Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/865 E. 2021/207 K. 25.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/865 Esas
KARAR NO: 2021/207
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/12/2019
KARAR TARİHİ: 25/03/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ /
DAVA/TALEP ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin, davalı ile olan ticari ilişkisi kapsamın da —-Alacağının ödenmemesi sebebiyle alacağın tahsili amacı ile —–dosyası ile borçlu davalı aleyhine icra takibi yapıldığını, borçlu davalının itiraz etmesi üzerine takibin durdurulduğunu beyanla davanın kabulü ile itirazın iptaline, borçlu davalı hakkında %20 den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP /TALEP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı arasında gerçekleşen satım ilişkisine konu mal/hizmetin eksik bir şekilde teslim edildiği, davacının yüklenilen edimini ayıplı olarak ifa ettiği, bu nedenle davacıya herhangi borcun bulunmadığı bahisle davanın reddi ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLER: —– sayılı dosyası ,Arabuluculuk Tutanağı,Ticari Defter ve Belgeler, Sevk irsaliyesi, Vergi Dairesi Kayıtları, Bilirkişi Raporu, dosyadaki diğer bilgi ve belgeler.
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ:
Dava İtirazın İptali ve tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) istemine ilişkindir.
Basit yargılama usulüne tabi işbu davada mahkememizce dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak ön inceleme duruşması icra edilmiş, tarafların sulh olmak istememeleri üzerine uyuşmazlık belirlenmiş ve tahkikata geçilerek tahkikat işlemleri yerine getirilmiş ve davalı vekilinin vaki mazeretinin tehire etkili olmamak kaydıyla duruşma için kabulü ile karar duruşmasına katılan davacı vekilinin son sözleri de dinlenerek aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır.
Davaya konu—— sayılı dosyası getirtilerek, incelenmiştir. Yapılan incelemede icra dosyasının davanın tarafları ve konusu ile uyumlu olduğu görülmüştür. Dosyaya mübrez Arabuluculuk tutanağına göre de zorunlu arabuluculuk şartının yerine getirildiği ve anlaşmazlık üzerine işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Öncelikle davanın yasal dayanığının hatırlatılmasında yarar vardır.2004 Sayılı İİK.’nın 67.maddesi; “(Değişik fıkra: 17/07/2003-4949 S.K./15. md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.—– Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın —- yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır. —-Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır. —–Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” hükmüne amirdir.
Yapılan açıklamalar, toplanan deliller ve yargılamaya göre somut olaya bakıldığında; ——– sayılı dosyasından davalı-bonçlu hakkında cari hesap ve satış sözleşmesi kapsamında kesilen ve bedeli ödenmeyen faturaya dayalı olarak icra takibi başlatıldığı ,icra takibine yapılan itiraz üzerine icra takibinin durdurulduğu ve bir senelik yasal süre içinde işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır. Mahkememizce tarafların iddia ve savunmaları kapsamında gösterilen deliller toplanmış, tarafların bağlı bulunduğu vergi dairelerinden uyuşmazlığa konu döneme ait BA-BS formları getirtilmiş ve dosya bilirkişi raporu düzenlenmesi için bir serbest muhasebeci mali müşavir bilirkişiye verilmiştir. Bilirkişi ——– tarafından davacının ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda hazırlanan işbu rapora göre davacının ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu ve sahibi ve halefleri lehine delil vasfı taşıdıkları, taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, faturanın karşılıklı olarak vergi dairelerine beyan edildiği ve kayıtların birbirleriyle uyumlu olduğu ve davacının —— alacaklı olduğu yönünde görüş bildirilmiştir. Mahkememizce işbu rapor taraf vekillerine tebliğ edilerek beyan ve itirazları da alınıp değerlendirilmiştir. Davalı vekili taleplerine rağmen ticari defter ve belgelerinin incelenmediğini savunmuştur. Davalı vekili tarafından yerinde inceleme talep edilmesine rağmen bilirkişinin bu hususu gözden kaçırdığı ve sadece davacı defterlerini incelemek suretiyle rapor düzenlendiği anlaşılmıştır. Ne var ki Faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine kaydeden kimse, bu faturanın mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır. Artık bu kişi fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir. Davalı taraf ticari defterlerinin incelenmesini istese de mevcut bilirkişi raporuna göre sevk irsaliyesi ve fatura ile özellikle faturanın vergi dairesine beyan edilmesi karşısında artık taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi sabit olup ,davalı şirket tarafından ödemeye ilişkin bir belge sunulup bu yönde bir savunma da yapılmadığından mevcut delillere göre dava vuzuha erdiğinden taraflarca getirilme, dürüst davranma ve usul ekonomisi ilkeleri gereğince davalı ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına gerek görülmemiştir. Binaenaleyh davacı şirketin davasını, TMK’nın 6 ile HMK’nın 190 ve 222/3 maddeleri nazarında usulüne uygun olarak tutulan ticari defterleri ve alınan bilirkişi raporuna göre ispat ettiği anlaşılmıştır. Bu kapsamda dosyaya mübrez sözü geçen bilirkişi raporunun gerekçeli, denetime açık, hüküm kurmaya elverişli ve yerinde olduğu kabul ve takdir edilerek davacının davasının kabulü ile, 2004 sayılı İİK’nın 67/I maddesi gereğince davalı-borçlunun —-sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile icra takibinin asıl alacağa—- takip tarihinden itibaren avans işlemlerinde uygulanan—– değişen oranlarda ticari temerrüt faizi işletilmek suretiyle aynen devamına karar verilmiştir.
Davacı tarafın İcra İnkar Tazminatı İsteğine ilişkin yapılan değerlendirmede ise —- kararlılık kazanmış uygulamasına göre itirazın iptali davalarında İİK’nın 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak inkar tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada borçlunun itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmamaktadır. Bu yasal koşullar yanında takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması, başka bir ifadeyle borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç gerekse borçlu bakımından bu koşullar mevcut ise ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Somut olayda alacağın gerçek miktarı belli olmasının yanında, davalı taraf da borcunun varlığı ve miktarını açık ve net olarak belirleyip tespit edebilir durumdadır. Bu nedenlerle davalının itirazının haksızlığına karar verildiğinden ve davalı-borçlu yönünden alacak/borç likit ve muayyen olduğundan İcra İflas Kanunu’nun 67/2.maddesi gereğince koşulları oluşmakla asıl alacağın %20’si olan —– icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine hükmedilmiştir.
6100 Sayılı HMK’nın 332/1 maddesine göre, 323. Maddesinde sayılan yargılama giderlerinden, 326/1. Maddesi gereğince tamamen davalı taraf sorumlu tutulmuştur. Ayrıca bu kapsamda Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliğinin 26/2. Maddeleri gözetilerek dava öncesi —— bütçesinden ödenen arabuluculuk ücretinin de davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilmek suretiyle 6100 Sayılı HMK’nın 26, ve 297/2 maddeleri gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-) Davanın KABULÜNE,
2-) 2004 sayılı İİK’nın 67/I maddesi gereğince davalı-borçlunun—- takip dosyasına yapmış olduğu itirazın İPTALİ ile icra takibinin asıl alacağa —- takip tarihinden itibaren avans işlemlerinde uygulanan %19,50 ve değişen oranlarda ticari temerrüt faizi işletilmek suretiyle aynen DEVAMINA,
3-)Davacının, 2004 sayılı İİK’nın 67/II maddesi gereğince icra inkar tazminatı talebinin kabulüyle, asıl alacağın —–icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4- )Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 2.876,44 TL karar ve ilam harcınına 508,57 TL peşin harcın ve icra dosyasına yatırılan 210,54 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.157,33 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
5-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca —— bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
6-)Davacı tarafından yapılan 44.40 TL başvurma harcı 508,57 TL peşin harç, 6,40 TL vekalet harcı ve 87,75 TL posta masrafı ve 750,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.397,12 TL yargılama giderinın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-)Davacı kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/1 maddesi uyarınca 6.274,10 TL nispi/maktu vekalet ücretinın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-)6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine ve bu konuda Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinın Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince Yazı İşleri Müdürü tarafından resen işlem yapılmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize verilecek dilekçeyle —– Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 25/03/2021