Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/781 E. 2021/385 K. 10.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/781 Esas
KARAR NO: 2021/385
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 22/11/2019
KARAR TARİHİ: 10/06/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA/TALEP;Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili olan şirket nezdinde ——– bitiş tarihli —— —–bulunan —— ait olduğunu, ——— adresinde kain bulunan— alan ——- altında bulunan ve takip borçlusu şirketin sorumluluğundaki ——— —————— sızan suların ———– yayılması sonucunda, sigortalı olan dairede —– tarihinde hasar meydana geldiğini, olay sonrası, bağımsız ve alanında uzman eksper tarafından, meydana gelen hasarın niteliği ve miktarı yönünden mahallinde tespit ve İncelemeler yapılmış olduğunu, bu incelemelere göre, hasarın mahiyetine ilişkin olarak hazırlanmış olan ——- tarihli ——-ise yerinde yapılan ekspertiz çalışması sırasında; ——— — –altında kalan——— arasından sızan suların daireye yayılması ile hasar geliştiğinin anlaşıldığını, — nolu daire ———- bulunan ——- —– yaşanan açılma nedeniyle akan sulardan söz konusu hasarların meydana gelmiş olabileceği görüş ve kanaatine varıldığını, hasara sebep olan ——- adresinde faaliyet gösteren aynı isimli firma tarafından satış ve pazarlamasının yapıldığını, oluşan hasarların sebebi açıkça ortaya konduğunu, poliçe koşullan uyarınca tespit edilen gerekli muafiyet bedeli de tenzil edilmek suretiyle tespit edildiğini, bulunan toplam —— tutarındaki hasar tazminatından, müvekkili olan sigortacı şirketin, müşterek sigorta poliçesinde ——oranındaki katılım payına tekabül etmekte olan —- tutarındaki hasar tazminat bedeli, —tarihinde sigortalıya ödendiğini, davalının meydana gelmiş olan zararlardan sorumlu bulunduğunu, bu hususta davalıya yapılan müracaatlardan olumlu bir sonuç alınamadığını, müvekkili olan şirket tarafından, yukarıda belirtilen bu miktarın Ödenmesi için, —– nolu icra takip dosyası aracılığı ile bir ilamsız takip başlatıldığını davalı- borçlu şirketin takibe haksız şekilde itiraz etmesi üzerine takibin durmuş olduğunu belirterek yapılmış olan haksız itirazın İptali ile, takibin devamına ve davalı borçlu şirketin, haksız itirazı nedeniyle de İİK md. 67/f.2 hükmü gereğince, takip konusu alacağm %20sinden aşağı olmamak üzere tazminat ödemesine karar verilmesini, tüm yargılama giderleri ile ücreti vekaletin de davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP /TALEP:Davalı vekili tarafından vekaletname sunulmuş ve yasal süre içerisinde cevap dilekçesi verilmiştir . Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının hasarın meydana geldiği konutu sigortalayan kişiye ödeme yaparak sigortalının haklarına halef olduğunu ve bu şekilde huzurdaki davayı ikame ettiğini ve müvekkilinin sorumluluğunun kusur sorumluluğu olduğunu ileri sürdüğünü, davacı tarafın müvekkiline kusur sorumluluğu kapsamında davayı ikame etmiş ise de müvekkilinin kusuruna ilişkin herhangi bir belge ve delil bildiremediğini, davacının delilleri arasında kusuru ispatlayacak bir delil söz konusu olmadığını, müvekkilinin oluşan zarardan herhangi bir sorumluluğu söz konusu olmasa dahi tespit edilen zararın da kabulünün mümkün olmadığını, işbu davada zarara ilişkin tespit davacı tarafından görevlendirilen kişi veya kişilerce hazırlanan rapora dayanmakta olduğunu, bu raporun müvekkilinin yokluğunda tanzim edildiğini, bu nedenle hesaplanan hasar miktarının kabul edilebilir olmadığını, müvekkili olan şirketin ısı sistemleri alanında türkiyede öncü firmalardan olduğunu, bir çok büyük konut ve iş yeri projesinin ısı sistemlerinde malzeme tedarikçisi olarak tercih edildiğini, müvekkili tarafından piyasada kullanılmak üzere imal edilen ürünler en yüksek kalitede imal edilmekte olduğunu, bu nedenle tercih edildiklerini, üretilen ürünlerin imalattan sonra ———— sertifika testlerine tabi tutulmakta olduğunu, tüm ürünlerin ——– olduğunu, davaya konu hasarın meydana geldiği konutta meydana gelen sızıntı bakımından öncelikle konutta kullanılan ve müvekkili olan şirkete ait olduğu iddia edilen kalorifer panelinin müvekkiline ait olup olmadığının araştırılması gerektiğini, zira sorumluluğun bu derece geniş tutulması halinde müvekkilinin mağdur edileceğini, öte yandan müvekkili olan firma ısı sistemleri malzemeleri bakımından tedarikçi olduğunu, söz konusu malzemelerin montajını yapmadığını, oluşan hasara sebebiyet veren sızıntının, davacı tarafça da belirtildiği üzere bağlantı noktasında olduğunu, bu nedenle sızıntının müvekkiline ait olduğu iddia edilen ——- kendisinden değil bağlantısından kaynaklandığını, ayrıca davacı —— müvekkili şirket arasında herhangi bir sözleşme yahut güvence anlaşması bulunmadığını, müvekkilinin davacı yahut sigortalıya karşı sızıntının oluştuğu —— bağlantı noktasından sızıntı olmayacağı yönünde bir —— söz konusu olmadığını, huzurda ikame edilen davada tazmini talep edilen zarardan açıklanan nedenlerle müvekkilinin sorumlu olmadığını, sorumlu olduğu düşünülse dahi müvekkiline gerekli bildirimlerin, ayıp ihbarının süresinde yapılmadığını belirterek davanın reddine vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İHBAR OLUNUN /FERİ MUDAHİL VEKİLİ DİLEKÇESİNDE ÖZETLE: ——- dilekçesinde özetle; Mahkememiz esasında kayıtlı bulunan dava dosyasının davacısının tarafından davalı taraf aleyhine tazminat davası açılmış olduğunu, söz konusu dosyanın halen derdest bulunduğunu, müvekkili olan şirketin bağlantı bölümünde sızıntı olduğu iddia ——- ve davalı ————– satan şirket olduğunu, bu sebeple davanın sonucu müvekkili olan şirketi de etkileyeceğinden fer’i müdahale isteminde bulunmak gerektiğini, ———- müvekkili ——– sözleşmesinin bahsolunan hukuki ilişkiyi ortaya koyduğunu, söz konusu davadan, dolayısıyla müvekkili olan şirketin imal ettiği radyatörün ayıplı olduğu gerekçesi ile oluştuğu iddia edilen zarardan davalı —-müvekkili olan şirkete gönderilen —— Yevmiye Numaralı ihtarnamesi ile—— olunduğunu, daha öncesinde ne davacı ——— müvekkili olan şirkete bir ayıp ihbarında bulunmadığını, cevap dilekçesi incelendiğinde davalı——— herhangi bir ayıp ihbarında bulunulmadığının anlaşılacağını, bu hususun önemli olduğunu, zira müvekkili olan şirketin imal edip davalıya sattığı —— kaynaklı bir zararın meydana geldiği iddiası mevcut iken, zararı meydana getirdiği, ayıplı olduğu iddia edilen —-muayene etme imkanı ne üreticisi olan müvekkili olan şirkete ne de satıcısı olan davalıya tanınmadığını, davacı tarafça bu iddiayı ispat edecek mahkeme aracılığıyla yapılmış bir tespitin de söz konusu olmadığını, tamamen tek taraflı olarak hazırlandığını, bilimsel ve hüküm kurmaya elverişli olmayan tarafların denetiminin mümkün olmadığı sözde uzman raporuna dayanılarak davacı dava dışı —– ödeme yapıldığını, bu süreçlerin hiç bir bölümüne ne müvekkili olan şirketin ne de davalının dahil edilmediğini, müvekkili olan şirketin üretimini yaptığı —— ayıplı olduğu iddiasını bu sebepler ile kabul etmelerinin mümkün olmadığını, süresi içerisinde ihbarda bulunulmadığından ve süresi içerisinde dava açılmadığından davanın zaman aşımı nedeniyle reddini talep ettiklerini belirterek bağlantı bölümünde sızıntı olduğu iddia edilen ——– imal eden ve davalı —— söz konusu radyatörleri satan şirket olduğundan davanın sonucunun müvekkili olan şirketi de etkileyeceğinden işbu davaya fer’i müdahil olarak katılmayı talep etmiştir.
DELİLLER: —- dosyası —–, Bilirkişi Raporu, dosyadaki diğer bilgi ve belgeler.
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ:
Dava , 6102 sayılı TTK’nın 1472. maddesi uyarınca davacı —– sigortalısının haklarına halef olması sebebiyle açılmış İcra takibine itirazın iptali ve tazminat istemine ilişkindir.
Basit yargılama usulüne tabi işbu davada mahkememizce dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak ön inceleme duruşması icra edilmiş, uyuşmazlık belirlenmiş ve vaki davete karşın tarafların sulh olmak istememeleri üzerine tahkikata geçilerek tahkikat işlemleri yerine getirilmiş, deliller toplanmış, incelenip değerlendirilmiş ve karar duruşmasına katılan taraf vekillerinin son sözleri dinlenerek aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır.
Davaya konu —- esas sayılı dosyası getirtilerek, incelenmiştir. Yapılan incelemede icra dosyasının davanın tarafları ve konusu ile uyumlu olduğu görülmüştür. Dosyaya mübrez Arabuluculuk tutanağına göre de zorunlu arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği ve anlaşmazlık üzerine işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
2004 Sayılı İİK.’nın 67.maddesinde ——–Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. —– Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın —- ——- aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır. —-Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.———- Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” hükmü bulunmaktadır.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun “Halefiyet” başlıklı 1472. maddesinde ” (1) Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir. —- Sigortalı, birinci fıkraya göre sigortacıya geçen haklarını ihlal edici şekilde davranırsa, sigortacıya karşı sorumlu olur. Sigortacı zararı kısmen tazmin etmişse, sigortalı kalan kısımdan dolayı sorumlulara karşı sahip olduğu başvurma hakkını korur.” hükmü bulunmaktadır.
Yukarıda yapılan açıklamalar, toplanan deliller ve yapılan yargılamaya göre somut olayda; uyuşmazlığın davacı —- şirketinin dava dışı sigortalısı — aralarında düzenlenen—- bitiş tarihli — kapsamında — tarihinde sigortalıya ait dairede kurulu ———- sızan su nedeniyle dairede oluşan zararın sigontalıya ödenmesine müteakip ödenen tazminatın rücen tahsilini isteyip istemeyeceği notasında toplanmaktadır. Dosyaya ibra edilen hasar dosyasına göre yerinde ekspertiz çalışması yapıldığı ,ayrıntılı şekilde olayın raporlandığı ve hasarın sebep ve sonuçlarının açıkça gösterildiği ve zararın miktarının toplam — olarak ortaya konulduğu ve davacı —— şirketinin sigorta poliçesindeki katılım payı oranı olan —— kısmını ödediği anlaşılmaktadır. Davalı şirketin zarara neden olan —– — satış ve pazarlamasını yaptığı açık olmakla meydana gelen hasardan sorumlu olacağı kuşkusuzudur. Kaldı ki davalı tarafın isteği üzerine dava imalatçı firma——— ihbar edilmiş ve bu şirket davalı yanında davaya feri müdahale isteği kabul edilmiştir. Mahkememizce davalı şirket borca ve zarara itiraz etmiş olduğundan dosya rapor düzenlenmesi için makine mühendisi bir bilirkişiye verilmiştir. Makine Mühendisi —–tarafından hazırlanan rapora göre satıcı şirketin ürünlere beş yıl garanti verdiği, sızmanın bu süre içinde montaj hatası, kalitesizlik nedeniyle zamanla ortaya çıkabilecek bir olgu olduğu ve satıcı firmanın işbu ayıptan sorumlu olduğu yönünde tespit ve görüş bildirilmiştir. Bilirkişi raporu taraf vekillerine ve feri müdahil vekiline tebliğ edilmiş buna ilişkin beyan ve itirazlar da değerlendirilmiştir.—— zararın davalı satıcının sorumluğunda bulunan ————meydana geldiği ve illiyet bağının kurulduğu, zararın piyasa şartlarına ve günün ekonomik şartlarına göre göre kadri maruf olduğu, davalının gerçek zararı tazmin etmekle yükümlü olduğu sonuç ve kanaati hasıl olmuştur. Dosyaya mübrez bilirkişi raporunun da gerekçeli, denetime açık, ,hüküm kurmaya elverişli ve yerinde olduğu kabul ve takdir edilmiş ve davacı tarafça ödeme tarihinden itibaren faiz işletilmesi de yerinde bulunmuştur. Binaenaleyh davacı—— TTK-1472 , TMK-6 ve HMK- 190.maddeleri nazarında davada aktif dava ehliyetinin bulunduğu, davasını ispat ettiği ve davasında haklı olduğu sonuç ve kanaatiyle davanın kabulü ile davalı-borçlunun — takip dosyasına — asıl alacak, — işlemiş faiz olmak üzere toplam –yönünden yapmış olduğu itirazın İPTALİ ile icra takibinin, asıl alacağa ———– takip tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/A maddesi uyarınca —– aynı yabancı para türünden—-yıl vadeli mevduata uyguladıkları ——- uygulanmak ve fiili ödeme günündeki — üzerinden hesaplanmak suretiyle aynen devamına karar verilmiştir.
Davacı tarafın İcra İnkar Tazminatı İsteğine ilişkin yapılan değerlendirmede ise —- kararlılık kazanmış uygulamasına göre itirazın iptali davalarında İİK’nın 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak inkar tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada borçlunun itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmamaktadır. Bu yasal koşullar yanında takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması, başka bir ifadeyle borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç gerekse borçlu bakımından bu koşullar mevcut ise ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Bu açıklamalar ışığında somut olaya baktığımızda —— kapsamında hasar dosyası açılarak ekspertiz inceleme ve raporuna göre ödeme yapılmış ve işbu rapor dayanak yapılarak ve icra dosyasına örneği konularak takip icra edilmiştir. Ödeme emri ve bağlı belgeler hususunda öne sürülen itirazlar İcra Hukuk Mahkemesinde şikayet konusu olup işbu yargılamanın konusu değildir. Ekspertiz raporları ise yasal mevzuata bağlı olarak düzenlenmekte olup tek taraflı düzenletilmiş bir belge niteliğinde olduğu söylenemez. Öte yandan itiraz dilekçesi içeriğinde de miktara ve rapora yönelik bir itiraz olmayıp genel itiraz sebepleri öne sürüldüğü görülmektedir. Bilindiği üzere inkar tazminatı borcun tahsilini geciktirmeye getirilen yasal bir yaptırımdır. Tüm bu hususlar gözetildiğinde alacağın gerçek miktarı belli olmasının yanında, davalı taraf da borcunun varlığı ve miktarını takibe dayanak edilen ekspertiz raporu ve ödemeye ilişkin gönderilen iadeli taahhütlü ihtar karşısında açık ve net olarak tespit edebilir durumdadır. Bu nedenlerle davalının itirazının haksızlığına karar verildiğinden ve davalı-borçlu yönünden takibe konu alacak/borç likit ve muayyen olduğundan İcra İflas Kanunu’nun 67/2.maddesi gereğince koşulları oluşmakla asıl alacağın %20’si olan ——— icra inkar tazminatının da davalıdan alınarak davacıya verilmesine hükmedilmiştir.
6100 Sayılı HMK’nın 332/1 maddesine göre, 323. Maddesinde sayılan yargılama giderlerinden, 326/1. Maddesi gereğince tamamen davalı taraf sorumlu tutulmuştur. Ayrıca bu kapsamda Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2. Maddeleri gözetilerek dava öncesi —- bütçesinden ödenen arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilerek 6100 Sayılı HMK’nın 26, 297/2 maddeleri gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davanın KABULÜNE,
2-)2004 sayılı İİK’nın 67/I maddesi gereğince davalı-borçlunun — Esas sayılı takip dosyasına — asıl alacak, —işlemiş faiz olmak üzere toplam — yönünden yapmış olduğu itirazın İPTALİ ile icra takibinin, asıl alacağa —– takip tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/A maddesi uyarınca kamu bankalarının aynı yabancı para türünden —- yıl vadeli mevduata uyguladıkları en yüksek faiz uygulanmak ve fiili ödeme günündeki —üzerinden hesaplanmak suretiyle aynen DEVAMINA,
3-)Davacının, 2004 sayılı İİK’nın 67/II maddesi gereğince icra inkar tazminatı talebinin kabulüyle, 6098 sayılı TBK’nın 99.maddesine göre asıl alacak — dava tarihindeki — —– üzerinden karşılığı —— icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 482,96 TL karar ve ilam harcına, peşin alınan 88,17 TL harç ile icra dosyasında alınan 32,57 TL harcın mahsubuyla bakiye 362,22 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca ——–bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
6-)Davacı tarafından yapılan 44,40 TL başvurma harcı 88,17 TL peşin harç, 65,90 TL posta masrafı, 6,40 TL vekalet harcı ve 750,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 954,87 TL yargılama giderinın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-)Davacı kendisini bir vekile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/1 maddesi uyarınca 4.080,00 TL nispi/maktu vekalet ücretinın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-)6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan avansının yatırana iadesine ve bu konuda Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinın Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince Yazı İşleri Müdürü tarafından resen işlem yapılmasına,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, ihbar olunan/feri müdahil —– vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek dilekçeyle —- Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.10/06/2021