Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/841 E. 2021/258 K. 22.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/841 Esas
KARAR NO: 2021/258
DAVA : Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
DAVA TARİHİ : 29/11/2019
KARAR TARİHİ : 22/04/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA/TALEP ;
Davacı dava dilekçesinde özetle; Müvekkil olan şirketin toplam ——– kurulmuş ve konusu——-olan —–işleticisi olduğunu, —– altına alınması, standart sigorta poliçelerinin belirlenmesi, hasar organizasyonları, aktüerya çalışmaları, tazminat ödemelerinin yapılması, ——– sağlanması, ————– yürütülmesi amacıyla tüzel kişiliği haiz —- kurulduğunu, ——– ilişkin iş ve işlemler, —— eşit oranda pay sahibi olduğu ——– tarafından yürütüldüğünü, dava dışı sigortalı — ait —— numaralı ——- müvekkili olan kurum nezdinde sigortalandığını, İşbu poliçeyle sigortalı — ——– tarihinde, —meydana gelen trafik kazasında, —- plakalı aracın çarpması sonucu telef olduğunu, söz konusu aracın, davalı — nezdinde ——– sigortalı olduğunu, kazanın meydana gelmesinde —— sayılı araç sürücüsünün asli kusurlu olduğunu, sürücünün hem hız sınırı kurallarına uymadığını, hem de ——— dikkate almadığını, kazanın levhanın hemen yanında gerçekleştiğini, trafik kazası sonucu telef olan ——– için, dava dışı sigortalıya müvekkili olan kurum tarafından toplam—- hasar tazminatı ödendiğini, —-Bu nedenle müvekkili olan kurumun, TTK 1472. maddesi uyarınca sigortalısının haklarına halef olduğunu , davalı ——- söz konusu tazminatın müvekkili olan kuruma ödenmesi yönünde başvuru yapıldığını ancak cevap alınamadığını belirterek dava dışı sigortalıya ödenen —- tazminatın, davalı şirketten rücuen tahsilini karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP /TALEP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili olan ———-olduğunu HMK genel yetki kuralları gereğince davaya bakmaya yetkili ve görevli Mahkeme —— Mahkemeleri olduğunu, davaya konu hasar ile ilgili olarak —– tarafından ——-Asliye Hukuk Mahkemesinin —- dosyasında dava açıldığını, derdestlik itirazında bulunduklarını, —- plaka sayılı araç müvekkili olan şirket nezdinde ——– arasında geçerli olacak şekilde doğacak rizikolara karşı teminat altına alındığını, davacı yanın işbu davada —– tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle —— olduğu iddiasıyla, sigortalısına ödediği zarara ilişkin bedeli talep ettiğini, poliçeden dolayı Müvekkili olan şirketin sorumluluğu sigortalının kusuru oranında olmak üzere maddi zararlarda araç başına ——- sınırlı olduğunu, müvekkili olan şirkete sigortalı araç sürücüsüne atfedilen kusuru kabul etmediklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesine talep etmiştir.
DELİLLER: Dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler.
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ:
Dava, dava dışı sigortalıya ödenen tazminatın 6102 sayılı TTK’nın 1472. maddesi uyarınca sigorta şirketi tarafından sigortalısının haklarına halef olması sebebiyle, zarara neden olan aracın sigortacısından ——tahisili istemine ilişkindir.
Anayasa’nın 37. maddesine göre “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz”. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesine göre, “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.” 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/(1)-c maddesine göre, mahkemenin görevli olması dava şartıdır. 115. maddesine göre, “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.” Bu yasal çerçevede mahkemelerce görev konusu her aşamada resen gözetilmesi gerekmektedir. Bu kapsamda öncelikle dosyanın görev yönünden incelenmesi gerekmiştir.
6102 sayılı TTK’nın 1472. maddesinde düzenlenen halefiyet, yasal, sınırlı ve cüz’î halefiyet niteliğindedir. Bu maddeden doğan halefiyet hakkına istinaden açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. TTK’nın 1472. maddesi uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nisbetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı dava, aslında bir tazminat davası olup, aynı zamanda şahsî nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsî ve rücûu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz’î haleftir. Sigortacının, sigortalıya ödediği tazminat oranında sigortalının yerine geçeceği ve onun kanunî halefi olacağı, ilke olarak—— belirtilmiştir. ———– sigortacının, zarara sebebiyet veren aleyhinde açtığı rücû davasının, kanundan doğan halefiyete dayandığı ve halef olanın, halefiyet yolu ile nasıl bir hak iktisap etmiş ise o hakka sahip olacağı vurgulanmış; sigorta ettirenin ne hakkı varsa bunların, şartları gerçekleşince sigortacıya geçeceği; sigortacının, sigorta ettirenin bütün def’ilerini üçüncü şahsa karşı ileri sürebileceği ve Türk Borçlar Kanununun 52. maddesine de dayanabileceği; sigorta ettirenin olayda dava hakkı yoksa, sigortacıya da bu yönde bir hakkın intikal etmeyeceği açıklanmıştır. Diğer taraftan, ———– sayılı kararına göre de “Sigortacının sigorta poliçesinden münbais olmayıp kanundan aldığı bir salâhiyete istinaden ve haksız fiil sebebiyle alacaklı yerine kaim olarak hareket ettiği dâvada hukuk mahkemesine başvurması gerekir.”
Bu kapsamda sigortacının halefiyete dayalı olarak açtığı davada davanın niteliğini ve görev hususunu belirlerken davacı ile sigortalısı arasındaki ilişkiye değil ; davacı —— sigortalısı dava dışı kişi ile zarara neden olduğu öne sürülen kişi arasındaki hukuki ilişkiye bakılması gerekmektedir. Somut olayda zarar gören sigortalı çiftçinin —— gerçek kişi olduğu görülmektedir. Meydana gelen zararın ise davalının— sigortalısı olan ———– plakalı aracın çarptığı —– ölmesi sonucu oluştuğunun iddia edilmesi karşısında davanın haksız fiil hükümlerine göre genel mahkemelerde görülüp çözülmesi gerekmektedir.
Yukarıda anılan yasal düzenlemeler ve yapılan açıklamalara göre uyuşmazlığın TTK’nin 4.maddesine göre mutlak ve ticari dava kapsamında kalmadığı, genel hükümlerden kaynaklandığı anlaşıldığından işbu davada görevli mahkemenin 6100 sayılı HMK’nın 1, 2. maddeleri gereğince genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır. Binaenaleyh, 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c maddesi uyarınca mahkememizin görevli olmaması nedeniyle; davanın, 6100 sayılı HMK’nın 115/1-2 maddesi uyarınca dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-) Davanın, 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c maddesi uyarınca mahkememizin görevli olmaması nedeniyle; 6100 sayılı HMK’nın 115/1-2 maddesi uyarınca DAVA ŞARTI YOKLUĞUNDAN USULDEN REDDİNE,
2-)6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 1, 2. maddeleri uyarınca görevli mahkemenin ——–ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ OLDUĞUNUN TESPİTİNE,
3-)6100 Sayılı HMK’nın 20/1 maddesi uyarınca taraflardan birininin, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde mahkememize başvurarak talepte bulunması halinde dava dosyasının GÖREVLİ ———ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE
4-)Yargılama giderlerinin 6100 Sayılı HMK’nın 331/2 maddesi uyarınca görevli ve yetkili mahkemece değerlendirilmesine, görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmezse talep halinde mahkememizce bu durumun tespiti ile dosya üzerinden davacının yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilmesine,
5-)6100 Sayılı HMK’nın 20/1 maddesi uyarınca taraflardan birinin, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmemesi halinde mahkememiz tarafından resen davanın açılmamış sayılmasına karar verilerek 6100 Sayılı HMK’nın 331/3 maddesi uyarınca yargılama giderlerinin davacıya yükletilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yokluğunda 6100 sayılı HMK.’nın 341/2. maddesi gereğince karar tarihi itibariyle kararın, davanın değeri yönünden ———- İstinaf kanun yoluna başvuru sınırının altında kaldığı anlaşılmakla, KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/04/2021