Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/824 E. 2022/151 K. 16.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/824
KARAR NO : 2022/151
DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/11/2019
KARAR TARİHİ : 16/02/2022
Tarafları yukarıda belirtilen davanın Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı banka ile dava dışı —-, davalıların ise bu sözleşmeyi müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı, söz konusu sözleşme gereğince kullanılan kredinin ödenmemesi üzerine muaccel hale gelen borcun ödenmesi için —- yevmiye numaralı hesap kat ihtarnamesi keşide edilerek borçlulara tebliğ edildiği halde süresinde borcun ödenmemesi üzerine —- üzerinden genel haciz yoluyla takip başlatıldığı, itiraz üzerine zorunlu arabuluculuğa başvurulduğu ve—- dosya numarası üzerinden —-arabuluculuk numarası ile sürecin anlaşamama ile sonuçlandığı ve anlaşamama son tutanağı düzenlendiği; itirazın haksız olduğu ileri sürülerek itirazın iptaline, takibin devamına ve %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
Teselsül talebinde bulunulmamıştır.
Davacı vekili duruşmada da dilekçesini tekrar etmiştir.
Davalılar vekili duruşmada da tekrar ettiği cevap dilekçesinde takibin — tarihinde açılmış olması ve davanın —- tarihinde açılmış olması nedeniyle — yıllık hak düşürücü süre içinde açılmayan davanın öncelikle bu nedenle reddedilmesi gerektiği; esas bakımından ise davalı-asıl borçlu şirkete gönderilen tebligatın usulsüz olması nedeniyle kredi borçlusuna usulüne uygun yapılmış bir ihtar olmadığından kefil sıfatıyla davalılara gönderilen ihtarname ve tebligatların da usulsüz olduğu, asıl borçluya yapılacak geçerli bir ihtarın sonuçsuz kalması halinde kefillere başvurulabileceği, halbuki asıl borçlu yönünden geçerli bir ihtar olmadığı ve ayrıca —- sayılı dosyası üzerinden ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan takip nedeniyle mükerrer takip söz konusu olduğu ileri sürülerek davanın reddine ve %20′ den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesi talep edilmiştir.
İbraz edilen Hukuk Uyuşmazlıklarında Dava Şartı Arabuluculuk Son Tutanağına göre—tarihinde yapılan başvurunun taraflarla ilgili olduğu, tarafların toplantıya katıldığı ancak anlaşmanın mümkün olmadığı, —anlaşmama son tutanağının düzenlendiği, arabuluculuğa başvuruya ilişkin dava şartının yerine getirilmiş olduğu belirlenmiştir.
Celp edilip incelenen söz konusu — sayılı icra dosyasına göre taraflarla ilgili olduğu, davalılardan başka takip borçlularının da olduğu, —– tarihinde takibe konulduğu, takibin —-, müteselsil kefalet, ihtarname ve hesap özetine dayalı olduğu, her iki davalı yönünden de süresinde yapılan itirazla takibin durmuş olduğu, takibin tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla yapıldığı, derkenar yazısına göre de takip açılışı sırasında —-peşin harç yatırılmış olduğu belirlenmiştir.
Dava dilekçesine, celp edilip incelenen icra dosyasına, ön inceleme duruşmasında belirlenen ihtilaf noktalarına ve dosya kapsamına göre dava ticari kredi ilişkisine dayalı olarak yapılan takibe itirazın iptaline ve buna bağlı olarak talep edilen icra tazminatına yöneliktir.
Ön inceleme duruşmasında itirazın iptali davasının tabi olduğu — yıllık hak düşürücü sürenin başlangıcına salt öğrenmenin yeterli olmaması, bu konuda tebligatın gerekli olması ve ayrıca davalı tarafın ileri sürdüğü öğrenme tarihine göre de — yıl dolmadan zorunlu arabuluculuğa başvurulmuş olması nedenleriyle hak düşürücü süre itirazı yerinde görülmediğinden bu itirazın reddine karar verilerek ön inceleme duruşması tamamlanıp tahkikata geçilmiştir.
Deliller toplanarak taraflar arasındaki—- davanın niteliği gözetilerek banka kayıtları ile davacı defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilerek bir bankacılık konusunda uzman bilirkişiden rapor temini yoluna gidilmiştir.
— ve davaya konu borcun ödenmesi için davalılara gönderilen ihtarın — tarihinde tebliğ edildiği ve ihtar ile birlikte — gün süre tanınmış olduğu ve temerrüdün — tarihi itibariyle oluştuğu anlaşılmıştır.
Bilirkişi tarafından yukarıda açıklanan şekilde dosya kapsamına uygun olarak ve davanın esasının aydınlatılması yönünden Mahkememizce de yeterli görülen — tarihli raporda asıl borçlu —-dayalı olarak kredi kullandırıldığı, davalıların bu sözleşmenin kefili olarak ve kanuna uygun bir şekilde imzalamış oldukları, kefalet limitinin de — olduğu, —maddesine göre ilk ikametgaha yapılan tebligatın geçerliliğinin ön görülmüş olduğu, kredi borcunun ödenmemesi üzerine — tarihinde kat ihtaratının keşide edildiği, tebliğ tarihine ve tanınan süreye nazaran temerrüdün— tarihinde oluştuğu, davalıların kefalet nedeniyle sorumlu oldukları, takip tarihi itibariyle, takip tarihi itibari ile davacı bankanın davalılardan —–alacağı olduğu hesaplanarak değerlendirilmek suretiyle ulaşılan kanaat açıklanmıştır.
Raporun tebliğine rağmen davacı vekili tarafından rapora karşı herhangi bir beyanda bulunulmamış olup duruşmadaki beyanda ise raporda aleyhe olan hususların kabul edilmediği ifade edilmiştir.
Davalılar vekili tarafından rapora karşı süresinde itiraz dilekçesi sunulmuş olup hak düşürücü süre itirazı tekrar edilerek cevap dilekçesinde ileri sürülen savunmalar doğrultusunda rapora itirazlar yöneltilmiş olup hak düşürücü süre itirazı ön inceleme duruşmasında karara bağlanmış olduğundan ve ara karardan dönülmeyi gerektirir bir durum söz konusu olmadığından sonuçta rapora karşı ileri sürülen bütün itirazlar yönünden ek rapor alınmayı ve tahkikatı gerektirir bir husus söz konusu olmamıştır.
İlgili yasal düzenlemeler:
”6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu:
…TİCARİ DEFTERLERİN İBRAZI VE DELİL OLMASI
Madde 222 – (1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi—- yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz.—- Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
—Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
— Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.
2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu:
A İTİRAZIN İPTALİ :
Madde 67 —–Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
— Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın —- yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
—–
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.
—- Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunun madde 18/A düzenlemesinde yargılama gideri yönünden yer alan ilgili fıkralar:
Dava şartı olarak arabuluculuk
Madde 18/A—-
(1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.

(11) Taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan taraf, son tutanakta belirtilir ve bu taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulur. Ayrıca bu taraf lehine vekâlet ücretine hükmedilmez. Her iki tarafın da ilk toplantıya katılmaması sebebiyle sona eren arabuluculuk faaliyeti üzerine açılacak davalarda tarafların yaptıkları yargılama giderleri kendi üzerlerinde bırakılır.
(12) Tarafların arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaları hâlinde, arabuluculuk ücreti, Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesinin eki Arabuluculuk Ücret Tarifesinin İkinci Kısmına göre aksi kararlaştırılmadıkça taraflarca eşit şekilde karşılanır. Bu durumda ücret, Tarifenin Birinci Kısmında belirlenen iki saatlik ücret tutarından az olamaz.
(13) Arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması veya iki saatten az süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâllerinde, iki saatlik ücret tutarı—- sonunda tarafların anlaşamamaları hâlinde ise iki saati aşan kısma ilişkin ücret aksi kararlaştırılmadıkça taraflarca eşit şekilde uyuşmazlığın konusu dikkate alınarak —- ödenen ve taraflarca karşılanan arabuluculuk ücreti, yargılama giderlerinden sayılır.
(14) Bu madde uyarınca arabuluculuk bürosu tarafından yapılması gereken zaruri giderler; arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde anlaşma uyarınca taraflarca ödenmek, anlaşmaya varılamaması hâlinde ise ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere —-bütçesinden karşılanır.
…”
şeklinde olup yukarıya aynen aktarılmıştır.
Sonuç olarak celp edilip incelenen icra dosyası, kredi sözleşmesi, kefalet sözleşmesi ve limiti, kat ihtarı, buna ilişkin ihtarnamenin içeriği ve tebliğ tarihi, adrese çıkarılan ihtarın ulaşmasının sözleşmeye göre yeterli olacağına ilişkin düzenleme; takibin tahsilde tekerrür olmama kaydına bağlı olması, cevap dilekçesinde belirtilen —- ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe ilişkin olması; dosya kapsamına uygun, denetime ve hükme esas alınmasına elverişli olup Mahkememizce de dosya kapsamına uygun ve yeterli görülen rapor; rapora itirazların yerinde görülmemesi, yukarıya aktarılan ilgili yasal düzenlemeler ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde davanın söz konusu rapor doğrultusunda kısmen sübuta erdiği kanaatine varılmıştır.
Davacı tarafın icra inkar tazminatı adı altında talep ettiği icra tazminatı yönünden yukarıya aynen alınan —–yerleşen yargısal uygulama, davanın niteliği, davalının takibe itirazının haksız çıkması, kabule konu asıl alacak yönünden alacağın davalı tarafça hesaplanabilir-bilinebilir olması nedeni ile likit ve belirli olması ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde davalı aleyhine icra tazminat şartlarının somut olayda gerçekleştiği anlaşıldığından kabule konu asıl alacak miktarı olan — üzerinden %20 oranında icra tazminatına da karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmış olup, söz konusu asıl alacak miktarının %20 oranına tekabül eden—- icra tazminatına da hükmolunmuş ise de kısmen red yönünden davacı-takip alacaklısının kötüniyeti sabit görülmediğinden davacı aleyhine icra tazminatına hükmolunmamıştır.
Harç yönünden kabule konu toplam dava değeri olan —matrah üzerinden işlem yapılmış ve avukatlık ücreti hesabı yönünden de harca esas alınan bu bedel gözetilmiş olup; davanın niteliğine karşılık gelen 492 Sayılı Harçlar Kanununun;
”…
İLAMSIZ TAKİPLERDE PEŞİN HARÇ:
Madde 29 – İlama dayanmıyan takip isteklerinden alacak miktarının binde beşi peşin alınır.
Peşin harçlar takip sonunda alınacak asıl harca mahsup olunur.
İlama dayanmıyan takiplerde alacaklı mahkemeye müracaata mecbur kalırsa, peşin alınan harç kendisine iade olunur. Veya alacaklının isteği üzerine mahkeme harçlarına mahsup edilir.
…”
şeklindeki ilgili maddesinde yer alan söz konusu düzenleme, derkenar yazısı ve icra dosyası kapsamına göre davacı tarafın takibi başlatırken —- peşin harç yatırmış olması, eldeki davanın söz konusu derkenara bağlı olarak açılmış olması karşısında söz konusu takip için yatırılan peşin harç miktarı da işleme tabi tutulmuştur.
Son olarak belirtmek gerekir ki yukarıda da açıklandığı üzere kabule konu toplam miktar — ve redde konu miktar ise — olup aşağıdaki hesaplamalar buna göre yapılmıştır.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın kısmen kabulü ile,
—Esas sayılı icra dosyası üzerinden yapılan takibin —- asıl alacak, —takip öncesi masraf kalemleri üzerinden ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren faiz yürütülmek suretiyle devamına; itirazların belirtilen çerçevede iptaline ve takibin belirlenen şekilde yürütülmesine,
2-%20 icra tazminatı —- davalılardan müştereken alınarak davacıya ödenmesine,
3-Fazlaya ilişkin talebin reddine,
4-Gerekçede açıklanan—– üzerinden hesaplanan — nispi karar harcından, Mahkeme veznesine yatan — toplamını oluşturan ‬—-davalılardan müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına,
5-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunun madde 18/A-(13) ve (14) düzenlemelerine ve Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesine bağlı olarak —– zaruri giderin davalılardan müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına,
6-Davacı tarafından İcra veznesine yatırılan söz konusu peşin harç da dahil olmak üzere Mahkeme veznesine yatırılan harçlarla birlikte toplam 15.816,74 TL harcın davalılardan müştereken alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından harç dışında yapılan toplam 1.298,80 TL yargılama giderinden kabul ve red oranına göre takdiren 1.296,00 TL’ nin davalılardan müştereken alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı tarafça yapılmış bir gider olmadığından bu konuda başkaca bir hüküm oluşturulmasına yer olmadığına,
9-Davacı vekili için kabule konu toplam değer üzerinden tarife gereğince hesap ve takdir edilen 63.170,00 TL nispi avukatlık ücretinin davalılardan müştereken alınarak davacıya verilmesine,
10-Davalılar vekili için gerekçede açıklanan redde konu değer üzerinden ve tarifenin —–nispi avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalılara müştereken verilmesine,
11-Artan avansın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
İlişkin olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı aleni olarak yapılan yargılama sonunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde ——- Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 16/02/2022