Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/840 E. 2023/731 K. 31.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/840 Esas
KARAR NO: 2023/731
DAVA: Tazminat (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 29/11/2019
KARAR TARİHİ: 31/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı arasında 30/01/2019 tarihinde işletme hakkı kısmi devir sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmenin yürürlük tarihi 01/02/2019 olarak kararlaştırıldığını, süresinin 1 yıl olduğunu, sözleşme uyarınca müvekkilinin davalıya aylık KDV dahil olmak üzere 7.752,60 TL bedel ödeyeceğini ve buna karşılık ——– Belediyesi nikah salonunun fotoğraf ve video çekim hizmetlerini münhasıran yerine getireceğini, sözleşmeye göre nikah salonunda fotoğraf ve video kamera çekim hakkının yalnızca ve münhasıran müvekkile ait olacağını, bununla birlikte herhangi bir karışıklığa mahal vermemek ve salonun kiracıları ile problem yaşamamak adına davalı taraf salon kiralayanlara bu hususu hassaten hatırlatılacak ve kiracılarla yapılacak sözleşmelere de “kamera ve fotoğraf hizmetlerinin salon kirasına dahil olmadığı” ibaresini ekleneceğini, müvekkilinin bu sözleşmeye istinaden davalı firmanın tahsis ettiği yerde faaliyetine başladığını, ancak davalı bu sözleşmeyi 06/09/2019 tarihli fesih bildirimi ile 10/09/2019 tarihinden itibaren feshettiğini müvekkiline bildirdiğini, davalının bu fesih işlemine hiçbir gerekçe sunmadığını, davalı firmanın bu fesih bildirimi ile birlikte müvekkillin faaliyetine son verdiğini ve sözleşme konusu yerde çalışmasızn yasakladığını, müvekkilinin bu iş için çeşitli yatırımlar yaptığını, ancak bu masrafların tamamının müvekkilinin üzerinde kaldığını beyan ederek, fazlaya ilişkin tüm dava ve şikayet hakları saklı kalmak kaydı ile sözleşmenin davalı tarafından erken ve haksız feshi sebebi ile müvekilin sözleşmeye güvenerek yapmış olduğu, işçi istihdamı, ekipman tahsisi, dekoratif işlemler de dahil olmak üzere sair tüm gider ve masrafları sebebi ile uğramış olduğu zararlar, sözlemenin erken ve haksız feshi sebebi ile mahrum kaldığı kar, sözleşmenin erken ve haksız fesih sebebi ile uğramış olduğu dolaylı zararlar için 220.000,00 TL sözleşmenin haksız feshi sebebi ile uğramış olduğu prestij kaybı ve manevi zararların tazmini için 30.000,00 TL olmak üzere toplamda 250.000,00 TL’nin akdin haksız feshi tarihinden itibaren işlemiş ve işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilinğ, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Talep ve davanın zaman aşımına uğradığını, davanın bu sebeple reddi gerektiğini, davacı ile Müvekkili arasında ——— Belediyesi Nikah salonunda kıyılan nikahlardaki nikah fotoğraf ve videoların çekilmesi hizmetlerinin ücret mukabili münhasıran yerine getirilmesi konusunda sözleşme yapıledığını, bir önceki yıl da yine aynı şirket işletmeci olduğunu, davacı ihale ile Sözleşme yapmaya hak kazandığını, 20.1.2019 başlangıç tarihli sözleşmeye göre davacı nikah foto ve videolarını çekecek ve salonun kullanımı karşılığında da davalı müvekkiline aylık 7.752,60 TL kira ödeyeceğini, sözleşmeyi müteakip davacı işe başladığını, ancak davacının fahiş ücretler talep ettiğini, müşterilerle iletişimde olumsuzluklar yaşandığını, sık sık şikayetler oluştuğunu, bunun üzerine davacı ikaz edilmişse de durumda farklılık olmadığını, bunun üzerine davacı ile yapılan sözleşmenin 10.9.2019 tarihi itibariyle fesh edildiğini, bundan dolayı müvekkilinin de zararları oluştuğunu, salona yaptığı yatırım bedelleri davacı sektörde uzun yıllar hizmet vermekteyse de, bu iş için özel ekipman alamayacağını, özel yatırım da yapamayacağını, bu hususu kabul etmediklerini beyan ederek davanın reddine, yargılama masrafı ve vekalet ücretinin de karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.

Deliller:Tarafların ticaret sicil sorguları dosya arasına alınmıştır.——– Vergi Dairesine yazılan müzekkere cevabı dosya arasına alınmıştır.——– Belediyesi’ne yazılan müzekkere cevabı dosya arasına alınmıştır.Fotoğrafçı bilirkişi, sözleşme yorum ve denetim uzmanı ile bir mali müşavir bilirkişi heyeti kök ve ek raporları dosyaya sunulmuştur.

Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe:Dava, taraflar arasında akdedilen sözleşme uyarınca, tarafların sözleşme ile üstlendikleri edimlerini eksiksiz olarak yerine getirip getirmedikleri, sözleşmenin haksız fesihle feshedilip edilmediği, şayet haklı fesih söz konusu ise davacının herhangi bir zararı/mahrum kalınan karı olup olmadığına dair 220.000,00 TL maddi tazminat davası ile aynı sebeplere dayalı 30.000,00 TL manevi tazminat davası davasıdır.Mahkememizce dava dilekçesi, cevap dilekçesi, taraflarca dosyaya sunulan deliller ve tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirilmiştir. Dosyada, davalı vekilinin zaman aşımı itirazı ön inceleme duruşmasında değerlendirilmiş, davanın süresinde açıldığı kabulüyle yargılamaya devam olunmuştur.Dosyada, davanın mahiyeti, miktarı, HMK 202 ve devamı maddelerinin kapsamı, davacı tarafın açıkça muvafakatinin bulunmaması bir bütün olarak gözetilerek tanık dinlenmesine yer olmadığına karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.Dosya, fotoğrafçı bilirkişi, sözleşme yorum ve denetim uzmanı ile bir mali müşavir bilirkişi heyetine tevdi edilmiş; 24.01.2022 tarihli rapora göre, dosyadaki bilgi, belge, taraflar arasında akdedilen sözleşme ışığında, tarafların ticari defter ve kayıtlarının incelenemediği, tarafların BA-BS formlarının birbiri ile uyumlu olduğu, fesih gerekçesi olarak ileri sürülen soruşturmanın nikah merasimlerine engel oluşturmadığı, taraflar arasındaki sözleşmenin, tek taraflı fesih sebeplerini düzenleyen 8.maddesinde sayılan hallerden birinin olayda mevcut olmadığı, davalının sözleşmeyi feshinin, haklı nedenle fesih olarak değerlendirilmediği, fesih tarihinden sonra dava konusu nikah salonunda, fesih tarihi olan 10.09.2019 ve sözleşmenin biteceği 31.10.2020 tarihleri arasında 5 aylık sürede hafta içi 166 nikah akdinin yapıldığı, hafta sonu ise 240 nikah akdinin yapıldığı, davacının sözleşmesinin fesih tarihinden itibaren yapılan incelemede de kış aylarına denk gelen nikah sayılarının işveren olarak ——– şirketinin asıl işletmeci olduğu ve davacının işletme hakkı devir sözleşmesi ile işletmeyi aldığı, bunun bir ihale olmadığı, ayrıca davacının dosyaya sunduğu beyanlarında da dava konusu nikah salonunu bu şartla kiraladığını kabul ettiği, aynı zamanda pandemi dolayısı ile nikahlarda yoğunluk olmadığı ve de yapılan piyasa incelemelerinde düğün salonu, restoran gibi yerlerde çok sayıda erteleme olduğu sonuç ve kanaatine varıldığı, yapılan hesaplamaya göre davacının maliyet zararının 102.600,00 TL olduğu, çalışmadığı dönemdeki ödeyeceği masraf olarak düşülecek kira gider bedeli olan 36.178,80 TL’nin çıkarılmasıyla ortalama zararının 66.421,00 TL olduğu rapor edilmiş olup, rapora itirazların değerlendirilmesi amacıyla aynı bilirkişi heyetinden ek rapor alınmış, itirazlar irdelenerek sunulan ek rapora göre, tarafların ticari defter ve kayıtlarının incelendiği, kayıtların usulüne uygun tutulduğu ve lehlerine delil teşkil ettiği, tarafların BA-BS formlarının birbiri ile uyumlu olduğu, bilirkişi heyetinin ek rapordaki görüş ve kanaatinin kök rapordaki ile aynı olduğu görülmüştür. Dosyanın kapsamı, sunulan kök ve ek raporlar, raporlara karşı beyan dilekçelerinin içerikleri bir bütün olarak gözetildiğinde, dosyanın aydınlatılabilmesi amacıyla yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınmasına karar verilerek dosya, fotoğrafçı bilirkişi, sözleşme yorum ve denetim uzmanı ile bir mali müşavir bilirkişi heyetine tevdi edilmiş; 05.02.2023 tarihli ikinci rapora göre, fesih ihtarnamesinde ——- Kurulu tarafından yürütülen soruşturmanın selameti açısından sözleşmenin fesh edildiği belirtilmişse de, bu hususun davalı açısından sözleşmeyi çekilmez hale getirdiğine dair bir belge ve bilgiye rastlanılmadığı, ayrıca taraflar arasındaki sözleşmede haklı sebeple halleri sayılmakla birlikte, ihtarnamede bu fesih hallerine atıf yapılmadığı, yine ihtarname kapsamında davalıya bir bildirim süresi tayin edilmediği, mevcut belgeler ışığında, davalı kiralayanın sözleşmeyi haksız olarak fesh ettiği, fiili zarar bakımından, davacının talep ettiği, işçi istihdamı, ekipman tahsisi, dekoratif işlemler ile ilgili zararların fiili zarar kapsamında olduğu, bununla beraber dosya içinde bu zarar kalemleri ile ilgili bilgi ve belgeye rastlanılmadığından, fiili zararın tespit edilemediği, yoksun kalınan kar bakımından, 32.833,50 TL’ lik yoksun kalınan karının olduğu rapor edilmiş olup, rapora itirazların değerlendirilmesi amacıyla aynı bilirkişi heyetinden ek rapor alınmış, itirazlar irdelenerek sunulan ek rapora göre, bilirkişi heyetinin ek rapordaki görüş ve kanaatinin kök rapordaki ile aynı olduğu görülmüş, tahmini kazanç hesabının 234.525,00 TL olabileceği rapor edilmiştir.Mahkememizce aldırılan ilk bilirkişi kök ve ek raporlarının hesap hususları dışında kalan konularda ve yine ikinci bilirkişi kök ve ek raporlarının hesap ve diğer yönleriyle hükme esas alınmaya uygun, gerekçeli ve denetlenebilir bulunduğu, davalının sözleşmeyi haksız feshine bağlı olarak, davacının tazminat alacağının gündeme geldiği ve bundan sorumlu tutulması gerektiği kanaatinin mahkememizde hasıl olduğu, ikinci bilirkişi kök raporunda somut delillere göre yapılan hesaplama neticesinde belirlenen 32.833,50 TL’ lik yoksun kalınan kar yönünden davacının alacağı oluştuğu, taraflar arasındaki işin ticari iş olması sebebiyle 3095 sayılı kanun uyarınca avans faizinin talep edilebileceği, yine haksız fesih tarihi olan 10.09.2019 tarihinden faizin işleyeceği, ve sonuç olarak davacının maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile, toplamda 32.833,50 TL’nin 10.09.2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar vermek gerekmiştir.Davacının ayrıca manevi tazminat talebi de mevcuttur.Manevi tazminat konusunda belirtmek gerekir ki; Anayasanın güvence altına aldığı hak arama özgürlüğünün yanında, yine Anayasanın “Temel Haklar ve Hürriyetlerin niteliği” başlığını taşıyan 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu belirtildikten başka, 17. maddesinde de, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25.maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmıştır.Manevi tazminat sade bir ifade ile, zarar görenin kişilik değerlerinde iradesi dışında meydana gelen eksilmenin (manevi zararın) giderilmesi, tazmin ve telafi edilmesidir. Manevi tazminatta zarar, kişinin iç huzuru ve manevi bütünlüğüne yapılan saldırının mecazi ifadesidir Manevi tazminata hükmedilirken uygulamaya 22/06/1966 gün ——— sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararındaki ilkeler ışık tutmaktadır. Manevi tazminat uygulamadaki yerleşen ilkeler ve tarafların sosyal ve ekonomik durumları da gözetilerek, hakimin takdirinde bir husustur. Mahkemeler kanunen kendilerine tanınan takdir haklarını dikkatlı kullanmalıdırlar. Takdir yetkisi, kanun koyucunun bilerek ve isteyerek, yani bilinçli olarak bıraktığı kural-içi boşlukların; hukuk kurallarını uygulamakla yükümlü olanlarca, olaylardaki özelliklerle toplumdaki ahlâkî düşünceler, hukukun birliği, takdir yetkisini tanıyan kuralın amacı, sosyal adalet gibi hususlar göz önünde tutularak ferdîleştirilip doldurulması yetkisidir. Hukukî niteliği bakımından, MK. m. 4’de tanınmış olan bu yetki, kural-içi boşluğu doldurup doldurmamak bakımından yargıca bir « s e r b e s t i » vermemiş; tersine, bir ödev yüklemiştir. Gerçekten, MK. m. 4’e göre, «hâkim … hükmeder». Bu ibareden ödev niteliği kolaylıkla anlaşılmaktadır. Şu halde, hakim, takdirle ilgili şartların gerçekleşmesi halinde, takdir yetkisini kullanmakla yükümlüdür. Aksi takdirde, hakkın dağıtımından kaçınmış olur.Mahkememiz anılan hususların da farkında olarak, dosyaya dönüldüğünde, Manevi tazminatın amaçlarından biri caydırıcılık olmakla beraber diğeri manevi tatmin duygusudur. Manevi tazminat miktarı amacından çıkacak şekilde, tarafın maddi olarak çöküşüne neden olacak miktarda da olmamalıdır. Davacı tarafın sebepsiz olarak zenginleşmesine neden olmayacak, zarara uğrayanda manevi huzur doğuracak ve hükmedilecek tazminat miktarının cezalandırmaya veya malvarlığına ilişkin bir zararı gidermeye yönelik olmayacak şekilde olmasının Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında kabul edilmiş olduğu, tüm hususlar, yukarıdaki açıklamalar, 22/06/1966 gün ——— sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararındaki ilkeler göz önünde tutarak, davalının haksız nedenle sözleşmeyi feshetmiş olması, davacının buna bağlı olarak kar kaybının oluşması, tüm bunların ticari itibarı zedelemiş olması bir bütün olarak değerlendirilip hükümde gösterildiği şekilde davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının maddi tazminat davasının KISMEN KABULÜNE, toplam 32.833,50 TL’nin 10.09.2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Davacının manevi tazminat davasının KISMEN KABULÜNE, toplam 5.000,00 TL’nin 10.09.2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
3-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 2.584,41 TL harçtan peşin alınan 4.269,38 TL harcın mahsubu ile arta kalan 1.684,97 TL harcın dosyanın kesinleşmesinden sonra talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan 4.269,38 TL nispi harç gideri, 7.620,00 TL bilirkişi ücreti, 213,45 TL posta masrafı olmak üzere toplam 12.102,83 TL yargılama giderinin davanın kabul edilen kısmı dikkate alınarak 1.815,42 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca ——– bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davanın kabul edilen kısmı dikkate alınarak 198,00 TL’sinin davalıdan tahsili, 1.122,00 TL’sinin davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
6-Maddi tazminat davası yönünden davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 17.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Maddi tazminat davası yönünden davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 29.946,64 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
8-Manevi tazminat davası yönünden davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 5.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
9-Manevi tazminat davası yönünden davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan AAÜT 10 uyarınca 5.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
10-Davalı tarafından yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
11-Karar kesinleştiğinde varsa bakiye gider avansının yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde ——– Bölge Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.31/10/2023