Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/790 E. 2022/55 K. 24.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/790 Esas
KARAR NO: 2022/55
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/11/2019
KARAR TARİHİ: 24/01/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA;Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı şirket arasındaki —-kaynaklanan ticari ilişki çerçevesinde faturalar düzenlendiği ve davalı şirkete teslim edildiği, bahsi geçen faturalara ilişkin anapara ve muacceliyet tarihinden takip tarihine kadar işlemiş faizin toplam borcu —– olduğu, davalı şirket tarafından faturalara itirazda bulunulmadığı ve müvekkiline hiçbir ödeme yapılmadığı, davalı şirketin müvekkili şirkete bahsi geçen faturalara ilişkin muaccel borçları yapılandırmak ve ödeme plânı belirlemek için teminat olmak üzere taşınmaz devrine ve —–imzalamayı teklif ettiği, davalı şirket bahsi geçen protokol ile kararlaştırılan ödeme plânına uymadığı, müvekkilinin tüm iyi niyetine rağmen muaccel borçları için hiçbir ödeme yapmadığı, işbu dava konusu faturaların ödenmediği sabit olmakla birlikte davalı yan bahsi geçen ve teminat olarak devredilen taşınmaz devrine ilişkin protokol ile de borcunu ikrar ettiği, davalı yanın haksız ve kötü niyetli olarak bahse konu icra takibine itiraz ettiği, —- tarihinde gerçekleşen —–davalı tarafın toplantıya katılmaması sonucunda anlaşamama olarak son bulduğu, —neticesinde oturmuş—— isimli şirketlerle organik bağın mahkemece tespiti ve tüzel kişilik perdesinin aralanmasını ve de bahsi geçen bu şirketlerin takibe dahil edilmesini istemek gerekliliği doğduğu ileri sürülerek tüm dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla borçlunun yapmış olduğu haksız ve hukuka aykırı itirazın iptali ve icra takibinin devamına karar verilmesi, ihtiyati haciz kararına hükmedilmesi, —-şirketlerle davalı şirket arasındaki organik bağın tespit edilmesi halinde işbu davaya —- dava konusu takipte borçlu olarak husumete dahil edilmesi, borçlunun takip dosyasında olan — faizi ile birlikte tahsili, borçlunun kötü niyeti sabit olduğundan takip konusu alacağın % 20’ sinden az olmamak kaydıyla icra inkâr tazminatına hükmedilmesi, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
CEVAP: Davalı davaya cevap vermemiş olup bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi sunmuştur. —– tarihli dilekçeye göre; Bilirkişinin, hazırlamış olduğu raporda Davacı tarafın ticari defterlerine ve cari ——-dayalı olarak bir sonuca vararak Davacı şirketin toplam alacak miktarının—- olduğunun belirtildiği, ancak —- Davalı aleyhine başlatılan icra takibine dayanak belgeler Davacı tarafından sunulan faturalar olup, söz konusu fatura bedelleri dışında —- Davalı adına bir borç tespit edilmesi ve bu yönde bir hesap yapılması işbu davanın konusunu oluşturmadığını, bununla birlikte —yapmış olduğu hesapta dava konusu faturaların bedelinin —- olduğunu ve bunun faturaların üzerindeki güncel —göre karşılığının — olduğu belirtmesine rağmen toplam borç tutarının —-olduğunu tespit ettiği, — vermiş olduğu karardan uzaklaşarak söz konusu dava kapsamında alınan Bilirkişi raporu ile yeni bir borç tespit edilmesi hukuka aykırı olup, bu durum söz konusu bilirkişi raporu hükme esas alınabilecek nitelikte olmadığını, icra takibinde borçlu olan davalı şirket ile dava dışı şirketler arasında organik bağı olduğu iddiası işbu davanın konusu değildir. bilirkişi raporunda bu hususun değerlendirilmesi ve sayın mahkemeniz tarafından bu hususta karar verilmesi açık bir şekilde hukuka aykırılık teşkil edeceğini, İtirazın iptali davalarında organik bağ iddiasında bulunulabilmesi için —olduğu iddia edilen şirkete karşı da icra takibi başlatılmalı ve bu şirket tarafından takibe itiraz edilmesi akabinde itirazın iptali davasında asıl borçlu şirket ile bu şirket arasında —- olduğu iddiasında bulunulmalı, Davalı sıfatını —- olduğu iddia edilen şirket haiz olmalı ve bu hususun ispatlanması gerektiğini, ancak mezkur davada herhangi bir taraf sıfatını haiz olmayan ——arasında —–olduğu iddiasında bulunulması ve bu hususun değerlendirilerek karar verilmesi hukukun hiçbir ilkesi ile bağdaşmayacağını, işbu davanın konusu olmamasına ve bu yönde bir tespit yapılması hukuka aykırılık teşkil etmesine karşın sayın bilirkişi tarafından organik bağın bulunduğu tespit edildiğini, ancak bu husus değerlendirildiğinde dahi söz konusu şirketler arasında organik bağ bulunmadığını ve diğer şirketlerin borçtan sorumlu tutulmalarının hukuken mümkün olmadığını, bu şirketler arasında organik bağ olduğunu ispat eder nitelikte yeterli sayıda delil bulunmadığını, —-bu tespiti yaparken, şirketler arasında organik bağ bulunduğunun tespit edilebilmesi için — belirtilen kriterlerin hiçbirini göz önünde bulundurulmamış ve tamamen ezbere ifadeler ile şirketler arasında—– bulunduğunu tespit ettiğini, tüm bu hususlar değerlendirildiğinde, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporundaki hesaplamaların hükme esas alınacak nitelikte olmadığı net bir şekilde ortada olduğunu, bu nedenlerle yasal dayanaktan yoksun ve haksız davanın reddnie, takibinde haksız ve kötü niyetli olan alacaklı hakkında takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkûm edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin Davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Dava dilekçesi ve ekleri,——- sayılı dosyası, bilirkişi raporu, Arabuluculuk Tutanağı, dosyadaki diğer bilgi ve belgeler.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasıdır.
Mahkememizce davanın dayanağı —– dosyası getirtilerek incelenmiştir. Yapılan incelemede davaya esas teşkil ettiği ve davanın tarafları ve konusuyla uyumlu olduğu davacının davalı borçlu aleyhine alacağı için ilamsız icra takibi başlattığı, ödeme emrinin borçlu davalıya tebliğinin üzerine davalının süresinde borca itiraz ettiği, itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
2004 Sayılı İİK.’nın 67.maddesi; — Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak,——- alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. —- Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın —- yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.—-Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır. —- Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” hükmüne amirdir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Bilirkişinin —– tarihli raporunda özetle; Dava konusu faturaların davalı ve davacının cari hesap kayıtlarında yer aldığı, davacının ticari defter kayıtlarının ve açılış kapanış tasdiklerinin zamanında yapıldığı, davalı firmanın envanter defterlerinin tarafıma sunulduğu, fakat diğer ticari defterlerinin tarafıma sunulmadığı, davacı—- —— ticari defter kayıtlarına göre, davalı şirketten alacak tutarının ayrı ayrı —- olduğu, fakat dava konusu faturaların —- olduğu, faturaların üzerindeki güncel — göre karşılığının — olduğu, bu durumda toplam alacak tutarının—– olduğu, davalı —- cari hesap ekstresi —– kayıtlarına göre, davacı şirkete borç tutarının— olduğu, Davacı —- davalı —-tarihinde borca istinaden protokol düzenlendiği, Davalı —-bilgilerinde, davacı—–bildirimde bulunduğu, davacı — beyan bilgilerinde davalı —- bildirimde bulunduğu, dolayısıyla davacı şirket tarafından düzenlenen faturalarla ilgili davalı ve davacı şirket arasında herhangi bir uyumsuzluğun bulunmadığı, davalı —- ortağının aynı olduğu, davalı—- faaliyet konularının aynı olduğu, davalı—–arasında—var olduğu, dolayısıyla —-borçlu olarak husumete dahil edilebileceği, davalı ——olduğuna ilişkin dava dosyasında herhangi bir somut bilgi ve belgenin bulunmadığı beyan ve rapor edilmiştir.
HMK’nın 22’inci maddesine göre;
“(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir.——- Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.(1)
(4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.”
Yapılan yargılamaya, toplanan delillere, alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında cari hesaptan ve faturadan kaynaklı ticari ilişki olduğu, davacının bu ilişkiden kaynaklı alacağın tahsili amacıyla davalı aleyhine takip başlattığı anlaşılmıştır. Her ne kadar davalı taraf davacıya borcunun bulunmadığını bildirerek takibe itiraz etmiş olsa da, HMK’nın 222’inci maddesi gereğince davalı taraf defterlerini ibrazdan kaçındığı sabit olmuş ve davacının usulüne uygun bir şekilde tuttuğu defterler, taraflar arasındaki — tarihli protokol, taraf şirketlerin —– tüm dosya kapsamı ile davacının alacağının varlığını ispat etmiş sayıldığı Mahkememizce kanaat getirilmiştir.
Tüm bu nedenlerle davacının incelenen kayıtlarında davalının davacıya —-tutarda borçlu bulunduğu ve davacının alacağının varlığını kısmen ispat ettiği anlaşılmıştır. Dosyaya mübrez işbu bilirkişi raporunun dosya kapsamı ile uyumlu, gerekçeli, denetime açık, hüküm kurmaya elverişli ve yerinde olduğu kabul ve takdir edilerek davacının davasının kısmen kabulü ile davalının —- dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptaline, icra takibinin asıl alacak —- takip tarihinden itibaren —– uyarınca ———- uyguladıkları —–ödeme günündeki —- — hesaplanmak suretiyle aynen devamına karar verilmiştir. Davacı alacaklı takip talebinde, faturalara ve cari hesap ekstresine ilişkin bakiye borç alacağına istinaden alacak talebinde bulunduğu, takip talebinin asıl alacak fatura tutarı —- olduğu ancak bilirkişinin cari hesap ekstresi ve tüm faturaları birlikte değerlendirip yaptığı tespitte davacının —–tutarında cari hesap ekstresinden kaynaklı asıl alacağının bulunduğu tespit edilmiş ve Mahkememizce bu tutar yerinde görülerek bu tutar yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak davacının davalıyı temerrüde düşürdüğüne ilişkin dosya içerisinde bilgi ve belge bulunmadığından davacının işlemiş faiz yönünden talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacının İcra İnkar Tazminatı İsteğine ilişkin yapılan değerlendirmede ise —- kararlılık kazanmış uygulamasına göre itirazın iptali davalarında İİK’nın 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak inkar tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmamaktadır. Bu yasal koşullar yanında takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması böylece borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç gerekse borçlu bakımından bu koşullar mevcut ise ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Olayımızda davalının borcunun cari hesap ve ticari defterlere göre açık ve net olarak belirli ve belirlenebilir olduğundan İcra İflas Kanununun 67/2.maddesi gereğince asıl alacak—- takip tarihi itibari ile karşılığı olan —- üzerinden hesap edilen —- icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin davalı—- dava dışı ——tespiti ve bu şirketlerin husumete dahil edilmelerine yönelik talebinde; davalı ile dava dışı şirketler arasında zorunlu dava arkadaşlığının bulunmaması, davacı vekilinin talebinin HMK’da bir karşılığının bulunmaması ve davanın itirazın iptali davası ve icra takibi ile sıkı sıkıya bağlı olması hususları ile birlikte değerlendirildiğinde davacı vekilinin bu yöndeki talebi konusunda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Davalı vekilinin İcra İflas Kanununun 67/2.maddesi gereğince kötü niyet tazminatı talebi ise, yargılama sonucunda davacının kısmen haksızlığına karar verilmiş olsa da, davalı vekili davaya cevap vermemiş olduğundan bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçesindeki bu talebi dikkate alınmamıştır.
Yine her ne kadar dava kısmen reddedilmiş olsa da, dava konusu uyuşmazlıkla ilgili olarak yapılan arabuluculuk görüşmelerine davalının katılmadığı, mazeret de göndermediği anlaşıldığından Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 25 ve 26/2. Maddeleri gözetilerek yargılama giderlerinini tamamından davalı taraf sorumlu tutulmuş, davalı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmemiş ve dava öncesi —- bütçesinden ödenen arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilerek 6100 Sayılı HMK’nin 297/2 maddesi gereğince aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-) Davanın KISMEN KABULÜNE,
Davalının —- sayılı takip dosyasına yaptığı İTİRAZIN KISMEN İPTALİNE, icra takibinin asıl alacak —– takip tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/A maddesi uyarınca—— aynı yabancı para türünden — yıl vadeli mevduata uyguladıkları —–uygulanmak ve fiili ödeme günündeki —-üzerinden hesaplanmak suretiyle aynen DEVAMINA,
Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-) Asıl alacak — takip tarihi itibari ile karşılığı olan — %20’si üzerinden hesap edilen —-icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-) Davacı vekilinin davalı —– tespiti ve bu şirketlerin husumete dahil edilmelerine yönelik talebinde; davalı ile dava dışı şirketler arasında zorunlu dava arkadaşlığının bulunmaması, davacı vekilinin talebinin HMK’da bir karşılığının bulunmaması ve davanın itirazın iptali davası ve icra takibi ile sıkı sıkıya bağlı olması hususları ile birlikte değerlendirildiğinde davacı vekilinin bu yöndeki talebi konusunda karar verilmesine yer olmadığına,
4-) Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken ——- karar ve ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
5-) Davacı tarafından yapılan 44,40 TL başvurma harcı, Mahkememiz dosyasına yatırılan 5.009,31 TL peşin harç ile icra dosyasına yatırılan 2.005,31 TL peşin harç, 73,10 TL tedbir harcı, 152,60 TL posta ücreti ve 800,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 8.084,72‬ TL yargılama giderinin Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 25 ve 26/2. Maddeleri gereğince davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-) Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca —- bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
7-) Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. Uyarınca 36.678,90 TL nispi vekalet ücretinın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
😎 Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 25 ve 26/2. Maddeleri gereğince davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
9-) 6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan avansının yatırana iadesine ve bu konuda Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinın Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince Yazı İşleri Müdürü tarafından resen işlem yapılmasına,
Dair, davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize verilecek dilekçe ile —–Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.24/01/2022