Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/885 E. 2021/960 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/885 Esas
KARAR NO : 2021/960

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/12/2019
KARAR TARİHİ : 16/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ /
DAVA/TALEP ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı —–kurarak——– yapım işinde anahtar teslimi götürü bedel üzerinden sözleşme imzaladıklarını, anılan yapım işinin ihale/idarecisi —- dava dışı icra dosya borçlusu —- — arasında detayı fatura ve irsaliyede belirtilmiş malları satın aldığını, satılan malın karşılığında fatura kesildiğini, fatura konusu malların teslim edilmiş olmasına rağmen faturaların bir kısmının ödendiğini, davaya ve takibe konu fatura miktarlarının ise ödenmediğini, —- ile ortak girişimi oluşturan tüzel kişiler hakkında fatura ve cari hesaptan kaynaklı ilamsız takip başlatıldığını, davalı borçlunun; likit, istenebilir ve muaccel hale gelmiş borcunu ödememesine rağmen haksız ve kötü niyetli olarak takibe, borca, borcun muhtevasına, faize, faiz başlangıç tarihine, faiz oranına, yetkiye, vekalet ücretine ve alacağın tüm ferilerine itiraz ederek takibin durmasına sebebiye verdiğini, müvekkilinin, sözleşme uyarınca üzerine düşen işi layıkıyla yerine getirdiğini, davaya dayanak takip konusu alacağın faturalara dayandığını ve takibin yetkili icra dairesinde başlatıldığını, —-sürerek fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla; davalı borçlunun —– sayılı dosyasında icra takibine konu alacağın tümüne, borca, borcun muhtevasına, faize, faiz başlangıç tarihine, faiz oranına, vekalet ücretine ve alacağın tüm ferilerine, yetkiye ve takibe yönelik tüm itirazlarının iptali ile, takibin takip talebinde yazılı şartlarla aynen devamına, davalının haksız ve kötü niyetli itirazı nedeniyle inkar olunan alacağın 20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılardan tahsiline, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP /TALEP :
Davalı vekili tarafından vekaletname sunulduğu ve cevap dilekçesi verilmek üzere süre istendiği ve işbu dilekçede usuli itirazlarda (zamanaşımı, görev, yetki, husumet ve arabuluculuk) bulunulmuş ancak akabinde verilen süreye karşı 6100 Sayılı HMK’nın 126-131 maddeleri kapsamında davaya cevap dilekçesi verilmemiştir. Yargılama sırasında davanın reddini savunmuştur.
DELİLLER : —— fatura, Cari hesap ekstresi, —— Bilirkişi Raporları, dosyadaki diğer bilgi ve belgeler.
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ:
Dava , 2004 Sayılı İİK’nın 67.maddesi gereğince itirazın iptali ve tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) istemine ilişkindir.
Basit yargılama usulüne tabi işbu davada mahkememizce dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak ön inceleme duruşması icra edilmiş, uyuşmazlık belirlenmiş ve vaki davete karşın tarafların sulh olmak istememeleri üzerine tahkikata geçilerek tahkikat işlemleri yerine getirilmiştir. Taraf vekillerinin yokluklarında karar verilmesi talepli mazeretleri nedeniyle tamamlanan tahkikata göre aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır.
Davalının yaptığı yetki itirazının olaya uyan HMK’nın 10. ve TBK’nın 89/1 maddeleri kapsamında para borçlarının alacaklının yerleşim yerinde ifa edilmesi gerektiğinden ve davacının muamele merkezinin mahkememiz yargı çevresinde bulunduğu anlaşıldığından dinlenmemiştir. Ayrıca davalının zamanaşımı, görev ve arabuluculuğa yönelik itirazları da hukuken yerinde bulunmamıştır.
Davaya esas —–Esas esas sayılı dosyası getirtilerek, incelenmiştir. Yapılan incelemede icra dosyasının davanın tarafları ve konusu ile uyumlu olduğu görülmüştür. Dosyaya mübrez Arabuluculuk tutanağına göre de zorunlu arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği ve anlaşmazlık üzerine işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere 2004 Sayılı İİK.’nın 67.maddesinde; “(Değişik fıkra: 17/07/2003-4949 S.K./15. md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. (Değişik fıkra: 09/11/1988-3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır. (Mülga fıkra:17/07/2003-4949 S.K./103.md.)Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır. (Ek fıkra:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” hükmü bulunmaktadır.
Yapılan açıklamalar, anılan yasal düzenlemeler, toplanan deliller ve yapılan yargılama sonucunda somut olaya bakıldığında evvelin,——— Esas sayılı dosyasından davalı-borçlu ve diğer borçlular hakkında satış sözleşmesi kapsamında kesilen faturaya ve cari/açık hesap ilişkisine dayalı olarak icra takibi başlatıldığı ,icra takibe yapılan itiraz üzerine icra takibinin durdurulduğu ve bir senelik yasal hak düşürücü süre içinde işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır. Mahkememizce açılan dava üzerine taraf teşkili sağlanarak işin esasının incelenmesine geçilmiş ve davalı taraf süre uzatım kararına rağmen süresinde cevap dilekçesi vermediğinden davacı vekilince gösterilen ve resen getirtilmesi gereken deliller toplanmış, tarafların bağlı bulunduğu vergi dairelerinden uyuşmazlığa ilişkin döneme ait ——— ve dosya bilirkişi raporu düzenlenmesi için resen seçilen bir serbest muhasebeci mali müşavir bilirkişiye verilmiştir. Bilirkişi—– davacının ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda hazırlanan işbu rapora göre özetle; davacı şirkete ait incelenen 2018 yılına ait ticari defterlerin usulüne uygun olarak tutulduğu, davacı firma tarafından davalı firma adına 11 adet 45.659,81 TL bedelli fatura kesildiği, davalı firma tarafından 8.602,20 TL ödeme yapıldığı, davacı firma tarafından—— fatura karşılığı olmak üzere —-edildiği, adi ortaklık adına —— formalarının celbedilmesi halinde net bilgiye sahip olunabileceği yönünde tespit ve görşlerini içeren rapor verilmiştir. Mahkememizce işbu bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiş ve vaki beyan ve itirazlar da değerlendirilmiştir. Gerek bilirkişi raporu gerekse anılan beyanlar kapsamında adi ortaklığın 2018 yılına ait — formları ilgili vergi dairesinden celbedilerek bilirkişiden ek rapor düzenlemesi istenmiştir. Bilirkişi tarafından düzenlenen ek raporda ise özetle; dava dışı iş ortaklığına ait 2018 yılı — formlarına göre — karşılığı olmak üzere KDV hariç 55.126,00 TL bildirim yapıldığı ,iş ortaklığının kendi aleyhine olacak şekilde 22.353,00 TL fazla beyanda bulunduğu yönünde tespit ve görüş beyan edilmiştir. İşbu bilirkişi ek raporu da usulüne uygun olarak taraf vekillerine tebliği edilerek beyan ve itirazları değerlendirilmiştir. Davalı vekilinin müvekkili şirketin ticari defterlerinin yerinde inceleme talebinde bulundukları halde ticari defter ve belgelerinin incelenmeden rapor düzenlenmesi yönündeki itirazı, her ne kadar davalının muamele merkezinin yargı çevremiz dışında — olduğunun anlaşılmasına karşın, davacı tarafından düzenlenen ve davaya esas olan fatura/ faturaların yukarıda anılan adi ortaklık adına düzenlenmesi ve adi ortaklığa ait —-kayıtlarında bulunduğunun tespit edilmesine göre takibe konu faturaların davalının ticari defterlerinde kayıtlı olması beklenemeyeceğinden ve mesele bu açıdan aydınlandığından dinlenmemiştir. — olayda uyuşmazlığın temelinin, sebep ve sonuçlarının adi ortaklık ilişkisi kapsamında ele alınması gerektiği ortadadır. Zira düzenlenen ve mahkememizce yapılan denetimde dosya kapsamıyla uyumlu bulunan bilirkişi kök ve ek raporlarına göre alacağın adi ortaklık yönünden sabit olduğu açıktır. Kaldı ki iddia da bu yöndedir. Öte yandan, davalının adi ortaklığa yönelik bir itirazı da söz konusu olmadığı gibi, davaya esas icra takibi de adi ortaklara ve tüzel kişiliği olmadığı halde adi ortaklığa yönelik yapılmış durumdadır. Bilindiği üzere 6098 Sayılı TBK.620 vd maddelerine göre adi ortaklığın tüzel kişiliği olmadığından ortaklar ortaklık borçlarından dolayı alacaklılara karşı doğrudan doğruya ve sınırsız olarak tüm varlıklarıyla sorumludur. Öyleyse davalı taraf TBK.638/3 maddesi gereğince aksinin kararlaştırıldığına ilişkin bir savunma yapmadığı, belge sunmadığı gibi ödemeye ilişkin bir bilgi, belge ve delil de beyan etmediğine göre takibe konu borçtan sorumlu tutulmalıdır. Öte yandan somut olayda dosyada yer alan davacının adi ortaklığın ———davaya konu faturalar vergi dairelerine beyan edilmiş durumdadır. Böylece adi ortaklığın da faturaları ticari defterlerini işlediği ve vergi dairesine bildirdiği anlaşılmakla davalı adi ortağın da takibe konu borcun ödendiği hususunu ispat etmesi gerektiği ortadadır. Zira ticari defterlere kaydedilmiş ve —- bildirilmiş faturanın akdi ilişkinin varlığını da kanıtladığı kabul edilmektedir. Faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine kaydeden kimse, bu faturanın mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır ve fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir. Eldeki olayda ise davalı tarafından süresinde cevap verilmemiş, takibe konu borcun ödendiğine ilişkin bir savunma yapılmamış, buna ilişkin bir delil ve/veya belge öne sürülmemiştir. Dolayısıyla az yukarıda açıklanan hususlar muvahecesinde davalının malların teslimine ilişkin beyanı da hukuken geçerli bulunmamıştır. Binaenaleyh davacı şirketin davasını, TMK’nın 6 ile HMK’nın 190 ve 222/3 maddeleri nazarında kendisinin ve adi ortaklığın ticari defterlerindeki birbirini doğrulayan kayıtlar, mevcut bilirkişi raporları, dosyaya mübrez faturalar ile sair tüm deliller de gözetildiğinde açıkça ispatladığı sonuç ve kanaatiyle dosyaya sunulan sözü geçen bilirkişi raporlarının da gerekçeli, denetime açık, hüküm kurmaya elverişli, yeterli ve yerinde olduğu kabul ve takdir edilerek davacının davasının kabulü ile, taleple bağlılık ilkesi ve icra takip hukuku nazarında davalı-borçlunun ————– iptali ile icra takibinin asıl alacağa (37.056,81 TL) takip tarihinden itibaren yıllık %9 yasal faiz işletilmek suretiyle aynen devamına karar verilmiştir.
Davacı tarafın İcra İnkar Tazminatı İsteğine ilişkin yapılan değerlendirmede ise Yargıtay’ın kararlılık kazanmış uygulamasına göre itirazın iptali davalarında İİK’nın 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak inkar tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada borçlunun itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmamaktadır. Bu yasal koşullar yanında takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması, başka bir ifadeyle borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç gerekse borçlu bakımından bu koşullar mevcut ise ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Somut olayda alacağın gerçek miktarı belli olmasının yanında, davalı taraf da müteselsil sorumlu —– borcunun varlığı ve miktarını açık ve net olarak belirleyip tespit edebilir durumdadır. Bu nedenlerle davalının itirazının haksızlığına karar verildiğinden ve davalı-borçlu yönünden icra takip dosyası, faturalar ve adi ortaklığa ait ticari defter ve belgelerine göre mevcut alacak/borç likit/muayyen olduğundan İcra İflas Kanunu’nun 67/2.maddesi gereğince tazminatın takip hukukuna özgü şartları ve amacı oluşmakla asıl alacağın (37.056,81 TL ) % 20’si olan 7.411,36 TL icra inkar tazminatının da davalıdan alınarak davacıya verilmesine hükmedilmiştir.
6100 Sayılı HMK’nın 332/1 maddesine göre, 323. Maddesinde sayılan yargılama giderlerinden, 326/1. Maddesi gereğince tamamen davalı taraf sorumlu tutulmuştur. Ayrıca Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26/2. maddeleri gözetilerek dava öncesi —– ödenen arabuluculuk ücretinin de yargılama gideri kapsamında davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilmek suretiyle 6100 Sayılı HMK’nın 26, 297/2 maddeleri gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-) Davanın KABULÜNE,
2-) 2004 sayılı İİK’nın 67/I maddesi gereğince davalı-borçlunun——— yapmış olduğu itirazının İPTALİ ile icra takibinin asıl alacağa (37.056,81 TL) takip tarihinden itibaren yıllık %9 yasal faiz işletilmek suretiyle aynen DEVAMINA,
3-)Davacının, 2004 sayılı İİK’nın 67/II maddesi gereğince icra inkar tazminatı talebinin kabulüyle; asıl alacağın (37.056,81 TL) % 20’si olan 7.411,36 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 2.531,35 TL karar ve ilam harcına başlangıçta peşin alınan 447,56 TL harcın ve ilamsız icra takibinde yatırılan 185,28 TL harcın mahsubuyla bakiye 1.898,51 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
5-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile ——— ücretinin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
6-)Davacı tarafından yapılan 44,40 TL başvurma harcı 447,56 TL peşin harç , 6,40 TL vekalet harcı, 81,75 TL posta masrafı ve 700,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.280,11 TL yargılama giderinın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-)Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte- bulunan ——. 13/1 maddesi uyarınca hesaplanan 5.558,52 TL nispi vekalet ücretinın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-)6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine; (Yazı İşleri Müdürü tarafından Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinın Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince resen işlem yapılmasına,)
Dair, taraf vekillerinin yokluğunda; 6100 sayılı HMK’nın 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle; istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.