Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/83 E. 2022/863 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/83 Esas
KARAR NO : 2022/863

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/06/2018
KARAR TARİHİ : 15/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ /
DAVA/TALEP ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalıyı tanımadığını, hukuki ve ekonomik bir irtibatının olmadığını, bonoyu düzenleyenin —- —–olduğunu, ——- düzenlendiğini, icra takibi yapıldığını, başka işlemlerinde de yapıldığını, ipoteğin fekki amacıyla ilgili şahıslar hakkında———– dosyada dava açtıklarını, dosyanın bu davayla birleştirilmesini,—- durdurulmasını, menfi tespit davasının kabulüne——- gerçek olmayan ——— dayalı olması sebebiyle, icra takibinin iptaline, dava değeri üzerinden %20’den az olmamak üzere davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP /TALEP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile müvekkilinin akraba olduğunu,—————– ——— ticari faaliyet göstermeyen —— bir firma olduğunu,——– adına kayıtlı —– banka hesabı bulunmadığını, bu amaçla şirketin —– tarihinde alınan——– müvekkilinin ikamet ettiği adresine nakledildiğini, şirket hissedarlarından———— tarihinde—– kararı alınarak veraset ilamındaki pay oranlarına göre, ——– hisse devirleri yapıldığını, şirket hissedarları —— sebebiyle intikal eden hisselerini devir etmek istemesi üzerine de, ——— alınan —– ile ….—– hissedar alındığını böylece, ——-vefat etmesinden sonra, şirketin hukuki devamlılığını sağlamak amacıyla tandık olmasından dolayı şirkete hissedar alındığını, hissedarların — tekrar toplanarak tasfiye kararı aldıklarını ve şirketin tasfiyesine gittiklerini, böylece ….—- şirket ortalığının —- sürmediğini, —– şirket ortakları —– mecburen tekrar toplanarak şirketin kapanışına karar verdiklerini ve kararı tescil ve ilan ederek şirketin kapanışını sağladıklarını, davacının, imza sahtecili iddiasının doğru olmadığını, ..— ——olarak faaliyet gösteren bir firmaya hissedar olduğunu bildiğini, dolandırılmasının söz konusu olmadığını, davacının—- tarihinde ——-taşınmazda bulunan—– taşınmazı satın aldığını, müvekkilinin bu amaçla da davacıya ödemeler yaptığını, davacının müvekkiline olan borçları için ———— taşınmaz üzerine ipotek konulması —– vekaletnamesini verdiğini, müvekkilinin vekaletnameyi aldıktan sonra taşınmazın bulunduğu yerde değer araştırması yaptığını, —– taşıdığını öğrendiğini, bunun üzerine müvekkilinin taşınmazın kendi borçlarını karşılamadığını anlayınca da bir süre bekleme kararı aldığını, davacının —- aldığı dairenin borçlarını ödemekte zorlanınca müvekkilinden para talep ettiğini, müvekkilinin de muhtelif defalar ödemeler yaptığını, bunun bir kısmının banka yoluyla ve senet karşılığı yapıldığını, müvekkilinin davacı tarafından dolandırıldığını, müvekkilinin ….—- muris —- yıllara dayanan bir alacağının mevcut olduğunu, —- bu borcuna karşılık olarak —— sayılı dosyasındaki ————-sözleşmesi ile müvekkili … lehine temlik verildiğini, müvekkilinin almış olduğu—- olduğu—– devir ve temlik ettiğini, bu sebeple müvekkilinin alacağını tahsil edemediğini, müvekkilinin alacağının tahsili için yasal yollara başvuracağını, ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını talep ettiklerini, davacı tarafından asılsız iddialarla işbu davanın ikame edildiğini, davacının, asılsız iddialarla müvekkillerini zarara uğrattığını,—- ipoteğin kaldırılmasını talep ettiklerini beyan etmiş, —–. hakkında açılan davanın reddine, ipotek bedelinin %20’si oranında teminat yatırıldığında ipotek üzerine ihtiyati tedbir konulmasına ilişkin karardan rücu edilmesini, ipotek bedelinin %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesini, dava masraf ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : —— ve — yevmiye numaralı azilnamesi, Dosya Kapsamındaki Bilgi Ve Belgeler.
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ :
Dava, 2004 Sayılı İİİK’nin 72/3 Maddesi Gereğince Açılmış Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan ) İstemine İlişkindir.
Dosya mahkememize ———Karar sayılı görevsizlik kararı sonucunda gelmiştir. Mahkememizce yargılamaya devam edilerek gerekli usulü işlemler yerine getirilmiş, tahkikat işlemleri ve incelemeleri yapılmış, deliller toplanıp incelenmiş ve karar duruşmasında taraf vekillerinin sözlü açıklamaları da dinlenip zapta geçilerek aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır.
Dosya arasında bulunun —- incelenmiş ve dava dosyası ile uyumlu olduğu görülmüştür. Yapılan incelemede — senetlerine özgü takip yoluyla ….—- borçlusu ….——- dayalı olarak icra takibi başlatıldığı ve takipten sonra İİK’nin 72/3 maddesi gereğince işbu dava açılmıştır.
2004 sayılı İİK’nin 72/3 maddesinde “İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir” hükmü bulunmaktadır.
Mahkememizce yargılama sırasında davanın menfi tespit davası olarak nitelendirileceği açık olduğundan harç eksikliği tespit edilerek vaki eksiklik tamamlatılmış ve yargılamaya devam edilmiştir.
Öncelikle davanın hukuki niteliğine ilişkin bir kısım açıklamalar yapılması uyuşmazlığın niteliğine göre neticenin anlaşılması açısından yararlı olacaktır.
Davacı tarafından varlığı inkâr edilen bir hukukî ilişkinin mevcut olmadığının tespiti için açılan davaya menfi (olumsuz) tespit davası denir ——–
Menfi tespit davası, 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun (İİK) 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında ya da icra takibinden sonra borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu dava maddi hukuk ve usul hukuku bakımından genel hükümlere dayalıdır ve normal bir hukuk davası olarak açılır. Eş söyleyişle kendisine karşı icra takibi yapılmış olan borçlu, ödeme emrine itiraz edilmemiş veya itiraz edilmiş olmakla birlikte yerinde görülmemiş olması sebebiyle icra takibi kesinleşse dahi maddi hukuk bakımından borçlu olmadığını ileri sürebilir —-
Menfi tespit davasında ispat yükü, kural olarak davalı alacaklıya düşer; fakat davacıya (borçluya) düştüğü hâller de vardır; davacı (borçlu), davalının (alacaklının) varlığını iddia ettiği hukukî ilişkiyi (meselâ borcu) sadece inkâr etmekle yetinmekte ise, yani bu hukukî ilişkinin (borcun) hiç doğmadığını ileri sürmekte ise ispat yükü davalıya düşer. Çünkü hukukî ilişkinin (borcun) varlığını iddia eden davalı olduğu için, ispat yükü davalı alacaklıya düşer (6100 sayılı HMK m. 190; 4721 sayılı TMK m.6). Fakat, alacaklının dayandığı senedin karşılıksız olduğunu ispat yükü, davacıya (borçluya) düşer. Bunun gibi, davacı (borçlu), davalının (alacaklının) iddia ettiği alacağın ödeme, ibra ve takas gibi bir nedenle son bulduğunu ileri sürerse, bu iddiayı ispat yükü de davacı borçluya düşer—- Diğer bir ifadeyle ispat yüküne ilişkin genel kural, menfi tespit davaları için de geçerli olup menfi tespit davalarında da tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir. Ancak kambiyo senetleri sebepten mücerret olduğundan borçlu olmadığının ispat yükümlülüğü davacı-borçlu tarafa aittir. Davacı taraf bononun teminat bonosu olduğunu yahut gerçek bir borcu yansıtmadığını 6100 Sayılı HMK’nin 200 ve 201. maddeleri gereği yazılı delil ile ispatlamalıdır. Zira karine olarak bir kambiyo senedinin mevcut bir borcun ifası veya itfası amacıyla verildiği kabul edilir. Kambiyo senetleri birer ödeme aracıdır. Borçlu, bononun örneğin teminat bonosu olduğu yönündeki iddiasını yazılı delil ile ispatlamalıdır. Bu konuda tanık dinletilmesi de mümkün değildir.—-
Yukarıda yapılan açıklamalar, toplanan deliller ve yapılan yargılamaya göre somut olaya bakıldığında; öncelikle—- icra takibine dayanak yapılan senedin TTK’nin 776. maddesi hükmünde öngörülen zorunlu unsurları içerdiğinden Bono niteliğinde kambiyo senedi olduğu anlaşılmıştır.
Dava ve takibe konu bono unsurları itibari ile geçerli bulunmaktadır. Sebepten bağımsız olarak soyut bir hukuki işlem şeklinde olan senetten dolayı borç altına giren kişilerin gerçekte borç ilişkisinin bulunmadığına yönelik iddialarını ispat etmesi gerekmektedir. Bu anlamda genel karine gereğince borç ikrarı anlamı taşıyan bonodan dolayı alacaklı hamilin alacağını ispat etmesi zorunluluğu bulunmamaktadır. Bonodaki imzanın keşideci vekilin eli ürünü olduğu anlaşıldığına göre davacı bu bononun bedelsiz olduğunu dava değeri de gözetildiğinde HMK’nin 200,201 maddeleri uyarınca aynı kuvvet ve mahiyetteki yazılı delillerle ispat etmelidir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve yapılan yargılamaya göre somut ola gelince; dava konusu bononun … adına dava dışı —–imzalanıp davalıya verildiği ortadadır. Öyleyse öncelikle—- davacı adına kambiyo senedi düzenleyip düzenleyemeyeceği tespit edilmelidir. Dosya kapsamında bulunan ve içeriği ve imzası inkar edilmeyen——— numaralı vekaletnameye göre davacı adına dava dışı — kambiyo senedi düzenleme yetkisinin bulunduğu açıktır. Davacı ….—- azletmiştir. Ancak vekaletname ile azilname tarihlerine bakıldığında bononun tanzim tarihi olan —– tarihi itibariyle vekilin senet düzenleme yetkisinin bulunduğu ve devam ettiği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla senedin TBK’nin 504/3 maddesi gereğince düzenlenmiş ve TTK’nin 776 vd maddelerine göre geçerli bir kambiyo senedi olduğuna şüphe yoktur. Davacı vekili tarafından dosyaya sunulan —- tanık olarak dinlenen davalı …’— beyanları ise doğrudan bonoya ilişkin olmadığı gibi —- bonoyu düzenlediğine ve sebebine yönelik açıklamalar olduğundan davacıya hukuki bir yararı görülmemiştir. Öte yandan eldeki somut olayda davacının iddiası esasen davalıya ve davacı ile davalı arasındaki temel ilişkiye yönelik olmayıp bonoyu düzenleyen vekil —– onların hısımlığına ve niyetlerine yöneliktir. Bu durumda TBK’nin 502 vd maddeleri gereğince vekil-vekil eden ilişkine yönelik hukuki çözümlerin aranması gerekirken bono alacaklısına karşı kambiyo hukukundan —-vakıalara dayalı iddialar öne sürülerek sonuç alınamayacağı ortadadır. Böylece davada ispat yükünün davacı üzerinde olduğu, ispat yükününü yer değiştirmediği anlaşılmış olup, davacının kambiyo senetlerinin sebepten soyutluğuna ve ödeme aracı oluşuna havi hukuki niteliğine göre savını yazılı delillerle ispat edemediği sonuç ve kanaati hasıl olmuştur. Davacı taraf dava dilekçesinde yemin deliline dayanmadığından işbu ispat vasıtası da hatırlatılamamıştır. Binaenaleyh; 4721 Sayılı TMK’nin 6. ve 6100 Sayılı HMK’nin 190, 200, 201, maddeleri gereğince ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
Davalı tarafın 2004 sayılı İİK’nin 72/IV maddesi gereğince tazminat talebinin ise; ihtiyati tedbir kararı verilip, tedbir uygulanmadığından reddine karar verilmesi gerekmiştir.
6100 Sayılı HMK’nin 332/1 maddesine göre, 323. maddesinde sayılan yargılama giderlerinden ise 326/1. maddesine göre tamamen davacı taraf sorumlu tutulmuş ve aynı yasanın 297/2 maddesi gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-)Davanın REDDİNE,
2-)Davalının, 2004 sayılı İİK’nin 72/IV maddesi gereğince tazminat talebinin REDDİNE,
3-)Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcının, başlangıçta peşin alınan 170,78 TL harç ve 4.270,00 TL tamamlama harcından mahsubuyla bakiye ——- kesinleştiğinde talebi halinde davacıya iadesine,
5-)Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan ——–. 13/1 maddesi uyarınca takdir ve hesap edilen ——– nispi vekalet ücretinin ve 8,50 TL vekalet harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-)6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine, ( Yazı İşleri Müdürü tarafından Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince resen işlem yapılmasına, )
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı ; 6100 sayılı HMK’nin 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.