Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/785 E. 2022/297 K. 24.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/785 Esas
KARAR NO: 2022/297
DAVA: İtirazın İptali (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 25/11/2019
KARAR TARİHİ: 24/03/2022
BİRLEŞEN—–DOSYADA
BİRLEŞEN DAVA : İtirazın İptali (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
BİRLEŞEN DAVA TARİHİ: 14/01/2020
KARAR TARİHİ: 24/03/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/
DAVA/TALEP;
Asıl davada Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil —-borcunu karar altına aldığını, yine müvekkil —- — borcunu karar altına aldığını, davalı tarafın müvekkil — — olup , bu —– tüm görüşmelerine rağmen ödemediğini, bunun üzerine — dosyasından ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı tarafça söz konusu icra takibindeki asıl alacağa, faize ve borcun tüm fer’ilerine itiraz edildiğini, asıl alacağır likit olup davalının itirazının haksız olduğunu, davalı tarafın toplamda ———-aidatı asıl alacağına itiraz etmesinin haksız ve kötü niyetle yapıldığını, para borçları açısından borçlu temerrüdüne bağlanan sonuçlardan birisinin, temerrüt faizi ödeme yükümlülüğü olduğunu, müvekkil ——- alacağı için Arabuluculuğa başvurulduğunu ancak davalı ile anlaşma sağlanamadığını ileri sürerek davalı borçlunun,—— dosyasına vaki haksız ve dayanaksız itirazlarının iptaline, takibin devamına, haksız itiraz nedeniylte takip durmuş ve alacak likit bulunduğundan, davalı borçlunun da borcun tamamına, faize ve ferilerine itirazı suiniyetli, alacağın tahsilini geciktirmeye yönelik olduğunun kabulü ile davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekâletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı yanın müvekkil —- üyesi olduğunu, müvekkil —- aidat borcu yüklendiğini, söz konusu aidat borcunun diğer üyelerin büyük çoğunluğunca ödendiğini ancak davalı tarafından ödenmediğini, bunun üzerine —— dosyadan davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalı tarafından borcun kaynağı olarak —-gösterildiğini, — alacağı diye bir alacak olmadığını, —-ancak üye aidatı borcu olacağını,—- herhangi bir üye aidatı borcu olmadığı gerekçesiyle tüm borca ve faize itiraz edildiğini, —-üye aidatlarının kaynağının —- kararları olduğunu, davalı borçlunun, —üyelik aidatı alacağını sırf geç ödemek için kasıtlı ve kötü niyetli bir şekilde icra takip dosyasına konu olan alacağa itiraz ettiğini, dava şartı olan ——-da başvurulduğunu ancak davalı taraf ile anlaşma sağlanamadığını ileri sürerek davalı borçlunun, —- takip dosyasına vaki haksız ve dayanaksız itirazlarının iptaline, takibin devamına, haksız itiraz nedeniyle takip durmuş ve alacak likit bulunduğundan, davalı borçlunun da itirazı suiniyetli, alacağın tahsilini geciktirmeye yönelik olduğunun kabulü ile davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, dava masraf ve ücreti vekâletin de davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP /TALEP:
Asıl davada Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Öncelikle icra müdürlüğüne yaptığı itirazlarını yinelediğini,— tarihinde yapılan ——olmadığını, bu—- dava konusu —- üyelik adat bedeli vardır. —bedelin hayata geçmesinin mümkün olmadığını,—- gündemde olmamasına rağmen hukuksuz ve kanunsuz bir şekilde oylanan ve her ortaktan İnşaatın bitmesi için istenen —— ödeme konusunun yeniden görüşülerek karara bağlanması raporu verildiğini, bu güne kadar da herhangi bir şekilde toplantı yapılmadığını ve karara bağlanmadığını, öncelikle usul yönünden ve esas yönünden dava konusu olmadığından, ——tarafından bir karar oluşturulmadan afaki olarak istenen bedeller için yapılan icra takibi ve akabinde açılan iş bu davanın hukuken kanuna ve usule aykırı olduğundan davanm REDDİNE, yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
Birleşen davada davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın haksız ve yersiz yere mükerer talep peşinde olduğunu, —-genel kurul alacağı adı altında, bir alacak çeşidi olmadığını, sadece üyelikten doğan aidat borcu yükümlülüğünün olduğunu, —- açıklaması ile başlatılan takibine müvekkilin itiraz etmesinin usule ve yasaya uygun olduğunu, davacı — hiç bir genel kurulunda —- aidat ödenmesine ilişkin alınmış bir —— olmadığını, müvekkilin, davacı kooperatife aidat borcu olmadığı gibi alacağının olduğunu, müvekkilinin şirkette olana borç ile ——-alacağının takas ve mahsup edildiğini, müvekkilin sahibi ve yetkilisi bulunduğu, —– alacaklı olduğunu ileri sürerek davanın reddini, yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLER: —- —- Raporu, dosyadaki sair tüm bilgi ve belgeler.
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ: Asıl ve Birleşen Dava, ——Aidat Borcu nedeniyle başlatılan icra takibine vaki İtirazların İptali ve tazminat istemine ilişkindir
6100 Sayılı HMK’nın 316 ilâ 322 maddeleri gereğince Basit yargılama usulüne tabi işbu asıl davada mahkememizce dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak ön inceleme duruşması icra edilmiş, vaki davete rağmen tarafların sulh olmak istememeleri üzerine uyuşmazlık belirlenmiş ve tahkikata geçilerek tahkikat işlemleri yerine getirilmiş ve karar duruşmasına katılan taraf vekillerinin son sözleri de dinlenerek aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır.
Davaya konu —– sayılı dosyası getirtilerek, incelenmiştir. Yapılan incelemede icra dosyasının davanın tarafları ve konusu ile uyumlu olduğu görülmüştür. Dosyaya mübrez Arabuluculuk tutanağına göre de zorunlu arabuluculuk şartının yerine getirildiği ve anlaşmazlık üzerine işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
— sayılı dosyası mahkememiz dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiş ve dosya mahkememize gönderilmiştir. Mahkememizce birleşen dosya yönünden de aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır. Yargılama sırasında asıl ve birleşen dosya davalısı ——vefat ettiğinden davacı-birleşen dosya davacı vekili tarafından mirasçılık belgesi dosyaya ibraz edilerek davaya mirasçılar aleyhinde devam etmek istedikleri beyan edildiğinden ve anılan mirasçılar tarafından miras reddedilmediğinden yargılamaya devam edilerek davaya mirasçılar dahil edilmiş ve davetiye gönderilerek duruşmaya katılan davalının beyanları da alınmak suretiyle davalar sonuçlandırılmıştır. Burada davalının ölümü ile vekalet ilişkisinin son bulduğu ve davalı müteveffa vekili tarafından mirasçı davalıların temsil edilmediği ve işbu yeni davalıların kendilerini başka bir vekille temsil de ettirmedikleri ifade edilmelidir.
—– Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. —- Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın —- yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.—Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır. —- Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” hükmüne yer verilmiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalar, toplanan deliller ve yargılamaya göre öncelikle asıl davaya konu somut olaya bakıldığında; asıl dosyada —- dosyasından davalı- borçlu hakkında —— aidat borcuna ilişkin olarak genel takip yoluyla icra takibi başlatıldığı ,icra takibine yapılan itiraz üzerine icra takibinin durdurulduğu ve bir senelik hak düşürücü süre içinde işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır. Mahkememizce tarafların iddia ve savunmaları kapsamında sunulan deliller incelenip, gösterilen deliller toplanmış ve dosya bilirkişi raporu düzenlenmesi için konusunda uzmana bir bilirkişiye verilmiştir. Öncelikle bilirkişi —-tarafından davacı kooperatifin ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda hazırlanan raporda defterlerin usulüne uygun tutulduğu ve delil niteliğine haiz olduğu tespitine yer verilerek davalı —- borcu olduğuna ilişkin hesap ve görüş beyan edilmiştir. Bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilerek beyan ve itirazları incelenmiştir. Bu kapsamda bu sefer dosya —– konusunda nitelikli hesaplamalar uzmanı bir bilirkişiye verilmiştir. Bilirkişi —tarafından dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda hazırlanan işbu raporda ise özetle; —alınan aidat kararlarına dayalı olarak davacı —– alacağı bulunduğu yönünde görüş bildirilmiştir. Bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilerek beyan ve itirazları değerlendirilmiştir. Bu kapsamda özellikle birleşen dosya da dikkate alınarak ek rapor düzenlenmesi istenmiştir. Bilirkişi tarafından düzenlenip verilen — teslim tarihli ek rapora baktığımızda da davacı tarafından hesaplanan — faizin yasal dayanağının bulunmadığı, zira —— kararlarında faize ilişkin bir karar bulunmadığı ifade edilmiş ve önceki raporda olduğu gibi toplam —- borç teyit edilmiş, ve birleşen davaya esas takibin mükerrer nitelikte olduğu görüş ve değerlendirilmesine yer verilmiştir. Kuşkusuz işbu raporda taraf vekillerine tebliğ edilerek beyan ve itirazlar gözetilmiştir. Mahkememizce gerek ticari defterler üzerinde yapılan inceleme sonucunda düzenlenen ilk rapor gerekse dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda verilen bilirkişi kök ve ek raporunun denetimi yapılmış ve raporların dosya kapsamıyla genel olarak uyumlu olduğu görülmüştür. Yapılan hukuki değerlendirmede, mevcut tüm delillere göre alacağın kaynağının usul ve yasaya uygun olarak toplanan iki ayrı —– kararına dayandığı, kararların hukuken geçerli ve üyeleri bağlayıcı olduğu, müteveffa davalının —— konu aidat giderine ilişkin belirlenen miktarları ödemediği,—- tarihli——kararındaki aylık—- gecikme faizi alınması yönündeki karar ışığında davalının işlemiş faizden de sorumlu olduğu, faizin doğru hesaplandığı, alacağın varlığı ve miktarının birbirini teyit eden bilirkişi raporlarıyla da sabit olduğu ve böylece icra takibine vaki itiraz ve davadaki savunmalarının hukuken dinlenebilirliğinin bulunmadığı, toplanan delillere göre davanın açıkça vuzuha erdiği anlaşılmıştır. Binaenaleyh asıl davada davacının davasını, —- nazarında bilirkişi raporları ile genel kurul kararları ve icra takip dosyasına göre ispat ettiği sonuç ve kanaatiyle; dosyaya mübrez sözü geçen bilirkişi raporunun da gerekçeli, denetime açık, hüküm kurmaya elverişli ve yerinde olduğu kabul ve takdir edilmiş ve davanın niteliği gereği icra takibine ve taleple bağlılık ilkesi de gözetilerek davacının davasının kabulü ile, davalı-borçlunun —- dosyasına asıl alacak ve işlemiş faiz yönünden yapmış olduğu itirazının iptali ile, icra takibinin asıl alacağa — takip tarihinden itibaren yıllık —– oranında yasal faizi uygulanmak suretiyle aynen devamına karar verilmiştir.
Davacı tarafın İcra İnkar Tazminatı İsteğine ilişkin yapılan değerlendirmede ise Yargıtay’ın kararlılık kazanmış uygulamasına göre itirazın iptali davalarında İİK’nın 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak inkar tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada borçlunun itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmamaktadır. Bu yasal koşullar yanında takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması, başka bir ifadeyle borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç gerekse borçlu bakımından bu koşullar mevcut ise ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Somut olayda asıl dava yönünden alacağın gerçek miktarı belli olmasının yanında, davalı taraf da borcunun varlığı ve miktarını açık ve net olarak belirleyip tespit edebilir durumdadır. —– davalının itirazının haksızlığına karar verildiğinden ve davalı-borçlu yönünden alacak/borç muayyen olduğundan İcra İflas Kanunu’nun 67/2.maddesi gereğince koşulları oluşmakla asıl alacağın %20’si olan—– icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine hükmedilmiştir.
Birleşen davaya gelince davacının aynı genel kurul kararlarına ve aynı borcu ilişkin —- sayılı dosyasından genel haciz yoluyla takip yaptığı ve yapılan itiraz üzerine takibin durduğu ve yasal hak düşürücü süre içinde——dosyasından itirazın iptali davası açıldığı görülmüştür. Yapılan yargılama ve toplanan delillere göre her iki icra takibi de aynı alacağa ilişkin olup, ikinci takip acıkça mükerrer niteliktedir. Bilindiği üzere İtirazın iptali davası icra takibine sıkı sıkıya bağlı, itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir —- Bu cümleden olmak üzere usulüne uygun yapılmış bir takip bulunması itirazın iptali davasının görülmesi için dava şartıdır. Dava konusu takip mükerrer ilamsız takip olduğu için usulüne uygun bir takip olmadığından itirazın iptali davası için dava şartı gerçekleşmemiştir. İtirazı itirazın iptali davasının takibe bağlı karakteri gereğince işbu takibin mükerrer nitelikte olmasına göre geçerli bir icra takibi bulunmadığı düşüncesiyle birleşen davanın 2004 sayılı İİK’nın 50 ve 58 vd maddeleri gereğince ‘yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadığından’; 6100 sayılı HMK’nın 114/2 ve 115/1-2 maddesi uyarınca dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekmiştir. ( İİK.68/1,67)
6100 Sayılı HMK’nın 332/1 maddesine göre, 323. maddesinde sayılan yargılama giderlerinden, ASIL VE BİRLEŞEN dosya yönünden ayrı ayrı değerlendirme yapılarak asıl davada 326/1. maddesi gereğince yargılama giderlerinden davalılar müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmuştur. Birleşen dava yönünden ise yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmıştır. Ayrıca bu kapsamda her iki dava dosyası yönünden yukarıdaki şekilde Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2. Maddeleri gözetilerek dava öncesi —— bütçesinden arabulucuya ödenen arabuluculuk ücretinin asıl davada davalılardan ortaklaşa ve zincirleme birleşen davada ise davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilmek suretiyle; 6100 Sayılı HMK’nın 26, 297/2 maddeleri gereğince ayrı ayrı aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A-MAHKEMEMİZİN —– DOSYASINDA ;
1-)Davanın KABULÜNE,
2-)2004 sayılı İİK’nın 67/I maddesi gereğince davalı-borçlunun —– —- takip dosyasına asıl alacak ve işlemiş faiz yönünden yapmış olduğu itirazının İPTALİ ile, icra takibinin asıl alacağa —- takip tarihinden itibaren yıllık—— oranında yasal faizi uygulanmak suretiyle aynen DEVAMINA,
3-)Davacının, 2004 sayılı İİK’nın 67/II maddesi gereğince icra inkar tazminatı talebinin kabulüyle, asıl alacağın — %20’si olan —– icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 3.275,80 TL karar ve ilam harcına başlangıçta peşin alınan 579,18 TL harcın ve ilamsız icra takibinde yatırılan 239,78 TL harcın mahsubuyla bakiye 2.456,84 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına,
5-)Davacı tarafından yapılan 44,40 TL başvurma harcı 579,18 TL peşin harcı, 6,40 TL. vekalet harcı, 982,00 TL posta masrafı ve 1.050,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.661,98 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. maddeleri uyarınca AÜT uyarınca—- bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına,
7-)Davacı asıl davada kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/1 maddesi uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 7.034,15 TL nispi vekalet ücretinın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
8-)6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine; (Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince Yazı İşleri Müdürü tarafından resen işlem yapılmasına,)
B-MAHKEMEMİZDE BULUNAN —- BİRLEŞEN DOSYASI YÖNÜNDEN;
1-)Davanın, 2004 sayılı İİK’nın 50 ve 58 vd maddeleri gereğince ‘yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadığından’; 6100 sayılı HMK’nın 114/2 ve 115/1-2 maddesi uyarınca DAVA ŞARTI YOKLUĞUNDAN USULDEN REDDİNE,
2-)Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcının, başlangıçta peşin olarak alınan 282,79 TL harçtan mahsubuyla 202,09 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
4-Davalılar tarafından yapılmış yargılama gideri bulunmadığından işbu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca —-bütçesinden ödenen 1.320.00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
6-)6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine; (Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince Yazı İşleri Müdürü tarafından resen işlem yapılmasına,)
Dair, asıl ve birleşen dosya davacısı vekili ile asıl ve birleşen dosya davalısı —-yüzüne karşı, asıl ve birleşen dosya davalısı —- yokluğunda; 6100 sayılı HMK’nın 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle; istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle — Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 24/03/2022