Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/775 E. 2021/883 K. 25.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/775 Esas
KARAR NO : 2021/883

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 22/11/2019
KARAR TARİHİ : 25/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ /
DAVA/TALEP ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, —– sayılı icra takip dosyasından dosya borçluları (dava dışı) —. ve şirketin tek ve yetkili ortağı—- adresine Tebligat Kanunu m.35 uyarınca tebliğ edildiğini;—- adına ise herhangi bir tebligat yapılmadığını ve takibin (dava dışı) —yönünden ihtiyati haciz aşamasında kaldığını, — (dava dışı) eşi — unvanlı şirketinin piyasaya yüklü miktarda borçlu olduğunu öğrendiğini, bu nedenle — boşandıklarını, —– davaya konu— şirketleri adına hacze gelindiğini, evde bulunan belgelerin alacaklı lehine değerlendirilerek istihkak iddiası kapsamında İİK m. 97 uyarınca haciz işlemi yapıldığını— geçtikten sonra reddedildiğini, 30.07.2019 tarihinde takibin devamına karar verildiğini, akabinde ikame edilen istihkak davasının —- tarihlerinde söz konusu konuttan taşınmak istemişse de, aciz uygulanan taşınmazdan nihayetinde 31.03.2019 tarihinde taşındığını ve mecuru — haczedilen — malikler evden taşındığı için 01.06.2019 tarihinden beri kiracı sıfatıyla ikamet etmekte olan müvekkiline ve ailesine ait eşyalara takip borçlularına —- tespit edilmediği halde hukuka tamamen aykırı olarak haciz uygulandığını, alacak—— —— başvuruda bulunulduğunu, anlaşma sağlanamadığını ileri sürerek her türlü tazminat ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; davanın kabulü ile müvekkilinin usule aykırı şekilde– müvekkilinin ve ailesinin — ilgili olarak bahsi geçen asıl dosya borcundan ve borçtan borçlu olmadığının tespitine, usulsüz ve kötü niyetli şekilde yapılan haciz ve usulsüz işlemler nedeniyle müvekkilinin haciz baskısı altında yaşamış olduğu maddi ve manevi zararın giderilebilmesi için %20’den az olmamak üzere İ.İ.K 72/5 uyarınca kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
CEVAP /TALEP :
Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; Davacının dosya borçlusu olmadığını ve — sıfatının haiz olduğunu, HMK.md.114’te sayılan dava şartlarından olan taraf sıfatının haiz olma şartı bulunmadığını, 3.kişi —- sayılı ilamı ile reddedildiğini ve uygulanan haciz işlemiyle ilgili olarak takibin devamı’na karar verildiğini, yeni istihkak iddiasının —- dosyasından verilen ilam ile reddedildiğini davacının 3.kişi sıfatıyla dosyaya yatırdığı paranın, davacının haczedilen mallara dair ileri sürdüğü istihkak iddiası’na yönelik olup, teminat niteliğinde olduğunu, davacının gerek dosya borçlularının ve gerekse istihkak iddia eden 3.kişilerin alacaklılardan mal kaçırmasına yardımcı olabilmek için kurucusu ve Yönetici Ortağı olduğu— önce müvekkili —” vekillik görevi üstlenerek istihkak sürecini takip ettiği icra dosyasından haciz uygulanan” aynı adresi kötü niyetli ve muvazaalı şekilde kiralama yolunu seçtiğini, — tarihinde tahliye etmesinin şart koşulduğunu ve bu açıdan düzenlenen Kira Sözleşmesinin fiili durumla örtüşmediğinin açık olduğunu, Kira Sözleşmesinin alacaklılardan mal kaçırabilmek için muvazaalı şekilde düzenlendiğini ileri sürerek Husumet Yokluğu ve Hukuki Yarar yokluğu ayrı ayrı vuku bulduğundan; açılan davanın usulden reddini, aksi halde; hukuki dayanaktan yoksun davanın esastan reddini, takibin durması veya kötü niyetli dava nedeniyle alacağın % 20’sinden aşağı olmamak kaydıyla tazminata hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLER : —–sayılı dosyası, Dosya kapsamındaki sair tüm bilgi ve belgeler.
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ :
Dava, 2004 Sayılı İİK’nın 72.maddesi gereğince Menfi Tespit istemine ilişkindir.
Basit yargılama usulüne tabi işbu davada mahkememizce dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılmış ve vaki davete rağmen tarafların sulh olmaması üzerine tahkikat işlemlerine geçilmiş ve yapılan yargılama sonucunda karar duruşmasına katılan taraf vekillerinin sözlü açıklamaları da alınarak aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır.
2004 Sayılı İİK’nın 72 maddesinde “Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir. İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir. İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir” düzenlemesi bulunmaktadır.
Yine İİK’nın 89. Maddesi ise aynen ; “Hamiline ait olmıyan veya cirosu kabil bir senetle müstenit bulunmıyan alacak veya sair bir talep hakkı veya borçlunun üçüncü şahıs elindeki taşınır bir malı haczedilirse icra memuru; borçlu olan hakiki veya hükmi şahsa bundan böyle borcunu ancak icra dairesine ödiyebileceğini ve takip borçlusuna yapılan ödemenin —- olmadığını veya malı elinde bulunduran üçüncü şahsa bundan böyle taşınır malı ancak icra dairesine teslim edebileceğini, malı takip borçlusuna vermemesini, aksi takdirde malın bedelini icra dairesine ödemek zorunda kalacağını bildirir (Haciz ihbarnamesi).Bu haciz ihbarnamesinde, ayrıca 2, 3 ve 4 üncü fıkra hükümleri de üçüncü şahsa bildirilir.
Üçüncü şahıs; borcu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haciz ihbarnamesinin tebliğinden önce borç ödenmiş veya mal istihlak edilmiş veya kusuru olmaksızın telef olmuş veya malın borçluya ait olmadığı veya malın kendisine rehnedilmiş olduğu veya alacak borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi bir iddiada ise, keyfiyeti, haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde icra dairesine yazılı veya sözlü olarak bildirmeye mecburdur.
(Değişik üçüncü fıkra: 17/7/2003-4949/22 md.) Üçüncü şahıs, haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde itiraz etmezse, mal yedinde veya borç zimmetinde sayılır ve kendisine gönderilen haciz ihbarnamesine süresinde itiraz etmediği, bu nedenle de — borcun zimmetinde sayıldığı ikinci bir ihbarname ile bildirilir.
Bu ikinci ihbarnamede ayrıca, üçüncü şahsın ihbarnamenin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde ikinci fıkrada belirtilen sebeplerle itirazda bulunması, itirazda bulunmadığı takdirde zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmesi istenir. İkinci ihbarnameye süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemeyen veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmeyen üçüncü şahsa onbeş gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı teslim etmesi yahut bu süre içinde menfi tespit davası açması, aksi takdirde zimmetinde sayılan borcu ödemeye veya yedinde sayılan malı teslime zorlanacağı bildirilir. Bu bildirimi alan üçüncü şahıs, icra takibinin yapıldığı veya yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde süresi içinde menfi tespit davası açtığına dair belgeyi bildirimin yapıldığı tarihten itibaren yirmi gün içinde ilgili icra dairesine teslim ettiği takdirde, hakkında yürütülen cebri icra işlemleri menfi tespit davası sonunda verilen kararın kesinleşmesine kadar durur. Bu süre içinde 106 ncı maddede belirtilen süreler işlemez. Bu davada üçüncü şahıs, takip borçlusuna borçlu olmadığını veya malın takip borçlusuna ait olmadığını ispat etmeye mecburdur. Üçüncü şahıs açtığı bu davayı kaybederse, mahkemece, dava konusu şeyin yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere bir tazminata mahkûm edilir. Bu fıkraya göre açılacak menfi tespit davaları maktu harca tabidir….” şeklindedir.
Yukarıda alıntılanan yasal düzenlemeler çerçevesinde tarafların davadaki durum ve konumlarına bakıldığında ; davalı şirket — icra işlemleri ve haciz sırasında davacı .–aynı zamanda müvekkili olduğu anlaşılan — haciz işlemine ve tutanağına itiraz ederek evde haczedilen mallara ilişkin istihkak iddiasında bulunduğu görülmektedir. Bu olaylarla ilgili taraflar arasında birden çok hukuki ve cezai uyuşmazlıklar bulunduğu da dosya kapsamı ile sabittir. Ancak görüldüğü üzere işbu dava yönünden bakıldığında davacının söz konusu borcun aslı ve esasıyla hiçbir ilgisi yoktur. Bir başka anlatımla davacı dosyanın borçlusu veya haciz ihbarnamesi gönderilen kişi konumunda olmayıp sadece istihkak iddia eden 3.kişi konumundadır. Bu bakımdan İİK.72.maddesi anlamında borçlu/davacı sıfatına sahip değildir. Filvaki davacının İİK’nın 89/3 maddesi kapsamında haciz ihbarnamesi alan kişi konumu da olmayıp somut olayda işbu maddenin uygulama alanı da bulunmamaktadır. Dolayısıyla davacının davada davacı sıfatı yoktur. Bilindiği üzere Sıfat dava şartı olmayıp, itirazdır. Zira bir kimsenin hak sahibi veya borçlu olup olmadığı ancak davanın esasına girildikten sonra tespit edilebilir ve bu durumda dava ret veya kabul ile sonuçlanır. Başka bir anlatımla dava şartların işin esasının incelenmesine engel teşkil eder mahiyetteyken, bir davada, taraflardan birinin, davacı ya da davalı sıfatının (aktif ya da pasif husumet ehliyetinin) olmadığı belirlenirse, artık taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümüne girilmeden, davanın sıfat yokluğundan reddi gerekir. Sıfat, ileri sürülme zamanı yasa ile kabul edilen bir ilk itiraz olmadığı gibi, davalı tarafından ileri sürülmesi gerekli bir def’î de teşkil etmediğinden davanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkün veya mahkemece vakıf olunduğu takdirde re’sen nazara alınması gerekli hukukî bir durumdur.—
Yukarıda yapılan açıklamalar ve anılan yasal düzenlemeler ve yargılama ışığında davaya konu olayda davacının davada taraf sıfatı ( aktif husumet) bulunmadığı sonuç ve kanaatiyle davanın usulden reddine, karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davacının davada taraf sıfatı (Aktif Husumet) bulunmaması nedeniyle ; Davanın USULDEN REDDİNE,
2-)Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcının, başlangıçta alınan 44,40 TL peşin harç ile 3.942,60 TL. tamamlama harcından mahsubu ile bakiye 3.927,70 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
4-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile —- ücretinin davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
5-)Davalı kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan —- 13/1 ,7/2 maddeleri uyarınca 5.100,00 TL nispi/maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-)6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine; (Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince Yazı İşleri Müdürü tarafından resen işlem yapılmasına,)
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı ; 6100 sayılı HMK’nın 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle; istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.