırlıklı ölçüde varlığının belirlenmesi halinde şirketler arasında organik bağın varlığından söz edilebileceği, dosyada mübrez Ticari Sicil kayıtları ve ihbar olunan tarafından yapılan kiralama sözleşmeleri incelendiğinde, davalı —— şirketiyle dava dışı —– şirketinin aynı adreste ve aynı faaliyet konusunda çalıştıkları, bahse konu markaların 1985’ten itibaren hizmet veren —– şirketine ait olduğu, bu şirketin 06.07.2009 tarihinde —– şirketi tarafından devralındığı, çikolata üretimi yapılan fabrikanın, makinelerin ve ——- geçen çikolata markalarının farklı tarihlerde yapılan kiralama sözleşmeleriyle önce müflis —– şirketine sonra da davalı —– şirketine kiralanmış olduğu, dolayısıyla bahse konu çikolata markalarının borçlu-müflis —– şirketine ait olduğunu destekler bir delile dosyada rastlanmadığı, mülkiyeti ve hakları —— şirketine ait olan fabrika nitelikli işyerinin, üretim makinelerinin, gıda markalarının 2014 yılında müflis —– şirketine, 2017 yılında ise davalı —– şirketine kiralanmış olması dışında davalı —— ile müflis —— şirketi arasında herhangi bir ilişkilendirme yapılamadığı, belirtildiği gibi şirketler arasında organik bağdan bahsedebilmek için güçlü kanıtlara ihtiyaç olduğu, davalı —– şirketi ile dava dışı müflis —— şirketi arasında organik bağ olduğu yönünde bir tespit ve kanaate ulaşılamadığı rapor edilmiş olup, davacı tarafça sunulan rapora itirazların değerlendirilmesi, ayrıca, bankalardan gelen müzekkere cevaplarının da irdelenerek ek rapor sunulması amacıyla dosya aynı bilirkişiye tevdi edilmiş, itirazlar irdelenerek ve görev tanımına uyularak sunulan ek rapora göre, bilirkişinin ek rapordaki görüş ve kanaati ile kök rapordaki görüş ve kanaatinin aynı olduğu rapor edilmiş olup, bilirkişi kök ve ek raporlarının bu yönleriyle gerekçeli, denetime elverişli ve hükme esas alınabilir nitelikte bulunması sebebiyle yeniden rapor alınması cihetine gidilmeyerek, her ne kadar davacı tarafça itirazın iptali isteminde bulunulmuş ve ticari defterlerde davacının, dava dışı şirketten alacağı bulunduğu tespit edilmiş ise de, dava dışı firma ile davalı şirket arasındaki bağa ilişkin yapılan tespitler bir bütün olarak değerlendirildiğinde, her iki firma arasında organik bağ bulunduğu hususunun kanıtlanamadığı, bu hali ile davacının davasını ispat edemediği anlaşılmakla sübut bulmayan davanın reddine karar vermek gerekmiştir.Öte yandan her ne kadar davalı tarafça davacıdan kötü niyet tazminat talebinde bulunulmuş ise de takibin kötü niyetli olmaması karşısında 2004 sayılı İİK’da yer alan kötü niyet tazminatının yasal koşulları oluşmadığından talebin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-İİK 67/2. maddesindeki şartlar oluşmadığından davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
3-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 269,85 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 8.235,44 TL harcın mahsubuyla arta kalan 7.965,59 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca —— bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 70.513,46 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Karar kesinleştiğinde varsa bakiye gider avansının yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde —– Bölge Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.11/07/2023