Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/738 E. 2023/89 K. 06.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/738 Esas
KARAR NO: 2023/89
DAVA: Alacak (Cari Hesap Veya Ticari Kredi Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ: 19/11/2019
KARAR TARİHİ: 06/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Cari Hesap Veya Ticari Kredi Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı —–tarihinde ——– imzalandığını, sözleşme gereği davacı şirket ücret karşılığında davalı tarafın medya planlama ve satın alma faaliyetlerini yürüteceğini, yapılan sözleşme kapsamında tarafların bu sözleşme için 1.000,000 TL tutarında bütçe ayırdığını, bu bütçenin %50 oranındaki kısmının takas usulüyle tapuda Kdv hariç 700.000.TL bedelli ve sözleşmede belirtilen taşınmazın davacı şirkete devri ve taşınmazın satış bedelinden bakiye 200.000.TL’nin davalıya nakden ödenmesini, 1.000.000.TL’lik bütçenin %50’lik kısmının ise davalı tarafından davacıya fatura tarihi itibariyle 100 gün vadeli çekle ödenmesi konusunda anlaştıklarını, sözleşmenin ifa davalı tarafından davacıya 1.000.000.TL bedelli reklam verilmediğini, karşılıklı edimler içeren ——–gibi sözleşmeler, iki tarafa borç yükleyen sözleşmeler olduğunu, bu sözleşmede, taraflardan biri kendi edimini yerine getirmeden karşı tarafın edimini yerine getirmesini isteyemediğini, davacı tarafından davalı adına 698.428,12.TL bedelli reklam işi yapıldığını ve davalıya faturalandırıldığını, davalı tarafından ise fatura bedelleri karşılığında 228.608,97.TL ödeme yapıldığını, bunun sonucunda davacı 469.819,15.-TL cari hesap alacağı doğduğunu, davalı taraf kendi edimini yerine getirmediğini ancak Noterden ihtarname keşide ederek sözleşmede belirtilen taşınmazın devir alınmasını ve 237.398.-TL’nin ödenmesini talep ettiğini, davacı taraf da bu ihtarnameye karşılık keşide ettiği ihtarnamede davalı tarafça karşı edimlerinin yerine getirilmesi ve sözleşmede bahsi geçen taşınmazın tapu takyidatlarının ipoteksiz ve devre engel olmayacak şekilde hazır hale getirilmesi halinde davacı şirket tarafından üstlenilen edimlerin yerine getirileceği belirtildiğini, sonrasında davalı tarafça hem yeni ihtarname hem de mail ortamında 237.180,59 TL’nın alındığını ve taşınmazın 01.08.2018 tarihinde teslim edildiği belirtildiğini, daha sonra davacının keşide ettiği ihtarnamede; e posta yazışmalarının ipotek fek sözleşmesine ilişkin ciro edilemez şerhli çek teslimi ve taşınmaz ipotek kaldırma taahhüdüne yönelik sözleşme görüşmeleri sırasındaki beyanları icap aşamasında kaldığını, icap yanında kabul olmadığından ve sözleşme imzalanmadığından hala eski sözleşme hükümleri geçerli olduğunu, sözleşme konusu taşınmazın üzerine ipotek bulunduğundan taşınmazın takyidatsız devrinin mümkün olmadığı belirtildiğini, bu nedenlerle cari hesap ilişkisinden doğan 469.819,15.TL alacağın faturaların ödeme tarihine eklenen 100 gün vade sonrasında hesaplanacak TTK. m.1530 doğrultusunda ticari temerrüt faizi ile davalıdan alınıp davacıya verilmesine, faiz başlangıç tarihinin kabul görmemesi halinde, alacak toplamına , davalının ihtarname ile temerrüde düşürüldüğü 10.04.2019 tarihinden itibaren temerrüt faizi yürütülmesine, her türlü dava masraf ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava dilekçesinde belirtilen sözleşmede yer alan 1.000.000.TL bütçe ayrılmış ifadesinin 1.000.000.TL reklam verileceği taahhüdü olduğunun iddia edilemeyeceğini, sözleşmede açıkça belirtilmesinin gerektiğini ve sözleşmede böyle bir ifadenin yer almadığını, davacı ile yapılan sözleşmeye karşılık 698.428,12.-TL iş yaptırılmış olduğunu, bu meblağın dava dilekçesinde belirtildiği üzere 228.608,97.TL’nin nakden, bakiye 469,.819, 4A1.-TL’nin ise barter’a konu dairenin teslimi ile ödenmiş olduğunu, davalı firmanın 237.180,59.-TL alacaklı duruma geçmiş olduğunu; davacının 01.08.2019 tarihinde barter’a konu daireyi ipotek bilgisi ile birlikte davalıdan herhangi bir itirazda bulunmaksızın teslim aldığını ve kiraya vererek aylık 2.000.-TL kira geliri elde etmeye başladığını, davacı şirketin genel müdürünün davalı şirketin —- göndermiş olduğu——–tutarın cari hesaptan —— yapıldığını ve kalan tutarın 237.180,59.TL olduğunu ve bahse konu daireyi aldıklarını, bundan dolayı davacı yanın, sözleşme gereği alması gereken daireyi aldığını, bakiye borcun ödememesi sonucunda bir de davalıdan alacak talep etmesinin, kabul edilemez kötü niyetli bir davranış olduğunu, davalı şirketin davacı şirketten 237.180,59 TL alacaklı olduğunu, karşı dava açma hakkı saklı kalmak üzere, haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLER:—— cevabi yazısı, bilirkişi ek ve kök raporları.
Mahkememizin 07/02/2022 tarihli celsesinde isticvap edilen davacı şirket yetkilisi ——- beyanları; “davalı firma ile aramızda reklam sözleşmesi yapıldı. Bu reklam sözleşmesinin %50’si bir daire olarak geri kalan ise vadeli çek olarak bize ödenecekti. Sonrasında Davalı firma sözleşme tutarı olan bir milyon TL olan reklam bütçesini altıyüz doksan sekiz bin TL de bıraktı. Sonrasında bizi dairesini geri kalan bakiyenin tamamını ödeyerek alma yönünde bizi yönlendirdi.——– gereği teklif edilen ürün normal bedelinin daha üzerindedir. Burada bahsi geçen daire piyasa şartları 550.000,00 TL civarında iken barter olarak sözleşmeye 700.000,00 TL olarak girmiştir. Biz de bütçenin 1.000.000.,00 Tl olacağından hareketle bu işten edeceğimiz karı da göz önünde bulundurarak daireyi 700.000,00TL ye almayı kabul etmiş olduk. Fakat son noktada bizim kar etmeyi beklediğimiz bütçe aşağı doru revize edilerek 698.000,00TL olarak revize edildi. Dolayısıyla kazancımızdan kayba uğramış olduk. Bu süreçte konuyu daha fazla uzatmamak için bu kaybı da göze alarak dairesinin tarafımıza devredilmesi yönünde görüşme başladık. Yaptığımız yazışmalarda da aradaki farkı ödeme noktasında bir takvim sunduk fakat davalı firma dairenin üzerindeki haciz ve hacizleri kaldırmadan devretme yönünde irade ortaya koydu. Biz de bunun hukuki olarak alt yapısını oluşturarak revize edilmiş şekilde teklifte bulunduk. Bu teklifimizi kabul etmediler. Dolayısıyla dava alacak davasına dönüştü. İlgili süreçte daireyi kendi üzerlerinde iken anahtarı bize teslim ederek daireyi teslim etme yönünde irade ortaya koydular biz de ilgili daireyi kiraya verip dosyamızda bulunan çerçevede kira geliri elde ettik. ——- ayına kadar 12 aylık bir süreçte kira geliri tahsil ettik. Dava süreci başladığında kiracıya durumu söyleyip artık mal sahibi kendilerinin olmadığını davalı firma ile görüşmesi gerektiğini söyledik ve olayı bu şekilde kapattık. Taşınmaz bize devrolmadı. Başkaca bir diyeceğim yoktur dedi.Davalı vekilinin isteği üzerine soruldu: Sözleşmede kararlaştırılan 1.000.000,00 TL lik taahhüt yerine gelmediği için aramızda herhangi bir banka teminatı verme gibi bir durum söz konusu olmadı. Diğer hususlar yukarıda anlattığım şekildedir.” şeklindedir.
—— bilirkişi ile nitelikli hesap uzmanı bilirkişi tarafından düzenlenen 19.08.2021 tarihli bilirkişi raporunun incelenmesinde; davacı taraf defter ve kayıtlarının usulüne uygun olarak tutulduğu, 31.12.2018 tarihi itibariyle davalı tarafın davacı tarafa —– borçlu olduğu, davalı şirket tarafından ticari defter ve kayıtlar sunulmadığından üzerinde inceleme yapılamadığı, tarafların karşılıklı beyanlarına ve dosyada mübrez kayıt ve belgelere bakıldığında; taraflar arasında akdedilen sözleşme kapsamında, yapılan işin tutarı ve nakit olarak yapılan ödeme tutarı konularında bir ihtilaf bulunmadığı, davacı tarafın, bahse konu taşınmazın ipotek ve her tür takyidattan ari olarak kendisine devrini talep ettiği, celp edilen tapu kayıtları incelendiğinde; taraflar arasındaki ——– sözleşmesinin akdinden sonraki bir tarihte, ——–bedelli ipotek tesis edilmiş olduğu, yine sözleşmenin düzenlenmesinden sonraki tarihlerde taşınmaz kaydına çok sayıda haciz şerhinin işlendiği, davalı taraf davacı tarafa taşınmazı fiilen teslim etmiş ve tapuda davacı adına tescili (devri engelleyen bir mahkeme kaydı mevcut değil ise) hukuken mümkün olsa bile, bu teslimin borcun ifasına yönelik bir ödeme olarak kabul edilemeyeceği, nitekim, taşınmazın sonradan mahkeme kararıyla —– adına tescil edilmiş, akabinde de halihazırdaki malikine satıldığı, davalı tarafın satış vaadi sözleşmesiyle devrine dair bir belgenin de dosyada mevcut olmadığı, taşınmazın devir alınmasına ilişkin bildirimin ——sayılı ihtarla davacıya bildirildiği, devir alınması istenen bu tarihte, taşınmaz üzerinde ipotek ve çok sayıda haciz olduğu, bu durumun tapu kayıtlarıyla sabit olduğu, neticeten davacı tarafın, bahse konu taşınmazın ipotek ve her tür takyidattan ari olarak kendisine devrini talep ettiği, celp edilen tapu kayıtları incelendiğinde; taraflar arasındaki —- akdinden sonraki bir tarihte, —– bedelli ipotek tesis edilmiş olduğu, yine sözleşmenin düzenlenmesinden sonraki tarihlerde taşınmaz kaydına çok sayıda haciz şerhinin işlendiği, dolayısıyla, davacı tarafın taşınmazı filen teslim etmiş ve tapuda davacı adına tescili (devri engelleyen bir mahkeme kaydı mevcut değil ise) hukuken mümkün olsa bile, bu teslimin borcun ifasına yönelik bir ödeme olarak kabulünün mümkün olmadığı belirtilmiştir.
Bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 17.11.2021 tarihli bilirkişi ek raporunun incelenmesinde; Davalının, -eğer var ise- elde etmiş olduğu kira gelirlerinin, alacağından mahsubunun gerektiği.” yönünde kök raporda görüş bildirildiği, raporun sunulmasından sonra davacı tarafın toplam 24.000,00 TL kira geliri elde ettiğini beyan ettiği, belirtilen nedenle, söz konusu kira gelirleri toplamının, davacı alacağından mahsup edilmesi gerektiği belirtilmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasında imzalanan—– tarihli ——–kaynaklanan alacak talebine ilişkindir.
Somut olayda; davacı ——- arasında —– tarihinde —– imzalandığı, işbu sözleşme gereğince davacı şirketin ücret karşılığında davalı tarafın medya planlama ve satın alma faaliyetlerini yürüteceği, yapılan sözleşme kapsamında taraflar arasında 1.000.000.-TL bütçe ayrıldığı, bu bütçenin % 50’lik kısmının takas usulü tapuda Kdv hariç 700.000.-TL bedelli ve sözleşmede belirtilen taşınmazın davacı şirkete devri, taşınmazın satış bedelinden bakiye 200,000-TL’nin davalıya nakden ödenmesi; 1.000.000-TL lik bütçenin % 50’lik kısmının ise davalı tarafından davacıya fatura tarihi itibariyle 100 gün vadeli çek verilmek suretiyle ödenmesi konusunda anlaştıkları, davacı ile yapılan sözleşmeye karşılık davalı tarafça 698.428,12.-TL iş yaptırıldığı, bu meblağın 228.608,97.-TL’sinin nakden ödendiği, davalı tarafça——- yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davacı taraftan taşınmazın devir alınması ve 237.398,00 TL’nin ödenmesinin talep edildiği, buna mukabil davacı tarafça ——- yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalı tarafça karşı edimlerinin yerine getirilmesi ve sözleşmede bahsi geçen taşınmazın tapu takyidatlarının ipoteksiz ve devre engel olmayacak şekilde hazır hale getirilmesi halinde taşınmazın devralınarak üstlenilen edimlerin yerine getirileceğinin bildirildiği görülmüştür.
Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; mezkur taşınmaz kayıtlarının incelenmesinde taraflar arasındaki —- akdinden sonraki bir tarihte ve taşınmazın devir alınmasına ilişkin —— bedelli ipotek tesis edilmiş olduğu, yine sözleşmenin düzenlenmesinden sonraki tarihlerde taşınmaz kaydına çok sayıda haciz şerhinin işlendiği, taşınmazın davacı tarafa taşınmazı fiilen teslim edilmesi ve tapuda davacı adına tescili hukuken mümkün olsa bile, bu teslimin borcun ifasına yönelik bir ödeme olarak kabul edilemeyeceği, nitekim taşınmazın sonradan mahkeme kararıyla ——— adına tescil edildiği, akabinde de halihazırdaki malikine satıldığı, davalı tarafın satış vaadi sözleşmesiyle devrine dair bir belgenin de dosyada mevcut olmadığı, davacı tarafın sözleşme hükümleri gereği bahse konu taşınmazı ipotek ve her tür takyidattan ari olarak kendisine devrini talep ettiği, bu haliyle her ne kadar taşınmaz davacı tarafa fiilen teslim edilmiş olsa dahi bu teslimin borcun ifasına yönelik bir ödeme olarak kabulünün mümkün olmayacağı, davacı tarafın davalı tarafa yaptığı sözleşme konusu işleri yaptığı ve bu işler karşılığında hak ettiği alacak tutarı hususunda taraflar arasında herhangi bir uyuşmazlık olmadığı, kaldı ki davalı tarafça mahkememizin defter incelemesine yönelik ihtaratlı ara kararına rağmen ticari defter ve kayıtlarını bilirkişi incelemesi için ibraz etmediği anlaşılmakla davacı taraf defter ve kayıtları esas alınarak davanın kabulü ile 469.819,15 TL alacağın 10/04/2019 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile 469.819,15 TL alacağın 10/04/2019 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 32.093,34 TL karar ve ilam harcından baştan alınan 8.023,34 TL peşin harcın mahsubuyla bakiye 24.070‬,0‬0 TL karar ve ilam harcının davalı taraftan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL başvurma harcı, 8.023,34 TL peşin harç ile yargılama gideri olarak yapılan 1.719,75‬ TL’nin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/1 maddesi uyarınca hesaplanan 68.774,68 TL nispi vekalet ücretinın davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca —— bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalı taraftan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
6-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine, ( Yazı İşleri Müdürü tarafından Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince resen işlem yapılmasına,)
Dair, davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 sayılı HMK’nın 341/1,342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince iki hafta içinde mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle; istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle ——- Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.06/02/2023