Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/734 E. 2020/165 K. 17.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/734 Esas
KARAR NO: 2020/165
DAVA: Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 19/11/2019
KARAR TARİHİ : 17/03/2020
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin oto servis yetkilisi ve işletmecisi olduğunu, ———plakalı aracın müvekkilinin dükkanında tamir için bırakıldığından birkaç gün sonra henüz kimliği belirlenemeyen şahıslar tarafından araca zarar verilerek hırsızlık olayının gerçekleştirdiğini, emniyete şikayette bulunulduğunu, aracın —— olmasına rağmen kaskonun bozdurulmak istenmemesi sebebiyle araç sahibinin zararı olan ————müvekkilinin karşılamak zorunda kaldığını, hırsızlığın meydana geldiği araç müvekkilinin dükkanını önünde bulunuyorsa da olayın meydana gelmesinde müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, dükkanının ——içinde davalı —————— bağlı olduğunu, sitenin güvenliği ile temizliği için davalı kooperatife her ay ——— TL aidat bedeli ödediğini, ancak sitenin işletmeciliğini yapanların sitenin güvenlik önlemlerini almayarak haksız fiilin meydana gelmesine sebep olduğunu, arabuluculuğa müracaat edildiğini, ancak sonuç alınamadığını, bu nedenle davanın kabulü ile dava dışı araç sahibinin zararını ortadan kaldırmak için yine dava dışı ———- ödenen — ödeme tarihi olan ——— tarihinden itibaren işleyecek ——–ile birlikte davalıdan alınarak davacı müvekkile verilmesine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davalı kooperatife yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı kooperatif ve davacı tacir olmadığından mahkemenin davaya bakma yetkisi olmadığını, müvekkilinin bu olaydan sorumlu olması için ağır kusurlu olması gerektiğini, meydana gelen hırsızlık olayında da herhangi bir sorumluluğunun olmadığını, davacılara ait işyerlerinin kapalı yerleri bulunmakta olup kendilerine tamir maksadıyla gelen araçları dükkan içlerine sokmaları mümkün iken bunu yapmayarak başkasına ait araçları dışarıda bırakıp daha sonra da meydana gelen olay nedeniyle hiçbir şekilde mülkiyet hakkı olmayan kooperatiften bunun bedelini istemenin hakkaniyete uygun bir talep olmadığını, kooperatifin güvenlik hizmeti adı altında topladığı ücretin bulunmadığını, davacıyı zarara uğratanın faillerinin belli olduğunu, davalı kooperatifin diğer malikler gibi birkaç taşınmazının olduğunu, sahada bulunan herbir dükkanın işleyişi ile ilgili olarak hiçbir zorlayıcı müeyyidesi olmadığını, sadece birbirlerine saygılı olmalarını, etrafın temizlik ve bakımı ile ilgilenmekte olup kooperatife ait site içinde herhangi bir güvenlik biriminin söz konusu olmadığını, davacı müvekkilini yaşanan olayda neye ilişkin sorumlu tuttuğunu açıklamazken sadece ———– aidat ödediğini ileri sürerek sorumlu tutmaya çalıştığını, davacının dükkanının bulunduğu yerin umumi sokak olduğunu, sokakta meydana gelen olaydan müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, müvekkili ile davalı arasında otopark güvenliğine ait sözleşmenin olmadığını, bu sebeplerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Deliller
————– yazılan müzekkere cevapları dosya arasına alınmıştır.
İlgili emniyet müdürlüğüne müzekkere yazılarak ———– plakalı aracın trafik tescil kayıtları dosya arasına alınmıştır.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe:
Dava rücuen tazminat davasıdır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde,bu kanundan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığı, aynı kanunun 5. maddesinin 2. fıkrasında, bir yerde ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu kanunun 4. maddesi hükmünce ticari sayılan davalara, Ticaret Mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesine göre tarafların sıfatına veya bir ticari işletme olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari dava olarak sayılan davalar mutlak ticari dava; tarafların tacir sıfatını haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalar ise nispi ticari davadır.
—– tarihli ve——— tarihinde yürürlüğe giren, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanununun 3/1-k Maddesinde, Tüketicinin “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” olarak tanımlandığı, 3/1- ı- bendinde Tüketici işleminin ise ” Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” olarak tanımlanmış olduğu anlaşılmıştır.
Tüketici Mahkemelerinin görevini düzenleyen 73/1 Maddesinde “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir.”
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanununun 83/2 Maddesinde ” Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.” hükmüne yer verildiği, anlaşılmıştır.
Somut olayda uyuşmazlık davacı ile arasında tüketici ilişkisi bulunan dava dışı 3.kişinin aracında meydana gelen zarardan kaynaklanan yapılan ödeme nedeniyle açılmış rücuen tazminat davasıdır.
Yukarıda belirtilen kanun maddeleri ve yerleşik içtihatlar ışığında somut olaya gelindiğinde; hırsızlık olayının meydana geldiği iddia edilen ———plakalı aracın ticari araç olmayıp hususi araç olduğu, aracın tamir için davacının dükkanına bırakıldığı, bundan sonra hırsızlık olayının yaşandığı, bu hali ile davacı ile bahse konu araç sahibi arasındaki ilişkinin tüketici ilişkisi olduğu, davacının tacir olmayıp, davacı ile davalı arasında da herhangi bir ticari ilişki bulunmadığı, uyuşmazlığın davacı ile arasında tüketici ilişkisi bulunan dava dışı 3.kişinin aracında meydana gelen zarardan kaynaklanan tüketici işlemi sebebiyle rücuen tazminat davası olduğu anlaşıldığından ve davanın tüketici hukuku hükümleri çerçevesinde tüketici mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiğinden mahkememizin görevsizliğine, görevli mahkemenin ———— Nöbetçi Tüketici Mahkemeleri olduğuna karar vermek gerekmiştir.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 138. Maddesi Gereğince: ”(1) Mahkeme, öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verir; gerektiği takdirde kararını vermeden önce, bu konuda tarafları ön inceleme duruşmasında dinleyebilir. ”
Ayrıca her ne kadar iş bu dosyaya ön inceleme günü tayin edilmiş ise de tüm dünyayı etkisi altına alan coronavirüs sebebiyle taraflar duruşmaya gelememiş, duruşmada alınan ara karar uyarınca; “…GD:1-Dava şartına yönelik değerlendirme yapılması gereken dosyaların ——- tarihli duyurusu kapsamında ve mahkemece yapılan değerlendirme ile ———————- başlıklı alınan karar da ilgi tutularak istisna sayılması gerekliliği de nazara alınarak öncelikle dava şartlarının değerlendirilmesine,
2-Taraflar hazır olmamış olsa dahi ——- tarihli duyurusu kapsamında olağanüstü şartlar gereği HMK 150. Maddesinin mağduriyetlere yol açmaması amacıyla işletilmemesine,
3-Davalı vekilinin mazeretinin vekil-müvekkil arasında sonuç doğurmak üzere kabulüne karar verilerek tefhimle açık yargılamaya devam olundu.”…;
Şeklinde ara karar kurularak, yargılamada hedef sürenin sağlanması, duruşmanın ileri bir tarihe ötelenmek suretiyle sürüncemede kalmaması ve mağduriyetlere yol açmaması gerekliliği nazara alınıp, usulen dinlenmesi mümkün olmayan davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiş olup, dava şartlarının hakim tarafından yargılamanın her aşamasında resen incelenmesi gerektiğinden tarafların yokluğunda yapılan inceleme sonucu karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın 6100 sayılı HMK 114/1 – c ve 115/2 maddeleri gereği usulden REDDİNE,
2-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
3-Görevli ve yetkili mahkemenin ————-Nöbetçi Tüketici Mahkemeleri olduğuna,
4-Hukuk Muhakemeleri Kanunu 20. Maddesi gereğince kararın kesinleşmesine müteakiben iki hafta içinde talep halinde dava dosyasının yetkili ve görevli mahkeme olan ———– Nöbetçi Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmesine, aksi halde aynı madde gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına (kararın tebliği ile ihtarat yapılmış sayılmasına), bu usuli kararın verilmesi ve bu kararla birlikte harç hususunun re’sen karara bağlanması hususlarının re’sen gözetilmesine; re’sen gözetilmesi gereken hususlar dışında kalan yönlerden ise gerekirse talebe bağlı olarak değerlendirme yapılmasına,
5-Yargılama harç ve giderlerinin 6100 Sayılı HMK 331/2. maddesi gereğince görevli ve yetkili mahkemede verilecek nihai kararla birlikte değerlendirilmesine,
Dair, tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde ———- Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi.17/03/2020